Bu düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde vasiyetnamenin açılması davasında mahkemenin vasiyetnameyi açacağı ve vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunan mirasçılara duruşma tarihinden itibaren 1 aylık süre vereceği, hazır bulunmayan mirasçılara ise vasiyetnamenin tebliğ edileceği ve tebliğ tarihinden itibaren 1 aylık süre verileceği, mirasçıların bu 1 aylık süre içerisinde vasiyetnamenin iptali davası açıp, dava açtıklarını mahkemeye bildirdikleri takdirde mahkemece atanmış mirasçıya mirasçılık belgesi verilemeyeceği, ancak bu 1 aylık süre içinde dava açıldığı bildirilmediği takdirde mahkemece atanmış mirasçıya mirasçılık belgesi verileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte mirasçı 1 aylık süre içinde vasiyetnamenin iptali davası açmasa dahi TMK'nun 559.maddesinde gösterilen süre içinde vasiyetnamenin iptali davası açabilir. Ancak 1 aylık süreden sonra açılan vasiyetnamenin iptali davası vasiyetnameyi açan mahkemece mirasçılık belgesi verilmesine engel teşkil etmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mirasbırakanı ...’nin Beyoğlu 37. Noterliği’nin 14.06.2007 tarihli vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını o dönem eşi olan ancak daha sonra boşandığı davalı ... ve kızı Lal ile kardeşi Ekrem’e bıraktığını, vasiyetname tarihinde mirasbırakanın hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığı gibi iradesinin hata ve hile ile de sakatlandığını, vasiyetnamenin geçersiz olduğunu, ayrıca yapılan tasarruf ile tamamen mirastan çıkarıldığını, hiç bir pay alamadığını, saklı payının da ihlal edildiğini ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini istemiştir. Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, vasiyetnamenin iptalini gerektirecek bir neden bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine ilişkin karar, Yargıtay 3....
O halde; mahkemece, vasiyetnameyi yerine getirme görevlisi bulunmadığından vasiyetnamenin tenfizi talebinin tüm yasal mirasçılara yöneltilmesi gerektiği belirlenmekle; murisin mirasçılık belgesinin onaylı örneğinin getirtilerek, taraf olmayan varsa diğer mirasçılarının davaya dahil edilerek, taraf teşkili sağlanması gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olmuştur. Öte yandan, Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi (tenfizi) için de her şeyden önce vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Dava, murise ait resmi vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında, davanın kabulüne karar verilebilmesi için, diğer şartların yanı sıra vasiyetnamenin ayakta kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir....
Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise, 4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa, vasiyetnamenin iptali için dava açılabilir. Somut olayda; davacı vasiyetnamenin şekil şartlarına haiz olmadığını, murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığı bir zamanda, korkutma ve zorlama sonucunda vasiyetnameyi düzenlediğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir. Yerel mahkemece; murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte akli melekelerinde azalma bulunmadığı, vasiyetnamenin murisin gerçek iradesini yansıttığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olup olmadığı hususu ise incelenmemiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2023 tarihli ve 2023/203 Esas, 2023/776 Karar sayılı kararı ile "...TMK’nın 504 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır, denilmektedir... davaya konu vasiyetnamenin davalının telkin ve baskısı düzenlendiğini iddia edilmiştir. Dosyada dinlenilen tanık beyanları dikkate alındığında gerek vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte iradesini bozacak nitelikte bir ikrahın etkisi altında bulunduğu, gerekse düzenlemeden sonra da bu etkinin sürdüğü kanıtlanabilmiş değildir....
Davalı vekili, vasiyetnamenin yapıldığı tarihte mirasbırakanın kısıtlı olmadığını, tanıkların da ifade ettikleri üzere davalının mirasbırakana uzun süre baktığını, mirasbırakanın iradesinin sakatlandığına dair dosyada delil olmadığını, vasiyetnamenin 26.11.2010 tarihinde yapıldığını, mirasbırakanın vesayet dosyasındaki ifadesinin ise 17.04.2012 tarihli olduğunu, mirasbırakanın satış için davalıya vekalet verdiğini hatırlayamamasının normal olduğunu kaldı ki mirasbırakanın davalının kendisine baktığını, ihtiyaçlarını giderdiğini, bir ara vekalet verdiğini vesayet dosyasındaki 17.04.2012 tarihli ifadesinde beyan da ettiğini, davacıların davasını kanıtlayamamış olmasına karşın davanın kabulünün hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir. 6.YARGITAY KARARI 6.1. Dava; vasiyetnamenin iptali, olmaz ise tenkis istemine ilişkindir. 6.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır....
o halde dava konusu vasiyetnamenin de geçersiz olduğunu, dava konusu vasiyetname gerek murisin işlem tarihine tasarruf ehliyeti bulunmamasından gerekse kanuni şekil şartına uyulmamasından ötürü iptale tabi bir tasarruf olduğunu bildirerek Konya 2....
tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dava; vasiyetnamenin tenfizine ve vasiyetnameye konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tesciline ilişkindir. Vasiyet, genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır. Dosyanın incelenmesinde; muris ......
Ölüme bağlı bir tasarruf kanunda öngörülen şekillere uymadan yapılmışsa iptali istenilebilir. Somut olayda; el yazılı vasiyetname 1998 yılında düzenlenmiş, miras bırakan 2010 yılında ölmüştür. Öncelikli sorun, olaya 743 sayılı TKM hükümlerinin mi, yoksa 4721 sayılı TMK hükümlerinin mi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır. Mirasbırakan, 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse, ölüme bağlı tassarruf, 01.01.2002 tarihinden önce yapılmış olsa bile şekli anlamda geçerlilik, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. Bu bağlamda, miras bırakan 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra öldüğü için olaya, 4721 sayılı TMK'nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. 4721 sayılı TMK'nın 538. maddesinde, el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır....
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde, saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, tenkise yönelik inceleme yapılmış ise de, yeterli inceleme yapılmadığı, daha sonra da usulüne uygun dava açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır....