WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KONYA 1. ASLIYE TICARET MAHKEMESI

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: ... E. - ... K.
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...

DAVACI : ... - (T.C. Kimlik No: ...)
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1-.
VEKİLLERİ : Av. ... - Av. ...
2-... - (T.C.Kimlik No:...) - TEREKESİ
(31/10/2021 tarihinde vefat etmiş ve bütün mirasçıları mirası reddettiğinden ... terekesine tasfiye memuru olarak ... atanmıştır)
TASFİYE MEMURU : ... - (T.C. Kimlik No:...)
DAVA : TESPİT ve ALACAK
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 28/12/2007 tarihli dilekçesiyle ve yargılama sırasındaki beyanlarıyla ; davacı tarafından davalı şirkete para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacının davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda davacıya güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını, diğer davalı ...'ın da davalı şirketin (ve birleşmeden önceki alt grup şirketlerin) (önceki) yöneticisi olduğunu, davalı şirket ile birlikte davacıya karşı sorumlu olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacının davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 30.074,28 TL.nin en yüksek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalılardan ... dahil her iki davalı vekili, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davacının davalı şirket ortağı olduğunu da beyan ederek yargılama sırasında yürürlüğe giren 7194 s. Kanun'un 41. maddesi (3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesi) gereğince davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir.
Davacının UYAP Mernis ve Takbis kayıtları çıkartılmış ve davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi suretleri başka dosyalarımızdan alınarak bu dosyamıza da konulmuştur.
Açılan dava Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E. sırasına kaydedilmiş, Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/03/2008 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile davalı şirket yönünden mahkemenin yetkisizliğine, diğer davalılar yönünden ise husumetten reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay . HD'nin 10/06/2010 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, bozma sonrası dosya Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E. sırasına kaydedilmiş, Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/11/2010 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı yetkisizlik kararı verilmiş ve dosya Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E. sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 11/05/2017 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay . HD.'nin 13/02/2020 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, bozma sonrası dosya Mahkememizin ... E. sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 09/12/2020 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile davacının davası hakkında (3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesine istinaden) karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, 21/03/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacının Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 03/04/2024 gün ve ... başvuru sayılı kararı ile, davacının davası hakkında yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiş, Anayasa Mahkemesi tarafından bu kararın Mahkememize gönderilmesi üzerine davanın Mahkememizin ... E. sırasına kaydı yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, "Tespit ve Alacak" davasıdır.
Somut olayda ; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 28/05/2010 gün ve 7573 sayılı nüshasının 209. sayfasınındaki bilgilerden ... Tic. A.Ş. 'nin ünvanının ... Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, 17/07/2012 gün ve 8113 sayılı nüshasının 108. sayfasındaki bilgilerden ... A.Ş.'nin ... A.Ş.'nin bünyesine girerek ... A.Ş.'ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve 08/06/2017 gün ve ... sayılı nüshasının 291. sayfasındaki bilgilerden de ... A.Ş.'nin ünvanının ... Holding A.Ş. olarak değiştirilmesine karar verildiği anlaşılmış, gerekçeli kararımızın karar başlığında da davalı şirket, güncel ünvanına uygun olarak ... Holding A.Ş. olarak yazılmıştır.
