3. Ceza Dairesi 2022/23754 E. , 2022/6529 K.EKSIK ARAŞTIRMA INCELEME NEDENIYLE KANUN YARARINA BOZMAYA GIDILMEYECEĞNIDNE TALEBIN REDDI ILAMI TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 43
"İçtihat Metni"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2022 tarih ve 2022/45980 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanık B. S.’ın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2-1. cümle, 7/2-2. cümle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ve aynı Kanun'un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/10/2021 tarihli ve 2021/212 esas, 2021/393 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. 1-Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/01/2022 tarihli ve 2021/10046 esas, 2022/1161 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, suç tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel adlî sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, duruşmadaki tavır ve davranışları nazara alınarak bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkemede kanaat oluşması nedeniyle terör örgütü propagandası yapmak suçundan verilen cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği halde, anılan suç bakımından sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat hasıl olmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek çelişki oluşturulmasında, 2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/3. maddesinde yer alan “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ertelenen sanık hakkında kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,İsabet görülmemiştir.5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 16/03/2022 gün ve 94660652-105-34-25786-2021 -Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.II- OLAY; Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 22.02.2020 suça konu paylaşımlarda bulunulduğu ihbar edilen "A. B." görünen isimli ve "azad.burhan" kullanıcı adlı, ıd numarası belirlenen, 22.02.2020 tarihinde alınan ekran görüntüleri ile suça konu paylaşımlarda bulunulduğu tespit edilen hesabın kullanıcısının; açık kaynaklardan elde edilen teyide muhtaç veriler ve bilgilerin Polnet-EKİP projesi üzerinden yapılan sorgulama neticesinde, iletişim ve nüfus bilgileri ile mernis adresi belirlenen sanık B. S.olabileceğine ilişkin araştırma raporunu içerir İl Emniyet Müdürlüğü Tem Şube Müdürlüğünün 28.03.2020 tarihli yazısı ile gönderilen tahkikat evraklarının, Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğünün 22.04.2021 tarihli fezlekesi ile sunulmasına müteakip Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/42523 soruşturma sayılı evrakına kayıt edilmesi ile sanık hakkında, terör örgütü propagandası yapmak suçundan soruşturma başlatılmıştır. Cumhuriyet savcısınca, 27.04.2021 tarihinde gözaltına alınması, ifadesinin temini ile de mevcutlu getirilmesi talimatı verilen sanık, aynı tarihli ikametinde arama yapılmasına dair Cumhuriyet Başsavcılığının istemi doğrultusunda verilen Bakırköy 3.Sulh Ceza Hakimliğinin 27.04.2021 tarih, 2021/2492 değişik iş sayılı kararı uyarınca 28.04.2021 tarihinde ikametinde yapılan aramada yakalanmıştır. 28.04.2021 tarihinde kollukta müdafii eşliğinde alınan ifadesinde sanık B. S. özetle; bahse konu hesabın kendisine ait olduğunu ve 2009 yılından itibaren kullandığını, kendisi haricinde belirtilen hesabı kullanan başka birisinin bulunmadığını, suça konu paylaşımları kendisinin yaptığını, takip ettiği sayfalardan beğendiği gönderileri paylaştığını ;ancak amacının propaganda yapmak olmadığını ayrıca 2014-2015 yılından sonra bu tarz paylaşımlarda da bulunmadığını, terör örgütlerine fiili ve sözlü bir desteğinin de söz konusu olmadığını, bunların terör örgütüne destek sayılacağını bilse idi paylaşmayacağını beyan etmiştir. Aynı tarihte Cumhuriyet Başsavcılığına mevcutlu götürülen ve Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine tutuklama istemli sevk edilen, Bakırköy 7.Sulh Ceza Hakimliğinin 28.04.2021 tarih, 2021/167 sorgu sayılı kararı ile de tutuklanmasına karar verilen sanık, müdafii eşliğinde yapılan sorgusunda da özetle, hesabın kendisine ait olduğunu, paylaşımları kendisinin yaptığını, emniyette verdiği ifadesinin doğru olduğunu, araştırma raporuna bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.İkametinde yapılan arama esnasında sanıktan ele geçen ve geçici olarak muhafaza altına alınan, Sulh Ceza Hakimliğinin kararına istinaden de incelemesi yapılan cep telefonuna ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığına ibraz edilen 03.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda da özetle; tespiti yapılan hesaptan yapılan bir adet görüntü ile örtüşen bir resmin telefonunda bulunduğu ayrıca telefonda facebook hesabının yüklü olmadığı ama telefona tanımlı maile facebook adlı sosyal medya sitesinden bildirimlerin geldiği belirtilmiştir. Terör örgütü propagandasını yapmak suçundan 3713 sayılı TMK'nın 7/2 ve 5237 sayılı TCK'nın 53. maddelerince yargılamasının temini maksatlı tanzim olunan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 04.05.2021 tarih ve 2021/42523 soruşturma, 2021/360 fezleke no'lu, fezlekesi ile de düzenlenen tahkikat evrakları gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Fezlenin başlık kısmında, suç tarihi 27.04.2021 tarihi olarak belirtilmiştir. Fezleke ile gönderilen tahkikat evrakları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/79058 soruşturma sayısına kayıt edilmiştir. UYAP sisteminden temin edilen 18.05.2021 tarihli adli adli sicil ve arşiv sorgulaması kaydına göre sanığın adli sicil bilgisinde, Bakırköy 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 20.03.2012 tarih ve 2011/517 esas, 2012/253 karar sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.03.2019 tarih ve 2018/18736 soruşturma, 2018/4005 karar sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair iki ayrı kararının bilgilerine yer verilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2021 tarih ve 2021/79058 soruşturma, 2021/23003 esas sayılı iddianamesi ile sanık B. S.'ın terör örgütü propagandası yapmak suçundan, 3713 sayılı TMK'nın 7/2 (1. ve 2.cümle), TCK'nın 53/1, 43 maddelerince cezalandırılması istenmiştir. İddianamenin başlığında suç tarihleri: "20/08/2014, 28/10/2014, 26/01/2015, 30/01/2015, 03/05/2015, 10/05/2015, 20/05/2015, 08/06/2015, 26/06/2015, 29/06/2015, 18/08/2015, 19/08/2015, 28/08/2015, 25/09/2015, 07/11/2015, 10/11/2015, 23/06/2016" tarihleri olarak belirtilmiştir. İddianame anlatımında da özetle; 20.08.2014 ile 23.06.2016 tarihleri arasında yapılan paylaşımlar belirtilerek, sanık B. S.'ın, tespiti yapılan sosyal paylaşım sayfasından herkese açık bir şekilde PKK/KCK, PYD/YPG silahlı terör örgütünü ve örgüt mensuplarını övecek, terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte paylaşımlarda bulunduğu belirtilmiştir. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.05.2021 tarih ve 2021/160 dosya nolu kararı ile iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip mahkemenin 2021/212 esasına kayden yapılan kovuşturmada, 26.05.2021 tarihli tensiple verilen kararla tutuklu olan sanığın adli kontrol tedbiri uygulanmak sureti ile tahliyesine karar verilmiştir. 19.10.2021 tarihinde yapılan duruşmaya sanık ve müdafii birlikte katılmış, SEGBİS sisteminden kayıt altına alınan savunmasında pişman olduğunu beyan eden; Cumhuriyet savcısınca sunulan mütalaa ile de 3713 sayılı TMK'nın 7/2-1 ve 2. cümle, 5237 sayılı TCK'nın 43/1, 53, 63 maddelerince cezalandırılması istenilen ve son sözünde pişman olduğunu yineleyen, müdafii tarafından da öncelikle beraatine karar verilmesi aksi kanaatin hasıl olması durumunda ise hakkında lehe hükümlerin uygulanmasını talep edilen sanığın, duruşma sonunda tefhim olunan hükümle özetle; 3713 sayılı TMK'nın 7/2-1 ve 2 cümle, 5237 sayılı TCK'nın 43/1, 63, 53, 51/1 maddelerince neticeten, 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahkumiyet hükmünün ertelenmesine, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Tefhim olunan hüküm belirtildiği şekli ile; "1-Sanığın Silahlı Terör Örgütünün Propagandasını Yapma suçundan subut bulan eylemine uyan 3713 sayılı yasanın 7/2-1.cümle gereğince suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kastının ağırlığı nazara alınarak takdiren sanığın 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,2-Sanığın Silahlı Terör Örgütünün Propagandası Yapma suçunu 5237 sayılı TCK'nın 6/1-g maddesi kapsamında basın yayın organı kabul edilen sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla işlediği anlaşılmakla TMK'nın 7/2-2. cümle maddesi gereğince, verilen cezadan 1/2 oranında