T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
Av.
Av.
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2024
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2024
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında toplam 660 adet çelik kapının birim fiyatı 1.800-TL üzerinden toplam 1.188.000,00-TL bedel karşılığında satışının yapılacağına dair sözleşme 09.09.2021 tarihinde imzalandığını, sözleşme tarihi itibariyle 300.000,00 TL ödendiğini, kalan tutarın ise ürünlerin sevkiyatından önce ödenmesi şeklinde anlaştıklarını, sözleşme tarihinden bu zamana kadar müvekkil şirket ne kadar çelik kapı istediyse öncesinden istediği kısmi kapı adeti tutarınca ödemesini yapıp kapıları o şekilde teslim aldığını, bugüne kadar toplam 613 çelik kapı teslim edilmiş olup karşılığında 1.103.400 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin bu zaman kadar sözleşmenin kendisine yüklediği edimi anlaşmaya bağlı kalarak zamanında yerine getirdiğini, dava tarihi itibariyle müvekkil şirketin davalı şirketten 47 adet çelik kapı alacağı kaldığını, sözleşme bu güne kadar hiçbir sorun ve sıkıntı olmadan yerine getirilmekte iken müvekkil şirketin kalan çelik kapı alacağını davalı şirketten yine sözleşmede bu güne yaptıkları gibi bedelini öncesinden tamamlamak üzere talep etmesine rağmen davalı şirket çelik kapı bedellerinin arttığından bahisle ancak yeni bedel üzerinden satış yapabileceğini söylediğini ve akabinde de kalan çelik kapıları müvekkiline teslim etmediğini, bu sebeple müvekkilinin aynen ifadan vazgeçerek sözleşme gereği uğradığı tüm müspet zararın tespit edilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin davalının temerrüt tarihi dikkate alınarak işletilecek ticari reeskont faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde kendisinin tüm edimlerini anlaşmaya bağlı olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin ise kötüniyetli biçimde hareket ettiğini bildirmiş ise de, bu hususun tamamen soyut ve asılsız olduğunu, zira davacının kendisinin de belirttiği üzere taraflar arasında 660 adet çelik kapının satışına ilişkin bir sözleşme yapılmış ve müvekkil firma tarafından 613 adet çelik kapının tesliminin davacıya sağlanmış olduğunu ve bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, bilindiği üzere ülke genelinde son zamanlarda yaşanan ekonomik bunalım sürecinin hem hammadde fiyatlarına hem de döviz kurlarına olumsuz etkisi olmuş bu durum ticari hayatı da derinden etkilediğini, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarihten sonra ortaya çıkan ve ülke genelinde tüm sektörleri etkileyen bunalım sürecinden müvekkil şirket de olumsuz etkilendiğini, nitekim müvekkil firma üretim alanında faaliyet göstermekte olup hammadde fiyatlarında meydana gelen öngörülemez artış nedeniyle üretim neredeyse durma aşamasına geldiğini, sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkan ekonomik sorunlar sözleşme maddelerinin müvekkili tarafından ifasını neredeyse imkansız hale getirdiğini, sözleşme temelinin çökmesine yol açtığını, sözleşmenin kurulması sırasındaki şartlar sonradan esaslı surette değişmişse bu halde ahde vefa ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalınması sözleşme adaleti ilkesini zedeleyeceğini, somut olay incelendiğinde taktirde ülke genelinde meydana gelen hammadde ve döviz kurundaki öngörülmez artış neticesinde müvekkilin ilk anlaşılan fiyat üzerinden ürün satımına devam etmesinin beklenmesi hakkaniyet ilkesine aykırılık teşkil edeceğini, davacı taraf dava dilekçesinde müvekkilin haklı bir neden olmaksızın çelik kapıları göndermediğini belirtse de, bu iddianın gerçek dışı olup sözleşme şartları sözleşme imzalandıktan sonra önemli ve öngörülemez biçimde değişmiş olduğunu müvekkil sözleşme fesih iradesini iade dekontu vasıtası ile karşı tarafa yazılı biçimde iletmiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER:
Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne talimat yazılarak davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi ... 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi ... 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında 09.09.2021 tarihinde karşılıklı olarak anlaşarak 17 maddelik daire giriş için 660 adet çelik kapı yapım sözleşmesi imza altına alındığı, davaya konu 660 adet çelik dış kapının 633 adedi fatura kesilerek davacıya teslim edildiği, ayrıca sözleşme dışı (fiyatı farklı 5 adet çelik kapı yine fatura karşılığı davacıya teslim edildiği tespit edildiği, dava dilekçesinde teslim edilmeyen 47 olarak belirtilmiş olup belgelere göre hatalı olduğunun görüldüğü, davacının buna karşılık sözleşme gereği 300.000. 00 TL avans ve 861.000.00 TL (5 adet farklı kapının) bedeli olmak üzere 1.161.000.00 TL ödediğinin tespit edildiği, davacı ve davalının cari hesabında davacının davalıya 5.430.00 TL borcu olduğunun tespit edildiği, davalının 21.04.2022 tarihinde çelik yapı malzemeleri olan saç, MDF, kilit, boya fiyatlarına zam geldiğini belirterek 27 adet çelik kapıyı sözleşme gereği kabul edilen fiyattan davacıya teslim etmediği, sözleşmede herhangi bir fiyat artışı maddesinin bulunmadığının görüldüğü, ancak davacının teslim edilmeyen çelik kapıların yerine 1 adet kapı bedeli olarak 3.194.00 TL ödediğinin tespit edildiği, davalının sözleşme gereği teslim etmediği çelik kapı sayısının 27 adet olduğu, 27 adet kapının davalıya sözleşmedeki her iki tarafın mutabık kaldığı ve son kesilen fatura göz önüne alınarak KDV dahil 1.800,00 TL x 27 = 48.600,00-TL'lik toplam fiyattan davacıya teslim edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı taraf vekillerince itiraz edilmesi üzerine mahkememizce Bakırköy 2. ATM'ye ek talimat yazılarak taraf vekillerinin rapora yönelik beyan ve itirazlarının ve özellikle hesap hatalarının değerlendirilmesi bakımından ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 08/05/2023 tarihli ek rapor dosyaya ibraz edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi ... 08/05/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı ile davalı arasında 09.09.2021 tarihinde karşılıklı olarak anlaşarak 17 maddelik daire giriş için 660 adet çelik kapı yapım sözleşmesi imza altına alındığı, davaya konu 660 adet çelik dış kapının 633 adedi fatura kesilerek davacıya teslim edildiği, ayrıca sözleşme dışı (fiyatı farklı 5 adet çelik kapı yine fatura karşılığı davacıya teslim edildiği tespit edildiği, dava dilekçesinde teslim edilmeyen 47 olarak belirtilmiş olup belgelere göre hatalı olduğunun görüldüğü, davacının buna karşılık sözleşme gereği 300.000,00 TL avans ve 861.000,00 TL (5 adet farklı kapının) bedeli olmak üzere 1.161.000,00 TL ödediğinin tespit edildiği, davacı ve davalının cari hesabında davacının davalıya 5.430.00 TL borcu olduğunun tespit edildiği, davalının 21.04.2022 tarihinde çelik yapı malzemeleri olan saç, MDF, kilit, boya fiyatlarına zam geldiğini belirterek 29 adet çelik kapıyı sözleşme gereği kabul edilen fiyattan davacıya teslim etmediği, sözleşmede herhangi bir fiyat artışı maddesinin bulunmadığının görüldüğü, ancak davacının teslim edilmeyen çelik kapıların yerine 1 adet kapı bedeli olarak 3.194.00 TL ödediğinin tespit edildiği, birim başı fark 1.394,00 TL olup 29 kapı için 1.394,00 x 29 = 40.426,00-TL davacı tarafından fazla ödeme yapıldığının alınan faturadan tespit edildiği, davalının sözleşme gereği teslim etmediği çelik kapı sayısının 27 adet olduğu, 29 adet kapının davalıya sözleşmedeki her iki tarafın mutabık kaldığı ve son kesilen fatura göz önüne alınarak KDV dahil 1.800,00 TL x 29 = 52.200,00-TL'lik toplam fiyattan davacıya teslim edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Davalının 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defter ve belgeleri üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi ... 