WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

Ceza Genel Kurulu         2008/7-214 E.  ,  2009/98 K.HÜKÜMDE YASA YOLUNUN USULÜNE UYGUN OLARAK IFADE EDILMEMESI HÜKMÜN SANIĞIN GIYABINDA VERILMESI TEMYIZ SÜRESININ BAŞLAMASI 35 TEBLIGATICEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232
"İçtihat Metni"Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesince 19.01.2006 gün ve 419-3 sayı ile sanık Ö...’in, sahte fatura kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı yaptığı kabul edilerek, 213 sayılı Yasanın 359/b-1 ve 765 sayılı TCY’nın 59/2. maddeleri uyarınca sonuç olarak 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, sanığın yokluğunda verilen bu karar, Tebligat Yasasının 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmek suretiyle 20.03.2006 tarihinde kesinleştirilmiştir. Karardan, sonradan haberdar olan sanığın, vekalet verdiği müdafii tarafından 15.05.2006 havale tarihli dilekçe ile kararın usulsüz olarak kesinleştirildiği, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığı ve adil yargılanmadığından bahisle yargılamanın yenilenmesi talep edilmiş, bu istem reddedildiği gibi aynı dilekçenin temyiz istemi olarak da değerlendirilmesi ile Yerel Mahkemece ayrıca, 10.07.2006 gün ve 419-3 sayılı ek karar ile temyiz isteminin de reddine karar verilmiştir. Bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 11.04.2007 gün ve 15611-2512 sayı ile red kararının onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı ise 26.09.2008 gün 42579 sayı ile; “Gıyapta verilen hükmün 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca sanığa tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için gerekli ön koşul olan kendisine veya adresine aynı kanunun gösterdiği usullere göre daha önce yapılmış bir tebliğ işleminin bulunması veya tebliğ yapılmamış ise söz konusu Kanunun 35. maddesinin son fıkrasında gösterilen istisnai durumlardan birinin oluşmasının gerekli olması karşısında; gerekçeli kararın tebliği için sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi dışındaki maddeleri uyarınca çıkartılmış tebligat bulunmaması sebebiyle anılan kanun maddesi uyarınca doğrudan yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı Tebligat Tüzüğünün 55/2. maddesi yollamasıyla aynı Tüzüğün 28. maddesinde adres araştırmasına yönelik olmak üzere belirtilen şekil şartları yerine getirilmeden yapılan tebligatın da geçerli sayılamayacağı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 01.12.2004 tarih ve 2004/20415-12070 sayılı ilamında da kabul edildiği cihetle, anılan kararın kesinleşmediği, adı geçen sanık vekili tarafından verilen 15.05.2006 havale tarihli yargılamanın yenilenmesi talebini içeren dilekçenin, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca öğrenme üzerine süresinde verilmiş temyiz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 264. maddesine göre, kanun yolunun veya merciin belirlenmesindeki yanılmanın başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı belirtildiğinden, verilen dilekçenin temyiz dilekçesi olarak kabulü gerekmektedir”” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 11.04.2007 gün ve 15611-2512 sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; sanık hakkındaki hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi koşullarının bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak hükmün usulüne uygun şekilde kesinleştirilip kesinleştirilmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Ancak, uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesine geçilmeden önce, Yerel Mahkeme kararında yasa yolu bildiriminin yöntemince yapılıp yapılmadığı ve bu bağlamda hükmün kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi hususu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak değerlendirilmiştir. İncelenen dosya içeriğine göre; Sanığın yokluğunda verilen kararda, yasa yolu bildirimi; “7 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere” şeklindedir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2. fıkrasında: ““Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmüne yer verilmiş, Bu düzenlemeye paralel olarak 5271 sayılı CYY’nın; 34/2. maddesinde: “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir”, 231/2. maddesinde; “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir”, 232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” şeklinde emredici düzenlemeler yer almıştır. Gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda başvurulacak yasa yolunun süresinin, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça belirtilmesi zorunludur. 5271 sayılı CYY’nın 40. maddesinin 1. fıkrasında kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, 2. fıkrasında ise yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Anılan hükümlerden, hak sahibi olanlar bakımından hüküm ve kararlar da yasa yolu bildiriminin; yasa yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsayacak şekilde açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak olması gerektiği hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın ortaya çıkmaktadır. Bu açıklamalar ışığında tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; Yerel mahkeme tarafından yapılan yasa yolu bildirimi, süre ve şekil yönünden eksik olup başvuru şekli hiç gösterilmemiş, süre ise yokluğunda karar verilen sanık açısından eksik ve yanılgıya yol açacak bir biçimde “7 günlük yasal süre içerisinde” şeklinde belirtilmiştir. Hazır bulunmayanlar için yasa yoluna başvuru süresi “tebliğ” ile başladığından, sürenin başlangıcının gösterilmemesi, yanılgıya yol açacak niteliktedir. CYY’nın 40. maddesinin 1. fıkrasındaki, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği ve 2. fıkrasındaki yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı hükümleri karşısında, somut olayda, başvuru süresi ve şeklinin gösterilmemiş olmasının yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere açıkça aykırılık oluşturduğu ve eski hale getirme isteminde bulunma koşullarının varlığını koruduğu görülmektedir. Bu nedenle, sanık müdafii tarafından verilen 15.05.2006 havale tarihli, yargılanmanın yenilenmesi talebini içeren dilekçenin öğrenme üzerine süresinde verilen temyiz dilekçesi olarak kabulü ile temyiz incelemesi yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile kabulü ile Özel Dairenin, temyizin reddi kararının onanmasına ilişkin kararının kaldırılıp, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere, Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise, yerel mahkeme kararındaki yasa yolu bildiriminin yeterli olduğu, hükmün de usulünce kesinleştirildiği nazara alındığında, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine karar verilmesinde ve Özel Dairece, temyizin reddine ilişkin kararın onanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bahisle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddi yönünde karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE, 2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 11.04.2007 gün ve 15611-2512 sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.04.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

UYAP Entegrasyonu