ye aktardığını, mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yaptığı satış işlemlerinin ileride akıl zayıflığı ve muris muvazaası sebebiyle açılacak iptal davalarına konu edilmemesi için velisi ... ile yapılan "ivazsız mirastan feragat sözleşmesinin" de muvazaalı olduğu, velayet hakkının annesi tarafından kötüye kullanıldığını ileri sürüp 15 parça taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescilini, mirastan feragat sözleşmesinin iptali ile geçmişe etkili olarak hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ehliyetsizlik iddiasından vazgeçmiştir. Davalı ..., ehliyetsizlik iddiası ve feragat nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, mirasbırakanın ölene kadar aklının başında olduğunu, satışların gerçek olduğunu, feragat sözleşmesinin iptali isteğinin zamanaşımına uğradığını bildirip davanın reddini savunmuş, diğer davalı ..., yanıt vermemiştir....
Dosya kapsamında mevcut bulunan mirasçılıktan feragat sözleşmesi incelendiğinde, davacılar murisin olası terekesindeki miras haklarından taşınmazlar yönünden bir karşılık alarak (10.000,00TL) vazgeçmiştir. İptali istenen mirastan feragat sözleşmesinin “ivazlı mirastan feragat sözleşmesi” olduğu görülmektedir. Mirastan feragat sözleşmesinde kararlaştırılan ivazın, feragat eden mirasçının ileride doğması muhtemel payından az olmasının bir önemi olmadığı, bu sözleşme neticesinde bir karşılık sağlandığı, ayrıca dosya kapsamı taraf beyanları ve tanık anlatımlarından T2 ve T1 miras bırakanın daha sağlığında iken mirastan feragatlerini sağlamak amacıyla bazı taşınmazları devrettiği ve ayrıca nakit para verdiği anlaşıldığından Mirastan feragat sözleşmesinin ivazlı olduğuna kanaat getirilmiştir. Bu bağlamda irdelenmesi gereken bir diğer husus davaya konu feragat sözleşmesinin kısmi feragat niteliğinde olup olmadığı noktasındadır....
Mahkemece yazılı gerekçe dahilinde davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Kanun’un “Mirastan doğan davalarda yetki” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının a bendi şöyledir: "Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir: a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar." 4721 sayılı Kanun'un "Tenkis Davası " başlıklı 560 ıncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:" Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." 6100 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde mirastan doğan davalarda yetki; ölen kişinin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkeme olarak düzenlenmiştir....
KARAR Davacı, tarafların ortak murisi ... vefat etmeden önce, murisin de katılımıyla davalıların noterde mirastan feragat sözleşmesi yaptıklarını, dava konusu 283, 356, 557 ve 107 parsel numaralı taşınmazlardaki davalıların paylarının iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, mirastan feragat sözleşmesini zorla yaptıklarını, feragat sözleşmesinin iptali için dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mirastan feragat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden davalılar tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/159 Esas sayılı dava dosyası ile mirastan feragat sözleşmesinin iptali davasının açıldığı, yargılamanın devam ettiği görülmüştür. Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nin 165. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, yargılamanın esasını etkileyecek ... 2....
Yine aynı Yasa’nın 528. maddesine göre, “Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin alt soyu için de sonuç doğurur.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531- 544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir. Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanunu'nun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibarıyla bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır....
Öte yandan, bu değerlendirme doğal olarak, mirastan feragat eden sağ eşin, muris eşinden olma müşterek çocukları yanında, önceki eşinden olma çocukları veya torunları lehine de sonuç doğuracağından Yargıtayın istikrarlı içtihatlarına da aykırılık oluşturmaktadır. B) Dava konusu olaya gelince, gerek mirastan feragat sözleşmesinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı mülga Türk Kanunu Medenisinin, gerekse ölüm olayının gerçekleştiği 4721 Kanunun bahsi geçen hükümlerinde; karşılık alınmaksın yapılan mirastan feragat sözleşmesinin, feragat edenin altsoyu lehine yapılmış sayılacağı açıkça ifade edilmiş değildir. Doktrinde madde hükmü eleştirilirken, hükümdeki ifadelerin hatalı olduğuna ve özellikle eşin mirastan feragat etmesi durumunda yetersiz olduğuna dikkat çekilmiştir. 528. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder; üçüncü fıkrası uyarınca mirastan feragat, karşılık almadan feragat eden kişinin mirasçısı hakkında sonuç doğurmaz....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: İlk derece mahkemesince toplanan deliller ile tüm dosya kapsamına göre, ileri sürülen istinaf nedenleri ve HMK 355/1 maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda; Dava, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Vasiyetnamenin iptali sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 557 ve 558.maddelerinde sınırlı bir şekilde gösterilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 557. Maddesinde Ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için aşağıdaki sebeplerle dava açılabileceği düzenlenmiştir; 1- Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka ve ahlaka aykırı ise, 4- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa....
Vasiyet, bir kimsenin (gerçek kişi) bizzat yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf olup, amacı bütün mamelekini veya muayyen bir malını gerçek veya tüzel bir şahsa mülkiyetinin devrinin yapılmasıdır. TMK’nın 557’nci maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması hâlleridir. TMK’nın 557’nci maddesinde sayılan sebeplerin bulunması hâlinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez ise de, koşullarının varlığı durumunda tenkis talebine konu edilebilir (TMK. m. 560- 562). Tenkis kavramı ise, indirme, azaltma veya eksiltme anlamına gelmektedir....
Davacı mirastan feragat sözleşmesini gösterir şekilde yeni bir mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir. Kural olarak, mirastan feragat edilmiş olması ilgili kişinin mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmesine ve kendisine mirastan pay verilmesine engel bir neden değildir. Ne var ki, mirastan feragat sözleşmesinin hukuki sonucunun terekenin bölüşümü sırasında gözetileceğinin hükümde gösterilmesi zorunludur. Somut olayda mirastan feragat eden davalının mirasçı sıfatıyla veraset belgesinde gösterilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmuyor ise de mirastan feragat sözleşmesinin hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında dikkate alınması gerektiği karar yerinde gösterilmediğinden mirasçılık belgesinin iptaline karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir....
Hukuk Dairesi'nin görev alanında sayılmış olup mirastan feragat sözleşmesine dayanan tapu iptal ve tescil talebinin aynı zamanda mirastan feragat sözleşmesinin iptali talebini de içerdiği de gözden uzak tutulmamalıdır. Zira tapu iptal ve tescil talebinin değerlendirilmesinde ortada geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinin bulunup bulunmadığının her halükarda değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin gönderme kararında davanın TMK'nın 527 ve 528. Maddeleri kapsamında kaldığı kabul edilmiş, ancak davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin bulunmadığından bahisle Dairemizin görevli olduğu belirtilmiş ise de, bu tespit dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Dava dilekçesinde davacı taraf açıkça tapu iptali ve tescil talebinde de bulunmuştur. Bu nedenle davaya bakmaya Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Görevlidir....