Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)...

    Davacı Kurum, 08.11.2013 tarihinde meydana gelen kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ile yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23. maddeleri uyarınca rücuan tahsiline karar verilmesini istemiş, Mahkemece, 5510 sayılı kanunun 23.maddesi gereğince oluşan kurum zararının davalıdan tahsili yönünde karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında, sigorta hak ve yükümlülüklerinin 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlayacağı belirtildikten sonra 8. maddenin 1. fıkrasında, işverenlerin, 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7/1. maddede belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlü oldukları, ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesinin; inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için en geç çalışmaya başlatıldığı gün, Kuruma ilk defa işyeri...

      Eldeki davada ise, davacılar, murislerinin davalı işverene ait işyerinde kalp krizi geçirerek vefat etmesi olayının kazası sayılması gerektiğini talep etmiş, yargılama sırasında davalı kurumun 16.01.2018 tarihli inceleme raporunda, dava konusu olayın kazası olduğu kabul edilmiş ve mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, davalı işveren tarafından da dava konusu olayın kazası olmadığının tespitine yönelik .... İş Mahkemesi’nin 2018/257 esasında kayıtlı dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda sigortalı ...’in ölümü ile sonuçlanan olayın kazası olmadığının tespitine karar verildiği, ancak kesinleşmediği anlaşılmakla, işveren yönünden uyuşmazlığın devam ettiği, sonuç olarak davanın konusuz kalmadığı hususu dikkate alınmalı, .......

        Kurumca, sigortalıya kazası sonucu %12.30 oranında sürekli göremez halde bulunduğu gerekçesi ile gelir bağlandığı, eldeki davada yapılan itiraz üzerine, Yüksek Sağlık Kurulunun 16.10.2007 tarihli raporu ile kazası sonucu sigortalıda oluşan sürekli göremezlik oranının %12.3 olduğunun bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 09.06.2008 tarihli raporunda ise, sigortalıda iyileşme sonucu sürekli göremezliğin bulunmadığının belirtildiği, ...Üniversitesi Adli tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan ve bir kişilik akademisyen bilirkişinin hazırladığı 06.05.20010 tarihli raporda ise, sigortalının %36,39 oranında sürekli göremez halde olduğunun bildirildiği, mahkemece, anılan rapor esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, Yüksek Sağlık Kurulu raporunda belirtilen sürekli göremezlik oranının Kurum yönünden bağlayıcı olduğu gözetilerek, 506 sayılı Yasanın 109.maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, Adli Tıp Kurumu 3....

          Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır. Davada somutlaşan olayda, davalı sigorta şirketi zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde öngörülen 11.000,00-TL poliçe limitini dava açılmadan önce 16.08.2002 tarihinde hak sahiplerine ölüm tazminatı olarak ödediğini savunmuş olup, buna dair Akbank müşteri hareketleri listesini sunmuştur....

            Hemen belirtilmelidir ki, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu′na eklenen geçici 7/3. fıkrasında ″Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder″ hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceği vurgulanmıştır. Somut olayda da, davalının hak sahipliğinin mülga 2510 sayılı İskan Kanunu′ndan kaynaklandığı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir. Davalının açıklanan nedenden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....

              Davacıların, tapuda davalı ... adına kayıtlı taşınmazda, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunma hakkını elde etmek için hak sahipliğinin tespitini istemelerinde hukuki yararları bulunmaktadır. Öte yandan davacıların, hak sahibi olduğu belirtilen ...’in bir kısım mirasçıları olup, diğer mirasçılarının ise davalı (oğlu) ... ile davaya sonradan davalı olarak dahil edilen (eşi) ... olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunabilmek için muris ...’in tüm mirasçılarının hak sahibi olduğunun tespiti istendiğinden, tüm ortakların davayı birlikte açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde, 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir....

                Davacıların, tapuda davalı ... adına kayıtlı taşınmazda, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunma hakkını elde etmek için hak sahipliğinin tespitini istemelerinde hukuki yararları bulunmaktadır. Öte yandan davacıların, hak sahibi olduğu belirtilen ...’in bir kısım mirasçıları olup, diğer mirasçılarının ise davalı (oğlu) ... ile davaya sonradan davalı olarak dahil edilen (eşi) ... olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunabilmek için muris ...’in tüm mirasçılarının hak sahibi olduğunun tespiti istendiğinden, tüm ortakların davayı birlikte açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde, 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir....

                  İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 25/06/2019 NUMARASI : 2019/49 Esas - 2019/216 Karar DAVA KONUSU : İş (Kurumun İşverenden Rücuen Tazminat İstemli) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sigortalı Tahir Dilekçi'nin davalıya ait yerinde çalışırken 28/03/2009 tarihinde kazası geçirmesi sonucu malul kaldığını, sigortalının kazası geçirmesi sonucu malul kalmasında davalı işverenin kusurlu olduğunu ve sigortalının malul kalması nedeni ile davacı kurumca sigortalıya 52.214,64 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, 5.626,91 TL geçici göremezlik ödemesi ödendiğini, 1.546,36 TL tedavi masrafı yapıldığını belirterek kazası sonucu malul kalan sigortalı Tahir Dilekçi'ye bağlanan gelir, ödenen geçici göremezlik ödemesi ve yapılan tedavi masrafı yönünden rücu alacağının tespiti ile şimdilik 1,00 TL ilk peşin değerli gelirden kaynaklı alacağın gelirin onay tarihinden itibaren, 5.626,91 TL geçici göremezlik ödemesinden...

                  Bu itibarla, mahkemece, kusur oran ve aidiyetleri; kazasının gerçekleştiği kolu ile güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa ve kanuna uygun olarak belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. 2- 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21/1. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....

                    UYAP Entegrasyonu