15/11/2023 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi Prof. Dr. ... 15/11/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalının ticari defterlerinde davacıya 1.167.030,01 TL tutarında satış yapıldığı ve karşılığında 1.167.030,01 TL tahsilat yapıldığı, davacıdan herhangi bir alacağının kayıtlı olmadığının tespit edildiği, taraflar arasında yapılan dava konusu sözleşmeye göre davalının davacıya 660 adet çelik kapı teslim etmesi gerektiği, rapor içindeki tabloda belirtildiği üzere davalının davacıya 635 adet kapı teslimi yaptığı, ancak bu kapıların 5 adedinin sözleşme dışı kapı olduğunun görüldüğü, hal böyle olunca davalının sözleşme kapsamında teslim 660 adet - 630 adet = 30 adet kapıyı eksik teslim ettiğinin anlaşıldığı, davacı tarafın davalının sözleşmeyi haksız yere feshettiğini ve zarara uğradığını belirterek davalıdan zarar talep ettiği, davacının zararının; sözleşmeye konu olan çelik kapıların başka bir kişiden alınması nedeniyle o kişiye yapılan ödeme ile sözleşmedeki bedeli arasındaki fark kadar olacağı, dosyadaki belgeler incelendiğinde davacının dava dışı bir şirketten dava tarihinden sonra 07.11.2022 tarihinde 3.194 TL bedelle 50 adet çelik kapı aldığına ilişkin fatura bulunmadığı, söz konusu faturadaki bedelin hesaplamada dikkate alınması durumunda davacının zararının (3.194,00 TL - 1.800 TL) x 30 adet = 41.820 TL olacağı, dosyaya sunulan faturanın tarihinin dava tarihinden sonraki bir tarih olması ve sözleşmenin fesih tarihinin veya dava tarihinin esas alınması gerektiği yönünde mahkemede kanaat oluşması durumunda; aynı nitelikteki bir çelik kapının sözleşmenin fesih tarihindeki veya dava tarihindeki fiyatı tespit edilerek sözleşmede kararlaştırılan KDV dahil 1.800 TL fiyat arasındaki fark (raporumuz içinde formülleştirilmiştir) teslim edilmeyen 30 kapıya uygulanarak hesaplanması gerektiği belirlenmiştir.
Dosyanın bir makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek, sözleşmenin davalı tarafından fesih edildiği tarih olan 27/04/2022 tarihindeki sözleşmede niteliği belirtilen 30 adet çelik kapının piyasa rayiç fiyatı belirlenerek davacının talep edebileceği müspet zararın hesabına ilişkin rapor düzenlenmesine karar verilmiş olup, 19/05/2024 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Makine mühendisi bilirkişi ... 19/05/2024 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olacak özelliklerde 1,20 mm kalınlıkta sıcak haddelenmiş bükme kapı kasası ve iki yüzü mdf levhalardan yapılmış iç kapı ne kanadı yapılması ve izalasyon malzemesi olarak cam yünü olacak şekilde aksesuar dahil fesih tarihi itibariyle (27.04.2022) malzeme ve işçilik toplamının %42 oranında artış olacağı buna göre 1ADET kapının fiyatı 1.800 TL iken fesih tarihi itibariyle (27.04.2022) 2.556 TL (KDV Dahil) edebileceğinin tespit edildiği, fesih tarihi itibariyle sözleşmede niteliği belirtilen aynı özellikteki 30 adet kapının ise toplam bedelinin 30x2.556 TL = 76.680 TL (KDV Dahil) olabileceği belirlenmiştir.
Davacı vekilince 10/06/2024 tarihli ıslah dilekçesi verilerek dava dilekçesinde 1.000,00-TL olarak talep edilen alacak miktarının 75.680,00-TL artırılarak toplam 76.680,00-TL'ye yükseltildiği ve eksik harcın ikmal edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi zarar istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 125. maddesi, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Müspet zarar; sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla; sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza, seçimlik ceza, eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır.
Menfi zarar ise; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus 6098 sayılı TBK'nın 125/son maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Menfi zarara, dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.
