Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Aynı şekilde işverenin işe davete dair beyanının da ciddî ve samimi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez....

    Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması ve işverenin sözleşme ile kararlaştırılan nakil veya başka yerde görevlendirme yetkisini saklı tutan kuralın da objektif iyiniyet kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur....

      Dosya içeriğine göre, işe iade talepli somut davada işe iade talebiyle birlikte 14.11.2019 tarihli arabuluculuk toplantı tutanağının iptali de talep edilmiştir. Davacı işe iade talebinin temelini arabuluculuk sürecinin geçersizliğine dayandırmıştır. Arabuluculuk tutanağının geçerli olmadığı iddiası işe iade davasının dava sebebi mahiyetinde olup işe iade davası kapsamında değerlendirilmelidir. Arabuluculuk tutanağının iptalinin ayrıca talep edilmesi fesih bildirimine itiraz davasının niteliğini değiştirmez ve temyizi kabil bir karar haline getirmez. Bu nedenlerle kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesine uygun olduğundan bu karara yönelik temyiz isteminin reddi ile 03.01.2022 TARİHLİ EK KARARIN ONANMASINA, 23.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacının işe iade talebi kabul edilmiş olmasına rağmen davacının hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın işe başlamadığını, davacının işe başlaması için 3 gün beklendiği halde davacının işe başlamadığını, buna rağmen davacının işe başlama tarihinin belirtilmediğini iddia etmesinin işe iade başvurusunun samimi olmadığını göstereceğini, bu nedenle boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatına hak kazanamayacağını, işe iade başvurusunun samimi olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; "Dosya içinde Samsun 1....

        Davacının kesinleşmiş işe iade davası ile işe iadesine karar verildiği, davacının yasal süresinde başvurusuna rağmen davalı tarafından yasal süresi içinde işe başlatılmadığı, işe iade öncesinde arabuluculuğa işe iade yanında diğer işçilik alacakları yönünden de başvurulduğu, arabulucuğa başvuru dava şartının yerine getirildiği, kesinleşen işe iade davasında feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verildiğinden davalının artık iş akdinin haklı nedenle feshedildiği iddiasının dinlenilemeyeceği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının işe iade başvurusu ile birlikte işe başlatılmaması halinde dava konusu ettiği alacaklarını ihtarname ile talep ettiği, davalının davadan önce temerrüte düşürüldüğü, bu nedenle ihbar tazminatının tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği, bilirkişi raporunda işe iade davasındaki çıplak brüt ücret ile boşta geçen süre için esas alınan ücret arasındaki farkın çıplak brüt ücrete eklenerek tazminata esas ücretin...

        Hukuk Daire'sinin 10/06/2019 tarih 2016/1601- 2019/12873 esas karar sayılı kararında; " Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir" denildiği, davalı tarafça davacıya makul bir süre verilmesine rağmen davacının işe başlamadığı, yine işe iade davasının işçi lehine sonuçlanması ve işe iade kararının kesinleşmesi üzerine işe iade amacıyla şeklen işe iade başvurusu yeterli olmayıp, işçinin işe iade ile ilgili başvurusunda samimi olması, başka bir deyişle gerçek iradesinin işe tekrar başlama yönünde olması gerektiği, insan kaynakları departmanı kapatılmasına rağmen idari işer müdürü olarak görevlendirilmesinin kabul edilmeyeceği ve işe başlaması için makul süre tanınmadığı itirazında bulunarak işe başlamayan davacının gerçek iradesinin işe iade değil, işe iadenin mali sonuçlarından yararlanmak olduğunu gösterdiği, bu nedenle davacının işe iade talebinde samimi olmadığının...

        İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21'inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.)....

        Taraflar arasında davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı, işçinin işe iade talebinin, işverenin işe davetinin samimi olup olmadığı, giderek davacının boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanamayacağı uyuşmazlık konusudur. Yargıtay yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi işçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı hâlde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması hâlinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin altıncı fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur....

        B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, işe iade kararı üzerine davacının işe başlatıldığını, önceden ödenen kıdem ve ihbar tazminatının mahsubu ile bakiye alacağı kalmadığını, sendikal tazminatında işe iade davasında işe başlatmama şartına göre karara bağlandığını, davacı işe tekrar alındığından tazminat hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kesinleşen işe iade kararı sonrası davacının başvurusu üzerine her ne kadar davalı tarafça işe başlatıldığı iddia edilse de, tanık beyanlarına göre davacının önceki görevinden farklı bir görevde başlatıldığı gibi kendisine ve işe iade sonrası işe başlatılan diğer işçilere baskı uygulandığı dolayısıyla gerçek bir işe başlatma durumunun söz konusu olmadığı, buna göre davacının sendikal tazminat ile yapılan ödemelerin mahsubu ile boşta geçen süre ücreti alacağı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir....

          B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, işe iade kararı üzerine davacının işe başlatıldığını, önceden ödenen kıdem ve ihbar tazminatının mahsubu ile bakiye alacağı kalmadığını, sendikal tazminatında işe iade davasında işe başlatmama şartına göre karara bağlandığını, davacı işe tekrar alındığından tazminat hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kesinleşen işe iade kararı sonrası davacının başvurusu üzerine her ne kadar davalı tarafça işe başlatıldığı iddia edilse de, tanık beyanlarına göre davacının önceki görevinden farklı bir görevde başlatıldığı gibi kendisine ve işe iade sonrası işe başlatılan diğer işçilere baskı uygulandığı dolayısıyla gerçek bir işe başlatma durumunun söz konusu olmadığı, buna göre davacının sendikal tazminat ile yapılan ödemelerin mahsubu ile boşta geçen süre ücreti alacağı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu