Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin maddi tazminat talebinin reddi ile manevi tazminata ilişkin olarak kurulan hükmünde bir isabetsizlik yoktur. Ancak davacının maddi tazminat talebinin reddi, yargılamam sırasında ortaya çıkan katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklandığı ve davacının dava açarken bu hususu bilebilmesi mümkün bulunmadığı halde, maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır....

    K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 24.11.2004 tarihinde meydana gelen kazası sonucu % 6,20 oranında sürekli göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın az takdir edildiği anlaşılmaktadır. Davacının kazası sonucu % 6,20 oranında sürekli göremezliğe uğradığı olayda davacının % 20, davalı işverenin % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. B.K'nun 47....

      Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının maddi zararı sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat yönünden ise bozma öncesi kurulan hükmün manevi tazminat yönünden temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bahisle manevi tazminat yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin maddi tazminat talebinin reddi ile manevi tazminata ilişkin olarak kurulan hükmünde bir isabetsizlik yoktur. Ancak davacının maddi tazminat talebinin reddi, yargılamam sırasında ortaya çıkan katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklandığı ve davacının dava açarken bu hususu bilebilmesi mümkün bulunmadığı halde, maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

        Mahkemece: maddi tazminat istemi ile ilgili olarak “Taraflarca takip edilmeyen maddi tazminat talebinin HUMK 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına,” manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yerel mahkemenin maddi tazminata ilişkin kararı isabetlidir. Manevi tazminata gelince: Manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın az takdir edildiği anlaşılmaktadır. Davacının 23.1.2005 tarihinde kazası sonucu % 17 oranında sürekli göremezliğe uğradığı olayda davacının % 30,davalı işverenin % 70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. B.K'nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür....

          Mahkemece 07/03/2018 tarihli kararda, 117.731,67 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, ıslah dilekçesinde ise maddi tazminat istemini 117.731,67TL’ye artırdığı, mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde maddi tazminat isteminin kabulüne manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-2.maddelerine göre “Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.”...

            Mahkemece Borçlar Kanunu’nu 43.maddesine göre indirim uygulanarak davacının maddi tazminat istemi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre davacı yararına 50.000,00-YTL manevi tazminat yerine 80.000,00-YTL manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır....

              Mahkemece sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi ile anne, baba ve kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, davacı anne ve babanın maddi tazminat istemi ile amcanın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve bu karar taraflar vekillerince süresinde temyiz edilmiştir. Yerel mahkemenin sigortalının maddi ve manevi tazminat istemleri ile davacı anne ve babanın manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, anne ve babanın maddi tazminat istemi ile amcanın manevi tazminat isteminin reddine dair kararı yerindedir. Ancak koşulları bulunmadığı halde bedensel zarar görenin kardeşleri yararına manevi tazminat takdiri hatalı olmuştur. Davanın yasal dayanağını oluşturan Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler....

                Şti. şirketinde 14.02.2017 tarihinde kazası sonucu vefat ettiğini, söz konusu kazanın meydana gelmesinde ve oluşumunda müvekkillerinin murisinin hiçbir ihmali ve kusuru bulunmadığını, müvekkillerinin eş, baba, çocuklarını kaybetmesi sonucu giderilmesi mümkün olmayacak derecede elem ve acı duyarak maddi ve manevi zararlara uğradığını, bu zararların tazmini amacıyla dava açmak zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla eş ... için 120.312,00 TL olan maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminat, çocuk ... için 20.897,00 TL olan maddi tazminat 60.000,00 TL manevi tazminat, baba ... için 1 TL maddi tazminat, 40.000,00 TL manevi tazminat, anne ... için 40.000,00 TL manevi tazminat, kardeş ... için 6.000,00 TL manevi tazminat, kardeş ... için 6.000,00 TL manevi tazminatın kazası ölüm tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı işverenlerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

                  Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının 09.10.2012 tarihinde kazası geçirdiği ve %6,2 oranında malul kaldığı, bu durumun SGK Başkanlığı tarafından kazası olarak kabul edildiği, alınan kusur raporunda davalı işverenin %70, davacının %30 oranında kusurlu değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 40.339TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline; dava dilekçesinde manevi tazminat talebi bulunmadığından ve ıslah dilekçesi ile manevi tazminat talebinin mümkün olmadığı değerlendirmesi ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Manevi tazminat talebi ile ilgili hüküm kurulurken, davacının manevi tazminat istemiyle ilgili dilekçesinin hukuki değerlendirmesinde yanılgıya düşülmüştür. Dosya kapsamına göre, davacı tarafın toplam 40.339TL maddi ve 20.000TL manevi tazminat talebini de kapsayan ıslah dilekçesine ilişkin olarak, 02.05.2016 tarihinde ıslah başvuru harcını da yatırdığı anlaşılmaktadır....

                    Davacı vekili gerek dava dilekçesinde, gerekse ... tarihli açıklama dilekçesinde maddi tazminat talebinin sürekli göremezlik zararına ilişkin olduğunu açıklamış, ıslah dilekçesi ile ise geçici göremezlik talebi ve ödenmeyen tedavi giderlerinden dolayı maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı vekilinin bu şekilde gerek dava dilekçesinde ve gerekse açıklama dilekçesinde sürekli göremezlik zararına ilişkin talepte bulunmuşken, ıslahla geçici göremezlik ve tedavi gideri talebinde bulunulması, yukarıda belirtilen usul kurallarına aykırı değerlendirilmiş ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca ve ıslah yoluyla yeni talepler eklenemeyeceği kuralı gereğince davacı vekilinin ıslah dilekçesine itibar edilmemiş, ilk dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Manevi tazminat, TBK 56....

                      UYAP Entegrasyonu