Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 58/3. maddesi gereğince; alacak bir belgeye dayanmakta ise, belge aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine verilmesi ve ayrıca Hukuk Genel Kurulu'nun 02.02.2000 tarih ve 2000/12-50 E., 2000/47 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere İİK'nun 61/l. maddesi (2). cümlesi gereğince takip bir belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunludur. Somut olayda, alacaklının, takip talebinde, takip dayanağı olarak 05.07.2013 tanzim tarihli senedi gösterdiği, ancak, borçlulara 10.04.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri tebligat parçalarının incelenmesinde senedin tasdikli örneğinin borçlulara ödeme emri ekinde gönderilmediği görülmektedir....

    - K A R A R - Dava ödeme emri tebligatı usulsüzlüğüne dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. İcra Mahkemesince usulsüz ödeme emri tebligatının sıra cetvelinin iptali sebebi olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.1997 gün ve 1997/19-842, 1065 E.K. sayılı kararı uyarınca ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığı yönündeki iddianın sıra cetveline itiraz konusu yapılamayacak bulunmasına göre, davacı şirket vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İcra ve İflas Kanunu’nun 366 ncı maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      davası niteliğinde olduğu ve bir süreye bağlı olmaksızın, açılabileceğinin kabulü gerekir.Buradan hareketle, davacı hakkında kesinleşmiş bir takip olmaksızın, yapılan hacizlerin iptali gerektiği açıktır. ./.. -2- Diğer takip dosyaları bakımından ise, davacı hakkında düzenlenerek kesinleşmiş bir ödeme emri olup olmadığı araştırılmalı, kesinleşen ödeme emirlerinin varlığı halinde, şimdiki gibi, aksi takdirde, kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, yapılan hacizlerin iptaline karar verilmelidir....

        GEREKÇE : Dava ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir....

        Maddesine göre çıkarılan ödeme emri tebligatının 30.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince 07/08/2020 tarihinde icra dosyasına itiraz dilekçesinin sunulduğu, bu durumda davacının takipten ve ödeme emrinden icra dairesine itiraz edildiği 07/08/2020 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerektiği, davacı/borçlunun ödeme emri tebliğinden itibaren İİK'nın 16/1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 29/09/2020 tarihinde yaptığı şikayetin süresinde olmadığı, kaldı ki fiziki icra dosyası ve UYAP'a kayıtlı suretinde sadece örnek 7 ödeme emrinin bulunduğu, davacı/borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatında "... Eki : örnek no; 10 ... " ibaresinin sehven yazılmış olduğu, bu durumda ödeme emrinin usulsüzlüğünü kabul etmenin aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı gerekçesi ile davacının ödeme emrinin iptali talebinin reddine karar vermiştir. Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde saydığı nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme Emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme Emrine İtiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....

          Somut olayda, davacının 2010/1608 sayılı ödeme emri için İdare Mahkemesine yaptığı başvuru tarihi esas alınmakla 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığı anlaşılmaktadır. 2010/1609 sayılı ödeme emrine gelince; davacı idare mahkemesine yaptığı başvuru ile sadece 2010/1608 sayılı ödeme emrine itiraz etmiş, 2010/1609 sayılı ödeme emri için herhangi bir itirazda bulunmamıştır. 2010/1609 sayılı ödeme emri için dava tarihinde hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek gerekmekte olup dava 01.07.2010 tarihinde açıldığından hak düşürücü sürenin geçirildiği açıktır. Bu sebeple 2010/1608 ve 2010/1609 sayılı ödeme emirleri bakımından davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2010/14218; 14219; 14220 ve 13951 sayılı takipler hakkında davacıya gönderilen bir ödeme emri bulunmadığından davacının davası menfi tespit davası niteliğindedir....

            tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

              Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

                Hukuk dairesinin kararında takip ile ilgili olarak asıl alacak ve faiz dışında teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talebinin takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi olması nedeni ile ödeme emrinde yer almasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, hatalı ödeme emrinin tüm borçlulara gönderildiğini ve ödeme emri iptali sebebinin talep edilen alacak kalemi ile ilgili olduğundan tüm borçlular yönünden sonuç doğuracağını, karardan sonra yeni bir ödeme emri gönderilmesi yönünde talepte bulunulmadığını, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmamasına rağmen davacıların adreslerinde haciz tatbikine karar verildiğini, yine davacılara yeni bir ödeme emri gönderilmesine ilişkin karar verilmediğinden dosyada bulunan ihtiyati haciz kararına dayanılarak haciz yapılmasının mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu