Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; 28.05.2018 tarihli dava dilekçesi incelendiğinde, birinci sayfada “Konusu” başlıklı kısımda, “Usulsüz tebliğ nedeni ile ödeme emri tebliğ tarihinin 24.05.2018 olarak düzeltilmesi ile süresinde yetkiye , imzaya, borca ve tüm ferilerine itirazımızdır.” ibarelerine yer verildiği dolayısıyla geçerli bir imza itirazının bulunduğu, açıklamalar kısımının devamında 2. sayfada “Üzerindeki bulunan yazı başkaları tarafından doldurulmuştur.” ibaresinin mevcut imza itirazını hükümden düşürmeyeceği anlaşılmıştır....

İcra Müdürlüğü'nce borçluya ödeme emri çıkartıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, borcun sebebi belirli olmadığından, ödeme emrinin İİK'nun 58. maddesine aykırı düzenlendiği şikayeti ve sair şikayetler ile ödeme emrinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, durmuş olan icra takibinde yeniden ödeme emri çıkarılmasının usulüne uygun olmadığı, itiraz edilerek durmuş olan bir takibin, itiraz kaldırılmadan ya da iptal edilmeden yeniden bir ödeme emrinin gönderilmesinin mümkün olamayacağı gerekçeleri ile şikayetin kabulüne ve yeniden ödeme emri gönderilemeyeceğinden ... İcra Müdürlüğü'nün göndermiş olduğu ikinci ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Yetkisiz ... İcra Müdürlüğü'nce borçluya tebliğ edilen örnek 7 ödeme emri üzerine, borçlunun yetki itirazının alacaklı tarafından kabulü ile artık bu ödeme emri ve borçlunun yetki itirazı dışındaki itirazları geçersiz hale gelmiştir....

    Takibin şekline göre olayda uygulanması gereken İİK'nun 168/1. maddesinin 2. cümlesi gereğince; ''İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir.'' Somut olayda, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ mazbatası üzerinde, ''10 örnek ödeme emri ve dayanak belge sureti eklidir'' şeklinde takip dayanağı çek suretinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin açıklamanın yer aldığı, aksinin davacı borçlu tarafından aynı kuvvet ve mahiyette delille ispatlanamadığı görülmüştür. 2) Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiş, müvekkilli şirketin adresinin Ümraniye İstanbul olduğunu, davalı alacaklının yetkisiz olan Aliağa İcra Müdürlüğü'nde takip başlattığını ileri sürmüştür....

    Borçluya yeni bir ödeme emri gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından davacının imzaya itirazları ve borca itirazları yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte davacı Gülsüm'ün dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini ikrar ettiğini, ödeme emrinin iptalini açmakta hukuki yararının bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmesinin borçlunun ödeme emrinin iptalini istemesine engel olmayacağı, ödeme emrinin iptali ile imzaya itirazın farklı hukuki sonuçları olduğundan, takibin kesinleşme tarihi ve takibe ilişkin bir kısım hususlar ödeme emrinin tebliği ile sonuç doğuracağından davacının ödeme emrinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının ikrara yönelik olmadığı anlaşılmıştır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ; Mahkemece, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu, (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.) borçluya İİK. 54 maddesi uyarınca muhtıra ve ödeme emrinin 12/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 14/07/2019 tarihinde açıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, imzaya ve borca itirazın davacı vekili tarafından 14/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiği ve davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti yerinde görülmediğinden, ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden borca ve imzaya itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....

    İcra Dairesinin 2020/672 E. sayılı dosyası ile müvekkiline yeniden ödeme emri tebliğ edilmiş olup, taraflarınca süresi içerisinde bu dosya için de asıl borca, fer’ilerine, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz edildiğini, ... İcra Müdürlüğünün 2020/672 E. sayılı ilamsız icra takibine ilişkin dosyadan müvekkiline gönderilen ödeme emrinin 26.10.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, bu ödeme emri ekinde takibe dayanak belgenin bulunmadığını belirterek ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. II....

      Somut olayda, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılan başvuruda, dayanak belgenin ödeme emri ile birlikte gönderilmediği iddia edilmiş, ödeme emri tebliğ belgesinin incelenmesinde, takip konusu bononun ödeme emri ekinde borçluya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; borçlunun borca itirazından önce, dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğundan şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, mahkemece düzenlendiği halde tebliğe çıkarılmayan mazbata esas alınarak takip dayanağı belgenin ödeme emri ile tebliğ edildiği kabul edilerek borca itirazının incelenmesine geçilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan borçlunun istinaf başvurusunun anılan nedenle kabulüne karar verilmiş kararın kaldırılma nedenine göre de, borçlu vekilinin diğer istinaf nedenlerinin incelenmesine gerek görülmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Bu durumda borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun olduğuna göre ödeme emrinin tebliğ edildiği 18/12/2020 tarihinden sonra borçlunun 30/12/2020 tarihinde icra mahkemesine yaptığı itiraz yasal beş günlük süreden sonradır. O halde mahkemece, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayet reddedilerek, asıl dosyada takibe, yetkiye imzaya ve borca itiraz ve şikayetlerinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Davacı T2 yönünden yapılan inceleme sonucunda; -Yetki itirazı yönünden; Bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki (genel yetkili) icra dairesinde (HUMK. 9. madde), bonoda öngörülen yetkili icra dairesinde (yetki sözleşmesi HUMK.nun 22/son madde), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak TTK.nun 689/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yerinin "tanzim yeri" olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2017/8417 Esas sayılı dosyası ile takip yolunun değiştirildiğini ve borçlu tarafa iflas yolu ile takipte ödeme emri gönderildiğini, borçlu tarafın borca, faize ve yetkiye itiraz etmesi üzerine sehven yetkili icra dairesi olarak Anadolu Adliyesine iflas takip talebindeki aynı şartlar ile gönderilmiş olduğunu, icra dairesi tarafından sehven maddi hata yapılarak yanlış bedel üzerinden ödeme emri gönderilmiş olduğunu, bu durum fark edildiğinde icra müdürlüğünün hatasından dönerek yeniden kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile ödeme emri gönderdiğini ,borçlu tarafından takibe, borca, faize ve yetkiye itiraz edildiğini, icra takibinin aynı şartlar dahilinde yetkili icra dairesine gönderildiğini , İstanbul 25 icra müdürlüğünün 2018/32393 Esas sayılı dosyası ile kaydı yapıldığını, borçlulara aynı dosya üzerinden kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte ödeme emri gönderildiğini, borçlu tarafın süresinde itirazı sebebi ile iflas takibinin durduğunu, takip türünün iki...

      Dava İİK'nun 170. maddesi uyarınca açılmış imzaya itiraz ve İİK'nun 169/a. maddesi uyarınca açılmış borca itiraz davasıdır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, İİK'nun 168/-5 maddesine göre imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerektiğine, borçlu muris Yunus Babacan'a ödeme emri 16/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde herhangi bir itirazda bulunulmamış olmasına, kesinleşen takip sırasında ölen borçlunun mirasçılarının yeniden imzaya ve borca itiraz haklarının bulunmamasına ve ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İzmir 8....

      UYAP Entegrasyonu