Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre: “üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket müdürlerinin kardeş olduğu, davacı şirketin ortaklar kurulu kararı ile borçlunun ticaret sicil kaydında gözüken faaliyet adresinde şube iş yeri açtığı, adi nitelikte kira sözleşmesi düzenlendiği, oysaki davacı şirket yetkilisi ile ortaklarının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek durumda bulunduğu, İİK’nun 97/a meddesindeki mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlayamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Mahkemece toplanan delillere göre: “üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket müdürlerinin kardeş olduğu, davacı şirketinortaklar kurulu kararı ile borçlunun ticaret sicil kaydında gözüken faaliyet adresinde şube iş yeri açtığı, adi nitelikte kira sözleşmesi düzenlendiği, oysaki davacı şirket yetkilisi ile ortaklarının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek durumda bulunduğu, İİK’nun 97/a meddesindeki mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlayamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin yapıldığı yerde borçlu şirket çalışanının hazır bulunduğu ve evrak aramasında borçluya ait çok sayıda belgenin ele geçtiği, takibe dayanak çekler ile davacının sunduğu fatura tarihlerinin birbirine çok yakın olduğu, takip borçlusunun ticaret sicilde kayıtlı adresini terk ettiği ve iş makineleri ile ticari kayıtların çoğunu alacaklıdan mal kaçırmak için üçüncü kişinin iş yerine getirdiği, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini kanıtlamaya elverişli güçlü delilleri sunamadığı “gerekçesi ile davanın reddine ve tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

        nin işletmesine gelen hayvanların alacaklı tarafından borçluya satılanlarla aynı olduğu, davacılar arasındaki alım satım ilişkisinin alacaklının haklarını etkilemeyeceğini, istihkak iddiasının gerçeği yansıtmadığını, üçüncü kişi....ın da mahcuzların satın aldığı koyunlar olduğunu kanıtlayamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, haczin yapıldığı ağılda kendisine ait ineklerin bulunduğunu, o nedenle hacizde hazır bulunan bir kısım kişilerin gidilen yerin kendisine ait olduğu yönünde beyanda bulunduklarını savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu küçük baş hayvanların borcun doğum tarihinden sonra üçüncü kişinin işletmesine kaydının yapıldığı sadece bu durumun istihkak iddiasının kanıtlanması açısından yeterli kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          İlk derece mahkemesince, üçüncü kişinin talebi şikayet olarak nitelendirilerek haczedilen araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, sahte vekaletname ile borçluya satışı yapıldığı iddia olunan araç üzerine konulan hacizlerin kaldırılması istemi istihkak davasına ilişkin olup dava konusu aracın haciz anında kayden maliki takip borçlusu görünmekte ise de gerçekte davalı borçlunun aracın maliki olmadığı, borçlu dışında üçüncü kişiler tarafından aracın sahte vekaletname yoluyla satışının yapılarak davalı borçlu adına tescil edildiği, mahcuz aracın mülkiyetinin davalı borçluya ait olmayıp davacı 3. kişiye ait olduğunun kesinleşen yargı kararlarından anlaşılması karşısında ilk derece mahkemesince davanın doğru şekilde istihkak davası olarak nitelendirilerek davanın kabulüne dair kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b(1) maddesi gereğince...

            Ancak, bu dava ile, üçüncü kişinin ileri sürdüğü hakkın, sadece somut icra takibi bakımından mevcut sayılıp sayılamayacağına ve bunun sonucunda eğer, iddia ettiği gibi bir hakka sahip olduğu tespit edilirse, dava konusu mal üzerinde cebri icranın cereyan edemeyeceğine (yürüyemeyeceğine) karar verilir. Kuşkusuz, üçüncü kişinin, hacizli mal üzerinde gerçekten iddia ettiği gibi bir hakkının bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Fakat bu hakkın mevcut olup olmadığı bir ön sorun olarak incelenecek ve bu inceleme sonucunda ulaşılan sonuç temelinde, nihai amaç olarak, mal üzerindeki haczin caiz olup olmadığına karar verilecektir. İddia edilen hakkın varlığı veya yokluğuna ilişkin tespit, işte bu kararın verilmesinin bir gerekçesini teşkil edecektir....

              Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda: “takip borçlusu şirket adına kayıtlı ... plaka sayılı aracın trafik kaydına 14.01.2008’de haciz konulduğu, 16.06.2009’da kesinleşen mahkeme kararı uyarınca dava konusu aracın mülkiyetinin davacı şirkete geçtiğinin belirlendiği, icra memurunun haczin kaldırılması talebinin reddine yönelik kararın yerinde olduğu, davacının istihkak iddiasında bulunması ve buna ilişkin prosedürün izlenmesi gerektiği“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1.1086 sayılı HUMK’nun 76. (6100 sayılı HMK’nun 33.) maddesi uyarınca Türk hukukunu re’sen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. Bu ilke ışığında, dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan ve talep sonucundan uyuşmazlığın, üçüncü kişinin ileri sürdüğü istihkak iddiasına ilişkin olduğunun kabulü gerekir....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (birleşen davada davalı-üçüncü kişi) vekili, ... İcra Müdürlüğü’nün 2008/3719 Esas sayılı dosyasında yazılan talimat uyarınca, ... İcra Müdürlüğü’nün 2008/193 Talimat sayılı dosyasında 28.07.2008’de yapılan hacze konu akaryakıtın davacıya ait olup faturasının bulunduğunu,haczin yapıldığı yerin de üçüncü kişi adına tapuda kayıtlı ... istasyonu olduğunu,sunulan fatura ve tüm resmi kayıtlara rağmen haczin yapıldığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir....

                  Dava, 3. kişinin İİK’nın 96. vd maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. 1- Dava konusu 25.04.2014 tarihli hacizde bir adet elektrik dağıtım sayacı ve bir kanopi (tente çatı sistemi) haczedilmiştir. Mahcuzlardan elektrik sayacı ile ilgili olarak; Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. Borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran üçüncü kişinin diğer bir üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunması mümkündür. (İİK'nun 96/1, 85/2) ..../..... Somut olayda; 01.09.2014 tarihli dava dilekçesinin 4. sayfasının 4. paragrafında ve 7. sayfasının son paragrafında elektirik dağıtım sayacının mülkiyetinin elektrik dağıtım şirketi ...'ye ait olduğu sayacın davacının kullanımında ve zilyetliğinde bulunduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir....

                    Davacı üçüncü kişinin tazminat talebine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; İİK'nin 97/13. maddesi, "İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.'' hükmünü taşımaktadır. Anılan hükümden de anlaşılacağı üzere, üçüncü kişinin açtığı istihkak davası nedeniyle alacaklı yararına İİK’nin 97. maddesinin 13. fıkrasında öngörülen tazminata hükmedilebilmesi için ilk şart, istihkak davasının reddine karar verilmiş olmasıdır. İstihkak davası açıldıktan sonra takipten feragat, takibin iptali, haczin kaldırılması ve temyize konu olayda olduğu gibi, borcun ödenmesi vb durumlarda davanın konusu kalmayacağından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Bu durumda da davanın esası hakkında bir karar verilmediğinden, alacaklı yararına tazminata hükmedilemez....

                      UYAP Entegrasyonu