İcra Dairesinin 2019/5121 Esas sayılı dosyasında alınan icra kefaletinde, icra kefaleti taahhüdünü içeren bölümün, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı ve kefilin eşinin yazılı rızasını içermediğinden icra kefaletinin Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde gereğince geçersiz olup, mahkemece yazılı şekilde icra kefaletinin geçersizliğinin tespiti ile geçersiz icra kefaleti nedeniyle ödenmek zorunda kalınan bedelin istirdadına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .... ..ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2015 NUMARASI : 2015/614-2015/685 Taraflar arasındaki dava, icra kefaletinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat ve menfi tespit istemine ilişkin davada Ankara 20.Asliye Hukuk ve Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, bononun geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, asıl alacak olan ve iptali istenen takibe konu 5.250,00 TL.lık bononun miktarına göre, Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, toplam 7.777,19 TL üzerinden icra takibi yapıldığı ve bu miktar değer gösterilip harcı yatırılarak menfi tespit ve İstirdat davası açıldığı, 9.442,62 TL olarakda harçın tamamlandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Somut olayda; taraflar arasında yapılmış bulunan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile ödenen kira bedelinin geri alınması ve borçlu bulunmadığının tespiti istenmektedir. HUMK’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında yalnızca akdin feshi istemli davaların dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Buna karşılık kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, başlangıçtan beri geçerli olmadığının saptanması davasında görevli mahkeme dava konusu değere göre belirlenecektir. Geçersizliğinin tespiti istenilen kira sözleşmesinde yıllık kira parası 15.000,00 TL olup, bu değerde sulh hukuk mahkemesinin görev sınırının üzerindedir. Bu durumda HUMK’nun 8. maddesinin 2 fıkrası kapsamında bulunmayan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemlerinden oluşan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Somut olayda; taraflar arasında yapılmış bulunan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile ödenen kira bedelinin geri alınması ve borçlu bulunmadığının tespiti istenmektedir. HUMK’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında yalnızca akdin feshi istemli davaların dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Buna karşılık kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, başlangıçtan beri geçerli olmadığının saptanması davasında görevli mahkeme dava konusu değere göre belirlenecektir. Geçersizliğinin tespiti istenilen kira sözleşmesinde yıllık kira parası 120.000,00 YTL olup, bu değerde sulh hukuk mahkemesinin görev sınırının üzerindedir. Bu durumda HUMK’nun 8. maddesinin 2 fıkrası kapsamında bulunmayan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemlerinden oluşan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/06/2021 tarihli 2020/12 Esas, 2021/401 Karar sayılı kararıyla; "TBK madde 581 ve devamı maddelerine göre eşin rızasının kefil olabilme ehliyetinin özel koşulu olduğunu, somut olayda, dava konusu icra kefaletine eş rızası bulunmadığından geçersiz olmakla birlikte icra kefaletinin geçersizliğinin davalı alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceğini, kefalet ilişkisinin davacı üçüncü kişi ... ile borçlular ... ve ... Ltd. Şti arasında kurulmuş olduğundan icra kefaletinin iptali talebi ancak borçlulara karşı ileri sürülebilir. Bu nedenle davacı tarafın kefaletin iptali talebinin ve buna bağlı olarak yöneltilen istirdat ve tazminat taleplerinin pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği" gerekçesiyle; Davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki kefaletin geçersizliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; davalı banka ile dava dışı ... arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, kefillerden birinin müvekkili olduğunu, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın açıkça ve el yazısıyla yazılması gerektiğini bu hususa riayet edilmediğinden kefaletin geçersiz olduğunu ayrıca müvekkilinin 150.000,00 TL bedelli emre muharrer senet altına kefil sıfatıyla imza attığından habersiz olduğunu ileri sürerek, 23.11.2012 tarihli kredi sözleşmesindeki ve 150.000,00 TL bedelli emre muharrer senetteki müvekkil kefaletinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/06/2021 tarihli 2020/12 Esas, 2021/401 Karar sayılı kararıyla; "TBK madde 581 ve devamı maddelerine göre eşin rızasının kefil olabilme ehliyetinin özel koşulu olduğunu, somut olayda, dava konusu icra kefaletine eş rızası bulunmadığından geçersiz olmakla birlikte icra kefaletinin geçersizliğinin davalı alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceğini, kefalet ilişkisinin davacı üçüncü kişi T2 ile borçlular Türker Develi ve Fazıl Züccaciye Tarım Ürünleri Tic. Ltd. Şti arasında kurulmuş olduğundan icra kefaletinin iptali talebi ancak borçlulara karşı ileri sürülebilir. Bu nedenle davacı tarafın kefaletin iptali talebinin ve buna bağlı olarak yöneltilen istirdat ve tazminat taleplerinin pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği" gerekçesiyle; Davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
nin o sırada taraf olmadığı icra dosyasında talimat ile fiili haciz işlemi uygulanan borçlunun bulunduğu haciz mahallinde iken icra memurları ve diğer kişilerin nezaretinde oluşan kanuni cebri icra işlemlerine ve fiili haciz baskısına maruz kaldığını, konu hakkında pek fazla hukuki bilgisi olmadığı ve bu konuda da bilgilendirilmediği halde tutanaklara birlikte imza attığını, borcun kendisinden istenmeye başlandığını, bir kısmının tahsil edildiğini, hatta cebri icra yoluyla kendisine ait araç haczedilerek satışının sağlandığını ileri sürerek icra kefalet işleminin ve bu işleme bağlı olarak müvekkili aleyhine haksız olarak düzenlenen icra emrinin ve müvekkil açısından icra takibinin iptaline, müvekkili ...'...
İcra Müdürlüğü' nün 2007/12345 sayılı dosyasında takibe konu edilen ....800-TL bedelli çekten müvekkili şirketin ihtiyati haciz üzerine haberdar olduğunu, haciz baskısı altında müvekkili şirket yetkilisi olan diğer müvekkilinin icra kefili olduğunu ve gerçekte olmayan bir borcu ödemek zorunda kaldığını, sözkonusu çekin arkasında müvekkili şirket kaşesi üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisi ...'a ait olmadığını, geçerli bir borç olmadığından icra kefaletinin de geçerli olmadığını beyanla, takibe konu ....800-TL bedelli çekten dolayı müvekkili şirketin borçlu bulunmadığının tespiti ile, icra kefili olan diğer müvekilinin ödemiş olduğu ....400-TL' nin ödeme tarihi olan 04/.../2007' den itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....