DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl dava yoksulluk ve katılım nafakasının arttırılması, karşı dava ise yoksulluk nafakasının kaldırılması,iştirak nafakasının indirilmesi,01.12.2014 tarihli protokolün nafaka bakımından geçerliliğinin tespiti ile nafaka borcunun protokol tarihi itibariyle aylık 3.000,00- TL olarak tespiti ile fazla ödemelerin tahakkuk edecek nafakalardan mahsubu ile hakim müdahelesi istemine ilişkindir Davalı-karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla inceleme, HMK'nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
Tarafların sosyal ekonomik durumları, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, SGK hizmet döküm cetvelleri ve kadının sosyal ekonomik durumunu gösterir 19/01/2021 tarihli tutanak değerlendirildiğinde, davacı kadının çalıştığı, çocukların iştirak nafakasının ise bir miktar arttırılmasının gerektiği" gerekçesiyle, davacı kadının yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin reddine, müşterek çocukların iştirak nafakasının arttırılması talebinin kabulü ile, Eskişehir 2 Aile Mahkemesi'nin 2017/343 E 2017/980 K sayılı kararı ile tarafların müşterek çocukları Umut Sarıhan ve Sena Sarıhan lehlerine hükmedilen 175,00'er TL iştirak nafakalarının, iş bu dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 325,00'er TL arttırılarak, her bir çocuk için aylık ayrı ayrı 500,00'er TL'ye çıkarılmasına karar verilmiştir....
Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının artırılması talebinde bulunmuş ve nafakalar için yasal faiz istediğini belirtmiş, mahkemece iştirak ve yoksulluk nafakaları hakkında hüküm kurulduğu halde faize ilişkin talep hakkında, Hukuk Muhakemeleri Kanunun emredici kuralına aykırı şekilde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu durumda; artırılmasına hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları için istenen faiz talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi hatalı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı kadın vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile iştirak ve yoksulluk nafakalarına, nafakaların muaccel olduğu tarihten itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz uygulanmasına hükmedilmek suretiyle kararın HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/07/2015 NUMARASI : 2014/1280-2015/794 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı P.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının, nafakaların bağlandığı tarihte belediye başkanı olduğunu, 16/06/2014 tarihinden itibaren veri hazırlama kontrol işletmeni olarak çalıştığını, gelirinin azaldığını ileri sürerek; davacı müvekkilinin ödemekte olduğu aylık 500.00 TL olan yoksulluk nafakasının 200.00 TL'ye, 150.00'şer TL iştirak nafakasının 100.00'er TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, cevap dilekçelerinde; davanın reddini istemişlerdir....
Dava, yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılması talebine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalının, yoksulluk nafakasının artırılmasına yönelik temyiz itirazı yönünden; TMK'nun 175.maddesi "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir." ./.. -2- TMK'nun 176/4. maddesine göre de; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."...
Davalı - karşı davacı erkeğin istinaf talebi yönünden ise yukarıdaki açıklamalar ışığında iştirak nafakasında yapılan artışın isabetli olduğundan ve iştirak nafakasının indirilmesini gerektirir bir sebep bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine, tarafların boşanma davası sırasında ve halen aynı işlerde çalıştıkları gelir durumlarında önemli bir değişiklik olmadığı ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi şartlarının mevcut olmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince yoksulluk nafakasının kaldırılması - indirilmesi taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, davalı - karşı davacının bu yöne ilişkin istinaf talebinin de reddi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Mahkemece; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına; .....yönünden iştirak nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi talebinin reddine; ....... yönünden iştirak nafakasının 180 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. TMK. 327/....maddesinde; “çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır”, 328/....maddesinde; “ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder” düzenlemeleri yeralmaktadır. Yukarıdaki anılan yasa maddelerindeki düzenlemeye göre, iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile kendiliğinden sona ereceğinden; davacının bu davayı açmakta hukuki yararı yoktur. Somut olayda ......; 07/09/1993 doğumlu olup dava tarihi .../.../2011'dir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/06/2014 NUMARASI : 2013/1565-2014/751 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dilekçesinde; davalı ile boşanmaları neticesinde, kendisi lehine 140 TL, müşterek çocuk lehine 120 TL olarak hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının, sırasıyla 300 TL ve 400 TL' ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; aylık gelirinin 900 TL olduğunu, nafaka dışında müşterek çocuğa katkıda bulunduğunu; ayrıca, kredi ve birikmiş nafaka borçlarının bulunduğunu, maddi durumunun nafaka artırmaya elverişli olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir....
İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmakla ve eksik harç ikmal ettirilmekle, asıl dava yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılması için öncesinde hükmedilmiş bir yoksulluk nafakası olması gerektiğini, bunun yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi için dava şartı olduğunu, dayanak boşanma kararında yoksulluk nafakasının bulunmadığını, yoksulluk nafakasının zaten evlenmeyle kendiliğinden kalkacağını, birleşen dava yönünden ise iştirak nafakası para biriminin sabit kura bağlanması veya Türk Lirasına çevrilip azaltılmasının talep edildiğini, boşanma 07.02.2018’de kesinleştiğini, o tarihte ABD dolarının 3.77 TL dava tarihi olan 8.7.2019’da ise 5.72 TL olduğunu, Doların Türk Lirası karşısında % 66 değer kazanmışsa da, tacir olan davacı için ülkemiz ekonomik koşullarındaki değişimlerin öngörebilir olduğunu, yabancı paranın Türk Lirası karşısında enflasyon oranında değerlenmesinin...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, müşterek çocuğun istinaf aşamasında reşit olduğu, çocuğun reşit olduğu tarihte iştirak nafakasının kendiliğinden sona ereceğinin anlaşılmasına göre inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....