Ayrıca kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalı-davacı babanın, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. O halde, davalı-davacı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde düzenlenmesine karar verilecek yerde, kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
GEREKÇE: Dava, kişisel ilişkinin kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde davalı ile müşterek çocuk arasında telefon, e-posta, kısa mesaj ve görüntülü iletişim yöntemleri gibi tüm iletişim yollarının kapatılarak çocuğun uzman refakatçi eşliğinde belirli yer ve saatlerde sınırlı kalmak üzere yeniden kişisel ilişki tayinine yöneliktir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....
ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocuğun şu an ki yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır Kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun üstün yararının yanında, analık ve babalık duygularının tatmin edilmesine ve geliştirilmesine de özen gösterilmelidir. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp, koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Çocukla, velayet kendine verilmeyen ebeveyn arasındaki kişisel ilişkinin bir amacı çocuğun ruhsal ve kişisel gelişiminin sağlıklı bir şekilde sağlanması, bir amacıda analık ve babalık duygularının tatminini sağlamaktır. Velayet hakkı annesine verilen müşterek çocuk 2006 doğumlu olup baba yanında yatılı kalabilecek yaştadır. O halde, müşterek çocukla davalı baba arasında hafta sonları da çocuğun babasının yanında yatılı kalacağı şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir: Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK. md. 438/7)....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle velayet ve nafakalar konusunda Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmada tarafların anlaştığı şekilde karar verilmiş olduğunun; çocukla kişisel ilişki konusundaki hükmün kesin hüküm niteliğinde olmadığının ve değişen koşullara göre, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebilmesinin mümkün bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.26.10.2011 (Çrş) Anlaşmalı boşanma davasında verilen hükmün "davacı eş" tarafından velayet, kişisel ilişki ve nafakalar yönünden temyiz edildiği halde boşanmanın fer-i hükümlerinde...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Tesisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun menfaatleri yanında analık ve babalık duygularının tatmini de esastır. Müşterek çocuk Rabianur 2006 doğumlu olup, davacı ve davalı aynı yerde oturmaktadır. Her ayın son Pazar günü saat 12.00 ile 17.00 saatleri arasında kısa süreli olarak kurulan kişisel ilişki amaca uygun değildir. Ayrıca kişisel ilişkinin üçüncü kişi (uzman) huzuru ile kurulmuş olması da doğru değildir. Ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK.md.370/2)....
Somut olayda davacının dava dilekçesinde müşterek çocuğun velayetinin değiştirilmesini talep ettiği, 01.12.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle velayet isteğinin reddedilmesi halinde çocukla davacı baba arasındaki kişisel ilişki günlerinin tarafların farklı yerlerde yaşamaya başlamaları sebebiyle yeniden düzenlenmesini belirtilerek işbu talep yönünden ıslah yoluna gittiği anlaşılmaktadır. Şu hale göre, davacının kişisel ilişki yönünden ıslah talebi usul ve yasaya uygundur. Ancak, 01.12.2015 tarihli davacı tarafın ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeden ıslah talebinin yasal şartlarını taşımadığından reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından davanın kısmen kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı anne tarafından açılan kişisel ilişkinin sınırlandırılması davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, boşanma kararı ile velayetleri anneye verilen küçükler ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına, yerine her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat 10.00’dan pazar günü saat 17.00’ye, dini bayramların 2. günü saat 10.00’dan akşam saat 17.00’ye, her yıl eğitim tatillerinin 2. günü...
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından davanın kısmen kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı anne tarafından açılan kişisel ilişkinin sınırlandırılması davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, boşanma kararı ile velayetleri anneye verilen küçükler ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına, yerine her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat 10.00’dan pazar günü saat 17.00’ye, dini bayramların 2. günü saat 10.00’dan akşam saat 17.00’ye, her yıl eğitim...
HMK. m. 367/2) göre aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe infaz edilemez. Dayanak ilam çocukla kişisel ilişkinin kurulmasına yönelik olup buna ilişkin kanuni düzenleme Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabı olan Aile Hukuku kısmında yer almaktadır. Diğer bir anlatımla çocukla baba arasındaki şahsi ilişkinin tesisine yönelik ilamlar aile hukukundan kaynaklandığından kesinleşmeden icraya konulamaz. Hal böyle iken, söz konusu ilamda tedbir mahiyetinde bir hüküm de yer almadığına göre "takibin iptali" yönünden istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, "icra emrinin iptali" ile yetinilmesi isabetsiz olduğu gibi, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verildiği, adı geçenin yargılamada kendini vekille temsil ettirdiği halde, lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru değildir....