12. Ceza Dairesi 2021/7696 E. , 2023/2992 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1433 E., 2019/2490 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM :İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle,
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun'un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı 20.09.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle;İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. Maddesi ile Görevli) 2004/94 Esas sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde, davacının anayasal düzeni silahlı halk ayaklanması yoluyla yıkmak, yerine Marksist- Leninist ilkelere dayalı bir devlet düzeni kurmak amacıyla THKP/C- Devrimci Yol isimli yasadışı silahlı örgüt kurmak, amacı gerçekleştirmek için silahlı eylemlerde bulunmak, örgüte üye olmak, yardım ve yataklık yapmak suçundan mahkemenin 30/04/2008 tarih, 2004/94 Esas 2008/68 Karar sayılı kararı ile 16 Yıl 8 Ay hapis cezasına çarptırıldığını, kararın Yargıtayca onanarak 06/07/2009 tarihinde kesinleştiğini ve infazına başlandığını, müvekkilinin suç tarihinde 15-18 yaş aralığında çocuk statüsünde olduğunu, müvekkili hakkında hazırlanan müddetnamelerde hatalı ve kusurlu hesaplamalar yapıldığını, müvekkilinin bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak cezaevinde kaldığını, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02/01/2013 tarih ve 2013/7-22 sayılı müddetnamede müvekkilinin hak ederek tahliye tarihinin 14/11/2024, koşullu salıverilme tarihinin 15/09/2020 olarak hesaplandığını, müvekkilinin itirazı üzerine Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 05/09/2017 tarih, 2017/4402 sayılı müddetnamede, müvekkilinin hak ederek tahliye tarihinin 12/11/2024, koşullu salıverilme tarihinin 26/04/2019 olarak hesaplandığını, bu müddetnameye müvekkilinin itirazı üzerine Tarsus 2. ACM'nin 15/12/2017 tarih, 2017/1166 D. İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiğini, davacının talepte bulunması üzerine İstanbul ( Kapatılan) 12. ACM'nin 09/07/2018 tarih, 2004/94 Esas 2008/68 Karar sayılı ek kararı ile itirazın kabulune karar verildiğini ve bu karar doğrultusunda Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 16/07/2018 tarih, 2017/4402 sayılı müddetnamesinin düzenlendiğini ve koşullu salıverilme tarihinin 19/11/2014, hakederek tahliye tarihinin ise 12/11/2024 olarak belirlendiğini, Tarsus 1. ACM'nin 16/07/2018 tarih, 2018/1348 D. İş sayılı kararı ile davacının 19/11/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verildiğini, müvekkilinin suç tarihindeki yaşı ve lehe hükümlerin uygulanması durumunda infazın başından itibaren müvekkilin şartla tahliye tarihinin 19/11/2014 tarihi olarak tespit edileceğini fakat adli makamların eksik ve yanlış hesap yapmalarından dolayı müvekkilinin 4 yıla yakın bir süre haksız olarak ceza evinde tutulduğunu, müvekkilinin genç sayılabilecek bir yaşta cezaevine girdiğini ve cezasının infazına başlandığını, bu nedenle mevcut işini kaybettiğini, müvekkilinin teknik eleman olarak çalıştığını, adli makamlarca yapılan hata ve kusurlar nedeniyle uzunca bir süre iş hayatından uzak kaldığını, müvekkilinin cezaevi hayatı boyunca bedensel bir takım sıkıntılarının baş gösterdiğini, bu durumda müvekkilinin çalışma hayatının olumsuz etkilendiğini, davacının tüm aile hayatının dağıldığını, bu durumun da davacının ekonomik olarak yıkımına sebebiyet verdiğini, ilk zamanlar davacıyı sürekli ziyaret eden ve çocuklarını da ziyarete getiren davacının eski eşinin, sürecin uzamasıyla ziyaretlerini kestiğini, davacı doğru zamanda salıverilmiş olsaydı Tarsus Ceza İnfaz Kurumuna hiç bir zaman sevk edilmeyeceğini, buraya sevk edilmesi nedeniyle dışarıyla bağları tamamen kopan davacının duygusal olarak çok yıprandığını ve çocuklarıyla da tüm ilişkilerinin bittiğini, çocuklarının davacıyı baba olarak görmeyeceklerini belirttiklerini ve görüşmeme kararı aldıklarını, davacı 4 sene önce tahliye edilmiş olsa idi yaşları daha küçük olacak olan çocuklarının (2006 ve 2002 doğumlu) bu durumu belki de hatırlamayacaklarını, davacının infaz süresinin yaklaşık 5 yılını tek kişilik hücrede tek başına geçirdiğini, bu durumun psikolojisini bozduğunu, iletişim kurmada problemler yaşadığını tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazimata hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 16.11.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan tazminat davasının, öncelikle CMK 141 maddesi kapsamında bulunmadığından reddi gereken bir dava olduğunu, dava konusunun, suç soruşturması ve kovuşturması ile ilgili olmadığını, dava konusu koruma tedbiri ile de ilgili olmadığını, madde metninde bu aykırılıkların tahdidi şekilde sıralanmış olup eldeki dava konusu edilen işlemlerin (infaz aşamasıyla ilgili) madde kapsamında bulunmadığını, davacının talebinin şartları oluşmuşsa -tarafımızca kabul anlamına gelmemek kaydıyla genel hükümlere göre açılacak bir idari yargı ya da adli hukuk mahkemelerinde açılacak dava konusu olabileceğini, davacı için yapılan adli işlemlerde herhangi bir haksızlık ya da hukuka aykırılık bulunmadığını, ne illiyet bağı ne de iş bu dava konusu olabilecek bir adli işlem ne de herhangi bir haksızlık da bulunmadığını, davacının varsa başka cezasından mahsup yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulmasını, ayrıca varsa davacının ya da vekilinin kusuru (gerekli başvuru ve itirazları yapmamış olmak gibi) davacının bu kusuruna kusuru oranında katlanması gerektiğini, davanın reddinin gerektiğini, istenilen maddi ve manevi tazminat talebinin çok yüksek olduğunu, davacının talebinin haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, istenilen tazminatın Yargıtayın yerleşik içtihatlarında kabul edilmeyen “ zenginleşme amaçlı” bir talep olduğunu, talep edilen manevi tazminatın hak ve nesafet ilkelerine uygun olması gerektiğini, davacının üzerine atılı suçun niteliği, olayın cereyan tarzının hak ve nesafet ölçülerinde dikkate alınması gerektiğini, haksız kazanç sağlamaya yönelik taleplerin reddi gerektiğini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
3. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.03.2019 tarih, 2018/447 Esas 2019/173 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 27.09.2019 tarihli ve 2019/1433 Esas, 2019/2490 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekillerinin istinaf başvurusu üzerine 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.10.2021 tarihli, davacının temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Müddetnamenin yanlış ve hukuka aykırı düzenlendiğine,
2.İlk derece mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı hakkındaki Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/7-22 ilamat sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının 19.11.2014 tarihinde koşullu salıverilmesi gerekirken, 16.07.2018 tarihinde tahliye edildiği, davanın ise yasal süresi içerisinde 20.09.2018 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir.
Yapılan ön inceleme sonucunda dava dilekçesinin yasal koşulları taşıdığı, davanın yasal süresi içinde açıldığı, davacının Antalya'da ikamet ettiği ve bu sebeple 5271 sayılı CMK'nın 141. maddesi gereğince talebi incelemeye mahkemenin yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 02/01/2013 tarih ve 2013/7-22 sayılı müddetnamesinin incelenmesinde, davacının Kapatılan İstanbul (CMK 250. Madde İle Görevli) 12. Ağır Ceza Mahkemesin 30/04/2008 tarih ve 2004/94 Esas, 2008/68 Karar sayılı ilamı ile 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 06/07/2009 tarihinde kesinleştirilerek infaza verildiği, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 02/01/2013 tarih ve 2013/7-22 sayılı müddetnamede davacının koşullu salıverilme tarihi olarak 15/09/2020 tarihinin tespit edildiği, davacının itirazı üzerine Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 05/09/2017 tarih ve 2017/4402 sayılı müddetnamede ise davacının koşullu salıverilme tarihi olarak 26/04/2019 tarihinin belirlendiği, davcının itirazı üzerine Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16/07/2018 tarihli 2018/1348 D.İş sayılı kararı ile davacının koşullu salıveirilme tarihi olarak 19/11/2014 tarihi tespit edilerek davacının 16/07/2018 tarihinde tahliyesine karar verildiği tespit edilmiştir.
Kapatılan İstanbul (CMK 250. Madde İle Görevli) 12. Ağır Ceza Mahkemesin 05/11/2018 tarih ve 2004/94 Esas yazıları ile davacının koşullu salıverilme tarihinin yanlış hesaplanması nedeni ile fazladan cezadevinde kaldığı sürelerin başka bir dosyadan mahsup edildiğine ilişkin kayda raslanmadığı belirtilmiştir.
Hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığı konusunda yapılan araştırmada davacı tarafından aynı konuda açılmış mükerrer tazminat davası bulunmadığı belirtilmiştir.
UYAP infaz mahsup bilgileri sorgulama ekranından davacının daha önceki mahsup bilgileri olup olmadığı sorgulandığında, herhangi bir mahsup bilgisine rastlanmadığı belirtilmiştir.
5271 sayılı CMK'nın 141. maddesinde koruma tedbirlerinden dolayı maddi ve manevi tazminat talep edebilecekler sayılmış, aynı maddenin 1-e bendinde "Kanuna uygun olarak yakalandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen" kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebilecekleri hüküm altına alınmış, dolayısıyla yasa koyucu hukuk devleti olmanın gereği olarak fertlerin başlangıçta hukuka uygun bir şekilde özgürlüklerinin kısıtlamasının daha sonra verilen kararlarla özü itibariyle haksız bir hale geldiğini kabul ederek zararlarının tazminini kabul etmiştir.
Davacının 19/11/2014 ile 16/07/2018 tarihleri arasında fazladan cezaevinde kalması nedeni ile oluştuğu anlaşılan zarar talebinin CMK'nın 141/1. maddesi kapsamında açıkça lafzi olarak belirtilmediği, ancak 18.06.2014 tarih ve 6546 sayılı kanunun 70. maddesiyle CMK'nın 141. maddesine eklenen 3. fıkradaki "Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir" şeklindeki düzenleme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Maddi tazminat miktarı yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacı haksız olarak cezaevinde kalması nedeniyle maddi olarak zarara uğradığını beyan ederek 2.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir.
Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğünün 19/11/2018 tarih ve 20133 sayılı ekonomik sosyal durum araştırılması konulu müzekkeresinin incelenmesinde; davacının turizm sektöründe çalıştığı ve aylık gelirinin ortalam 3.000,00 TL olduğu belirtilmiş ise de davacının aylık kazanç tutarlarını gösterir bilgi ve belgeleri mahkemeye sunmadığı belirtilmiştir.
Maddi tazminat hesaplanırken Yargıtay 12 CD'nin 14.02.2013 tarih, 2012/32706 Esas, 2013/3242 Karar sayılı ''belirli işi olmayan ve meslekleri olmakla birlikte kazanç tutarlarını kanıtlayamayanların maddi zararlarının tutuklu kalınan süre içerisinde yürürlükte bulunan asgari ücret esas alınarak hesaplanması" şeklindeki içtihadı göz önünde bulundurularak maddi tazminatın 63.265,58 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ... davacı vekilinin maddi tazminat miktarı yönünden ıslah talebinde bulunmadığı, bu durum karşısında davacının haksız olarak cezaevinde kaldığı 19/01/2014 ile 16/07/2018 tarihlerindeki maddi kayıplarına karşılık HMK‘nın 26. maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık” kuralı uyarınca talep edilen miktarları geçmeyecek şekilde 2.000,00 TL maddi tazminatın davalı ... Hazinesinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat miktarı yönünden yapılan değerlendirmede;
Manevi tazminat hesabında nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, somut olayımızda davacının cezaevinde kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, davacının üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve davacının cezaevinde kalmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar yasal faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak hak ve nesafet kuralları da dikkate alınarak davacının haksız olarak cezaevinde kaldığı 19/01/2014 ile 16/07/2018 tarihlerindeki manevi kayıplarına karşılık 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... Hazinesinden alınarak davacıya verilmesine ve manevi tazminata ilişkin fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 02/04/2018 tarih, 2017/4905 Esas 2018/3817 Karar, 10/09/2018 tarih, 2018/3767 Esas 2018/7891 Karar, 2018/3810 Esas 2018/7893 Karar sayılı kararları da gözönünde bulundurulduğunda; tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında davacının 30/05/1996 ila 28/02/2001 ve 02/01/2013 ila 16/07/2018 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonucunda üzerine atılı Anayasal Düzeni Zorla Değiştirmeye Kalkışmak suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, davacının hak ederek tahliye tarihinin 12/11/2024 olduğu, davacının tutuklu kaldığı sürenin, mahkumiyet hükmünün bihakkın tahliye tarihinden fazla olmadığı dikkate alınarak şartları oluşmadığından maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla davanın kısmen kabulüne karar verilmesi kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle CMK'nın 280/1-(a) maddesi de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Kapatılan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/94 Esas, 2008/68 Karar sayılı ilâmı ile 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 06.07.2009 tarihinde kesinleştirilerek infaza verildiği, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 02.01.2013 tarih ve 2013/7-22 sayılı müddetnamede davacının koşullu salıverilme tarihi olarak 15.09.2020 tarihinin tespit edildiği, davacının itirazı üzerine Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 05.09.2017 tarih ve 2017/4402 sayılı müddetnamede ise davacının koşullu salıverilme tarihinin 26.04.2019 olarak belirlendiği, davacının itirazı üzerine Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/1348 Değişik İş sayılı kararı ile davacının koşullu salıveirilme tarihi olarak 19.11.2014 tarihi tespit edilerek davacının 16.07.2018 tarihinde tahliyesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendiğinde davacının bihakkın tahliye tarihinin 12.11.2024 olduğu anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden Yapılan İncelemede;
1.Müddetnamenin yanlış ve hukuka aykırı düzenlendiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Gerekçe kısmında açıklandığı üzere davacının koşullu salıverilme tarihinin 19.11.2014, hakederek tahliye tarihinin ise 12.11.2024 tarihi olduğu, davacının 16.07.2018 tarihinde tahliye olduğu, bu haliyle davacı hakkında infaz edilen sürenin mahkumiyet hükmünün bihakkın tahliye tarihinden fazla olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
2.İlk derece mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Bir (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenle davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz istemi reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi11. Ceza Dairesinin, 27.09.2019 tarihli ve 2019/1433 Esas, 2019/2490 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.09.2023 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!