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 30/11/1995 gün ve 3926 sayılı nüshasının 283. sayfasınındaki bilgilerden ...'ın ... Holding A.Ş.nin kurucu yönetim kurulu başkanı olduğu, ... , ... , ... ve ... ise yönetim kurulu üyeleri olduğu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 08/12/1997 gün ve 4435 sayılı nüshasının 153. sayfasındaki bilgilerden de ...'ın davalı şirketin birleşme öncesi alt grup şirketlerinden olan ... A.Ş.'nin kurucu yönetim kurulu başkanı, ... ve ... kurucu yönetim kurulu üyelerinden olduğu, yine Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nin 28/05/2010 gün ve 7573 sayılı nüshasının 209. sayfasındaki bilgilerden ise ... ... A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı Ali Baloğlu'nun ise yönetim kurulu üyelerinden olduğu anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama kararı gereğince ;
a) Mahkememizin 09/12/2020 gün ve ... E. ... K. sayılı, 21/03/2022 tarihinde kesinleşen kararının KALDIRILMASINA,
b) Bu davanın, Mahkememizin ... E. sayılı davasının devamı olduğunun TESPİTİNE,
c) Bu davanın, 6100 s. HMK'nin 374 vd. maddelerinde yer alan ve yeni bir dava niteliğinde olan "yargılamanın iadesi" davası değil, 6216 s. Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50/2. maddesinde yer alan ve önceki davanın devamı niteliğinde olan "yeniden yargılama yapılmasına" ilişkin bir dava olduğunun TESPİTİNE karar verilmiş, yeniden yargılamaya başlanılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama yapılmasına ilişkin kararının gerekçesinin, "bu davanın önceki yapılan yargılaması sırasında yürürlüğe giren kanuni düzenleme (3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesinin yürürlüğe girmesi) sonucu, alacağın tahsil imkanının ortadan kaldırılması nedeniyle, mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edilmesi olduğu" belirlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucu hak ihlaline gerekçe gösterdiği 3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesinin, yine Anayasa Mahkemesinin 18/05/2023 gün ve ... E. ... K. sayılı kararı ile iptal de edildiği tespit edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama yapılmasına ilişkin kararının gerekçesi ve ayrıca Anayasa Mahkemesinin başka bir kararı ile de 3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesinin ayrıca iptal edilmiş olması nedeniyle, yeniden yargılama yapılırken davaya 3332 s. Kanun'un Geçici 4. maddesi uygulanmamıştır.
Yargıtay . HD’nin 23.02.2023 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre de, "Yeniden yargılama yapmakla yükümlü olan Mahkeme, somut olayın özelliklerine göre yeniden yargılama sonucunda ilk kararın aynısını veya benzerini verebileceği gibi ilk kararının aksine de hüküm kurabilir."
Davalı tarafın cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, kesinleşen ilam öncesi yapılan yargılama sırasında da zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği görülmüş ise de; bu davanın önceki davanın devamı olduğuna karar verilmesi karşısında ve uygulama değişikliği içeren sonraki tarihli Yargıtay . HD’nin 29.04.2024 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadı gereğince, davalının zamanaşımı itirazının yeniden değerlendirilmesi gerekmiştir.
Yargıtay . HD’nin 29.04.2024 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre, "Uyuşmazlık, geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkindir… Davaların ilk açıldıkları ve şirketlere paraların yatırıldığı tarihlerde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince şirkete sermaye olarak verilen paralar geri istenemeyeceği gerekçesiyle davalar retle sonuçlanıyordu. Ancak yabancı ülkelerde mukim yatırımcıların, bulundukları ülke mahkemelerinde açtıkları davalarda tahsil hükmü almaları ve bu hükümlerin tanıma ve tenfiz yoluyla ülkemizde uygulanmasıyla birlikte yerli yatırımcıyla yabancı ülkelerdeki yatırımcı arasında ciddi eşitsizlik meydana gelmekteydi. Dairemiz, gerek bu adaletsizliğe son vermek gerekse şirket yetkililerinin izinsiz sermaye toplamak ve dolandırıcılık suçlarından mahkum olmalarını nazara alarak “para verenlerle şirket arasında ortaklık ilişkisi kurulmadığını ve bu nedenle iradesi fesada uğratılan yatırımcıların haksız fiil hükümleri çerçevesinde paralarını geri alabileceklerine dair” uygulamayı benimseme yoluna gitmişti. Bu arada benzer mahiyetteki birçok holding benzer mahiyette seri davalara muhatap olmuş, para yatıranların paralarını geri istemeleri ve bu yöndeki mahkeme kararlarının infazı neticesinde bu şirketlerin tamamen battıkları gözlemlenmiştir. Dava açmakta erken davrananlar, paralarını tamamen tahsil ederken, arkada kalanlar haczi kabil mal bulamadıklarından hiçbir şey elde edememe gibi bir sonuçla karşılaşmışlardır.