Somut olay incelendiğinde; davacı tarafından,taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği müvekkilinin davalı tarafa bir miktar ödeme yaptığını, 613 adet çelik kapının teslim edildiğini ancak 47 adet çelik kapının ise teslim edilmediğini,sözleşmenin davalı tarafından fesedilerek müvekkili tarafından yapılan ödemenin iade edildiği, teslim edilmeyen 47 adet çelik kapıyı müvekkilinin günümüzdeki piyasa fiyatından almak zorunda kalacağı beyan edilerek menfi zararın davalıdan tahsili istenmiştir.Davalı vekili tarafından ise sözleşme imzalandıktan sonra sözleşme şartlarının önemli ve öngörülemez şekilde değiştiğini, çelik kapı üretiminde kullanılan hammadde fiyatlarının neredeyse iki misline çıkarıldığını, bu nedenle müvekkilinin sözleşmeyi fesih iradesini para iadesi dekontuyla karşı tarafa yazılı olarak ilettiğini beyan edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3 Hukuk Dairesinin ... sayılı ilamında;''... Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararlarında belirtildiği üzere; Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Türk hukukunda da öteden beri MK.nun 2 ve 4. maddesinden de esinlenilerek, hem Clausula Rebus Sic Stantibus ilkesi, hem de İşlem Temelinin Çökmesi Kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir.
6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlemiş, “ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.Maddeye göre "uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması hâlinde borçlu, sözleşmeden dönebilir; sürekli edimli sözleşmelerde ise kural olarak, fesih hakkını kullanır.” denilmektedir. Buna göre yapılan değerlendirmede sözleşme süresi de nazara alındığında, davalı tarafça uyarlama konusunun dava yoluyla ileri sürülmediği, davalının piyasa şartlarındaki değişikliği ileri sürerek belli bir süre sözleşme dışı daha yüksek birim fiyat uygulaması talebinin hem sözleşme hükümleri hem maddi hukuk hükümlerine nazaran haklı bulunmadığı...''gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Somut davada, davalı tarafından sözleşmenin uyarlanması dava yoluyla ileri sürülmediğinden emsal istinaf kararı da gözetilerek davalının bu yöndeki beyanına itibar edilmemiştir.Davacı tarafça sözleşmedeki bir miktar çelik kapının teslim edilmemesi nedeniyle yeni alınacak çelik kapıların güncel piyasa fiyatından alınacağı belirterek kaçırılan fırsat nedeniyle oluşan menfi zarar istenmektedir.Kaçırılan fırsat nedeniyle menfi zararda, fesihten itibaren makul sürede sözleşme konusu ürünün bedel dışında aynı şartlarda yapılacak sözleşme sonucu ödenecek bedel ile davalıyla sözleşme yapılmamış olsaydı en yakın hangi fiyatla yapılabileceği bedel arasındaki fark olup bu fark bedelini davacı davalıdan menfi zarar kapsamında isteyebilir.Mahkememizce öncelikle tarafların defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak teslim edilmeyen çelik kapı sayısının belirlenmesi yoluna gidilmiş olup davacı defterlerine göre teslim edilmeyen çelik kapı sayısının 29 adet olduğu,davalı defterlerine göre ise 30 adet olduğu tespit edilmiştir. Mal teslimini ispat yükü davalı tarafta olduğundan sözleşmeye göre davacıya 30 adet çelik kapı teslim edilmediği kanaatine varılmıştır.Mahkememizce sözleşmeye göre 30 adet çelik kapının sözleşmenin fesih tarihi itibariyle piyasa rayiç fiyatı üzerinden hesaplanması hususunda makina mühendisi bilirkişiden rapor talep edilmiş olup, düzenlenen raporda bir adet çelik kapı fiyatı 2.556,00-TL olarak tespit edilmiş, sözleşme gereği 1 adet çelik kapı davacıya 1800,00 TL den satışı yapıldığından davacı tarafından aradaki bedel kadar tazminatın davalıdan talep edilebileceği, mahkememizce yapılan hesaplamada davacının 22.680,00 TL (2556,00 TL-1.800,00 TL x 30 Adet çelik kapı) menfi zararının oluştuğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 22.680,00-TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemine reddine,
2-Alınması gereken 1.549,27-TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacıdan alınan 80,70-TL peşin harç ile 1.300,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 168,57-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 80,70-TL peşin harç ve 1.300,00-TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; 350,00-TL tebligat ve posta gideri ile 6.000,00-TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 6.350,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 1.878,17-TL'lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/2. Maddesi uyarınca 22.680,00-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine A.A.Ü.T. 13/3. Maddesi uyarınca 22.680,00-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 461,41-TL'lik kısmının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 1.098,59-TL'lik kısmının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
10-HMK'nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2024
Katip
¸E-imzalıdır
Hakim
¸E-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!