T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : Esas
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2023
KARAR TARİHİ : 16/10/2024
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2024
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ait olan ... plakalı aracın 15.07.2023 tarihinde trafik kazasına karışmış olduğun, söz konusu araç, kaza nedeniyle ağır hasar almış ve pert total işlemi gördüğünü, davalı şirket ile davacı arasında akdedilen kasko poliçesi kapsamında araç gerçek değerinin davalıca ödenmesi gerekmekte olduğunu, bahse konu kazadan sonra davacı tarafından davalıya başvuru yapılmış olup, davacının hasar tazminatı ödenmeyeceğinin bildirilmiş olduğunu, söz konusu aracın kasko poliçesini tanzim eden davalı şirket olup, rayiç değer üzerinden davacıya sorumluluğu bulunmakta olduğunu, davacının işbu mağduriyetini gidermek adına işbu davayı ikame etmeden ilk olarak davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olup sigorta şirketince herhangi bir cevap verilmediğini, akabinde Kayseri Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılmış ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı sigorta şirketin sorumluluğun bulunması adına işbu davayı açma zarureti hasıl olmuş olduğunu, davacı tacir olup, dava konusu araç da şirket defterlerinde kayıtlı olduğundan işbu davaya bakmakla görevli mahkemenin, Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı sigorta şirketi, davalının kasko poliçesini yapan sigorta şirketi olduğunu, kasko poliçesinde davalı sigorta şirketinin araç rayiç değeri ile sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, rayiç bedeli ise aracın günün şartlarında ne kadar ederi olduğunu gösteren bir değer olduğunu, yıldan yıla değişebileceği gibi, ekonominin durumuyla birlikte de değişiklik göstereceğini, davalı sigorta şirketi haksız olarak taleplerini yerine getirmediğini, davacının, dava konusu olan ... plakalı aracı hasarlı haliyle 280.000,00 TL karşılığında dava dışı... satmış olduğunu, Mahkemece bilirkişi marifetiyle ... plakalı aracın rayiç değerinin hesaplanarak, aracın rayiç değerinden sovtaj bedeli olan 280.000 TL nin mahsubu sonucunda bakiye araç rayiç değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davalı sigorta şirketinin, haksız olarak taleplerini reddettiğini ve reddetme gerekçesine de davacıya göndermiş olduğu cevabi yazı da yer vermediğini, dava konusu araca ilişkin hasarın teminat dışında kaldığını sigorta şirketinin somut deliller ispat etmesi gerekmekte olduğunu, bu konuda ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu, bu hususa ilişkin olarak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/242 Esas, 2016/5033 Karar sayılı ilamının, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/242 Esas, 2016/5033 Karar sayılı ilamının dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın kabulü ile; davacıya ait olan ... plakalı aracın 15.07.2023 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı olarak davalı şirketçe aracın rayiç bedeli ödenmediğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL (bakiye araç rayiç değeri, pert farkı tazminatı) maddi tazminatın trafik kazasının davalı sigorta şirketine ihbar edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; : Davacı şirketin yerleşik adresi Küçükbakkalköy, Kayışdağı Cd. No:1, Ataşehir/İstanbul olduğundan yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olup iş bu sebeple yetkisizlik kararı verilerek davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafça her ne kadar Ticaret Mahkemesinde dava ikame edilmiş ise de görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, bu kapsamda 17. Hukuk Dairesi E. 2015/7027 K. 2015/10725 T. 15.10.2015 kararının dikkate alınması gerektiğini, zamanaşımı itirazları olduğunu, davacı tarafından hmk hükümlerine aykırı olarak sunulan dava dilekçesindeki açıklamaları kabul etmediklerini, Mahkeme tarafından davacı taraftan bu eksikliğin giderilmesine ilişkin ara karar oluşturulmasını talep ettiklerini, davacı tarafından sunulacak olan yeni delil listesine ilişkin beyan ve itirazda bulunma hakkını saklı tutarak delil olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde gösterilen deliller taraflarına tebliğ edilmemiş olmakla anılan delillerin taraflarına tebliğini talep eder bu aşamada karşı beyanda bulunma hakkını saklı tuttuklarını, ... plakalı araç davalı sigorta şirketi nezdinde ... no.lu Genişletilmiş - Kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, gerçekleşen kazanın davalı sigorta şirketine ihbarı üzerine şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını, dava dilekçesinde her ne kadar ödeme yapılmadığından ilamsız icra takibi başlatıldığı belirtilmişse de söz konusu iddiaların haksız ve dayanaksız olduğunu, borcun, muaccel hale gelmediğini, davacı sigortalının, davalı sigorta kuruluşunun Kanun ve Genel Şartlarda belirlenen haklarını kullanmasına izin vermemiş olması karşısında, davalı sigorta kuruluşunun tazminat ödeme borcunda temerrüde düşmüş olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, Sigorta sözleşmeleri her iki tarafa da görevler yükleyen ve tamamen iyi niyete dayanan sözleşmeler olduğunu, davacı tarafından borç muaccel olmadan davanın açılmasının TMK M. 2 iyi niyet ilkesi ile bağdaşmadığını, dolayısıyla kasko genel şartları ve ttk hükümleri mucibince yasal sürecin tamamlanması beklenmeden davanın açılması usul ve yasaya aykırı olup iş bu davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilecekse; öncelikle TTK 1409 ve 1459 madde hükümleri, sebepsiz zenginleşme yasağının sigortacılıktaki tezahürleridir ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğu “gerçek zarar” ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, dosyanın bilirkişiye tevdi ile davalının poliçe limitleri ile sınırlı sorumlu olduğu hususu dikkate alınarak; aracın onarım bedelinin, pert ve sovtaj değerlerinin ayrı ayrı hesaplanmasını, eğer aracın onarımına karar verilecekse poliçedeki muafiyetlerin uygulanmasını; tam rayiç ödenmesine karar verilmesi halinde ise aracın hurdası davalı sigorta şirketine ait olacağından tüm hak mahrumiyetlerinden ari bir biçimde aracın sigorta şirketine devri şeklinde hüküm kurulması gerekmekte olup, bu hususların dikkate alınmasını Mahkemeden talep ettiklerini, aksi taktirde sebepsiz zenginleşme hükümlerinin ortaya çıkacağının sabit olduğunu, davaya konusu poliçenin, muafiyetli bir poliçe olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile cevap dilekçesinde izah edildiği üzere davalı şirketin sorumlu tutulması ve dosyanın bilirkişiye tevdi halinde yapılacak hasar bedeli hesaplamasında davacı ile akdedilen poliçede var olan muafiyetlerin dikkate alınması gerekmekte olduğunu, davacı tarafından dosyaya, aracın onarıldığına dair fatura sunulmadığından davalı şirket kdv'den sorumlu olmadığını, yedek parça ve işçilik bedellerine iskonto uygulanması gerektiğini, davacı ile davalı şirket ile arasındaki ilişki ticari bir nitelik arz etmediğini, tazminatın biçimi ile ilgili borçlar kanunun haksız fiil hükümlerine yollama yaptığı ve borçlar kanununda düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda uygulanacak faizin yasal faiz olduğu dikkate alındığında başvuru sahibi vekilinin avans faizine hükmedilmesinin haksızlığının ortada olduğunu, bu kapsamda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/17969 2019/7170 Karar Tarihi: 10.06.2019 kararının dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, 15.07.2023 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacıya ait olan ... plakalı araçta oluşan hasar nedeni ile davacıya eksik rayiç bedel ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise miktarı ve davalının bu zarar talebinden sorumlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Allianz Sigorta Şirketine, Bünyan Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 23/06/2024 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; "Davacının rayiç bedel tespitinin, gerekli ihbarı 04.09.2023 tarihinde yapması ve akabinde davalı yan tarafından 07.09.2023 tarihinde ödeme talebine yönelik herhangi bir açıklama yapılmaksızın olumsuz geri dönüş yapılmış olmasından dolayı yerinde olduğu ve dosyada mevcut gerek davacı yanın sunmuş olduğu fatura ve sovtaj (hasarlı haldeki araç bedeli) bedeli araştırmaları, gerekse davalı yanın yapmış olduğu sovtaj çalışmalarının değerlendirilmesi sonucu araç sovtaj bedelinin 325.000 TL olduğu, araç rayiç bedelinin ise 990.000 TL olduğu, Kaza öncesi serbest piyasa rayiç değerinin Sigorta Gözlem Merkezi Kasko Değer Listesi Arşivine göre 765.625 TL olduğu, Dava konusu ... plaka sayılı araçta meydana gelen hasarın davalı yan tarafından atanan Eksper tarafından en az 825.420,55 TL olarak belirlendiği ve söz konusu bedelin kaza tarihine göre uygun olduğu; Davacının talebinden davalının sorumlu olduğu, ... plaka sayılı aracın hasarsız halinin piyasa rayiç değerinin 990.000 TL olduğu, pert işleminde emsal hasarlı araç (sovtaj) bedelinin 325.000 TL olarak değerlendirildiği, aşağıda hesabı sunulan Bakiye Hasar Bedeli, hasar onarım bedelinden düşük olduğundan pert-total işlemi uygulanmasının yerinde bir karar olduğu, Bakiye Hasar Bedeli = Hasarsız Araç Rayiç Bedeli - (Allianz Sigorta Şirketi'nce Yapılan Ödeme +Sovtaj Bedeli) Bakiye Hasar Bedeli = 990.000 - ( 0 + 325.000) Bakiye Hasar Bedeli = 365.000 318.000 Bakiye Hasar Bedeli = 665.000 TL olduğu " sonuç ve kanaatine varıldığının bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davanın konusu TTK 4. maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir. Ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Mahkemenin görevli olması HMK'nun 114/1-c. maddesi gereğince bir dava şartıdır ve 115. maddesi gereğince de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun'un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun'un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin... sayılı ilamında “….Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir…. davalı sigorta şirketi tacirdir. Davacının tüketici sıfatına sahip olup olmadığı, sigortalı aracın ticari araç olup olmadığı saptanarak görevli mahkemenin tespit edilmesi gerekir. Bir başka anlatımla davacının tüketici olması, aracın hususi otomobil niteliği bulunması halinde uyuşmazlığın çözüm yeri tüketici mahkemesi iken davacının tüketici sıfatına sahip olmaması, aracın ticari araç olması halinde uyuşmazlığın çözüm yeri ticaret mahkemesi olacaktır. Davaya dayanak yapılan kasko sigorta poliçesinden ve araç ruhsatından sigortalı aracın otomobil olduğu, kullanım tarzının hususi olarak belirtildiği görülmüştür. Davacının tacir olduğuna ilişkin bir iddia ve delil ise dosyada yer almamaktadır. Bu durumda davacı tüketici sıfatına haizdir. Hal böyle olunca mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin sigorta ilişkisi olduğu, davacının ticari ve meslek amaçlı hareket etmediği, tüketici sıfatına haiz bulunduğu, sigortalı aracın hususi otomobil olduğu, işbu tazminat davasının tüketici mahkemesinin görevi alanında kaldığı gözetilerek davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denildiği görülmüş olup iş bu davada her ne kadar davacı vergi dairesinin yazı cevabına göre tacir ise de, davacıya ait aracın trafik tescil kaydına göre kullanım amacının hususi olduğu ve kazanın kişisel amaçlı kullanım esnasında meydana geldiğinin belirtilmesi ile ( beyanlarda davacının kızının aracı kullandığı esnada kazanın meydana geldiği ifade edilmekle ticari amaçlı bir kullanım olmadığı anlaşılmıştır) davacının gerçek kişi olarak söz konusu araca ticari amacı olmadan kendi hususi kullanımı amacı ile sahip olduğu ve davalı ile ilişkisinin bu kapsamda tüketici ilişkisi olduğu anlaşılmış ve bu nedenle dava konusu tazminat talebi yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK'nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK'nun 331/2. maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Tüketici Mahkemesinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK'nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Tüketici Mahkemesi'ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Tüketici Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Mahkememsinde Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Tüketici Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/10/2024
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!