Neticede tüm bu hengamenin ortasında, halen faal olan şirketlerin yaşatılması ve gerek ortaklarının, gerekse bu şirketlere bağlı işletme ve fabrikalarda istihdam edilen iş gücünün mağduriyetlerinin önüne geçmek maksadıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi duruma el koyarak, hukuken meşru bir zemine çektiği şirketlere karşı açılan davalarla ilgili yürürlüğe koyduğu 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41 inci maddesi ile sermaye koyan tüm ilgilileri ortak kabul eden anlayışı benimsemiştir. Şüphesiz bu yasal düzenleme bir tasfiye düzenlemesiydi... Anayasa Mahkemesi 12.09.2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 18.05.2023 tarihli ve ... E. ... K.sayılı iptal kararı ile gerek bu düzenlemeye ilişkin iptal başvurusunu kabul ederken gerekse bireysel başvuru kapsamında mülkiyet hakkının ihlaline karar verirken menfaat dengesinin yeterince gözetilmediğini, düzenlemenin küçük yatırımcının aleyhine sonuçlar doğurduğu tespitinden hareketle iptal ve ihlal kararları vermiştir...
Birbirleriyle benzer konumdaki binlerce küçük yatırımcıdan müteşekkil çok ortaklı bir şirkette “dileyen parasını geri çekebilir” mealindeki bir anlayışın, davalı şirketin de yok olan emsal şirketler gibi hayatiyetini devam ettirmesine imkan ve ihtimal bırakmayacağının idraki gerekirdi. Başvuran birkaç kişinin ferilere ilişkin mülkiyet haklarını koruyalım derken sair binlerce ortağın mülkiyet hakkının buharlaşmasına vesile olmak hukukun amaçladığı sonuçlardan biri olamaz. Kaldı ki hali hazırda sermaye koyma makbuzunu ibraz eden herkese değeri oranında hisse senedi verildiği ve şirketin borsaya kote olması hasebiyle ortak kalmak istemeyen kişilerin dilediği anda rayiç değer üzerinden hisselerini satarak nakde dönüştürebildiği bir ortamda hangi mülkiyet hakkının ihlal edildiği anlaşılamamıştır...
Dairemizin bu husustaki müstakar kararlarında belirtildiği üzere davalıların eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, cezanın üst sınırına göre ceza zamanaşımı süresinin 765 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl, uzamış zamanaşımı süresinin ise 7,5 yıl olduğu, davanın da davalı tarafa paranın yatırıldığı tarihten itibaren 7.5 yıldan sonra yani zamanaşımı süresinden sonra açılmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir."
... A.Ş.'ye karşı açılan benzer mahiyetteki (emsal) dosyalardan bilindiği üzere, Konya . Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve Konya . Ağır Ceza Mahkemesi'nde davalı şirketlerin yöneticileri suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve dolandırıcılık suçlarından yargılanmış, her iki kamu davasında da zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırma kararları verilmiştir. (Konya . Ağır Ceza Mahkemesi'nin 25.03.2011 gün ve ... E.... K. sayılı kamu davasının düşürülmesine dair kararı Yargıtay . Ceza Dairesi'nin 21.11.2012 gün ve ... E.-... K. sayılı kararı ile onanmış, Konya . Ağır Ceza Mahkemesi'nin 08.11.2006 gün ve ... E.-... K. sayılı beraat kararı Yargıtay . Ceza Dairesi'nin 31.12.2007 gün ve ... E.-... K. sayılı kararı ile kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur). Konya . Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında düzenlenen iddianamede ve dayanak 07.09.1999 tarihli denetim raporunda, şirketin yasal defter ve kayıtlarında görülmesine rağmen 1995, 1996, 1997 yıllarında ortak olmak amacıyla para toplanan tasarruf sahiplerine Alman Markı bazında sırayla yıllık %18, %18 ve %20 oranında kâr payı dağıtımlarının şirket faaliyet sonuçlarından bağımsız olarak gerçekleştirildiği, anılan yıllarda şirketin önemli tutarda zarar ettiği halde bu oranda kâr payı dağıtmasının ancak sisteme yeni giren katılımcılardan toplanan paralarla karşılanmasının mümkün olduğu, Holding tarafından tasarruf sahiplerine verilen hisselerin daha sonra geri alındığı ve yeni ortak olmak isteyenlere satıldığı, Holding'in aracı rol üstlendiği ancak böyle bir yetki belgesinin olmadığı, ... A.Ş. ve ... Tic. A.Ş.'nin geçmiş yıllara ait mali tablolarına göre şirketlerin yüklü miktarlarda zarar ettikleri, faaliyet kârı olmamasına rağmen kâr payları dağıttıkları tespitlerine yer verilmiştir...
