WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 8. CEZA DAIRESI

8. Ceza Dairesi         2023/557 E.  ,  2024/7596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2007/671 E. 2009/885 K.
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 10.12.2007 tarihli iddianamesi ile hükümlü hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.2009 tarihli kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 268 inci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 267 nci maddesinin birinci fıkrasıi 269 uncu maddesinin birinci fıkrası, 50 ve 52 nci maddeleri uyarınca 1.460,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, kesin olarak verildiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 27.12.2022 tarihli ve 2022/14355 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.02.2023 tarihli ve KYB-2022/165537 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.02.2023 tarihli ve KYB-2022/165537 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Benzer bir olayda Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 27/02/2020 tarihli ve 2018/2864 esas, 2020/10596 karar sayılı ilamında geçen, "5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur...'' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında;
Dosya kapsamına göre, olay tarihinde kolluk görevlileri tarafından yapılan uygulama esnasında, hakkında muhtelif yakalama kararları bulunması sebebiyle yakalanmamak amacıyla görevlilere kardeşi ... ...'ın ismini verdikten sonra parmak izi tespitinde gerçek kimliğinin ortaya çıktığı olayda, resmi belge tanzimi sırasında bu bilgilerin kullanılmadığı, kimlik bilgileri kullanılan ... ... hakkında herhangi bir soruşturma, kovuşturma işlemi ya da idari yaptırım uygulamasının bulunmadığı, sanığın eyleminin somut olayda bir resmi belge düzenlenmemiş olması nedeniyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahatine sebebiyet verebileceği gözetilmeden, unsurları oluşmayan 5237 sayılı Kanun'un 268. maddesinde düzenlenen "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 10.12.2007 tarihli iddianamesi ile hükümlü hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan 5237 sayılı Kanun'un 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.2009 tarihli kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 268 inci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 269 uncu maddesinin birinci fıkrası, 50 ve 52 nci maddeleri uyarınca 1.460,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, kesin olarak verildiği belirlenmiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen hüküm ve kararlar aleyhine gidilebileceği cihetle; İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.2009 tarihli kararı ile verilen mahkumiyet hükmünün, hükümlüye tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir tebligat parçasının bulunmadığı, cezanın tür ve miktarına göre kesin olarak verildiği belirtilen karara ilişkin 10.11.2009 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin düzenlendiği, hükümlünün öğrenme üzerine 09.09.2021 tarihli dilekçesi ile eski hale getirme talebi ile Mahkemesine dilekçe sunduğu, 29.11.2021 tarihli dilekçe ile de istinaf kanun yoluna başvurduğunun anlaşılması karşısında, hükümlü hakkında verilen 1.460,00 TL'lik adli para cezasının hapisten çevrildiği, hükmün verildiği 10.11.2009 tarihi itibariyle temyiz kanun yoluna tabi olduğu, Mahkemece hatalı olarak hükmün kesin olarak verilmesinin kararın tebliğini ve hükümlünün kanun yoluna başvuru hakkını ortadan kaldırmayacağı belirlenmekle, hükümlüye tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği anlaşılan kararın, 5271 sayılı Kanun’un 272 vd. maddeleri uyarınca temyiz kanun yoluna tabi olduğu, olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceği belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği Tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.10.2024 tarihinde karar verildi.

UYAP Entegrasyonu