nın nüfus kaydında "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesini istemiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm C.Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 321. (önceki 743 Sayılı Yasanının 259.) maddesi hükmüne göre doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe çocuğun da soyadı değişmez. O halde velayete sahip ana dahi bu hakka dayanarak çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz. Bu nedenle mahkemenin ananın velayeti altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davaya bakması yasaya aykırıdır....
Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...
Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...
Aile Mahkemesinin 2019/245 esas sayılı dosyasında mahkemenin 06/03/2020 tarihli kararıyla Küçük Ahmet Niyazi Köse'nin kayden babası olarak görünen kişi ile soybağının reddedildiği, karar sonrasında küçüğün baba ile soybağının kurulmadığı, yukarıda açıklanan düzenlemelere göre baba ile soybağının kurulmaması nedeni ile annesinin soyadını taşıdığı, eldeki davada annenin soyadı ile ilgili dava olmaksızın küçüğün soyadının haklı nedenle değişikliğinin istendiği, küçüğün reşit oluncaya veya anne Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirene kadar annenin soyadını taşıyacağı, annenin soyadını haklı nedenle değiştirmeden eldeki davanın dinlenme olanağının olmadığı dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı nüfusa idaresinin istinaf itirazlarının kabulü ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1- b-2 fıkrası uyarınca kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine...
"İçtihat Metni"Davacı ... vd. ile davalı ... aralarındaki soyadı tashihi davasına dair İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.10.2005 günlü ve 2005/192-332 sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 2.3.2006 günlü ve 2006/658-1637 sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava dilekçesinde davacı baba ... ...'nin tanıma yoluyla diğer davacı kadından doğma, ... adlı kız çocuğunun 1998 doğumlu olarak babanın nüfusuna annenin soyadı ile kaydedildiği bildirilerek çocuğun soyadının babanın soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir....
Somut olayda; davacı "anne ile çocuk arasındaki soyadı farklılığından dolayı sıkıntılar yaşandığını, arkadaşları içerisinde çocuğun soyadından dolayı alay konusu yapılıp sorgulandığını,bu durumun çocuğu zor durumda bıraktığını " belirterek soyadının değiştirilmesini istemiş ise de,sunduğu gerekçeler çocuğun soyadının değiştirilmesi yönünden makul ve haklı değildir.Davacı tanığı da çocuğun soyadının değiştirilmesini gerektirecek sebepler belirtmiş değildir.Velayet hakkının anneye verilmiş olması tek başına çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılamaz.Belirtilen gerekçeler ile, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, davanın reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir....
Çocuğun üstün yararı gereği, anne hiçbir gerekçe göstermeden, sırf velayetin kendisinde olduğunu ileri sürerek çocuğa kendi kızlık soyadının verilmesini isteyemez. Anne tarafından çocuğun soyadının değiştirilmesi davası açıldığında, çocuğun üstün yararına bakılır. Eğer çocuğun üstün yararı varsa annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir. Üstün yarar yoksa davanın reddine karar verilmelidir. Somut olayda; Mahkemece tüm delillerin toplandığı, çocuğun soyadının anne soyadı ile değiştirilmesinde üstün yararı bulunduğu hususu ispatlandığından davanın kabulüne ilişkin verilen kararda herhangi bir isabetsizlik yoktur. Sonuç olarak;İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
ın bekarlık hanesinde kayıtlı iken nüfus müdürlüğünce onaylı 22.03.2010 tarih ve 11244 numaralı tanıma senedi ile babası davalı ... tarafından tanınması üzerine onun hanesine, baba soyadı ile tescil edildiği, annesi ile bağlantının kurulduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanunun 321.maddesinde, ana ve baba evli değilse çocuğun annenin soyadını taşıyacağı; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28.maddesinin 4 fıkrasında tanınan çocukların babaları hanesine baba adı ve soyadı ile onların kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edileceği; aynı Kanunun Geçici 5.maddesinde ise, bu Kanun yürürlüğe girinceye kadar tanıma beyanı veya babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline ana veya babanın birinin, çocuk ergin ise kendisinin müracatı aranacağı hükme bağlanmış; 29.04.2009 tarih 27214 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Soyadı Nizamnamesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tüzük ve bu Tüzük’le değiştirilen Soyadı Nizamnamesinin...
(önceki 743 Sayılı Yasanın 259.) maddesi hükmüne göre doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. 4721 sayılı yasanın 282. maddesinde çocuk ile annesi arasındaki soybağının doğumla, çocuğun baba ile arasındaki soybağının tanıma, anne ile evlilik ve hakim hükmüyle kurulacağı hüküm altına alınmıştır. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçük ...'in soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı baba tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece, davanın kabulü ile, müşterek çocuk T5 olan soyadının annenin kızlık soyadı olan "Şahin" olarak değiştirilmesine karar verilmiş ise de; davacı annenin yeniden evlenerek "Köse" soyadını aldığı, müşterek çocuğun soyadının değiştirilerek annenin kızlık soyadı olan "Şahin" olarak belirlenmesinin talep edilmesinde, çocuğun üstün yararının gözetilmesi şartının gerçekleşmediği, çocuğun soyadının değiştirilmesinde hukuki yarar bulunmadığı göz önüne alındığında, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının tümden kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davacının ispatlanamayan davasının reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...