WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 1. CEZA DAIRESI

1. Ceza Dairesi         2024/106 E.  ,  2024/6426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/341 E., 2023/183 K.
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Katılanlar vekilinin hak ve yetkisi bulunmadığından duruşmalı inceleme talebinin 1412 sayılı Kanun'un 318. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.09.2014 tarihli, 2013/546 Esas, 2014/472 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında maktule yönelik kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 81, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair kararının, sanık müdafii ve katılanlar vekilince temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 07.03.2017 tarihli, 2016/416 Esas, 2017/676 Karar sayılı kararı ile; ''sanığın kendisine yönelmiş, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve şartlara göre, saldırıyla orantılı bir şekilde defetme zorunluluğunda bulunmasına rağmen, meşru müdafaa sınırını mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaşla aştığı anlaşıldığı halde, TCK 27/2 ve CMK’nın 223/3-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek mahkumiyet kurulması'' nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

2.Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 08.06.2017 tarihli 2017/203 Esas, 2017/244 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 07.03.2017 tarihli, 2016/416 Esas, 2017/676 Karar sayılı bozma ilamına direnilerek sanık hakkında maktule yönelik kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun'un 81, 62, 53. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararın sanık müdafii ve katılanlar vekilince temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 11.01.2021 tarihli, 2018/3960 Esas, 2021/33 Karar sayılı kararı ile direnme gerekçesi yerinde görülmediğinden direnme konusunda karar verilmek üzerine dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na tevdiine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.04.2022 tarihli, 2021/1-82 Esas, 2022/289 Karar sayılı kararı ile usule aykırılık nedeniyle direnme kararına konu hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 12.09.2023 tarihli, 2022/341 Esas, 2023/183 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 07.03.2017 tarihli, 2016/416 Esas, 2017/676 Karar sayılı bozma ilamına uyularak 5237 sayılı Kanun'un 27/2 ve 5271 sayılı Kanun'un 223/3-c maddeleri gereği ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanlar Vekili ve Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemleri Özetle; Bozma ilamına uyulmasına dair kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğine, delillerin hatalı değerlendirildiğine, meşru savunmada sınırın aşılması koşullarının oluşmadığına, ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın hukuka aykırı olduğuna, mahkumiyet hükmü verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda 5237 sayılı Kanun’un 27. maddesinde düzenlenen "sınırın aşılması"nın söz konusu olabildiği, sanığın kendisine yönelmiş, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve şartlara göre, saldırıyla orantılı bir şekilde defetme zorunluluğunda bulunmasına rağmen, meşru savunma sınırını mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaşla aştığı, buna göre somut olayda sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 27/2. maddesinin uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

IV.KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2023 tarihli, 2022/341 Esas, 2023/183 Karar sayılı kararında katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz istemlerinin reddiyle hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.10.2024 tarihinde karar verildi.

KARŞI OYLAR:

Maktulün maddi durumunun iyi olmadığı, köylülerin yardımı ile köyde ev yaptırmaya çalıştığı, ancak sanığın da aralarında bulunduğu bir kaç kişinin yardım yapmadığı, bu yüzden taraflar arasında bir kaç kez tartışma yaşandığı ve husumet bulunduğu, olay günü maktulün motosikleti ile sanığın aracının arkasından aynı yoldan geçmesi nedeniyle, sanığın takip edildiğini düşünerek bu duruma sinirlendiği ve eve giderek pompalı tüfeğini aldığı ve tüfeği yeterince fişek doldurmak suretiyle tekrar aracına binip maktulü aramaya başladığı, olay yerinde maktulü görünce aracını durdurduğu ve eliyle gel işareti yapması üzerine maktulün motorundan inerek sanığın aracının önüne geldiği, sanığın aracının içinden maktule iki el ateş ederek yaraladığı, bir el de kaçmaya çalışan maktulün sırtına ateş ederek maktulü öldürdükten sonra aracı ile olay yerinden kaçtığı olayda;
Olayın birebir görgü tanığı olmayıp sanık ve bir kısım tanık anlatımlarına üstünlük tanınarak eylem meşru müdafaada sınırın aşılması olarak nitelendirilmiş ise de, bu beyanların maddi delillerle desteklenmesi ve hayatın olağan akışına da uygun olması gerekir. Sanığın, maktulün kendisini sürekli olarak ölümle tehdit ettiğine ilişkin savunması tarafsız tanıklarca doğrulanmadığı gibi tarafsız tanık beyanlarına göre; taraflar barışmışlardır. Maktulün, sanığı öldürmek istemesi için ciddi bir husumet nedeni yoktur. Maktulün sanığı öldürmeye karar verdiği ve olay günü bu amaçla sanığın yolunu kestiği kabul edilse bile maktulün olay yerine boş bir tabanca ile gitmesi ve boş tabancayı maktule doğrultmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, ayrıca motosikletle sanığın aracının önünün kesilmesinin olanaklı olmadığı, zaten sanığın amcasının oğlu olan ...’nın anlatımlarına göre; sanığın, aracını durdurarak eliyle işaret yapmak suretiyle maktulü yanına çağırdığı, bir kısım tanıklar olaydan sonra maktul yerde yatarken yanında bir tabanca olduğunu ve tabancayı mahafaza etmek amacıyla aldıklarını belirtmişler ise de, tarafsız tanıkların olay yerinde tabanca görmedikleri, yine maktulün olaydan hemen önce kahveye gidip bayramlaştığı tanıkların hiç birisinin maktulde bir tabanca görmedikleri, yaz günü üstünde sadece bir gömlek bulunan maktulde 9 mm çapındaki tabancayı farketmemelerinin olanaklı olmadığı, silahı alan tanıkların silahı kolluk görevlilerine teslim etmek amacıyla orada bulunan bir kişiye teslim etmek yerine alıp götürmeleri ve daha sonra jandarmaya teslim etmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, maktulün cebinden 7.65 mm tabanca mermisi bulunduğunu öğrenen sanığın arkadaşı veya yakını olan tanıkların olayın meşru müdafaa kapsamında kalması ve sanığın savunmasına destek amacıyla temin ettikleri bir tabancayı olay yerinden aldıkları, bir tabanca olarak jandarmaya teslim ettikleri, ancak teslim ettikleri silahın çapının maktuldeki mermilerle uyumlu olmadığı, sanığın savunmasının cezadan kurtulmaya yönelik olduğu ve itibar edilemeyeceği, eylemin haksız tahrik altında kasten öldürme suçunu oluşturduğu ve kararının bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.

UYAP Entegrasyonu