Konya'da ... Holding A.Ş.'ye karşı açılan aynı mahiyetteki yüzlerce davadaki tespitlerden, davalı şirket temsilcilerinin ve görevlilerinin, davacıdan üyelik vaadiyle para tahsil etme eylemlerinin, haksız fiil teşkil ettiği ve bu hususun Yargıtay uygulamalarıyla da kabul gördüğü bilinmektedir.
6101 s. Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Sekli Hakkında Kanun'un 5/1. maddesine göre de, "(1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce islemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanasımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden baslayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düsürücü süre veya zamanasımı süresi dolmuş olur." Bu nedenle dava konusu ihtilafa (paranın en son tahsil edildiği tarihte yürürlükte olan) mülga 818 s. BK'nin 60. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Mülga 818 s. BK'nin 60/1-2. maddesine göre de haksız fiil halinde, "Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur."
Mülga 765 s. TCK'nin 503/1. maddesine göre, "Bir kişiyi kandırabilecek nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlayan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve sağladığı haksız menfaatin bir misli kadar ağır para cezası verilir."
Mülga 765 s. TCK.nin 102/4. maddesine göre de, "Beş seneden ziyade olmamak üzere ağır hapis veya hapis yahud sürgün veya hidematı ammeden muvakkaten mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını müstelzim cürümlerde beş sene" geçmesiyle kamu davası ortadan kalkar."
Yargıtay HGK’nun 16.04.2008 gün ve ... E. ... K. sayılı (ve benzer mahiyette 07.02.2024 gün ve ... E. ... K. sayılı) emsal içtihadına göre de, "Uzamış zamanaşımı süresi olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Bu kuralın dayanağı, somut olay bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesindeki “Müruruzamanın başlangıcı tamamiyle icra olunmuş cürüm ve kabahatler hakkında fiilin vukuu gününden… itibar olunur.” Hükmüdür. Öte yandan, aynı Kanunun 104. maddesinde zamanaşımının kesildiği haller için salt ceza davaları yönünden öngörülen ‘yarı oranında uzama’ kuralı, hukuk davalarında uygulanmaz."
Yargıtay . HD.nin 02.05.2014 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre ise, "Kısmi dava açılmış olması halinde, zamanaşımı yalnızca açılmış olan kısım için kesilir, ek davanın da zamanaşımı süresi dolmadan açılması şarttır. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden ıslahla artırılacak olan miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Aksi takdirde, karşı taraf, artırılan miktarın zamanaşımına uğradığını def’i olarak ileri sürebilir."
Yukarıda yazılı yasal düzenlemeler ve emsal Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı ...Ş.'nin (görevli ve yetkililerinin) haksız fiil teşkil eden eylemine uygulanması gereken 3 ayrı zamanaşımı süresi mevcuttur. Bunlar; (fiilin)zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak olan 1 yıllık, haksız fiil tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan 10 yıllık ve ayrıca zarar verici eylemin suç teşkil etmesi halinde yine haksız fiil tarihinden itibaren uygulanacak olan uzamış ceza zamanaşımı (somut olayda 5 yıl) süresidir. Buna göre haksız fiil teşkil eden dava konusu ihtilafa, fail (parayı tahsil eden şirket) ve zarar veren fiil (para tahsil etme eylemi) biliniyorsa 5 yıl, sonradan öğrenilmişse 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Davacının para yatırdığı şirketi ve para tahsil eylemini sonradan öğrenmesi söz konusu olmadığından 5 yıllık zamanaşımı süresi esas alınmıştır.
