Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şu durumda, davalının davacı aleyhinde ödenilen dört adet senet ve altındaki imzanın davacıya ait olmadığı bir adet senet ile davacı hakkında yapmış olduğu icra takibi ve bu icra takibine dayanılarak yapılan haciz işleminin haksız olduğu kabul edilmeli ve davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmelidir. Anılan yön gözetilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir. 2-Davacının maddi tazminat istemi yönünden; davacının aracına davalı alacaklı tarafından başlatılan... İcra Müdürlüğü'nün 2008/2667 Esas sayılı takip dosyasında 11/08/2008 tarihinde fiili haciz uygulanarak muhafaza altına alındığı, yine dava konusu aracın davacının dava dışı İş Bankası'na olan kredi borcu nedeniyle 02/12/2008 tarihinde haczedilerek daha önce muhafaza işleminin uygulandığı otoparkta bırakıldığı anlaşılmaktadır....

    Somut olayda, icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı vekilinin 22.10.2015 tarihinde icra memurluğuna başvurarak iki adet araçtaki taşkın haczin kaldırılmasına, başkaca hacizli menkul ve gayrimenkuller üzerindeki haczin devamına karar verilmesini talep ettiği, icra memurunun 22.10.2015 tarihli işlemle; alacağın haricen tahsil edildiğine karine teşkil ettiğinden, takip çıkışı miktar üzerinden (401.900 TL) tahsil harcı yatırıldığı takdirde hacizlerin kaldırılması talebinin kabulü yönünde işlem tesis ettiği, alacaklı vekilinin aynı gün icra memurluğuna başvurarak, sehven dosyada taşkın haciz yapıldığından, dosyada fazlaca haczedilen araçlar üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği, icra memurunun bu konuda karar verildiğinden tekrar karar verilmesine yer olmadığı yönünde işlem tesis ettiği, borçlu vekilinin 23.10.2015 tarihinde icra memurluğuna başvurarak, taşkın haciz sebebiyle araçlardaki haczin kaldırılmasını talep ettiği, icra memurunun 23.10.2015 tarihinde, haczin taşkın olup olmadığı...

      İcra Müdürlüğünün 2008/5674 esas sayılı icra dosyasında yapılan takipte haciz konulduğunu ve icra yolu ile satıldığını ancak takip borçlusu olan ... ile müvekkilinin farklı kişiler olduğunu, icra dosyasında tebligat yapılan adreslerin müvekkiline ait olmadığından müvekkilinin durumdan haberdar olmadığını, icra müdürünün ağır kusurundan kaynaklanan bu satış sonrası müvekkiline ait olan taşınmazın iyi niyetli üçüncü kişilerin eline geçtiğini, taşınmazın aynen iadesi mümkün olmadığından ve yaşanan mağduriyet icra müdürünün kusurundan kaynaklandığından idare aleyhine tazminat davası açmalarının gerektiğini belirterek taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ile, tespit edilen değerin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiştir....

        borçlunun adresi olduğuna ilişkin alacaklının beyanından başkaca delil olmaması nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 79/1. maddesi gereğince, icra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir....

          Sair Temyiz Nedenleri Yönünden 1.Tanık icra memurunun, "...sanığın sunduğu belgeler uyarınca icra işlemini bitirmiştim..." biçimindeki beyanı dikkate alındığında, icra işlemi sonlandırıldıktan sonra sanık tarafından söylenen sözlerin 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde tanımlanan sair tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, 2.7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinde basit yargılama usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun'a 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesi kapsamında icra harçları ve icra vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesine ilişkin taleplerinin 05/01/2016 tarihli memur işlemi ile reddedildiğini, takibe dayanak ilamın, imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılan taşınmaza yönelik açılmış tazminat davasına ilişkin olduğunu, bu dava ile ilgili olarak Geçici 6. maddenin 7. fıkra hükmünün uygulanmaya devam edileceğini belirterek, İcra Müdürlüğü işleminin iptalini talep etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, davacı kurumda çalışan polis memurunun, davalı aracının çarpması sonucu yaralanması nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkin olup, memuriyet sıfatından kaynaklanan Özel Yasaya (2330 Sayılı Yasa) dayalı tazminat istemine yönelik kararın temyiz inceleme görevi, Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre Yüksek Yargıtay ... Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.01.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....

                Şirket hakkında başlatılan icra takibi derdest iken davaya konu şirketin tasfiyesi tamamlanmış olup, tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde derdest bir icra takibinin bulunması nedeniyle tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden davacının anılan icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmakla davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 04/07/2014 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili ile davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, icra memurunun kusuru nedeniyle ödenen tazminatın rücuen tahsiline ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekili ve diğer davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı idare vekili; davalılardan ...’nun icra müdürü, diğer davalının ise icra müdür yardımcısı olarak görev yaptığını; ... 2....

                    Bu itibarla; Tüzüğün 28.maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek, muhatabın adreste geçiçi olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanununun 21.maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam hakimin denetimini sağlayacaktır. 21.maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. (HGK.nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı)....

                      UYAP Entegrasyonu