8. Ceza Dairesi 2023/859 E. , 2024/7508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SAYISI : 2021/5952 Değişik İş
SUÇ : Suç işlemeye tahrik etme
İNCELEME KONUSU
KARAR : İtirazın reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Suç işlemeye tahrik etme suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24.11.2021 tarihli ve 2021/9362 soruşturma, 2021/6353 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğinin 28.12.2021 tarihli ve 2021/5952 değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın kesin olduğu belirlenmiştir
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15.02.2023 tarihli evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 24.03.2023 tarihli ve KYB- 2023/23023 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
"...Somut olayda, müştekinin 24/09/2021 tarihli dilekçesinde ve ifade beyanında, konuşmada zorluk çektiğini, şüphelinin kendisine sürekli mesaj attığını, Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden bir yargılamada şikayetçi olduğu için aralarında anlaşmazlık bulunduğunu, şüphelinin ayrıca suç işlemesi için teşvik edici söylemlerde bulunduğunu ve kendisini kışkırttığını belirterek şikayetçi olması üzerine yürütülen soruşturma sonunda, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca, müştekinin şikayet dilekçesinde yer iddiaların soyut olduğu şeklinde bir ifadeye yer verilmekle birlikte suç işlemeye alenen tahrik etme suçundan değerlendirme yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şikayet konusu eylemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüphelinin müştekiye çok sayıda mesaj attığı, bu mesajlarda tahrik edici söylemlerde bulunduğu ve mesajların ısrarlı şekilde devam ettiği anlaşılmakla, eylemin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu, bu minvalde suçun hukuki vasıflandırmasında hata yapıldığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun'un 160 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.", ikinci fıkrasında; "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.'', 170 inci maddesinin ikinci fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.", 172 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir." hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173 üncü maddesinde;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “soruşturma” başlıklı 2 nci kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
5271 sayılı Kanun'un 170 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Anılan maddeye göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkûmiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 214 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç işlemeye alenen tahrik suçunun işlenmesi için failin belirli olmayan kimseleri suç işlemesi için alenen tahrik etmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Kanun'un 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ise genel ve tamamlayıcı nitelikte bir suç olup, bu suçun oluşması için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerekmektedir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre; şüphelinin şikayetçiye ait GSM hattına ısrarlı şekilde devam eden ve rahatsız edici mesaj göndermesi şeklindeki eyleminin kişilerin huzur ve sükunu bozma suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itiraz mecii tarafından itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğinin 28.12.2021 tarihli ve 2021/5952 Değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.10.2024 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!