WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Hukuk Genel Kurulu         2024/321 E.  ,  2024/505 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/168 E., 2021/155 K.

Taraflar arasındaki markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men'i ile kullanmama nedeniyle marka iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2023 tarihli ve 2022/11-621 Esas, 2023/1097 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.

Hukuk Genel Kurulunun onama kararına karşı taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Hukuk Genel Kurulunca dilekçeler, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:

Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,

Aynı Kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 4421 sayılı Kanun'un 4/b-1 maddesi uyarınca takdiren 2.320,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden ayrı ayrı alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,

Karar düzeltme harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

09.10.2024 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

''K A R Ş I O Y''

Direnmeye konu birleşen dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve men’i istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı üniversitenin "BİRUNİ" ibaresini markasal olarak sağlık (tıbbi) hizmetlerde kullanımının, davacı şirketin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davacı şirketin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, tecavüzün önlenmesine karar verilmiştir. Direnmeye konu birleşen davada davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Özel Dairece; davalı üniversitenin sağlık (tıbbi) hizmetlerinde “Biruni” ibaresini kullanım hakkının yasa ile kendisine tanındığından anılan ibareyi kullanmasının 556 sayılı KHK uyarınca marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece, önceki gerekçeye ek olarak bozma ilamında belirtilen kabul ve değerlendirmenin fikri mülkiyet esaslarına ve bu kapsamda Anayasal güvence altındaki mülkiyet hakkına uygun düşmediği, davalı üniversitenin kanunla kurulmuş olmasının ve adının da kanunla belirlenmesinin davacının tescilli markaya dayalı haklarını ileri sürmesine engel olamayacağı, bu durumun davalı üniversitenin marka hukuku ilke ve kurallarından muaf olacağı manasına gelmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca ise direnmeye konu birleşen dava hakkında direnme kararının onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.

556 sayılı KHK’nın 61 inci maddesinde tescilli bir markaya tecavüz sayılan hâller düzenlenmiş; Anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde; “marka sahibinin izni olmaksızın markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak” markaya tecavüz olarak kabul edilmiştir. 556 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesinde ise marka tescilinden doğan hakların kapsamı belirlenmiştir.

Haksız rekabet ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 54 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 54/1 maddesinde haksız rekabet hükümlerinin amacının dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu belirtilmiştir. Dürüst rekabetten kasıt ise rekabet ortamındaki davranışların ahlaklı ve dürüst olması gerektiğidir. Haksız rekabete konu davranış sonucunda müşterilerin azalması ya da çoğalması söz konusu olmasa dahi eğer davranış dürüstlük kuralları ve ahlaka aykırı ise, haksız rekabet fiilinin gerçekleştiğini söylemek mümkün olacaktır. Haksız rekabet hükümleri ile sadece rakipler değil, tedarikçiler, müşteriler, tüketiciler, alıcılar, kredi alanlar, sözleşmenin tarafı olanlar da korunmaktadır.

6102 sayılı TTK’nın 54/2 maddesi; “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklindedir. Bu madde ile genel haksız rekabet kuralı getirilmiş ve devamındaki maddede örnek kabilinden bazı haksız rekabet hâlleri sayılmıştır. Başka bir deyişle haksız rekabet hâlleri 6102 sayılı TTK’da sayılanlarla sınırlı olmayıp genel kural kapsamındaki tüm davranış ve uygulamalar haksız rekabet teşkil etmektedir. Buna göre 6102 sayılı TTK’nın 54/2 maddesi gereğince haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için; ticari nitelik taşıyan bir davranış veya uygulamanın mevcut olması, bu davranış veya uygulamanın aldatıcı veya diğer bir şekilde dürüstlük kuralına aykırı olarak nitelendirilmek suretiyle hukuka uygun olmaması ve rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkilerin etkilenmesi gerekir.

Buna göre genel kural kapsamında taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti veya failin yarar sağlamış olması ya da failin kusuru ya da haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması aranmamış; ancak fiilin hukuka veya dürüstlük kuralına aykırılığı bir şart olarak öngörülmüştür.

Tüm bu hâller incelendiğinde de görüleceği üzere marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet hâlleri aslında haksız fiilin özel bir görünüm biçimini teşkil etmektedir. Bu kapsamda tecavüz ya da haksız rekabetten bahsedilebilmesi için öncelikle hukuka aykırı bir kullanımın bulunması gerekir. Başka bir deyişle bir markanın üçüncü kişi tarafından kullanılması ancak kullanım hukuka aykırı ve haksız ise marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil eder.

Biruni Üniversitesi, 27.02.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6525 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi ile 28.03.1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’na eklenen “Ek Madde 156” gereğince kamu tüzel kişiliğini haiz bir vakıf üniversitesi olarak kurulmuştur. Bu madde doğrultusunda Biruni Üniversitesi’nin tıp, diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri, eğitim, mühendislik, meslek yüksekokulları, eğitim bilimleri, fen bilimleri ve sağlık bilimleri alanlarında eğitim vermek üzere kurulduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği üzere marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet kural olarak birer özel haksız fiil türüdür. Haksız fiilin unsurlarından biri de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49 uncu maddesi gereğince hukuka aykırılıktır. Başka bir deyişle haksız fiilden söz edilebilmesi için ika edilen fiilin hukuka aykırı olması ve hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmaması gerekir. Gerçekleştirilen fiil özel ya da genel bir hukuka uygunluk nedeni taşıdığı ölçüde haksız fiile ve takiben marka tecavüzüne ya da haksız rekabete vücut vermez. Zira 6098 sayılı TBK’nın 63 üncü maddesi “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz” hükmünü haiz olup, kanunun verdiği yetkinin kullanılması bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Bu hükmün marka hukuku ve haksız rekabet hukuku bağlamındaki önemli görünümlerinden birini ise somut olay bağlamında adı, kanunla belirlenen kamu tüzel kişiliklerinin bu adlarını kullanmaları oluşturur. Gerçekten de adı kanunla belirlenen bir kamu kurumunun adını, kanunda kendisine tanınan görev ve yetkiler çerçevesinde kullanması hukuka aykırı sayılamaz.

Hemen belirtilmelidir ki adın kanunda tanınan görev ve yetkiler çerçevesinde kullanılması ticaret hayatının olağan akışı içerisinde markasal nitelikte de olabilecektir. Bu durum davacı tarafından sunulan dilekçelerde tecavüz iddiaları ileri sürülürken tıp fakültesi de bulunan bir üniversitenin “BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ” adını sağlık alanında kullanmamasının ya da laboratuarının bulunmamasının mümkün olmadığının belirtilmesi suretiyle de ortaya konulmuştur. Davalı üniversitenin kuruluşuna ilişkin Kanun’un açıkça "BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ" adı altında tıp fakültesi açılmasını öngörmesi de aslında kanun koyucunun “BİRUNİ” isminin bu alanda kullanılabileceğini kabul ettiğini göstermektedir.

Davalı Üniversite'nin kuruluşuna ilişkin kanuni düzenleme, 556 sayılı KHK’nın bahşettiği inhisarı kullanım yetkisine nazaran özel hüküm vasfında olduğu için, işbu özel hüküm varlığını korudukça, davalı Üniversite’nin üniversite faaliyetleri içerisinde ve bu arada tıp alanındaki tüm akademik ve ticari işlerinde "BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ" ismini kullanabileceğinden şüphe edilmemelidir. Laboratuar işlemlerinin bir tıp fakültesi açısından kaçınılmaz bir faaliyet olduğu göz önüne alındığında, “BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ” isminin üniversite tüzel kişiliği tarafından hem fakültelerinde hem de laboratuar hizmetlerinde kullanılması hukuka uygunluk içerisinde kalacaktır. Dolayısıyla davalı üniversitenin bu kapsamda gerçekleştirdiği faaliyetlerin tamamı hukuka uygun kullanım niteliğindedir.

Öte yandan davacı tarafından markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülen kullanımlar incelendiğinde hepsinde “BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ” yer almakta; kullanımlarda “BİRUNİ HASTANESİ” veya “BİRUNİ LABORATUVARI” yazmamaktadır. Başka bir deyişle Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı olarak hizmet gösteren hastane veya laboratuvarın bağlı bulunduğu üniversitenin adı açık olarak belirtilmektedir. Bu bakımdan davalı üniversitenin kullanımları, davacı markalarıyla tecavüz teşkil edecek benzerliğe sahip olmadığı gibi kullanımlar özel kanuni düzenleme karşısında hakkın kullanılması kapsamında kalmaktadır.

Bu itibarla anılan özel kanuni düzenleme karşısında sağlık (tıbbi) hizmet alanlarında gerçekleştirilen davalı kullanımlarının hukuka uygun olduğu gözetilerek bu kullanımların markaya tecavüz ya da haksız rekabet teşkil etmeyeceği kabul edilmelidir.

Hâl böyle olunca, karar düzeltme isteminin kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun karar düzeltme isteminin reddine dair görüşüne katılamıyoruz.

UYAP Entegrasyonu