Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının şirketin çoğunluk hissedarı olarak sözkonusu işin ayrıntısını bildiği, hilenin varlığının kabulü için birinci koşulun yanıltma olduğu, davacının, şirketin çoğunluk hissedarı olması nedeniyle diğer ortak tarafından şirketin durumuyla ilgili söylemlerin doğru olup olmadığını kolaylıkla araştırıp öğrenebilecek durumda olduğu, dava dilekçesinde de hisse devrinden bir süre sonra ana yüklenici firmadan durumun öğrenildiğinin belirtildiği, salt davalının iddia edilen beyanlarıyla davacının hataya düşürülmüş olması iddiasının inandırıcı bulunmadığı, davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan olgu ve olaylar nedeniyle hukuken koruma altına alınamayacağı, hileye ilişkin unsurların somut olayda oluşmadığı, tarafların özgür iradeleriyle noter huzurunda hisse devrini gerçekleştirdikleri, devir bedelinin düşük olduğu iddiasının noter sözleşmesi karşısında yazılı belge ile ispatının gerektiği...
YAZIM TARİHİ : 11/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin tasfiyesine, şirketin devamında, ortakların ve üçüncü kişilerin menfaati kalmadığını, şirketin birisi yönetim kurulu başkanı olan iki ortağı, çoğunluk hisselerini bulundurmalarından faydalanarak, şirketin kasasını boşalttıklarını, çoğunluk hisselerini ve dolayısıyla şirket yönetimini ellerinde bulundurdukları için, müvekkili ve şirket aleyhine eylemlerini devam ettirme imkanı bulunmadığını, bu bakınımdan öncelikle, şirketin ve ortaklarının daha fazla zarara uğramalarının engellenmesi bakımından tensiben ve tedbiren yönetim kayyumu tayini üçüncü kişilerin haklarının korunması bakımından yararlı olacağını, kayyum atanma talepleri kabul edilmemesi halinde, davalı şirketin yönetiminde bulunan ortakların, iş bu başvuruları nedeni olan suistimallerine devam edeceği ve şirketin kasası boşaltılacağı kuvvetle muhtemel...
Ekspertiz raporunda davacının otelinde meydana gelen hasarın izolasyon yetersizliğinden meydana geldiği bu nedenle de sigorta teminatı kapsamı dışında olduğu belirtilmiş, davacı tarafından yaptırılan delil tespiti sonucu alınan bilirkişi raporu ekspertiz raporunu doğrulamış, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da muhalif görüş bildiren sigortacı bilirkişinin görüşü de aynı yönde ise de mahkemece,dosyada alınan bilirkişi heyeti raporundaki çoğunluk görüşe itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve rizikonun seylap olduğu gerekçesi ile sonuca varılmıştır. Açıklanan duruma göre, tespit bilirkişi raporu ve ekspertiz raporu ile mahkemece itibar edilen çoğunluk bilirkişi raporu arasında rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı konusunda çelişki oluşmuştur....
izlemesi yeterli olup ayrıca izlenen teknik amacın niteliğinin önemli olmadığını, işyerinde yönetimde birlik olduğu sürece farklı mal veya hizmetler üretilebileceğini, örgütsel birlik bulunduğu sürece teknik amaçtaki bir değişiklik ya da teknik amacın genişlemesinin işyeri niteliğinin kazanılması veya kaybedilmesinde etkili olmadığını, buradaki amacın kişisel nitelikte olan kâr elde etmenin ötesinde, teknik yani üretime yönelik bir amaç olduğunu, müvekkili Şirket yönünden de bu kapsamda işyeri sayılması gereken fakat farklı sicil numarasına kayıtlı işyeri için herhangi bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme sonucu rapor tanzim edildiği, müvekkili Şirkete ait ve farklı işkollarında görülen işyerlerinin dava konusu tespit işlemi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin açıkça belirlenerek yetki tespiti kapsamında kabul edilecek işyerleri için çoğunluk sayısının tespiti gerektiğini, ilgili kurumlara müzekkere yazılarak müvekkil Şirkete ait tüm sicil numaralı işyerlerine ait...
(Karşı Oy) (Karşı Oy) KARŞI OY Dairemizin 13.02.2024 tarihli 2023/6168 Esas, 2024/1593 Karar sayılı Bozma kararının Değerlendirme bölümünün 6 No.lu bendinde yazılı gerekçesine yönelik aynı tarihli karşı oyda belirtilen sebeplerle çoğunluk görüşüne katılmamaktayız. 04.07.2024...
İhtisas Kurulu'nun 20 Mayıs 2015 tarihli “enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği ..., enjeksyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığından...” şeklindeki dosya içeriği ile uygun olmayan raporuna dayalı olarak eksik incelemeyle verilen beraat kararının onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
Davacının aynı işkolunda toplam 23 adet işyerinin bulunduğu iddiası işkolu tespiti davasının konusu olup, bu davanın konusundan farklıdır. Ayrıca bu davaya has ayrı bir hak düşürücü süre olduğu ve iş kolu tespiti davasının devam eden yetki tespiti sürecini etkilemeyeceği ve değişikliğin de bir sonrası dönem için geçerli olacağı yasanın amir hükmüdür....
Eğitim düzeyi düşük, yaşlı veya o konudaki tecrübe eksikliği olan muhatabın sahteciliği kolaylıkla tespiti mümkün değildir. Bu konuda "aldatıcılık niteliğinin" belgenin gerçekte taşıması gereken vasıflar; mühür, kağıt kalitesi, yazı şekli, rengi olaya ve muhataba göre değerlendirilerek "aldatma niteliği" olup olmamasının değerlendirilmesi gerekirken incelenen dosyadaki fotoğraf üzerinde soğuk mührün belge üzerinde devam etmediği ve "aldatma niteliği" olmadığı gerekçesi ile verilen BERAAT kararı ile ilgili çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
üyesi olması olduğu ve davalı Sendikanın bu çoğunluğu sağlayamadığı, zira işyerinde çalışan toplam işçi sayısı 189 olup, bu sayının yarıdan fazlası için gereken işçi sayısının 95 olduğu, ancak davalı Sendika’nın müvekkili şirket işyerindeki üye işçi sayısı 89 olup, bu rakamın yetki tespiti için yeterli olmadığı, eksik inceleme sonucu hukuka aykırı olarak verilen yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini ileri sürmüştür....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; 18.03.2014 tarihli yönetim kurulu toplantısında dernek genel kurulunun 6 Nisan 2014 günü saat 13:00'de Belediye eski sinemada yapılmasına karar verilmiş ancak çoğunluk sağlanamaz ise çoğunluk aranmayan ikinci toplantının ne zaman yapılacağına dair bir karar alınmadığı, yönetim kurulu kararı ile tayin edilen 06.04.2014 tarihli ilk toplantıdan önce üyelere çağrı yapılmadığı, ikinci toplantı olan çoğunluk aranmayan ve iptali istenilen 13.04.2014 tarihinden bir gün önce 252 üyeye SMS gönderildiği, iptali istenilen genel kurula hazirun cetveline göre 269 üyenin isminin bulunduğu, 3 kişinin isminin hazirun cetveline sonradan eklenerek bu kişilerinde toplantıya katıldığı, derneğe üyeliğe kabule dair iptali istenilen 13.04.2014 tarihinden önce yönetim kurulu karar defterinde bir karar olmadığı, genel kurul tarihinden sonra 15.04.2014tarihinde isim belirtilmeksizin 269 kişinin üyeliğe kabul edildiği anlaşılmaktadır....