WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 8. CEZA DAIRESI

8. Ceza Dairesi         2022/5751 E.  ,  2024/7585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/381 E. 2020/613 K.
SUÇ : 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a aykırılık
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 23.08.2010 tarihli iddianamesi ile hükümlü hakkında 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan 6136 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli kararı ile 6136 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin son hükmü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesi, 52 nci maddesi uyarınca 500,00 TL adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, denetim süresi içerisinde kasten yeni suç işlemesi nedeniyle Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli kararı ile aynen açıklanmasına ilişkin hükmün, 02.07.2020 tarihinde usulüne uygun şekilde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 19.09.2022 tarihli ve 2022/9431 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.11.2022 tarihli ve KYB-2022/122273 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.11.2022 tarihli ve KYB-2022/122273 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” şeklindeki şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli kararının, kovuşturma aşamasında sanığın savunmasında bildirdiği, bilinen en son adres olan "Karşıyaka Mah. ... Sok. No:87 İç Kapı No:4 Canik/Samsun" adresine, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesi uyarınca tebligat çıkartılarak tebliği yerine, belirtilen usule uyulmaksızın 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince doğrudan yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı, bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde hükümlünün beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulacağı belirtilmiş olup, bu denetim süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması karanının usulüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine başlamaktadır.
2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası, "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS (Merkezi Nüfus İdare Sistemi) adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sitemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, bu adrese tebliğ yapılması gerektiği, dosya kapsamına göre; hükümlünün yokluğunda verilen hükmün 17.08.2011 tarihli savunmasında bildirmiş olduğu bilinen son adresine doğrudan MERNİS şerhiyle 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tebliğ edildiğinden tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla, yapılan işleminin 7201 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uyarınca usulsüz olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın bu nedenle kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 04.10.2018 tarihli ve 2017/8-952 Esas, 2018/403 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle dava zamanaşımının durmayacağı ve denetim süresinin başlamayacağı, denetim süresi başlamadığı için de denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlendiğinden bahsedilemeyeceği ve açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı cihetle, yerel mahkemece verilen hükmün açıklanmasına ilişkin kararın hukuki değerden yoksun olduğu, ve dava zamanaşımını kesmeyeceği, dolayısı ile denetim süresi başlamayacağından hükümlüye yüklenen suçun Kanun maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibarıyla tabi olduğu 5237 sayılı Kanun'un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında belirlenen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının, zamanaşımını kesen son işlem olan hükümlünün mahkeme huzurunda savunmasının alındığı 17.08.2011 tarihinden hükmün açıklandığı 02.07.2020 tarihine kadar gerçekleştiği gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Kanun'a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli ve 2020/381 Esas, 2020/613 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA, hükümlü hakkında mahkemece hükmedilen bu CEZANIN KALDIRILMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.10.2024 tarihinde karar verildi.

UYAP Entegrasyonu