"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile, Davalı SGK Bursa İl Müdürlüğüne ait 2004/3399 sayılı takip dosyasındaki 2006/11406 nolu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....
Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Bu durumda, icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir. O halde, mahkemece, icra emrinin vekile de tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
Davacı tarafça, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş, ilamlı takip şartları bulunmadığı ileri sürülerek icra emrinin iptali istenmiş ve açıkça alacağın teminatı olarak birden çok kişiye ait birden çok taşınmazda ipotek tesis edilmiş olması ve bu nedenle tüm ipoteklerin birlikte paraya çevrilmesinin talep edilmesi gerekirken sadece davacı ile ilgili takip başlatılmasının mümkün olmadığı iddiasıyla takibin iptali istenmiştir. Mahkemece yetki itirazının reddine, icra emrinin iptali talebinin kabulüne karar verilmiş, takibin iptali talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Davacı taraf ise takibin iptali talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK'nın 297/2 maddesine göre, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında hüküm kurulması gerektiği açıkça düzenlemiş olup, bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan resen gözetilmelidir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin taşınmazında 2018 yılından itibaren üçüncü kişi Süleyman Bakırtaş taşınmazın kiracısı olduğunu, ancak İcra Müdürlüğü tarafından kira akdi gözetilmeden müvekkile tahliye emri gönderildiğini, müvekkile gönderilen tahliye emri hukuka ve kanuna aykırı olup iptali gerekildiğini, müvekkil kiraya veren olarak dava konusu taşınmazı icra takibinden dolayısıyla hacizden dahi önce kiralandığını, taşınmazda kiracı olup olmadığı araştırılmadan icra dairesi tarafından tahkiye emri düzenlenemediğini, bu nedenle düzenlenen tahliye emrinin iptali gerekildiğini, Hukuk Genel Kurul kararları ile Yargıtay kararlarında görüleceği üzere, taşınmazda üçüncü kişi kiracı ikamet ederken tahliye emrinin iptal edilmesi gerekildiğini, bu nedenle davamızın kabulü ile tahliye emrinin iptaline karar verilmesini talep edildiğini, yerel mahkeme tarafından kira akdi incelenmeden araştırılmadan hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olmadığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin...
Yine icra dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinde şikayete konu borçlular vekiline tebliğe çıkartılan 10/07/2020 tarihli icra emrinden sonra icra müdürlüğünce ilama ve takip talebine uygun olarak 14/07/2020 tarihinde yeni bir icra emri düzenlendiği, şikayet tarihi itibarı ile 14/07/2020 tarihi itibarı ile icra emrinin takip borçluları vekiline tebliğ edilmediği, icra dosyası içerisinde düzenlenmiş iki ayrı icra emri mevcut olup, her ne kadar ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiş ise de; şikayet dilekçesinde açıkça 10/07/2020 tarihli icra emrinin iptali talep edildiğinden, iptali istenen icra emrinden sonra düzenlenen icra emri de borçlular vekiline tebliğ edilmediğinden, ilama aykırı olarak düzenlenen 10/07/2020 tarihli ilk icra emrinin iptali istemi yasaya uygun olup, bu nedenle davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile 10/07/2020 tarihinde düzenlenen icra emrinin iptaline, şikayetin konusu ve...
İcra Hukuk Mahkemesinin 21/10/2021 tarih, 2021/439 esas, 2021/650 karar sayılı kararı ile icra emrinin iptaline karar verildiğini, icra emrinin iptali sonrası davalı tarafça İzmir 22....
D A N I Ş T A Y DOKUZUNCU DAİRE Esas No : 2021/1130 Karar No : 2021/2471 TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü - … KARŞI TARAF (DAVACI) : … İSTEMİN KONUSU : Asıl Borçlu … Tekstil Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketine ait vergi borçlarının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; Danıştay Üçüncü Dairesince, dava konusu ödeme emrinin, 31/10/2003-10/11/2003 dönemine rastlayan borçlardan kaynaklanan kısmı yönünden verilen bozma kararına uymak suretiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir....
Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit veya alacak davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda iptali istenen dava konusu 05/11/2009 tarih ve 14378744 sayılı ödeme emrinin davacı ...'e 11/11/2009 tarihinde, 04/11/2009 tarih ve 14337988 sayılı ödeme emrinin davacı ...'a 10/11/2009 tarihinde ve 06/11/2009 tarih ve 14486593 sayılı ödeme emrinin davacı ...'a 11/11/2009 tarihinde yöntemince tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçasından anlaşılmaktadır....
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Eldeki ödeme emrinin iptali istemine konu davayla ilgili, davalı kurumdan davacıya yollanan ödeme emirlerine dair işveren şirketin 2014 yılında yaptığı yapılandırmaya dair dayanak tüm belge ve kayıtların (bilhassa yapılandırma başvurusunun kim ve ne şekilde yapıldığı, taksitlendirme yapılıp yapılmadığı ve buna dair ödeme olup olmadığına dair kayıtların) onaylı birer suretinin celbiyle, mevcut dava dosyası içerisine eklendikten sonra gönderilmek üzere, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2020/7023 (2012/766) esas sayılı dosyasından müvekkiline yenileme emri gönderildiğini, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin 24.01.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin 25/01/2012 tarihinde takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz dilekçesinin davalı alacaklıya 01/02/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, alacaklının yasal süresinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açmadığını, bu nedenle müvekkiline borcun ödenmesi ihtarını içeren yenileme emri gönderilemeyeceğini belirterek 18.08.2020 tarihli yenileme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....