arttırım yapılarak 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,3-Sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamıda değişik zamanlarda birden fazla kez gerçekleştirdiği anlaşılmakla, verilen cezada 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve niceliği dikkate alınmak suretiyle takdiren 1/4 oranında artırım yapılarak 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,4-Sanığa verilen cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK 62 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilip sanığın neticeten 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,5-Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK 63. Maddesi gereğince verilen hapis cezasından mahsubuna,6-Sanığa verilen hapis cezasının sonucu olarak Anayasa Mahkemesinin bu madde hükmüne ilişkin iptal kararı da dikkate alınarak TCK 53/1.maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklar ile (b) bendinde düzenlenen "seçme ve seçilme ehliyeti" hakkından aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezaların infazı tamamlanıncaya kadar; (c) bendinde yazılı "kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri" açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına,7-Sanığın kişilik özellikleri, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasına rağmen yeniden suç işlemiş olması değerlendirildiğinde suç işleme hususundaki eğilimi nazara alındığında, yeniden suç işlemeyeceği hususunda Mahkememize olumlu kanaat gelmediğinden, sanık hakkında takdiren, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına,8-Sanığın duruşmadaki tavır ve davranışları nazara alındığında bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizce olumlu kanaate varıldığından sanık hakkında verilen cezanın TCK 51/1 maddesi gereğince ertelenmesine,Sanık hakkında TCK 51/3 maddesi gereğince takdiren 1 yıl 6 ay 22 gün denetim süresi belirlenmesine,Sanık hakkında 51/4 maddesi gereğince herhangi bir yükümlülük belirlenmesine takdiren yer olmadığında, Sanığa TCK 51/7 ve 8 maddeleri gereğince ihtarat yapılmasına (ihtarat yapıldı)9-Sanık hakkında Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/517 E. 2012/253 K. sayılı ve 05.02.2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açısından, Mahkememiz dosyasındaki suçu denetim süresi içerisinde işlemesi dikkate alınarak, sanık hakkında verilen hükmün açıklanması konusunda gereğinin yerine getirilmesi yönünden, karar kesinleştiğinde karardan bir suretin Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesine karar ilgi tutularak gönderilmesine,...Dair iddia makamının huzurunda, sanık ve müdafinin yüzüne karşı kendilerine tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde... İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere mütalaaya uygun olarak oy birliği ile verilen karar mahkememize mahsus duruşma salonunda açıkca okunup usulen anlatıldı." şeklindedir.İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarih, 2021/212 esas ve 2021/393 karar sayılı gerekçeli kararının başlığında suç tarihi 28.04.2021 tarihi olarak belirtilmiştir. Gerekçeli kararın uyuşmazlık ile ilgili kısımları ise belirtildiği şekli ile;"...Sanığın eylemine uyan 3713 sayılı Kanun'un 7/2 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kastının ağırlığı nazara alınarak takdiren alt sınırdan cezalandırılmasına,, suçun "yayın" niteliğinde olan sosyal paylaşım hesapları vasıtasıyla işlendiği gözetilerek sanığa verilen cezada 3713 sayılı Kanun'un 7/2 (2.cümle) maddesi uyarınca arttırım yapılmış, paylaşımlar arasındaki zaman dilimi ve güdülen amaç nazara alındığında sanığın suçu aynı kast kapsamında teselsülen işlediği anlaşıldığından TCK m.43/1 uyarınca sanığın cezası paylaşım sayısı da dikkate alınarak takdiren 1/4 oranında arttırılmasına ve sanığa verilen cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK 62 maddesi gereğince cezada takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanığın kişilik özellikleri, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasına rağmen yeniden suç işlemiş olması değerlendirildiğinde suç işleme hususundaki eğilimi nazara alındığında, yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaat gelmediğinden, sanık hakkında takdiren, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ve sanığın duruşmadaki tavır ve davranışları nazara alındığında bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizce olumlu kanaate varıldığından sanık hakkında verilen cezanın tck 51/1 maddesi gereğince ertelenmesine ve sanık hakkında TCK 51/3 maddesi gereğince takdiren 1 YIL 6 AY 22 GÜN denetim süresi belirlenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindedir. Cumhuriyet savcısınca dosyanın görüldüsü, 05.11.2021 tarihinde yapılmıştır. 