8. Ceza Dairesi 2024/12797 E. , 2024/7419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/867 E., 2019/290 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü;
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.02.2012 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Elazığ 1. Sulh Ceza Mahkemesinin, 18.09.2012 tarihli ve 2012/117 Esas, 2012/584 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir. Kararın sanığın temyiz etmesi ile Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 01.07.2015 tarih, 2015/2924 Esas, 2015/2748 Karar sayılı kararı ile bozma kararı verilmiştir. Bozma sonrası Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesi 03.09.2015 tarih, 2015/500 Esas, 2015/390 Karar sayılı kararı ile 6545 sayılı Kanun'un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca takdir edilen 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Karar 15.10.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
C. Sanığın 28.11.2017 tarihinde işlemiş olduğu tehdit suçu nedeniyle Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.10.2018 tarihli, 2018/584 Esas, 2018/1327 Karar sayılı kararının ihbarı ile dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli, 2018/867 Esas, 2019/290 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, sanığın başka bir kovuşturma kapsamında yapılan duruşmada uyuşturucu kullandığını beyan etmesi ile yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu madde tespitine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü; Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılaması sırasında 02.01.2012 tarihli duruşmada sanığın uyuşturucu madde kulandığını beyan etmesi üzerine sanık hakkında mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulduğu, sanığın alınan kan ve idrar örneklerinde yapılan tetkiklerde Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin raporunda sanığın idrarında esrar metobolitinin tespit edildiğindin bildirildiği, sanığın alınan savunmasında uyuşturucu madde kullandığını kabul ettiği, bu şekilde müsnet suçu işlediği tüm bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından, ilk olarak sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği, sanığın yükümlülüklerine uymaması ile verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay 20. Ceza Dairesi kararı ile bozulması üzerine yapılan yargılamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanığın 28.11.2017 tarihli tehdit suçunun ihbarı ile dosya tekrar ele alınarak yapılan yargılamada sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davası üzerine 6545 sayılı Kanun'un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yasal düzenleme dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine sanığın denetim süresi içerisinde "tehdit” suçunu işlediği gerekçesi ile hükmün açıklanarak sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, 6545 sayılı Kanunun 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesi ve aynı Kanun'un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, 191 inci madde hükümleri çerçevesinde verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararların 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olduğu, bu itibarla hükmün ancak; ihbara konu suçun "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu olması halinde açıklanabileceği gözetilmeksizin, “tehdit” suçundan verilen mahkûmiyet hükmü nedeniyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
B. Kabule göre; Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için ... ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun'un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun'nun 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 7 inci maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
C. Sanık hakkında Elazığ 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.10.2013 tarihli kararıyla 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince 6.000,00 TL adli para cezasına hükmedildiği, ancak hükme karşı sanık tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 01.07.2015 tarihli ve 2015/2924 Esas, 2015/2748 Karar sayılı ilâmıyla 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler gereğince sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar verilmesi üzerine Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesi 03.09.2015 tarihi 2015/500 Esas ve 2015/390 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi üzerine, sanığın 28.11.2017 tarihinde işlediği tehdit suçunun ihbar olunması ile Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.04.2019 tarihli 2018/867 Esas 2019/290 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklandığının anlaşılması karşısında, Elazığ Sulh Ceza Mahkemesinin 31.10.2013 tarihli hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle, sanığın kazanılmış hakkı korunarak bozma öncesi hükümde olduğu gibi hapis cezasının paraya çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Elazığ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli, 2018/867 Esas, 2019/290 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.10.2024 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!