Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2009/14026 sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılmıştır. Bu yolla yapılan takipte ödeme emrine borçlu veya ipoteği tesis etmiş olan üçüncü şahıs itiraz edebilir (İc. İf. K. md. 150). Borçlu ile rehin maliki üçüncü kişi dışındakilerin ödeme emrine itiraz hakkı bulunmamaktadır. Borçlu tarafından açılmış bir menfi tespit davası bulunmadıkça da takibin iptaline karar verilemez. Davacı icra takibinin tarafı ve rehin maliki değildir. Bu yön gözetilmeden "takibin davacı yönünden iptaline" karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

    Bunun üzerine borçlu vekili, yetkiye, zamanaşımına ve borcun esasına itiraz etmiştir. İİK' nun 156/3 ncü maddesi gereğince, borçlu ödeme emrine itiraz etmişse alacaklı bu itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini ticaret mahkemesinden isteyebilir. İİK’nun 154’ncü maddesine göre,iflas yolu ile takipte yetkili mercii, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir.Ancak,icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından taraflar yetki sözleşmesi ile başka bir yer icra dairesinin yetkili olduğunu kararlaştırabilir.İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde,iflas davasının kaldırılmasına bakan mahkemenin öncelikle bu yetki itirazını inceleyerek sonuçlandırması gerekmektedir. İcra dairesinin yetkili olmadığı anlaşılır ise iflas davasının, salt icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilir....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, dava dilekçesinde davacı ile davalı şirket arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu, davalının borçlarını ödemediğini, başlatılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. İİK. 67/2.maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını dava ederek haklı çıkması zorunludur....

        İİK 67/....madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231). Somut olayda; likit ve belirli olan asıl alacak miktarının ....097.08 TL olduğu, icra dosyasındaki ödeme emrinde de asıl alacak olarak bu bedelin yazılı olduğu, icra inkar tazminatına asıl alacak miktarının % ...'si oranında hükmedilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyiş ile toplam borç miktarının % ...'si üzerinden icra inkar tazminatı hesaplanması isabetli bulunmamıştır....

          Davalı -alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak icra emrine itiraz edildiğini, tüm alacak kalemleri için uygulanan faizlerin yasal olduğunu, yapılan yargılama neticesinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece 08/09/2020 gün, 2019/836 E. 2020/509 K. Sayılı kararla; "İcra emrine itirazın REDDİNE" karar verilmiştir....

          İcra dosyası incelendiğinde, borçlunun itirazının davacıya tebliğ edilmediği ve icra dosyasında davacı bankanın itirazdan haberdar olduğuna ilişkin bir evrak da yoktur. Ancak davalının Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/426 E. Sayılı dosyasında icra takibinin iptali için dava açtığı, bu davada davacı konumunda olan davalının dava dilekçesinde ödeme emrine itiraz edildiğinden bahsetmediği halde, davacı bankanın 05.07.2019 tarihinde dosyaya sunduğu cevap dilekçesi içeriğinde, davalının ödeme emrine süresinde itiraz ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu halde, davacı bankanın ödeme emrine itiraz edildiğinden 05.07.2019 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekecektir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu'nun 18A/15. maddesine göre arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez....

            Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK'nun 62. maddesi hükmüne göre; borçlunun itirazını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde icra dairesine bildirmesi halinde İİK'nun 66. maddesi uyarınca icra müdürü takibi durdurur. İİK'nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 22/2. maddesi gereğince ise; "İcra ve iflas daireleri, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.'' Buna göre; ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12- 185 E.-2009/182 K.). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. (emsal karar; Yargıtay 12....

            Davalının yasal süresinde takibe itiraz etmesi üzerine icra takibi durmuş olup; itiraz kaldırılmadan ya da iptal edilmeden tahliyeye karar verilemez. Daha önce itirazın kaldırılmasına karar verilmiş olması bu itirazın da kaldırıldığı anlamına gelmez....

              Borçlu ödeme emrine itiraz edebileceği dönemde önünde 2 yol vardır. -ödeme emrine itiraz etmek, - menfi tespit davası açmak, - veya her iki yola birlikte başvurmak, Alacaklının takibinde hiç belgeye dayanmaması veya dayandığı belgenin 68.maddesindeki belgelerden olmaması halinde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Menfi tespit davası borçlunun icra takibinden korunmasını sağlayan bir davadır. Yani maddi hukuk açısından borçlu olmayan kimsenin, icra hukukunun katı normları nedeniyle borcu ödemesinin engellenmesi amacı taşıyan bir davadır. İcra takibine itiraz edilmekle borçlu açısından icra takibi bakımından bir tehlike kalmamış, alacaklının alacağını icra takibi sonucu elde etme olasılığı ortadan kalkmıştır. Mahkemenin davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararı isabetli olup, karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma kararının kaldırılıp, hükmün onanması gerektiği görüşündeyiz....

                Borçlu ödeme emrine itiraz edebileceği dönemde önünde 2 yol vardır. -ödeme emrine itiraz etmek, - menfi tespit davası açmak, - veya her iki yola birlikte başvurmak, Alacaklının takibinde hiç belgeye dayanmaması veya dayandığı belgenin 68.maddesindeki belgelerden olmaması halinde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Menfi tespit davası borçlunun icra takibinden korunmasını sağlayan bir davadır. Yani maddi hukuk açısından borçlu olmayan kimsenin, icra hukukunun katı normları nedeniyle borcu ödemesinin engellenmesi amacı taşıyan bir davadır. İcra takibine itiraz edilmekle borçlu açısından icra takibi bakımından bir tehlike kalmamış, alacaklının alacağını icra takibi sonucu elde etme olasılığı ortadan kalkmıştır. Mahkemenin davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararı isabetli olup, karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma kararının kaldırılıp, hükmün onanması gerektiği görüşündeyiz....

                  UYAP Entegrasyonu