İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/16-39 sayılı kararı, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve Kozan icra müdürlüğünün 2003/1547 esas sayılı dosyasından fazla ödenen miktarın iadesi talebine dayalı olarak takip yapıldığı, ... İcra Hukuk Mahkemesi kararında takip borçlusu ...'ı, Av. ...'in vekil olarak temsil ettiği, takip dosyasındaki 27.10.2014 tarihli ödeme emri tutanağında borçlu vekilinin ismi yer almamasına karşılık, 11.11.2014 tarihli ikinci ödeme emri tutanağında borçlu vekili olarak Av. ... adının yazılı olduğu ve adı geçen vekile ödeme emri tebligatının 14.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, alacaklının, takibe dayanak belgelere göre borçlunun vekili olduğunu bildiği ve buna göre takip dosyasından vekile tebligat çıkarıldığından tebliğ tarihine göre itiraz süresinde kabul edilerek takibin durmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yazılı gerekçelerle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlular icra mahkemesine yaptıkları başvuruda iş ve ikamet adreslerinin Erzurum olduğunu, alacaklıları tanımadıklarını ve böyle bir senet imzalamadıklarını, borçlu olmadıklarını, takip dayanağı bononun ödeme emri ekinde gönderilmediğini, ileri sürerek takibin iptalini istedikleri mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verildiği görülmektedir. 6100 sayılı HMK'nun 19/2. maddesinde, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği...
Örnek 10 no'lu ödeme emrinin borçluya 30.07.2012 pazartesi günü tebliğ edildiği; İİK'nun 168/5. maddesi gereğince yasal 5 günlük itiraz süresinin son gününün hafta sonu tatili olan 04.08.2012 cumartesi gününe rastladığı, bu durumda süre, söz konusu günü takip eden 06.08.2012 pazartesi günü mesai saati bitiminde sona ereceğinden, borçlunun 06.08.2012 günü yaptığı yetki itirazının süresinde olduğu ve takibin kesinleşmediği görülmektedir. İİK.nun 50.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken, HMK'nun 6.maddesi uyarınca bonoya dayalı takibin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde, 6102 Sayılı TTK'nun 777/3. maddesine göre (takip tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nun 689/3 maddesi) ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir. Somut olayda, takibe konu bononun incelenmesinde, tanzim yerinin “...”...
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.Somut olayda icra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek dosyanın aktarıldığı yetkili icra dairesinde ödeme emri çıkartılmadan yetkisiz icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emri üzerine yapılan borca itiraz üzerine elde ki davanın açıldığı, itirazın iptali davasının görülmesinin ön koşulu yetkili icra dairesinde usulen ödeme emri üzerine borca geçerli bir itiraz bulunması gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili ------ İcra Dairesince ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı görüldüğünden davanın usulden reddine karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2019/10995 E. kaydedildiği, 01.07.2019 tarihinde açılan eldeki dava ile davalıların Ortaca İcra Müdürlüğünün 2019/57 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe yönelik borca itirazlarının iptalinin talep edildiği, yetkisiz icra dairesinde yapılan takipteki ödeme emrine ilişkin yetkiye itiraz yanında borca da itiraz edilmiş olsa bile yetki itirazının kabulü üzerine dosyanın gönderildiği yetkili icra dairesince yeniden ödeme emri çıkarılacak olup, itiraz üzerine takibin durması için tebliğ edilen yeni ödeme emrine de ayrıca itiraz edilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili Bursa 10....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/18752 esas sayılı takip başlattıklarını, davalının takipten sonra 19.06.2009, 30.07.2009, 11.09.2009 ve 18.11.2009 tarihlerinde toplam 28.018.11 TL. ödeme yaptığını, davalının yapılan takibe yetki itirazında bulunması nedeniyle takip dosyasının Bursa'ya gönderildiğini ve Bursa 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/10910 sayılı dosyasından davalıya ödeme emri gönderildiğini, davalının borca ve takibe itiraz ettiğini, bu itirazın icra harç ve giderleri ile vekalet ücretinin ödenmek istenmemesinden kaynaklandığını belirterek davalının takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin itirazlarının iptaliyle %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı borçlulardan T2 dava açıldıktan sonra ödeme taahhüdünde bulunması ve yetki itirazında bulunmadığını bildirmesi durumu değiştirmez. Zira her dava açıldığı tarihteki şartlara göre görülüp sonuçlandırılır. Mahkemenin yetki itirazının kabulü kararı isabetlidir. Bu itibarla dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava ve takip dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa da itiraz ile icra takibi durmuş olup alacaklının takibe devam edebilmesi için icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istediği böylece takibi sürdürme iradesi gösterdiğine göre icra mahkemesi itirazın kaldırılması konusunda bir karar vermek durumundadır. Aksinin kabulü halinde ödeme emri tebliği üzerine borçlu ikinci kere borca itiraz etmek durumunda kalacak, belki de itiraz ettiğini düşünerek ödeme emri tebliğ sonrası icra dairesine itiraz dilekçesi veremeyecektir. Bu hal borçlu yönünden hak kaybına yol açacaktır. Öte yandan alacaklı ödeme emri tebliğini bekleyip tebliğ sonrası borçlunun itirazı olduğu takdirde ikinci kere icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmek durumunda olacaktır. Böyle bir durumun usul ekonomisine aykırı olduğu şüphesizdir. Yargıtay 12....
İcra dairesinin 2021/3527 esas sayılı takip dosyası ile 30/12/2016 keşide tarihli 8001256 seri nolu 33.710,00 TL'lik çekin ilamsız takibe konu edildiği, icra dosyasından borçluya gönderilen ödeme emri tebligat zarfında ödeme icra emri vardır ibaresinin bulunduğu, İİK'nun 58 ve 61'inci maddelerine göre takip belgeye dayanıyorsa belge aslının ya da alacaklı tarafça onaylanmış bir suretinin takibe eklenmesi ve bunun bir örneğinin ödeme emri tebligatı ile birlikte borçluya tebliğ edilmesi gerektiğinden eldeki icra dosyasında ise ödeme emrine dayanak belge suretinin eklenmediği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; takibin faturaya dayandığı, alacaklı tarafça bir sözleşme sunulmadığı, borçlunun takibe itiraz dilekçesinde sadece yetki itirazında bulunduğu, akdi ilişkinin kabul veya reddedildiği yönünde beyanda bulunulmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması imkanının bulunmadığı, bu durumda takibin HMK'nın 6.maddesi uyarınca borçlunun yerleşim yerinde yapılması gerektiği, borçlunun yerleşim yerinin ve ödeme emri tebliğ edilen adresin Denizli olduğu anlaşıldığından takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosya kapsamına, toplanan delillere, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....