Sayısı ile kamulaştırma bedellerinin tespiti ve tescil davası açıldığını, tapu maliklerinden Ömer Horzum'ın ölü olması ve mirasçılarının tespiti ile aynı zamanda miras hisselerinin belirlenmesi ve veraset ilamı için Alaşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1037 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, murisin ölüm hanesinde "bilinmeyen" kaydının bulunduğunu, ölüm tarihinin bilinmediğini ve nüfus kaydındaki ölüm araştırması gereğince, nüfus kaydının düzeltilmesi için taraflarına dava açılmak üzere yetki ve süre verildiğini beyanla Ömer Horzum'un ölüm tarihinin nüfus kaydına işlenerek düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı davaya karşı cevap vermemiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Alaşehir 1....
İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Veraset ilamı istenen T3 ait UYAP sisteminden alınan nüfus kaydında ölüm kaydında "BİLİNMEYEN" olarak görüldüğü anlaşılmakla ölüm kaydının işlenip işlenilmediği, ölüm tarihinin ne olduğu hususunda Nüfus Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, yazılan yazıya verilen cevapta ; bahsi geçen şahsın ölü olduğu halde aile kütüklerinde kayden sağ görülenlerin kayıtları uzun süre işlem görmediğinden 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 33. maddesi ve anılan Kanunun uygulama yönetmeliğinin 37. maddeleri uyarınca tedbir amaçlı olarak Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 29.03.2018 gün ve 38850 sayılı onayları ile ölüm tespiti ile T3 adlı şahsın nüfus kaydının kapatıldığının bildirildiği, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne yazılan yazıya cevap verildiği, T3 kayıtlı olduğu eski nüfus aile kütüklerinin tetkikinde , şahsa ait herhangi bir vukuatın bulunmadığı ve ilgili hanenin yenilenerek Mernis veri tabanına aktarıldığı yönünde...
Dava nüfus kaydındaki ölüm tarihinin iptali istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; ...'ın 05.03.1957 doğumlu olarak nüfusta kayıtlı olup evli ve üç çocuklu olduğu, oğlu ...'ın babasının nüfusuna ölüm kaydının düşülmesini istemi üzerine, jandarma tarafından yapılan araştırmada, bilgisine başvurulan ... ve ...'un beyanı da dikkate alınarak ...'ın 16.10.2000 tarihinde öldüğüne dair bilginin nüfus kaydına işlendiği anlaşılmaktadır. Ölüm araştırması sırasında bilgisine başvurulan ..., ...'ın 16.10.2000 tarihinde öldüğünü bildirmesine rağmen duruşmada ablasının eşi olan ...'ın halen sağ olduğunu söylemiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının Türkiye'ye gelerek DNA örneklerinin alınması açısından öncelikle müvekkilinin davaya iştirakının sağlanması gerektiğini açıklamıştır. Mahkemece Dışişleri Bakanlığına yazılan müzekkerede, ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Öldüğünün ve Ölüm Tarihinin Tespiti ve Tescili istemine ilişkindir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile ilgilidir. Bu bakımdan hakim resen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğundan, mahkemece sadece taraf ve tanık beyanları ile yetinilmeyip re'sen, yaşı itibari ile ölüm olayını bilebilecek tanıkları araştırıp dinleyerek ölüm tarihinin gün ve ay olarak tespiti gerekir. (Bknz. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2018/320 Esas, 2019/6261 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı vekili tarafından Mersin 3....
(TMK.m.29/1) Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. (TMK. m.30/1) Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa gerçek durum her türlü delille ispatlanabilir. (TMK. m.30/2) Ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacının hukuki yararı mevcuttur. Aksi ispat edilinceye kadar resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.(TMK m.7). Davanın belirlenen niteliğine göre, Yargıtay 18 HD'nin 17.01.2013 tarih ve 2012/13361- 2013/415 sayılı kararında "…Davada, davacıların murisi Besim’in ölüm araştırması nedeni ile kapalı olan nüfus kaydında yazılı olmayan ölüm tarihinin tespiti ve nüfus kaydına işlenmesi istenmektedir....
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi Dava, Alman rant sigortasına giriş tarihinin Türkiye'de sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti ve fazla ödenen borçlanma bedelinin iadesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 01/08/1984 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava; sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı, işe giriş tarihinin 01/05/1981 olduğunun, davalılardan işverene ait işyerinde 01/05/1981-01/08/1981 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava; sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir....
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası bir (1) günlük çalışmanın tespiti niteliğinde olduğundan hizmet tespiti davasının bir türüdür. Bu dava türleri hizmet tespiti davaları gibi kamu düzenine ilişkindir. 01.03.1965 tarihinde yürürlüğe giren 17.07.1964 tarih ve 506 sayılı Kanun'unda uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi 108. maddede “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.” şeklinde düzenlenmiştir....
Eldeki dosyada,18.04.1994 tarihli talebine istinaden, 01.05.1994 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan ve 14.03.1975 tarihinde vefat etmiş babası üzerinden ölüm aylığı bağlandığı anlaşılan davacıya, 07.12.1993 tarihinde vefat eden ve aynı şekilde 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan eşi üzerinden de 18.05.2012 tarihli talebine istinaden 506 sayılı Yasanın geçici 93'üncü maddesi kapsamında 01.12.2012 tarihinden ölüm aylığı bağlandığı, ardından babasından bağlanan aylığının 23.12.2012 tarihinde Kurum işlemi ile kesildiği, davacının Kurumdan 13.05.2013 tarihli talebi ile eşinden ve babasından ölüm aylıklarına hak kazandığının tespiti ile kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanmasını istediği, kurumca bu talebin reddolması üzerine murisi eşi ve babası üzerinden her iki dosyadan da ölüm aylığına hakkı olduğunun tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır....