1. Ceza Dairesi 2023/3269 E. , 2023/2127 K.EK KARAR ILE VEKALET ÜCRETINE HÜKMEDILEMEYECEĞITÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 86
"İçtihat Metni"Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.06.2021 tarihli ve 2021/392 Esas, 2021/1477 Karar sayılı ek kararı ile hükümlü aleyhine katılan lehine 4.080,00 TL vekâlet ücreti ödenmesine ilişkin kararın asıl karar ile hükümlünün 3.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 272 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 10.06.2021 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 13.03.2023 tarihli ve 2021/21992 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 30.03.2023 tarihli ve KYB-2023/32620 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 30.03.2023 tarihli ve KYB-2023/32620 sayılı kanun yararına bozma isteminin;“Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 04.02.2021 tarihli ve 2019/28296 Esas, 2021/1044 Karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, '..Mahkemece hüküm kurulduktan sonra yargılamadan el çekilmiş olacağı, bu aşamadan sonra ek kararla vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin verilen 15.04.2015 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek..' şeklindeki açıklamaya nazaran,Dosya kapsamına göre, Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.05.2021 tarihli kararının kesin olarak verildiği, katılan vekilinin 08.06.2021 tarihli dilekçesi ile vekalet ücreti talebinde bulunması üzerine mahkemesince 10.06.2021 tarihli ek karar ile vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla, kararın kesinleşmesinden sonra ek kararla vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
1. Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2021/392 Esas, 2021/1477 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 3.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 5271 sayılı Kanun'un 272 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 20.05.2021 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Mahkemece kesin nitelikte verilen bu karardan sonra katılan vekilinin talebi üzerine yeniden dosyayı ele alarak inceleme konusu ek karar ile katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
2. Öğretide olağanüstü temyiz olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü kanun yolunun koşulları ve sonuçları, 5271 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesi ile aynı Kanun'un 310 uncu maddesinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un, Kanun yararına bozma başlıklı 309 uncu maddesinin inceleme konusu ile ilgili birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan;"(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir. (3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar."
Şeklindeki düzenlemeler uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için, bu karar veya hükmün hukuken geçerli olması ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
Hâkim veya mahkemenin, kovuşturma aşaması sonucunda verdiği karar ya da hüküm, kanun yolu incelemesi ile ortadan kaldırılmadıkça veya yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü söz konusu olmadıkça aynı davaya bakma imkânı olmadığı hâlde, mahkemenin, yeniden dosyayı ele alarak verdiği karar ya da hüküm hukuken geçersizdir. Bu hüküm veya karar, kural olarak olağan yasa yolu olan itiraz, istinaf ve temyiz yoluna konu olamayacağı gibi olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma yoluna da konu olamaz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 27.10.2009 tarihli ve 2009/206 Esas, 2009/250 Karar sayılı kararında; "...Hukuken geçerli olmayan karar ve hükümlere karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması olanaklı olmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bu nedenlerle kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin bu nedenlerle reddine karar verilmesi” gerektiği kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında inceleme konusu dava dosyasının değerlendirilmesinde; Mahkemece hükümlü hakkında kesin nitelikte adlî para cezasına hükmedilmesinden sonra katılan vekilinin vekâlet ücreti verilmesi yönünden talepte bulunulması üzerine, 10.06.2021 tarihli ek karar ile vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de, Mahkemece hüküm kurulduktan sonra yargılamadan el çekilmesi ve bu aşamadan sonra ek kararla vekâlet ücretine hükmedilemeyecek olması nedeniyle bu ek kararın hukukî değerden yoksun bulunduğu belirlenmiştir.
Hukuken varlık kazanmayan bir kararın kanun yararına bozma istemine konu edilmesi olanaklı değil ise de mevzuatta hukuken geçersiz nitelikteki kararların kendiliğinden yok sayılmasını düzenleyen bir hüküm de bulunmamaktadır. Hukuken geçersiz ve yok hükmündeki kararlar, olağan veya olağanüstü kanun yolları vasıtasıyla, hukuken geçersiz olduklarına ilişkin bir tespit yapılmadıkça şeklen varlığını koruyacaktır.
Yukarıda zikredilen YCGK, 2009/206 Esas, 2009/250 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere hukuken geçerli olmayan, yok hükmünde olan inceleme konusu kararın kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceği belirlenmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.04.2023 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!