T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2024/715
KARAR NO : 2024/791
DAVA : İtirazın İptali ( Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 04/08/2021
KARAR TARİHİ : 18/11/2024
Tarafları yukarıda belirtilen dava hakkında -----Tüketici Mahkemesi'nden verilen 25/05/2023 tarih ve ---- Karar sayılı görevsizlik kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine ----- Bölge Adliye Mahkemesi'nin -----. HD 'nin ---- Esas, ---- Karar numaralı 29/12/2023 tarihli kararı sonrasında ilgili Mahkemece yapılan kesinleşme şerhi ve süresinde yapılan başvuruya bağlı olarak gönderilen ve Mahkememize tevzi edilip başlıktaki esasa kaydı yapılan işbu dava dosyası Anayasa'nın 141/4 ve 6100 Sayılı HMK'nin 30.maddesi gereğince usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek tensiben incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı, ---- bulunan daire için dava dışı ---- ve davalı ile anlaşmıştır ve ---- ŞİRKETİNE ait emlak olarak açtığı ofise giderek ---- antetli kağıda emlak kaparo olarak 2.000,00 TL verdiğini, imzalı kaşeli olarak kendilerinden yazılı belge almıştır. İki gün sonra ise ayrıca 2.000,00 TL ve 16.000,00 TL ---- Bankası hesabına gönderdiğini, söz konusu bu ödeme dekontları dilekçemiz ekinde ve Ceza Mahkemesi dosyasında ibrazlı olduğunu, ayrıca tapuya giderken müvekkilden 12.500,00 TL tapu parası istediğini, Davacıya, "siz sadece imzaya geliniz, biz sizin adına harçları yatıracağız" dediğini, bunların dışında davacı ayrıca eve 5.000,00 TL'lik perde aldığını, söz konusu perdeler satın alınan ev için yapıldığını, Davacı, davalı tarafa toplamda ilk etapta nakit olarak 37.500,00 TL ödeme yapmıştır. Buna ilaveten 7.500,00 TL tutarlı tellallık hizmet bedeli ödendiğini, Davacıyı dolandıran ve zarara uğratan davalı ... ve dava dışı ----- olduğunu, Davalı ...,---- eşi olarak tanıttığını, bu kişiler olay sırasında bahsi geçen sitede ikamet ettiğini, Davalı taraf ---- ile birlikte davrandığını, Davacının zararını da birlikte ödemek zorunda olduğunu, çünkü davalı taraf ve eşi aynı zamanda bu şirkete bağlı kişiler olduğunu, Davacıyı yanıltan davalı taraf aynı zamanda kredi çekmesine sebep olduklarından dolayı da müvekkili zarara uğrattığını, bunun için davacı, 120.000,00 TL kredi çekeceğine 160.000,00 TL çekmesine sebep olduğunu, zira bu nedenle ayrıca sonraki faiz ve ferileri hariç toplam 70.000,00 TL ilave zarara sebebiyet verildiğini, Davacı kredi sebebiyle hali hazırda borcu ödemeye devam ettiğini, Dava dışı firma kendisinin "----- " ismi altında emlak ofis işini yapan bir firma olduğunu, ----- firmadan bayilik aldığını iddia ettiğini, bu iddianın doğru olmadığını ve davalı taraf ile birlik olan gerçek ve tüzel kişiler davacıyı dolandırdığını, söz konusu bu kişiler işlemler sırasında bahsi geçen şirket kaşesi kullanılmış ve danışıklı bir şekilde dolandırıcılık eylemi gerçekleştirildiğini, Davacının imza attığı evraklarda firmanın kaşesi kullanıldığı açık olduğunu, Belirttiğimiz gibi davalı taraf ile ----- ve ---- görüşmelerde bizzat bulunmuş, davacıya güven verdiğini, Davacı, tarafların mobbingi ve yanıltmasıyla, bahsi geçen firmanın köklü bir firma olduğuna inanmış ve gerçek olmayan güven dolayısıyla satın almayı gerçekleştirdiğini, görüşmeler şirket merkezinde davalının da bizzat katılımıyla yapıldığını, gerekirse bu hususlara ilişkin tanıklarımızı da mahkeme huzurunda dinleteceğini, Dava dışı ----, ---- ve davalı ..., müvekkil tarafından şikayet edildiğini, söz konusu kişiler yapılan suç duyurusu üzerine açılan kamu davasında dahi diğer borçlular ile birlikte yargılandığını, söz konusu dosya ----. Ağır Ceza Mahkemesi----- sayılı dosya olduğunu, isimlerini zikrettiğimiz bu şahıslar yargılandığını ve ceza aldığını, ilgili dosyanın celbini de talep ettiğini, söz konusu dosya incelendiğinde davacının basit bir dolandırıcılık olayına karışmadığı, bir şebeke ile karşılaştığı görüleceğini, nitelikli dolandırıcılık fiilleri ile davacıyı yanıltanların başında davalı taraf yer aldığını, açıklamalarda ismi geçen herkes bakımından---- İcra Müdürlüğü -----Sayılı dosya kapsamında takip başlatılmış ancak davalı taraf takibe itiraz ettiğini, bu nedenle iş bu davanın açılması zaruri hale geldiğini, dava şartı olan arabuluculuk süreci anlaşmasız bittiğini: yukarıda açıklamalar kısmında kapsamlı olarak açıklandığı üzere davalı taraf, davacıya karşı hukuksuz davranışlarından dolayı ağır kusurludur ve davacıyı zarara uğrattığını, ayrıca kötü niyet tazminatına esas olması açısından belirtmek gerekir ki suç işlenerek zarar verildiğini, dava şartı açısından, 31.05.2021 tarihinde arabulucuya başvurmuş fakat ilk görüşmede, davalı taraf hiç bir şekilde uzlaşma veyahut tazminat taleplerimiz konusunda ödeme talebinin kabul edilmeyeceği arabulucu huzurunda tarafımıza söylediğini, arabuluculuk süreci 09.07.2021 tarihinde kesin olarak kapanmış olup, iş bu dava bu nedenle zaruri hale gelmiş olup, iş bu dava yukarıda açıklanan nedenlere binaen zorunlu olarak açıldığını, sunulan nedenler ve resen takdir edilecek sair hususlara binaen; Haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı ... davacının iddia ettiği gibi davacı ile dava dışı ---- arasında yapılan gayri menkul alım satım işlemleri sırasında tarafların yanında bulunmadığını, Davacı Davalının alım satım işlemlerine herhangi bir dahili olmadığını, Davacı 12.03.2018 tarihli polis merkezinde verdiği ifadede de alım satım işlemlerini anlatmış ve davalının bu işlemler sırasında olduğuna ilişkin bir beyanda bulunmadığını, sadece Dava dışı ----- mesajda kendisine taşınmazın değerine ilişkin indirim talebini sormak için süre istediğinden bahsettiğini, Davalı dava dışı ---- evli değildir ve bu kişi davalıyı da dolandırdığını, Davacı tarafın tüm iddialar mesnetsiz olduğunu, Davacı tarafın muhatabı ---- olup davalıya davacı tarafından yapılan bir ödeme olmadığını, Davacı tüm ödemeleri ----- yaptığını zaten dava dilekçesinde beyan ettiğini, Davalıya yapılan bir ödeme bulunmadığından ve davalının taşınmaz alım satımına dahili bulunmadığından husumet itirazında bulunduğunu, Davacının talebi sebepsiz zenginleşmeye dayandığını, borçlar kanunu 82. Maddesi ''Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.'' hükmünü içerdiğini, davacı dava dışı ----- para göndermiş olup yapılan ödeme tarihinden itibaren zamanaşımı süresi dolduğunu, bu sebeple zamanaşımı itirazında bulunduğunu, Davacı taşınmazın alınması için fazladan kredi çektiğini ve faiz ödemek zorunda kaldığını beyan etmiş olup davacının zarar ettiğini beyan ettiği husus doğrudan bir zarar olmayıp dolaylı bir zarar olduğunu, Davalı alım satım sözleşmesinin tarafı olmadığını, sözleşmenin yapılmamasından kaynaklanan bir zarar varsa bu ancak sözleşmenin taraflarından talep edilebilineceğini, bu sebeple iddia edilen zararla davacının arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, Davalı davacıdan kredi çekmesini istemediğini, Davacı krediyi daireyi satın almak için çektiğini beyan etmiş olup işlem yapılamadığında aldığı krediyi iade edebilirdi. Bu şekilde fazla faiz ödemek zorunda kalmadığını, davacı krediyi geri iade etmeyerek kendi kullanmış ve krediden yaralandığı için artık bu hususta zararı kalmamıştır. Yine davacı varsa zararını taşınmazın malikinden talep etmesi gerektiğini, zaten konut kredisi çekildiğinde hangi konut için kredi çekiliyorsa eksper rapor düzenlediğini, dava konusu taşınmazın maliki ile sözleşme yapmadan davacının kredi çekmesi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bu sebeple eğer davacının zararı varsa bu davacının kendi kusurundan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple davacının talebi yersiz olduğunu, Davacı ayrıca 5.000,00 TL perde parası ödediğini beyan etmiş olup davacının perde almasında yine davalının bir etkisi bulunmadığını, davacı taşınmazı tapuda satın almadan perde aldıysa bu onun kusuru olduğunu, yine davacının bu hususta zararı varsa bu zararla müvekkil arasında uygun bir illiyet bağı bulunmadığını, Her ne kadar davalı hakkında ----Ağır Ceza Mahkemesi ----- sayılı dosyası ile ceza davası açılmış ise de davalı bu davada verilen kararı temyiz etmiş olup verilen karar kesinleşmediğini, bu davada davalının beraat edeceği kanaatinde olduklarını, bu sebeple husumet itirazımız yerinde görülmediği takdirde -----Ağır Ceza Mahkemesi -----. sayılı dosyanın sonuçlanmasını talep ettiğini, Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenler ve dosyaya sunmuş olduğumuz delillerin dikkate alınarak davacı tarafın davasının reddine davacı, davalının borcu bulamadığını bildiği halde kötü niyetli olarak icra takibi yaptığından alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:---- Ticaret Odası Ticaret Sicil Kayıtları, ----. İcra Dairesi'nin ----- Esas Sayılı Dosyası UYAP Kayıtları, ---- Ağır Ceza Mahkemesi'nin ------ Esas sayılı Dosyası UYAP Kayıtları, Emlak Kapora Sözleşmesi, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİK'nin 67.maddesi gereğince itirazın İptali, takibin devamı ve tazminat (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. ----Tüketici Mahkemesi'nden verilen 25/05/2023 tarih ve ----- Esas ----- Karar sayılı görevsizlik kararına karşı istinaf başvurusu üzerine ----- Bölge Adliye Mahkemesi'nin ---- HD 'nin ---- Esas, ---- Karar numaralı 29/12/2023 tarihli kararı sonrasında ilgili Mahkemece kesinleşmesi ve süresinde yapılan başvuruya bağlı olarak mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde ----. Tüketici Mahkemesi'nden verilen 25/05/2023 tarih ve ---- Esas - ---- Karar sayılı görevsizlik kararının gerekçesinde ----- Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu açıklanmış, ancak hüküm fıkrasında görevli mahkeme olarak ---- Asliye Ticaret Mahkemesi tespitine yer verilmiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK'nin 297/1.c maddesi uyarınca gerekçeli kararda, mahkemenin sabit gördüğü vakıalarla bundan çıkarılan sonuçların ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesi, aynı maddenin (ç) bendi uyarınca da bu gerekçeye uygun bir hüküm sonucunun kararda yer alması gerekir. Görüldüğü üzere Tüketici Mahkemesi mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının anılan yasal düzenlemelere uygun olmadığı açıktır. ---- Bölge Adliye Mahkemesi'nin -----HD 'nin ---- Esas, ----- Karar numaralı 29/12/2023 tarihli kararının gerekçesinin de ' genel hükümlere göre genel mahkemelerde' vurgusuyla ilk derece mahkemesinin gerekçesine uygun olduğu, ancak gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki çelişkiye değinilmediği anlaşılmıştır. Filhakika, dosyadaki bilgi ve belgelere göre uyuşmazlık mutlak ticari dava kapsamında olmadığı gibi, tarafların gerçek kişi oldukları, davacının tacir sıfatının bulunmadığı, simsarlık sözleşmesine konu taşınmazın davacı tarafından konut amacıyla satın alınmasının amaçlandığı da anlaşıldığına göre nispi ticari davada sayılamayacağından olayda ticaret mahkemelerinin görevli de olmadığı kanaati hasıl olmuştur. Zira, 6100 Sayılı HMK'nin Asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 2.maddesinde" (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." düzenlemesi bulunmaktadır. 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK'nin 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda asliye hukuk mahkemesi; asliye hukuk mahkemesinin bakması gereken davalarda asliye ticaret mahkemesi görevli sayılamaz. Bu açıdan da bakıldığında somut olayda, dosyada kesin nitelikte BAM kararı bulunmasına rağmen gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki açık çelişki karşısında mahkememizde ilk derece mahkemesinin gerçek iradesi ve dosya kapsamı hakkında oluşan hukuki ve fiili tereddüt nedeniyle konunun dava şartı ve kamu düzenine ilişkin olması da gözetilerek dosyanın gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki çelişkinin düzeltilmesi ve gereğinin yeniden takdir ve ifası yönünden mahkemesine iadesine karar verilmesi zorunlu olmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Dosyanın -----Tüketici Mahkemesi'ne gönderilmesine,
2-)Karar gereğince Mahkememiz esasının kapatılmasına,
3-)Mahkememizde yapılan ve/veya yapılacak tüm giderlerinin mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-)Dosyada bulunan gider avansının kullanılan ve kullanılacak kısımdan arta kalan kısmının talebe göre yetkili ve görevli mahkemenin esas dosyasına aktarılmasına veya yatırana iadesine,Dair, tarafların ve vekillerinin yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!