8. Ceza Dairesi 2024/12744 E. , 2024/7418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/725 E., 2020/69 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.11.2011 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin, 05.03.2012 tarihli ve 2011/2009 Esas, 2012/311 Karar sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiştir.
C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin, 13.02.2014 tarihli ve 2013/1070 Esas, 2014/111 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir. Kararın sanığın temyiz etmesi ile Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 01.10.2015 tarihli ve 2015/3646 Esas, 2015/3806 Karar sayılı kararı ile bozma kararı verilmiştir. Bozma sonrası İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi 10.02.2016 tarihli ve 2015/803 Esas, 2016/114 Karar sayılı kararı ile 6545 sayılı Kanun'un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca takdir edilen 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Karar 17.03.2016 tarihinde kesinleşmiştir.
D. Sanığın 07.01.2017 tarihinde işlemiş olduğu uyuşturucu madde ticareti yapma suçu nedeniyle İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2017/106 Esas, 2017/353 Karar sayılı kararının ihbarı ile dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli ve 2019/725 Esas, 2020/69 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; kararın haksız olduğuna ve beraatine karar verilmesi talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, sanığın üzerinde ele geçen uyuşturucu maddeye ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Kimlik kontrolü için sanığın içinde yolcu olarak bulunduğu ticari taksiyi durduklarında ön sağ koltukta oturan sanığın içmek için üzerinde taşıdığı esrar maddesi ile 2 adet hap ve 1 adet ROCHE tabir edilen RİVOTRİL adlı hapı pencereden attığı, polis ekibince ele geçirildiği, yapılan kriminal incelemede maddelerin uyuşturucu maddelerden THC ve MDMA içerdiğinin tespit edildiği, sanığın savunmasında esrar maddesini tanımadığı bir şahıstan içmek amacıyla satın aldığını beyan ettiği; sanığın bu şekilde müsnet suçu işlediği tüm bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından, ilk olarak sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği, sanığın yükümlülüklerine uymaması ile verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay 20. Ceza Dairesi kararı ile bozulması üzerine yapılan yargılamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanığın 07.01.2017 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun ihbarı ile dosya tekrar ele alınarak yapılan yargılamada sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinde yapılan incelemede, 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır
A. Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davası üzerine 6545 sayılı Kanun'un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki kanuni düzenleme dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine sanığın denetim süresi içerisinde "uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu işlediği gerekçesi ile hükmün açıklanarak sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla,
6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesi ve aynı Kanun'un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, 191 inci madde hükümleri çerçevesinde verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararların 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olduğu, bu itibarla hükmün ancak; ihbara konu suçun "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu olması halinde açıklanabileceği gözetilmeksizin, “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmü nedeniyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
B. Kabule göre; Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için ... ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun'un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun'nun 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 7 inci maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
C. Sanık hakkında İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli kararıyla 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezasına hükmedildiği, ancak hükme karşı sanık tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 01.10.2015 tarihli ve 2015/3646 Esas, 2015/3806 Karar sayılı ilâmıyla 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler gereğince sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar verilmesi üzerine İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi 10.02.2016 tarihli ve 2015/803 Esas ve 2016/114 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi üzerine, sanığın 07.01.2017 tarihinde işlediği uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun ihbar olunması ile İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli ve 2019/725 Esas, 2020/69 Karar sayılı ilamı ile hükmün açıklandığının anlaşılması karşısında, İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle, sanığın kazanılmış hakkı korunarak bozma öncesi hükümde olduğu gibi hapis cezasının paraya çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli ve 2019/725 Esas, 2020/69 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (1412 sayılı Kanun) 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.10.2024 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!