Mahkememizce ayrıca, Yargıtay . HD'nin yukarıda yazılı görüşünün aksine, Yargıtay HGK’nun 07.02.2024 gün ve ... E. ... K. ve Yargıtay HGK’nun 16.04.2008 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihatları gereğince 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin yarı oranında uzama kuralının hukuk davalarında uygulanamayacağı (5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin 7,5 yıl olarak uygulanamayacağı) kabul edilmiştir.
Dosyada mevcut 22/03/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre davacının davalı şirkete en son 11/06/1998 tarihinde para yatırdığı belirlendiğinden, Mahkememizce de en son işlem (ve haksız fiil) tarihinin 11/06/1998 olduğu kabul edilmiş, bu davanın açıldığı 28/12/2007 tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve davalı tarafın cevap dilekçesiyle zamanaşımı itirazında bulunduğu görüldüğünden, davacının davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay . HD’nin 11.07.2023 gün ve ... E. ... K. emsal içtihadına göre, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi halinde yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekli ise de;
Yargıtay . Hukuk Dairesi, 3332 s. Yasanın yürürlüğe girdiği 07/12/2019 tarihine kadar uzun süreler boyunca, somut dava ile benzer uyuşmazlıklarda, davalıların zamanaşımını ileri sürmelerinin hakkın kötüye kullanılması olduğu görüşünü kabul etmiştir (Örneğin ; Yargıtay . HD.nin 02/10/2014 gün ve ... E. ... K., 03.04.2014 gün ve ... E. ... K., 30.05.2016 gün ve ... E. ... K., 29/09/2016 gün ve ... E. ... K., 05/04/2018 gün ve ... E. ... K., 07/05/2018 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamları gibi.) İlk derece mahkemeleri tarafından da (sonradan Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 3332 s. Yasanın Geçici 4. maddesinin 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe girmesine kadar) bu uygulama uzunca bir süre aynen benimsenmiştir.
Yargıtay . HD.'nin 29.04.2024 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadı ile zamanaşımı hakkındaki önceki uygulamasından dönülerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği görüşü kabul edilmiş ve Mahkememizce de gerek Yargıtay'ın gerekse ilk derece mahkemelerinin önceki görüş ve uygulamalarından dönerek yeni karar ve uygulamaya geçmelerinin hukuken mümkün olduğu sonucuna varılarak, güncel içtihatların derdest davalara uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Ancak, Yargıtay'ın ve ilk derece mahkemelerinin çok uzun süre istikrar kazanmış uygulamalarına güvenerek dava açan davacıların, bu davalar derdest iken yargı kurumlarının hukuki görüş değişikliği (ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermeleri) sonucu, ayrıca (karşı tarafın yaptığı) yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilmelerinin, adalet ve hakkaniyet prensipleri ile hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik prensiplerine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle Mahkememizce davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasına rağmen, adalet ve hakkaniyet prensipleri ile hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik prensipleri gereğince davalı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-DAVACININ DAVASININ HER İKİ DAVALI YÖNÜNDEN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN GEÇMESİ NEDENİYLE REDDİNE,
2-Bu dava için önceki ve sonraki yargılama sırasında peşin alınan toplam 833,70 TL. nispi karar ve ilam harcından, karar tarihi itibariyle alınması gerekn 427,60 TL. maktu ret karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 406,10 TL. harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ile gerekçeli karar tebliği için davacı avansından yapılacak olan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılardan ... Holding A.Ş. vekilleri için davalı şirket lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re'sen davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalılardan Bera Holding A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ( 2 ) hafta içerisinde, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/10/2024

Başkan ... Üye ... Üye ... Katip ...

UYAP Entegrasyonu