ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/07/2022 NUMARASI : 2022/155 ESAS DAVA KONUSU : Ölüme Bağlı Tasarruf (Tenkis) KARAR : Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/155 Esas sayılı dosyasında 19/07/2022 tarihli kararına karşı davalı vekilince 10/08/2022 tarihli istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize tevzi edilmekle hazırlanan inceleme raporu ile yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak murisi Durali ve Şerife oğlu 01.01.1934 doğumlu, kimlik numaralı Mustafa AVCI’nın 28.04.2015 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak davacılar ve davalının kaldığını, murisin mirasçılarını gösterir veraset ilamı ise Antalya 4....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ve tarafların babasının 1993 yılında yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufun iptali için dava açıldığını, vasiyetnamenin iptali için açılan dava ile farklı bir davanın konusu olabilecek olan ölüme bağlı tasarrufun iptali içinde bir kararı usulsüz olarak almak istediklerini, ölüme bağlı tasarrufu yapan murisin babasının 2009 yılında öldüğünü, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından açılan davanın hangi talepleri içerdiğinin açık olmadığını, vasiyetnameyi düzenlenen murisin iradesini zadeleyen hiçbir zorlama baskı, hata veya korku halinin söz konusu olmadığını, rapor ile vasiyetname arasındaki 2 günlük farkın da noter tarafından verilen randevudan kaynaklandığını, davacı tarafından vasiyetnamenin iptalini gerektirecek delilleri sunması ve bu hususu ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Muris ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birine (vasiyetname ya da miras sözleşmesi) uyarak, kendi iradesiyle tasarruf özgürlüğü içerisinde, terekesinin tamamı veya belli bir oranı için bir ya da birden fazla kişiyi mirasçısı olarak belirlemek hakkına sahiptir. Bu hukuki işleme “mirasçı atama (nasbı)”, böyle bir işlemle mirasçılık sıfatını kazanan kişiye de “atanmış (mansup) mirasçı” denir. Buna karşılık, belirli (muayyen) mal bırakma, ölüme bağlı bir tasarrufla murisin bir kişiyi, onu mirasçı olarak atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunmasıdır. Kendisine bu şekilde menfaat sağlanan (kazandırmada bulunulan) kişiye “belirli mal bırakma vasiyeti alacaklısı” ya da kısaca “vasiyet alacaklısı (eski deyimle “musaleh”) denilmektedir. Bir ölüme bağlı tasarrufun mirasçı atanması mı yoksa belirli bir mal bırakma vasiyetini mi içerdiğinin belirlenmesinde murisin gerçek iradesi esas alınmalıdır....
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında davacı yanın tenkis def'inin ileri sürülme şekli ve zamanına ilişkin itirazların değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. (bknz. Yargıtay 3. H.D.2018/4017 E. 2018/7697 K. Sayılı ilamı) Ancak yerel mahkemece davalının saklı payının korunmak suretiyle tapu iptal ve tescil hükmü tesis edildiği görülmekle birlikte tenkis iddiasına dair yeterli inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Dava, murisin işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığı, murisin aldatma, korkutma, baskı ve zorlama altında vasiyetname düzenlediği, vasiyetnamenin yasal şekil şartlarını taşımadığı iddiasıyla açılan vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1-Ehliyetsizlik, 2-Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3-Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4-Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir. TMK'nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, devredilen şirket hisselerinin iptali ve tescili, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir....
Özel olarak iskata itiraz nedenleri: Cezai (olağan) iskatın hükümsüz kılınması konusunda ölüme bağlı tasarrufun genel olarak hükümsüzlüğü yanında Medeni Kanunun 512.maddesinde belirlenen bazı özel durumlarda mirasdan iskat edilen mirasçıya, iskata ilişkin ölüme bağlı tasarrufa itiraz ederek onu kısmen veya tamamen etkisiz bırakma imkanı tanınmıştır. İskat edilen mirascı, bu itirazını duruma göre tenkis veya iptal davası açmak suretiyle gerçekleştirir. TMK'nun 510.maddesinde "Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak, 1)Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirasçılıktan çıkarabilir" hükmü getirilmiştir....