Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, kişinin ölü olduğunun tespiti ve ölüm tarihinin tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, yasal gerektirici nedenlere ve özellikle mahkemece ...’in ölümünün tespitine karar verilmiş bulunduğuna göre, ilgilinin ölüm tarihinin bu mahkeme kararına istinaden idarece yapılacak tahkikatla tespit edilmesinin mümkün olmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 26.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davalılardan ...'ye gerekçeli karar ve temyiz dilekçesi tebliğ edilmemiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davalılardan ...'nin öldüğünün beyan edildiği, getirtilen aile nüfus kayıt tablosunda ise adı geçenin ölüm araştırmasının yapılacağı, araştırma sonuçlanıncaya kadar bu açıklamanın ölümün hukuki sonuçlarını doğurmayacağının bildirildiği anlaşılmaktadır....

      dan olma çocukların annelerinin ... olduğunun tespitine ve nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, nüfus kayıtları, kolluk tarafından yapılan araştırma, duruşmada dinlenen taraf ve tanık beyanları esas alınarak, davanın kabulü ile, 02/04/1949 doğumlu ...'ın öldüğünün ve 03/02/1958 doğumlu ... ile ...'ın aynı kişiler olduğunun tespitine, 03/05/1949 doğumlu ...'ın eşinin ... değil ..., ... ve ...'den olma, 01/01/1974 doğumlu ..., 30/01/1988 doğumlu ..., 06/01/2001 doğumlu ... Koçak ve 06/01/2001 doğumlu ...'ın annelerinin davacı ... olduğunun tespiti ile nüfus kaydının tespit edilen bu bilgilere göre düzeltilmesine karar verilmiştir. Dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlardan davada üç istem bulunmaktadır. Birincisi, 02.04.1949 doğumlu ... Çığırcı ile ...'ın evliliğinin iptali, ikincisi 02.04.1949 doğumlu ... Çığırcı'nın çocuk yaşta öldüğünün tespiti ve üçüncüsü de ... ve ... çocukları olarak görünen ..., ..., ... ve ...'...

        a olduğu iddia ve mahkemece kabul edilen mezar taşında adı geçenin ölüm tarihi olarak 1955 yazmasına karşın, tanıklardan sorulup çelişki giderilmeden ve gerçek ölüm tarihi gün, ay, yıl olacak şekilde net olarak tespit edilmeden, ... ...'ın ölüm tarihinin 01.01.1954 olduğuna mahkemece karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 04.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan, davacının, aynı kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 06.12.1964 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 06.12.1982 olarak kabulü gerekmekte olup; mahkemece, davacının 18 yaşını doldurduğu tarihten itibaren çalıştığı sürelerin tespiti yönünden vermiş olduğu karar doğru ise de; sigortalılık başlangıç tarihini, 07.12.1982 yerine, 07.02.1982 tarihi olarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

            Her ne kadar sağ olarak doğmuş ancak nüfus kütüğüne tescil edilmeden ölen çocuklara ait ölüm tutanakları nüfus idaresince kabul edilerek ölüm tutanağındaki bilgilere dayanılarak doğum tutanağı tutulup her ikisi de sırasıyla aile kütüğüne geçirilirse de somut olayda ölüm tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle de mahkemece bir kimsenin tescil tarihinden önce öldüğünün tespitine karar verilmesinin hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağının düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oy birliğiyle karar verildi.28.03.2022 (Pzt.)...

              Mahkemece ölüm tarihinin değiştirilmesi istenilen ...’in yaşadığı iddia edilen 1973 ile 1988 tarihleri arasında resmi dairelerde (İlçe Seçim Kurulu, Tapu Müdürlüğü, Bankalar, Mahkemeler, Noter, Karakol, Vergi Dairesi gibi) herhangi bir işlem yapıp yapmadığı, varsa mezarlık kayıtları ve defin işlemlerine esas defter ve muhtarlık evrakında olabilecek tüm bilgi ve belgeler ile davacı tarafın göstereceği sair tüm deliller toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz tanık anlatımlarına itibar edilerek, ...'ın daha sonraki bir tarihte öldüğünün kabulü sonucu eksik ve yetersiz araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, ölüm ile nüfus kaydının kapandığı gözetilmekle; ölüm tarihinin tespiti kararı verilmekle yetinilmesi gerekirken, düzeltilmesine karar verilmesi de doğru değildir. Ayrıca, davalar birleştirilse bile ayrı dava olma özelliğini kaybetmezler....

                Mahkemece, doğum ve ölüm olayını bilebilecek tanıkların araştırılması, tespiti halinde aynı oturumda dinlenmeleri, öldüğünün tespiti istenilen ...'...

                  Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 506 Sayılı Kanunun 60/G maddesi; malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmasında 18 yaşından önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği ancak bu tarihten önceki sürelerin prim ödeme gün sayısına dahil edileceği hükmünü içermekte olup, aynı Kanunun Geçici 54.maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük,yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan ve 15.01.1966 doğumlu olan davacı sigortalının; sigortalılık başlangıcı olarak 18 yaşını ikmal ettiği 15.01.1984 tarihinin esas alınması gerektiğinin karar yerinde gösterilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                    ta vefat ettiğinin tespitine ve nüfus kaydındaki "sağ" ibaresi yerine ölüm tarihinin tesciline karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca ölen kişinin nüfus kütüğünden düşürülmesi işlemi idari bir işlem olduğundan, mahkemece, sadece ölümün ve ölüm tarihinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken; "sağ" ibaresi yerine ölüm tarihinin tesciline karar verilmesi, doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu