WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 12. CEZA DAIRESI

12. Ceza Dairesi         2021/6203 E.  ,  2023/2985 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/3297 E., 2019/28 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacının 26.12.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığında Hakim Kd. Binbaşı rütbesiyle yardımcı Askeri Savcı olarak görev yapmakta iken 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 10 Ağustos 2016 tarihinde gözaltına alındığını, 22 Ağustos 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildiğini, Antalya 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin 22 Ağustos 2016 tarihli tutuklama müzekkeresi ile Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs ve Silahlı Terör Örgütü Üyeliği suçlamasıyla tutuklanarak Ankara Sincan 2 nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne kapatıldığını, 322 gün tutuklu olarak kaldığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2017 tarih ve 2017/117539 Soruşturma - 2017/57194 Karar sayılı kararıyla hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek aynı gün tahliye edildiğini, Milli Savunma Bakanlığı'nın 22/08/2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararı ile göreve iade edildiğini, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 12/09/2017 tarih ve 1196 sayılı kararı ile Antalya Hakimliğine naklen atanarak 13/10/2017 tarihinde yeni görevine başladığını, Aralık 2015 tarihinde Oyak Konut Kredisi kullanarak satın almış olduğu Ankara Gölbaşı Eymir Mahallesi ... adresindeki konuta aylık 3084,85 TL tutarındaki konut kredisi ödemelerini tutuklanması nedeniyle düzenli olarak ödeyemediğinden OYAK'a tarafından tarafına çıkarılan 2650 TL tutarındaki gecikme faizini ödemek zorunda kaldığını, şayet tutuklanmamış olsaydı oluşmayacak bir faizin tarafına yüklenmesi mümkün olmayacağından hakkaniyet gereği tarafına iadesi edilmesi gerektiğini, tutuklanması nedeniyle Oyak birikimininde azalma olduğunu, tutuklanmadan önce MSB lojmanlarında aylık 300 TL kira ödemekte olduğunu tutuklanması nedeniyle kendisine ait olan evden aylık 650 TL kira geliri elde ettiğini, kiracının evi boşaltarak eşi ve çocuklarının taşınmak zorunda kaldığını, 12 aylık kira bedeli olan 4200 TL gelirden mahrum kaldığını, tutuklanması nedeniyle cezaevinde yapmış olduğu masraflar, ailemin bana yatırmış olduğu paralar ile ziyaret amacıyla cezaevine gelip giderken yapmış olduğu masrafların hesaplanarak tarafına ödenmesini, tutuklanması nedeniyle Garanti Bankası ve Akbank'ta bulunan bireysel emeklilik sözleşmelerinden çıkmak zorunda kaldığını bu nedenle maddi kaybının olduğunu, uğramış olduğu maddi zararının tarafına ödenmesi gerektiğini, arama sırasında tabanca, samsung galaxy s4 marka cep telefonu ile sim kart ve hafıza kartı, iki adet laptop bilgisayar harici hard disk 1 adet flash belleğine el konulduğunu, KYO kararı verilmesine rağmen halen tarafına teslim edilmediğinden uğramış olduğu maddi zararının tarafına ödenmesi gerektiğini, 20 yılı aşkın meslek kariyerinde disiplin cezası dahi almadığını, 12/01/2012 tarihinden beri 1. Sınıf Hakim statüsünde olduğunu, Askeri Yargının en gözde ve tercih edilen görev yeri olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığında görev yapmakta olduğunu, 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen aynı gecesinde gazete ve haber sitelerinde adının darbeci asker olarak gösterildiğini, onur, şeref ve saygınlığı hedef alınarak fetöcü ve darbeci olarak gösterildiğini, tüm aile, iş çevresi, memleketi ve arkadaşlarının arasında duyulduğunu, hiç bir delil yada emare yokken ikamet etmiş olduğu lojmanda gözaltına alındığını, 12 gün son derece zor koşullarda gözaltında kaldığını ve akabinde tutuklandığını, eşinin tarih öğretmeni olduğunu ancak atanamadığını, tutuklandığı tarihte herhangi bir işte çalışmadığını, 3 yaşında bir kızı 8 yaşında bir oğlu olduğunu, tutuklanması nedeniyle büyük üzüntüler yaşadıklarını, eğitim hayatı ve psikolojik olarak olumsuz etkilendiklerini, eşinin maddi zorluklar nedeniyle ağır depresan ilaçlar kullanarak ayakta durmaya çalıştığını, otomobil, ev ve OYAK'taki mal varlığına tedbir konulduğunu, banka hesapları ve kredi kartlarının bloke edildiğini, şahsının, eşinin ve çocuklarının yaşadığı maddi manevi sıkıntıları, acıları ve ızdırapları bir nebze de olsa telafi etmek ve eşi ile çocuklarının çalınan, yok edilen hayallerini ve geleceklerini yeniden inşaa etmek üzere 650.000,00 TL manaevi tazminatın hak ve nesafet gereği verilmesi gerektiğini, davasının kabulü ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere 50.000,00 TL maddi, 650.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 700.000,00 TL tazminatın, gözaltına alma tarihi olan 10.08.2016 tarihinden itibaren yürütülecek faiziyle birlikte davalı hazineden alınarak tarafına verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 19.01.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle;5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 142 . maddesinin 1. fıkrasında , bu yasaya istinaden açılacak tazminat davaları 3 aylık ve her halükarda 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulduğunu, davanın Yasada belirtilen süre içinde açılıp açılmadığının Mahkemenizce resen incelenerek dava süre geçirildikten sonra açılmışsa, esasa girilmeden davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacının hukuki durumu değerlendirilirken; dava konusu koruma tedbiri tarihinde darbe girişimi hemen sonrası ve davacının terör şüphelisi sıfatı ile hakkında koruma tedbiri uygulanmış olması, Olağanüstü hal ilan edilmiş oluşu ve hassasiyet dönemi oluşunun nazara alınmasını, davacı cezaevi harcamalarını maddi tazminat olarak talep etmekte ise de cezaevi, iaşe giderleri vb. tazminat olarak talep edemeyeceğini. "...davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevi harcamaları, cezaevi ziyaretçilerinin yol harcamaları ve benzeri giderlerinin CMK'nın 141vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi yerleşik yargısal içtihatlarına göre bozma nedeni olduğu, netice de cezaevinde olunsa da olunmasa da iaşe giderleri yapacağını, davacı soruşturma dosyalarında kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle ödediği vekalet ücretini maddi tazminat olarak talep etmekte ise de; dosya sebebiyle yapılan avukatlık ücreti ödemesinin maddi tazminat kapsamına dahil edilmesinin mümkün olamayacağını, CMK 141 e dayalı tazminat davası; soruşturma geçirmiş olmak sebebiyle yada yargılanmış olmak sebebiyle harcama yapmış olduğu kalemlerini geri almasına yönelik bir tamamen eski hale iade davası olmayıp koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası olduğunu, dolayısıyla soruşturma dosyası sebebiyle avukata ödenen avukatlık ücretinin talep etmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca 12. Ceza Dairesi'nin 2015/179 E., 2015/10755 K. sayılı, 2017/3112 E, 2017/5323 K sayılı emsal kararlarında "29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği gözetilmeden, davacı lehine beraat kararının verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince, hükmedilmesi gereken 2.640 TL tutarındaki vekalet ücretinin maddi tazminat olarak tayini," bozma nedeni olarak gösterildiğini, Avukata yapılan ödeme bir bütün olup ne kadarı koruma tedbiri nedeniyle yapılan hizmet karşılığı ne kadarı soruşturma veya yargılama sebebiyle ayırtedilmesi mümkün olmadığını, neticede avukatın davada dosyada temsil için vekil tayin edildiği, eldeki davanın koruma tedbirine dayalı tazminat davası olduğu, soruşturmaya uğramış yada yargılanmış olması sebebiyle tazminat talep hakkının olmadığı nazara alındığında buna yönelik talebin bu nedenle de reddinin gerektiğini, koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasında talep edilemeyecek kalemlerin ve koruma tedbiri ile arasındaki illiyet bağının ispatlanması mümkün olmayan yada uygun ve dolaysız illiyet bağı bulunmayan olaylar gerekçesiyle ve de soyut ve varsayıma dayalı şekilde tazminat talep edilemeceğini, OYAK birikiminde azalma olmuş ise göreve dönülmesinden sonra mevzuat gereği ilgili kurum tarafından tüm özlük hakları iade edilirken bu aşamada eksikliğin giderilmesi gerektiğini, fazlaya yönelik bu konudaki taleplerin eski kurumdan talep edilmesi, idari başvurda bulunup itiraz yollarını da tüketip reddi halinde idari yargıya başvurulması gerektiğini, dava dilekçesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığınca tahliye ve göreve dönme sonrasında toplu olarak gönderilmemiş aidatların gönderilmiş olduğu belirtildiğine göre herhangi bir zararı olmadığını, lojmandandan maddi zorluklar nedeniyle çıkılmak zorunda kalınması nedeniyle aradaki kira farkı kadar tazminat talep edilmekte ise de; koruma tedbiri ile illiyet bağı bu durumda lojman tahliyesi ile ilgili mevzuat araştırılmalı idareyle gerekli yazışmanın yapılmasını, buna yönelik tazminat talebinin de reddinin gerektiğini, bireysel emeklilikten çıkılması sebebiyle maddi tazminat talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, gelir kaybı iddiası soyut ve varsayıma dayalı olduğu, illiyet bağı da zararında olmadığını, koruma tedbirinden kaynaklanmayan, varsa zararlar eldeki dava yoluyla müvekkil idareden talep edilemeyeceğini, arama sırasında tabanca, laptop, hard disk, flash belleğin takipsizlik kararına rağmen geri verilmemesi nedeniyle bedelleri talep edilmekte ise de; davacı tarafından ilgili makamdan bunların geri iadesinin talep edilmiş olup olmadığına dair yada talep olmuşsa ret gerekçesi ve bu ret kararına itiraz edip etmediğine ve kanun yollarını tüketip tüketmediğine, el koymanın kesinleşip kesinleşmediğine dair herhangi bir beyan bulunmayıp buna rağmen CMK 141/j ye dayanarak tazminat talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuun, Bahse konu tabanca vs. yapılan işlemin ne olduğu araştırılmalı el konmuşsa hangi mevzuat gereği el konduğu tespit edilmeli KHK gereği el koyma vs. varsa dava açılamayacağının nazara alınmasının gerektiğini, Tahliyeden sonra mevzuat gereği geri iadesi zorunlu ise buna rağmen talep olmuş ve iade edilmemişse davacının bu işleme karşı dava açması gerekirken CMK 141'e dayalı Hazineden maddi tazminat talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıya söz konusu tabanca vs iade edilmemesi iade edilmeyeceğini göstermediğini, buna yönelik talebin reddinin gerektiğini, manevi tazminat talebinde amaç kişinin duymuş olduğu elem ve ızdırabın azaltılması olup, İstenilen manevi tazminat talebinin ise fahiş olduğunu, zarar kavramı ile tazminat kavramının birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere CMK 141 uyarınca şartları oluştuğu takdirde hükmedilecek tazminatın “zenginleşme amaçlı” olmaması felaketin özendirilmemesi gerektiğini, Talep edilen manevi tazminat hak ve nesafet ilkelerine olayın oluş ve cereyan tarzına uygun, gerçeklikten uzak olmamsı gerektiği, konuyla ilgili yerleşik içtihatlara göre tazminatın takdir tayininde hakkında koruma tedbiri uygulanmasınada varsa ihmali ve kusurlu hareketlerinin de açılan davada gözönünde bulundurulması gerektiği, CMK 144. madde gereği tazminat istenememe hükümleri ayrı ayrı dikkate alınarak dosyanın irdelenmesinin gerektiği, davacı hakkında koruma tedbiri uygulanmasını gerektirici nedenler ve delillerin incelenmesi gerektiği, her ne kadar davacı uygulanan koruma tedbiri nedeniyle zor durumda kaldığını, vb. şekilde zarar gördüğünü iddia etmiş ise de; netice de davacı hakkında koruma tedbiri uygulayan adli makamlar aynı zamanda yaptıkları soruşturma sonucunda davacıyı akladıklarının nazara alınmasını gerektiği, CMK 141 nedeniyle tazminat davasında ancak koruma tedbiri uygulananın maddi ve manevi zararlarının karşılanması hukuken mümkün olup yakın akraba eş yada çocuğun maruz kaldığı maddi manevi zararların karşılanması yada talep edilmesinin mümkün olamayacağı, dava konusu bedelin aslını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının geriye yönelik tarihten itibaren faiz talep etmesini kabul etmediklerini. Manevi tazminata ise tazminat hukuku kurallarına göre faiz istenemeyeceğini, konuyla ilgili Yargıtay 12. Ceza Dairesi içtihatları veçhile davacının davasının mükerrer olup olmadığının mahkememizce araştırılmasını talep ettiği, mahkememizce resen lehimize nazara alınacak nedenlerle birlikte, ilgili dosya ve gerekli tüm belgeler mahkemenizce getirtilip tarafımızca incelendiğinde her tür beyanda bulunma hakkımızı saklı tutarak davanın davacının tüm talepleri yönünden davasının reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinindavacıya yükletilmesini talep etmiştir.

3.Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.10.2018 tarihli ve 2018/9 Esas, 2018/460 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 04.01.2019 tarihli ve 2018/3297 Esas, 2019/28 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ... davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 23.09.2021 tarihli, davacı ... davalı vekilinin temyiz talebinin reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacının temyiz sebepleri
1.Vekâlet ücretinin tamamının ödenmesi gerektiğine,

2.El konulan ve zamanında iade edilmeyen eşyaların zararının tazmin edilmesi gerektiği,

3.OYAK konut kredisi geri ödemesi sebebiyle fazladan ödenen miktar ile OYAK üye aidatlarının geç ödenmesi nedeniyle elde edilmesi gereken getirinin tazmin edilmesi ve dava dilekçesinde belirtilen diğer maddi zararların ödenmesi gerektiğine,

4.Talep edilen manevi tazminatın tamamının kabul edilmesi gerektiğine,
ilişkindir.

Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Maddi tazminatın reddi gerektiğine ve maddi tazminata uygulanan faizin hatalı olduğuna,

3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna,

4.Reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine ve yargılama giderlerinin tümünün Hazineye yüklenemeyeceğine,

5.Hükmedilen manevi tazminata faiz işletilemeyeceğine,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Karar Masası'nın 2017/117539 Soruşturma - 2017/57194 Karar sayılı soruşturma evrakının incelenmesinde, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararına Maliye Bakanlığı vekili Av.......tarafından yapılan itirazın Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 02/10/2017 tarih ve 2017/4652 D.iş sayılı kararı ile kesin olarak reddine karar verildiği ve davanın ise 26/12/2017 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir.

Yapılan ön inceleme sonucunda dava dilekçesinin yasal koşulları taşıdığı, davanın yasal süresi içinde açıldığı, davacının Antalya'da ikamet ettiği ve bu sebeple 5271 sayılı CMK'nın 141. maddesi gereğince talebi incelemeye mahkememizin yetkili olduğu tespit edilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2017/117539 Soruşturma - 2017/57194 Karar sayılı dosyanın incelenmesinde: şüphelisinin (davacı) ..., suçun Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, suç tarihinin 15/07/2016 olduğu, şüphelinin 10/08/2016 günü saat 12:20'de gözaltına alındığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 22/08/2016 tarih ve 2016/103592 Soruşturma sayılı yazısı ile şüpheli ...'in Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarından dolayı tutuklanması talebiyle Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiği, Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 22/08/2016 tarih ve 2016/600 Sorgu sayılı kararı ile atılı suçlardan dolayı tutuklanmasına karar verildiği ve hakkında her iki suçtan dolayı tevkif müzekkeresi düzenlendiği, yapılan soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Sincan 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna hitaben yazılan 10/07/2017 tarih ve 2016/103592 Soruşturma sayılı yazı ile şüphelinin Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/07/2017 tarih ve 2017/2863 D.İş sayılı kararı ile tahliye edildiği belirtilerek tahliye işleminin yapılmasının istenildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2017 tarih ve 2016/103592 Soruşturma - 2017/9921 sayılı kararı ile şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verileceğinden bahis ile şüphelinin soruşturma dosyasından tefrik edildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2017 tarih ve 2017/117539 Soruşturma - 2017/57194 sayılı kararı ile şüpheli hakkında atılı suçlardan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara Maliye Bakanlığı vekili Av. Elif Doralp tarafından yapılan itirazın Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 02/10/2017 tarih ve 2017/4652 D.iş kesin olarak reddine karar verildiği, ayrıca dosya içerisinde gözaltında kalınan sürelerin başka bir dosyadan mahsup edildiğine ilişkin kayda raslanmadığı tespit edilmiştir.

Hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığı konusunda yapılan araştırmada davacı tarafından aynı konuda açılmış mükerrer tazminat davası bulunmadığı tespit edilmiştir.

UYAP infaz mahsup bilgileri sorgulama ekranından davacının daha önceki mahsup bilgileri olup olmadığı sorgulandığında, herhangi bir mahsup bilgisine rastlanmadığı tespit edilmiştir.

5271 sayılı CMK'nın 141. maddesinde koruma tedbirlerinden dolayı maddi ve manevi tazminat talep edebilecekler sayılmış, aynı maddenin 1-e bendinde "Kanuna uygun olarak yakalandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen" kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebilecekleri hüküm altına alınmış, dolayısıyla yasa koyucu hukuk devleti olmanın gereği olarak fertlerin başlangıçta hukuka uygun bir şekilde özgürlüklerinin kısıtlamasının daha sonra verilen kararlarla özü itibariyle haksız bir hale geldiğini kabul ederek zararlarının tazminini kabul ettiği belirtilmiştir.

Maddi tazminat miktarı yönünden yapılan değerlendirmede;
1-Vekalet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede;
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 26/04/2017 tarih ve 2016/12964 Esas, 2017/3514 Karar sayılı ilamı ile "Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının vekaletnameli bir müdafi tarafından mı, yoksa Baro tarafından atanan müdafi tarafından mı temsil edildiği belirlenerek, davacının vekaletnameli bir müdafi tarafından temsil edildiğinin tespit edilmesi halinde, davacı tarafça sunulan 13.01.2015 tarih, 17.600 TL bedelli ödeme makbuzuna ilişkin olarak beraat karar tarihinden önce düzenlenmiş ve anılan ceza dava dosyasına ilişkin olduğu anlaşılan serbest meslek makbuzu bulunup bulunmadığı araştırılarak, ancak böyle bir serbest meslek makbuzunun bulunması halinde, serbest meslek makbuzunun üzerindeki bedelden beraat kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen 3.000 TL maktu vekalet ücretinin düşülmesinden sonra kalan vekalet ücreti miktarının maddi zarar kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi," şeklinde belirtildiği;

Davacının dosyanın incelenmesinde, davacının 15/11/2016 tarihli 1.000,00 TL. ve 03/11/2017 tarihli 4.000,00 TL tutarında müşteri ..., serbest beslek erbabı... adına düzenlenmiş iki adet serbest meslek makbuzu ibraz ettiği, Av. Hakan Kandemir'in şüphelinin (davacının) vekili olarak soruşturma aşamasında Ankara C.Başsavcılığının 2017/117539 sayılı soruşturma dosyasında görev yaptığı, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yapılan itirazın 02/10/2017 tarihinde kesin olarak reddine karar verildiği anlaşıldığından, davacının kararın kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin ibraz ettiği 15/11/2016 tarihli 1.000,00 TL sına ilişkin serbest meslek makbuzu ile ilgili vekalet ücretine yönelik davasının kabulüne, 03/11/2017 tarihli vekalet ücreti ödemesine ilişkin ise talebinin ise kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra serbest meslek makbuzunun düzenlenmiş olmasından dolayı reddine karar verilmiştir.

2-Diğer maddi tazminat talepleri yönünden yapılan değerlendirmede;
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 11/06/2018 tarih ve 2018/1929 Esas, 2018/65491 Karar sayılı ilamı ile "Davacının, hakkında koruma tedbiri uygulanan dönemde maaşından yapılan eksik ödemelere dair faizlerin, Oyak üyesi olan davacının nema kaybının, noter ödemelerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ödenen tayın bedeli ve faizi ile kovuşturma sürecinde yapılan konaklama ve yol masraflarının maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceğinin dikkate alınmaması" şeklinde belirtildiği;

Davacı her ne kadar Oyak'a gecikme nedeniyle ödemek zorunda kaldığı gecikme faizi, cezaevinde ve ziyaret amacıyla cezaevine gelip giderken yapılan masraflar, taşınma nedeni ile kira geliri kaybı, Akbank ve Garanti Bankasında bireysel emeklilik hesaplarını kapatmasından dolayı oluşan zararları, arama sırasında el konulan cep telefonu, bilgiyar, harici hard disk gibi materyaller de halen tarafına teslim edilmemiş olmasından dolayı maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de, söz konusu masrafların maddi tazminat kapsamında olmadığı anlaşıldığından, bu konudaki tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Manevi tazminat miktarı yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacının 10/08/2016-10/07/2017 tarihleri arasında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarından gözaltı ve tutuklulukta kaldığı, davacının gözaltına alındığında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığında Hakim Kdb Binbaşı rütbesi ile görev yaptığı ve aylık gelirinin 11.000,00 TL olduğu;

Manevi tazminat hesabında nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacının gözaltında kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, davacının üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve davacının gözaltında kalmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar yasal faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak hak ve nesafet kuralları da dikkate alınarak 80.000,00 TL manevi tazminatın taleple bağlılık ilkesi gereğince gözaltı tarihi olan 10/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/117539 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından 10.08.2016-10.07.2017 tarihleri arasında 334 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 10.07.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, tutuklanma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun'un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davacının Temyiz İstemi Yönünden
A.1.Vekâlet ücretinin tamamının ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekaletnameli vekil ile temsil ettirdiğinin tespiti halinde, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 600,00 TL maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken serbest meslek makbuzuna göre hüküm kurulması nedeniyle davacının yerinde görülmeyen temyiz istemi reddedilmiştir.

A.2.El konulan ve zamanında iade edilmeyen eşyaların zararının tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi şu şekildedir;
"Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
Davacının tazminat sebebinin zamanında geri verilmemeye ilişkin olduğu, dava dosyası içerisinde yer almayan tazminata konu el koyma işlemlerinin denetime elverişli olacak şekilde aslının ya da onaylı örneğin dosya içerisine alınması, el konulan eşyaların net olarak belirlenmesinden sonra davacının eşyalarına el konulması nedeniyle uğradığı zarar olup olmadığı belirlenerek CMK'nın 141/1-j maddesindeki "zamanında geri verilmeyen" koşullarının oluşup oluşmadığının karar yerinde tartışılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesinde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

A.3.OYAK konut kredisi geri ödemesi sebebiyle fazladan ödenen miktar ile OYAK üye aidatlarının geç ödenmesi nedeniyle elde edilmesi gereken getirinin tazmin edilmesi ve dava dilekçesinde belirtilen diğer maddi zararların ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu OYAK konut kredisi geri ödemesi sebebiyle fazladan ödenen miktar ile OYAK üye aidatlarının geç ödenmesi nedeniyle elde edilmesi gereken getirinin, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu mahrum olunan kira, cezaevi masrafları, yakınlarının cezaevi ziyaretleri, bireysel emekliliğin iptali sebebiyle uğranılan zararların 5271 sayılı Kanun'un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu taleplere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

A.4.Talep edilen manevi tazminatın tamamının kabul edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunduğundan davacının yerinde görülmeyen temyiz istemi reddedilmiştir.

B.Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
B.1.Davanın reddi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
...
Bu itibarla kanunda öngörülen yasal şartlar oluştuğundan davanın kısmen kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B.2.Maddi tazminatın reddi gerektiğine ve maddi tazminata uygulanan faizin hatalı olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Gerekçe bölümünün (A.1.) paragrafında açıklandığı üzere Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini özel vekil ile temsil ettirip ettirmediği araştırılarak; özel vekil ile temsil edilmiş ise, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 660,00 TL'nin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi, özel yetkili vekil ile temsil edilmediğinin tespiti halinde bu talebe yönelik maddi tazminatın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

B.3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Gerekçe bölümünün (A.4.) paragrafında açıklandığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması bozmayı gerektirmiştir.

B.4.Reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine ve yargılama giderlerinin tümünün Hazineye yüklenemeyeceğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 tarih, 2007/8-2 Esas, 2007/63 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, tazminat miktarının davacı tarafça kesin bilinmesi mümkün olmadığından, davalı lehine avukatlık ücreti ödenebilmesi ancak davanın tamamen reddi halinde mümkün olduğundan davalı lehine vekâlet ücreti ödenmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yürürlükteki mevzuat uyarınca yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.5.Hükmedilen manevi tazminata faiz işletilemeyeceğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının dava dilekçesinde hükmedilecek tazminat miktarına gözaltına alınma tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönünde talepte bulunduğu ve yasal düzenlemelere aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz istemi reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A.2., B.2., B.3.) paragrafında açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve davacının temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 04.01.2019 tarihli ve 2018/3297 Esas, 2019/28 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.09.2023 tarihinde karar verildi.

UYAP Entegrasyonu