02.11.2021 tarihli kesinleşme şerhinde kararın, itiraz edilmeden, 27.10.2021 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir.Mahkemenin, 03.11.2021 tarihli müzekkeresi ile kesinleşen karar örneği, Bakırköy 3. Asliye Ceza Hakimliğinin 2011/517 sayılı dosyasına gönderilmiştir. Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2021 tarihli müzekkeresi ile de sanık hakkında verilen hükmün 25.04.2012 tarihinde kesinleştiği, ihbar olunan suç tarihinin ise 28.04.2021 tarihi olup, hükmün kesinleşmesinden itibaren başlayan 5 yıllık denetim süresinin geçmesinden sonra suç işlendiği anlaşıldığından ihbar evrakı kapsamında işlem yapılmadığı bildirilmiştir.Süreçte incelenmek üzere dosyayı celp eden Cumhuriyet Başsavcılığının 11.11.2021 tarih, 2021/5523 ilamat nolu yazısı ile sanık hakkında verilen ve ertelenen uzun süreli hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK'nun 53/1 maddesinin (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun altsoy dışında kalan kişiler bakımından infaz tamamlanıncaya kadar uygulanmasına, altsoyu bakımından ise uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilememesi nedeni ile İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/10/2021 tarih 2021/212 esas 2021/393 karar sayılı kararının bozulması hususunda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne ihbar ve görüşte bulunulmuştur. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16/03/2022 gün ve 94660652- 105-34-25786-2021-Kyb sayılı yazısı ile İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/10/2021 tarihli ve 2021/212 esas, 2021/393 sayılı kararının bozulması istenmiştir. UYAP sisteminden yapılan incelemede; sanığın adli sicil kaydında görülen ve süreçte bildirimi de yapılan, Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.03.2012 tarih ve 2011/517 E., 2012/253 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, 06/06/2011 tarihinde kaçak elektrik kullanıldığı iddiası ile elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olduğu ve sanığın elektrik enerjisi borcunu kovuşturma başlamadan önce ödemiş olması nedeni ile TCK 168/1 maddesi gereğince hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı, 15.05.2012 tarihli kesinleşme şerhine göre de kararın 25.04.2012 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI: Terör örgütü propagandası yapmak suçundan, sanık hakkında yürütülen yargılama sonunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ve fakat atılı suçtan hapis cezası ile mahkumiyeti ile cezasının ertelenmesine, hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53/3 maddesinin göz ardı edilerek verilen kararda isabet bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır. IV- HUKUKİ MEVZUAT:Konu ile ilgili hukuki düzenlemeler şöyledir:A-) 5237 sayılı TCK'nın;Hapis cezasının ertelenmesiMadde 51- (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması,b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,gerekir....(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz....(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaMadde 53- (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…),c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz...B- 5271 sayılı CMK'nın Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması Madde 231- ...(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez....(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.C-)6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun;GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunda yapılan değişiklikler karşısında; ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir.