Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, evlilik birliği içinde üye olunun kooperatif ödemelerinin halen devam ettiğini, çeyiz senedindeki eşyaların çeyiz olarak verilmediğini, zaten ev eşyalarının hepsinin önceden var olduğunu, ziynetlerin ise bir kısmının hırsızlık neticesinde çalındığını, diğer bir kısmının ise davacının giderken yanında götürdüğünü, davacının hukuktan uzak, mesnetsiz davasının reddini talep etmiştir....
Türk Ticaret Kanununun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.-2007/183 K. sayılı kararında da benimsendiği gibi "Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir." Buna göre, zamanaşımına uğramış bir bono, kambiyo senedi vasfını yitireceğinden, eldeki uyuşmazlığın da kambiyo senedinden kaynaklandığı kabul edilemeyecektir. Bu durumda davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve temel ilişkiden kaynaklı olarak alacak talep edildiğine göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 6....
Asliye Ticaret Mahkemesince, "...taraflar arasındaki ihtilafın taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı, kambiyo senedinden kaynaklı bir alacak bulunmadığı dolayısıyla mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığından işbu dava açısından ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceği,..." denilmek suretiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Eldeki dava, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan yoksun kalınan kazanç ile bedeli ödenmeyen müteahhitlik bedeli ve masrafların ödenmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada Ankara 13. Asliye Hukuk ile 3. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, çeyiz senedine dayalı çeyiz ve ziynet eşya bedeline dayalı alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 11.04.2007 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı; asliye hukuk mahkemesince, Ankara 3. Aile Mahkemesinin 2003/917 E.-2005/592 K. sayılı ilamında boşanma ve alacak davasında tarafların boşanmalarına, eşyalar yönünden görevsizlik kararı verildiği gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilerek dosyanın merci tayini için Yargıtay'a gönderildiği anlaşılmaktadır....
Davalı Harun vekili, Alacak davasının kabul edilmiş olmasını, Davalı Mehmet, Alacak davasının kabul edilmiş olmasını, İstinaf etmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, davacı Harun ile davalı Nuriye arasında görülmekte olan boşanma davasının istinaf incelemesi sırasında kadının tefrik edilen ziynet ve çeyiz eşya alacağı talebine ilişkindir. Dairemizin 2022/3262 Esas sırasına kaydedilen ve boşanma davasının istinaf incelemesi sırasında kadının ziynet ve çeyiz eşya alacağı talebi tefrik edilip Dairemizin yukarıdaki esas sırasına (2023/594) kaydedilmiştir....
Türk Ticaret Kanununun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.-2007/183 K. sayılı kararında da benimsendiği gibi "Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir." Buna göre, zamanaşımına uğramış bir bono, kambiyo senedi vasfını yitireceğinden, eldeki uyuşmazlığın da kambiyo senedinden kaynaklandığı kabul edilemeyecektir. Bu durumda davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve temel ilişkiden kaynaklı olarak alacak talep edildiğine göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 6....
Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde: Eldeki dava mehir senedinden dolayı ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğuna göre, konunun ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerekir. Görülmekte olan davada, davalılar senetteki imzayı inkar etmemişler; davacı ile davalılardan ...’ün ikinci birleşmelerinde dava konusu senedin tanzim edildiğini ve Almanya'da alınan ziynet ve çeyiz eşyalarının bu senede yazıldığını, talep edilen ziynet ve çeyiz eşyalarının davacıda olduğunu, bu eşyaların yanlarında kalmadığını iddia etmişlerdir. Yukarıda vurgulandığı üzere, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davalıların davaya konu mehir senedinde yazılı ziynet ve çeyiz eşyalarına ilişkin taahhüdü yerine getirdiklerini yazılı delille kanıtlamaları gerekir. Ancak davalılar iddialarını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil dosyaya sunmamışlardır....
Mahkemece , ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, çeyiz eşyaları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava çeyiz senedine dayalı alacak davasıdır. Davacı davalılardan ... ile gayri resmi evlilikleri sırasında düzenlenen 02.10.2004 tarihli çeyiz eşyası senedinde yazılı olan eşyaların dövülerek evden atılması nedeniyle kendisine verilmediğini iddia ederek alacak talebinde bulunmuş, davalılar ise cevap dilekçelerinde dava konusu olan çeyiz senedinde yazılı ziynet eşyalarını jandarmada ifadelerinin alındığı gün davacıya teslim ettiklerini savunmuşlardır. Davalılar bu savunmalarını isbat için tanık göstermiş ve mahkemece bu tanıklar dinlenmiş ise de gayri resmi evlilik 2007/6892-12289 HUMK 293/1 maddesi kapsamında kalmadığı, gibi davacı tarafın HUMK 289. maddesine uygun açık muafakatıda bulunmadığından olayda tanık dinlenemez ve tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulamaz....
Davacı-karşı davalı kadın, çeyiz eşyası alacağına yönelik hükmü temyiz etmediğine göre, bu alacak yönünden davalı-karşı davacı erkeğin katılma yoluyla temyiz hakkı da bulunmamaktadır. Bu sebeple davalı-karşı davacı erkeğin katılma yolu ile münhasıran çeyiz eşyasına yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-karşı davalı kadının tüm ve davalı karşı davacı erkeğin çeyiz eşyası alacağı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Davacı kadın davasını ziynet ve çeyiz eşyası alacağı olarak açmış, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava dilekçesinde 5.000,00 TL alacak talep etmiş, ziynet yönünden verdiği ıslah dilekçesinde toplam 5.000,00 TL'lik talebin 2.500,00 TL'sinin ziynet yönünden, 2.500,00 TL'sinin çeyiz eşyası alacağı yönünden olduğunu açıklamıştır. Çeyiz eşyası alacağı yönünden talep 2.500,00 TL'dir. Davacı tarafından açılan alacak davasında ziynet ve çeyiz eşyası alacağının kabul edilen toplam bedeli üzerinden davacı lehine bir vekalet ücreti, reddedilen bedel üzerinden davalı lehine bir vekalet ücretine hükmedilesi gerekirken ilk derece mahkemesince davacı kadın lehine ziynetin kabul edilen miktarı üzerinden 7.806,15 TL, çeyiz eşyası alacağı yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Yine yargılama giderlerinin ziynet ve çeyiz yönünden ayrı ayrı belirlenmesi doğru olmamıştır....