Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı (olay kazası değilse yargılama mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun kazası tahkikatı ve giderek olayın kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir. Somut olayda ise; SGK Başkanlığınca davaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle yapılmış bir kazası tahkikatının bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır....

    Mahkemece, davacı sigortalının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin kabulüne, dava anne ve babanın manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; kazası sonucu davacı sigortalının sürekli göremezlik oranının % 100 olduğu ve yardıma muhtaç durumda olduğunun belirtildiği, .... Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın kazası olduğunun tespit edildiği, olayın meydana gelmesinde, davacı işçinin % 10, davalıların % 90 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda davacının dönem zararları ve bakıcı gideri toplamından sürekli göremezlik ve kusur oranı ile ilk peşin sermaye değerinin ve geçici göremezlik ödeneğinin tenzil edilmesi sonucu karşılanmamış zararını oluşaturacağının belirtildiği ve mahkemece bu toplamdan belirtilen ödeneklerin tenzil edilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır....

      Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği fakat Kurumun anılan olayı kazası saymadığı,olayı hastalık sigorta kolu bakımından değerlendirilmesi gereken bir hadise olarak kabul ettiği anlaşılmaktadır. Kurumca işkazası nedeniyle vefat eden sigortalının haksahiplerine gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorun olarak giderilmelidir. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup işbu tazminat davasında ise Kurum taraf değildir. Bu kapsamda eksik incelemeyle karar verildiği ortadadır....

        Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur....

          Bu bakımdan, davanın niteliği göz önünde tutularak öncelikle olayın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kazası olarak kabul edilip edilmediğinin, hak sahiplerine kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumuna başvuruda bulunması giderek dava açılması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır Somut olayda sigortalının ölümünün Kurum tarafından kazası olarak kabul edildiği, buna karşılık hak sahiplerinin gelir bağlanması talebinin SSK tarafından reddedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır....

            Kurumunca kazası olarak kabul edildiği, ancak kurumun 04/12/2013 tarihli yazılarına göre davacı Babanın kurumdan yaşılık aylığı alması, davacı annenin de babayla beraer yaşaması ve asgari ücretin üzerinde gelir sahibi olması nedeniyle kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı babanın kurumdan aylık almaması nedeniyle kazası sigorta kolundan gelir bağlanmamış olması nedeniyle maddi tazminat isteminin reddi yerinde ise de; davacı anne için davacı vekilinin 06/05/2016 tarihli celsedeki ölüm aylığına ilişkin dava açmayacaklarına dair beyanı, davacı tarafın kazası sigorta kolundan gelir bağlanması istemli kuruma karşı dava açmayacakları şekilde yorumlayarak, davacı annenin maddi tazminat istemi hakkında red kararı verilmesi doğru olmamıştır....

              Davacı vekili 29.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile harcını yatırarak 39.197,78 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş ise de; davalı tarafça süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı kazası nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesini istemiştir. TBK'nun 146.maddesi (BK.m.125) gereğince zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu nedenlerle, somut olayda 05.03.2004 tarihinde gerçekleşen kazası nedeniyle maddi tazminat isteminin 29.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ileri sürüldüğü, davalı vekilince de süresi içinde zamanaşımı def'in de bulunduğu değerlendirilerek, maddi tazminat isteminin zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar vermek gerekirken; maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                Hukuk Dairesinin 08/03/2016 günlü 2015/21767 Esas 2016/3739 Karar sayılı kararında: "...Mahkemece, sürekli göremezlik oranının % 10’un altında bulunduğundan bahisle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava nitelikçe kazası sonucu sürekli göremezlik nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacının Sürekli göremezlik oranının % 1,00 olarak tespit edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; sürekli göremezlik oranının %10 altında bulunduğu durumlarda maddi zararının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Mahkemece % 10 altında sürekli göremezlik bulunması nedeniyle maddi zararın bulunmadığı kabul edilmiş ise de varılan bu sonuç hatalıdır....

                Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın davacı sigortalı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği, ancak kurum tarafından kazası olarak kabul edilmediği ve gelir bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur....

                  Mahkemece, davalı ... aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 46/1 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54.maddesine göre bedensel zarara uğrayan kişi tamamen veya kısmen çalışamamasından kaynaklanan zararını isteyebilir. Sigortalının bedensel zarar sonucu işgücü kaybı geçici veya sürekli olabilir. Geçici göremezlik nedeniyle sigortalının uğradığı gerçek zarar; kazası veya meslek hastalığı sonucu işinde geçici olarak çalışamayan sigortalının iyileşinceye kadar çalışamamasından doğan kazanç kaybıdır....

                    UYAP Entegrasyonu