Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile gözönünde tutulması gerekir. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Anne ya da babanın çocukların diğer ebeveynle kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğe aykırı davrandığı kabul edilmelidir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; annenin, çocuğun babası ile görüşmesine izin vermediği, anne ve çocuğun evde bulunmaması ya da annenin “Ben çocuk vermiyorum gitsin nerden bulursa bulsun” demesi üzerine 24.01.2015, 01.07.2015, 25.09.2015 ve 01.07.2016 tarihlerinde icra yoluyla dahi kişisel ilişkinin kurulamadığı, baba ile kişisel ilişki kurmasını engellediği anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin kullanılması kendisine tevdi edilmeyen eşin çocukla kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından üstün yararı esas tutulur. Yargılama sırasında alınan sosyal inceleme raporunda çocuğun babasını görünce korkup, paniklediği de belirtilmiştir....

      bulunan epilesi durumunu tetikleyeceğini, mevcut şahsi münasebet tesisinin, çocuğun bedensel, ruhsal ve fikirsel gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği gibi çocuğun eğitim ve sağlığının takibini de kesintiye uğratacağını, bu nedenle davalının çocukla kişisel ilişki hakkının kaldırılması için çocukla davalının ilişkisinin tamamen kopmuş olması ve yine müşterek çocuğun üstün yararı, sağlığı, anneye bağımlılığının artmış olması sebebiyle adli yardım talaplerinin kabulü ile, davalının çocuk ile şahsi ilişki hakkının kaldırılmasına, mahkeme farklı karardaysa yeniden düzenlenerek müşterek çocuğun ihtiyaç ve üstün yararının dikkate alınarak sadece günü birlik olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      Kişisel ilişki kurulmasındaki amaç, analık ve babalık duygularının tatmini yanında çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminin sağlanmasıdır. Çocuğun, gözetim olmaksızın ana veya babasından biriyle kişisel ilişkisinin sürdürülmesi, onun yüksek yararına değilse, gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı öngörülebilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/3, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.1.2012 gün ve 2011/12727- 1614 sayılı ilamı). Aksi halde gözetim altında kişisel ilişki, çocuk ile velayet kendisinde olmayan baba arasındaki bağların güçlendirilmesi amacına aykırı düşer....

      Kişisel ilişki talep edenler, çocuğun anneannesi ve dedesidir. Kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun düşmeyeceğine ve davacıların bu haklarını, amacına uygun kullanmayacaklarına ilişkin dosyada bir delil ve olgu bulunmadığı gibi, çocuk üzerinde velayet hakkına sahip olan davalı da, bu hakkın tanınmamasını haklı gösterecek bir sebep ortaya koyamamıştır. Psikolog ve pedagog tarafından hazırlanan raporda da “çocukla davacılar arasında kişisel ilişki tesisinin, çocuğun manevi ve ahlaki gelişimi bakımından uygun olacağı” ifade edilmiştir. O halde, yerel mahkemece, talebin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu bakımdan, davacıların karar düzeltme taleplerini kabulüne, dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve mahalli mahkeme kararının onanmasına karar verilmelidir. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum....

        Evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı davalı annede bulunan 30.04.2005 doğumlu müşterek çocuk ... ile davacı babası arasındaki kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin gerekçeli kararın hüküm bölümünün 1-A numaralı bendinde çocukla davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin her ayın 1. hafta sonundaki hangi gün için geçerli olacağı belirtilmediğinden hükmün infazında tereddüt doğuracaktır. Bu husu usul ve yasaya aykırı ise de yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir (HUMK md. 438/7)....

          Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla; ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde süreye ilişkin ilkelerden biri de velayeti kendisine bırakılmayan çocuk ile ana ve babadan her birinin makul süreyle kişisel ilişki kurabilmesidir....

          da yaşadıkları ve ulaşım imkanları göz önüne alındığında; çocukla kişisel ilişki konusunda, anne-babanın ayrı şehirde yaşama durumlarına göre seçenekli düzenlenme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Diğer yandan, müşterek çocuklar ile anne arasında kurulan kişisel ilişki süresi de; çocuklar yönünden anne sevgi ve ilgisini yaşaması ve hissetmesi bakımından, anne yönünden ise, annelik duygularının tatmini bakımından yetersiz olmuştur. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından; kusuru ilişkin gerekçesi, kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet ve kişisel ilişki yönünden; davalı (kadın) tarafından da; çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin süresi ve nafakanın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50'şer TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren...

              Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....

              UYAP Entegrasyonu