(2) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.Belirtilen yasal düzenlemeler ışığında uyuşmazlıkla ilgili olarak;I-) 1 numaralı istem yönünden yapılan incelemede;Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sayılı 10.05.2011 tarih 6-80-90 sayılı 14.12.2010 tarih 4-210-259 sayılı 15.06.2010 tarih 9-117-146 sayılı 23.06.2009 tarih 9-30-177 sayılı gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir. 26.10.1932 gün ve 29-12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, uygulamadaki esaslı yanlışlar ile esasa etkili usul hataları dışında kalan hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasayolu olan kanun yararına bozma yasayoluna gidilemez. Ancak; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.06.2009 tarih ve 2009/9-30 Esas ve 2009/177 Karar sayılı kararında, hakimin bir yasa normunun uygulanıp uygulanmayacağından ibaret ve objektif olan bir değerlendirmeyi yaparken yanılmasının, uygulanmaması gereken bir kuralın uygulanması veya uygulanması gereken bir kuralın uygulanmaması sonucunu doğuracağı ve bu durumda "hukuka aykırılık" söz konusu olacağından, bu tarz durumların takdir hakkı kapsamında kalmadığı, böyle bir durum aleyhine kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda; erteleme istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir kararı kapsamayan veya yasal gerekçe gösterilmeden bu isteklerin reddine veya kabulüne ilişkin olan ve temyiz edilmeden kesinleşmiş bulunan hükümlere karşı, yasaya aykırılıkta bulunulduğundan sözedilerek kanun yararına bozulması olanağı bulunmamaktadır. Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 14.11.1977 gün ve 1977/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı bu yöndedir.Bu bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde ikrarda bulunup pişman olduğunu beyanla davayı takip eden, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uygulanan sanık hakkında; eksik araştırma ve inceleme nedeni ile kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı, bu yasa yolunda araştırmaya yöneltir şekilde hükmün bozulmasının da mümkün olmadığına dair yerleşik uygulamalar ile isteme bağlılık ilkesi de gözetilerek hakimin kanaat ve takdirine ait gerekçelerde çelişkili durum bulunduğundan bahisle yapılan istemin kanun yararına bozmaya konu olamayacağı değerlendirilerek istem reddedilmiştir. II-) 2 numaralı kanun yararına bozma istemi yönünden ise;01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da yaptırımlar, ceza ve güvenlik tedbirleri adı altında yeniden düzenlenmiş, ceza olarak yalnızca hapis ve adli para cezasına yer verilmişken, güvenlik tedbiri olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, eşya ve kazanç müsaderesi, sınır dışı edilme, çocuklara, akıl hastalarına, mükerrirlere ve tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine yer verilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı gibi, “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında yeni sistemde güvenlik tedbiri olarak TCK'nun 53. maddesinde düzenlenmiş bulunan, mahkumiyetin kanuni ve doğal sonucu olan bu hak mahrumiyetleri, kararda gösterilmemiş olsa bile kazanılmış hakka konu olmayacak, bir başka anlatımla aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecektir. Öte yandan, CMK'nun 223. maddesinin 5. fıkrasında, yüklenen suçun sabit olması halinde sanık hakkında mahkumiyet kararı verileceği, 6. fıkrasında ise, yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkumiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunacağı öngörülmüştür. Görüldüğü gibi, mahkumiyet halinde, uygulanması gereken hallerde cezanın yanı sıra güvenlik tedbirine de hükmolunması zorunludur. 5237 sayılı TCK'nın 53/3 maddesinde; "Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir." hükmü açıkça düzenlenmiştir. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın 5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi hukuka ayrılık teşkil etmekle, bu yönden bozma istemi kabul edilmiştir. V- SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.05.2022 tarih ve 2022/45980 sayılı kanun yararına bozma isteminin 2 numaralı bozma istemi yönünden KABULÜNE; İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/212 esas, 2021/393 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, bozma nedeni doğrultusunda hak mahrumiyetine dair hükümden "(c) bendinde yazılı "kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri" açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar" ibaresinin karar metninden çıkarılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!