T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/344
KARAR NO : 2024/723
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil veya Alacak (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 04/11/2024
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından tedbir talepli olarak ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
''...Dava konusu taşınmazın hali hazır durumunun, proje halindeki inşaatın bitirilme seviyesinin, inşaatın devam edip etmediğinin TESPİTİ,
Taşınmazın tapu kaydına davanın kesinleşmesine kadar, taşınmazın 3.şahıslara devrinin önlenmesi ve davalının üçüncü kişilerle aynı türden sözleşmeler yaparak ayni hak tesisinin engellenmesi için İHTİYATİ TEDBİR KONULMASI;
----- Mevkii ---- ada 222 parsel ----- Blok ----- nolu bağımsız bölüm vasfındaki taşınmazın müvekkil adına kayıt ve tescili edilmesi,
Tescilin mümkün olmaması halinde müvekkil tarafından ödenen satış bedelinin ŞİMDİLİK 100.000 TL'SİNİN TARAFIMIZA ÖDENMESİ talebi hakkındadır
HARCA ESAS DEĞER : 100.000TL (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla Şimdilik)
AÇIKLAMALAR :
1- Davalı----- ile müvekkil arasında ---- ili, ----- İlçesi, ----- Mevkii 10470 ada 222 parsel--- Blok ----- nolu bağımsız bölüm" vasfındaki taşınmazın devrine ilişkin 16/06/2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi sözleşmesi imzalanmıştır.(Ek sözleşme)
2- Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesinin ekinde bulunan ödeme şekli ve planından görüleceği üzere taraflar; bağımsız bölümün satış bedeli olarak 1.200.000,00-TL(KDV dahil) olarak belirlemiştir. Ödeme 1 Barter çeki ve 12 çek verilmek suretiyle taşınmazın bedelinin tamamı davalı tarafa eksiksiz olarak yapılmıştır. Ekte sunulan(Ek-2) Ödeme çeklerinden de görüleceği üzere vadesi gelen her çek banka tarafından davalı firmaya ödenmiş olup çek asılları tarafımıza iade edilmiştir. Söz konusu taşınmaza ilişkin davalı tarafa herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır.
3- Sözleşmenin 6.1 maddesinde de tarafların kabul ettiği üzere alıcı tarafından satış bedeli ve sair yükümlülüklerin satıcıya ödenmesinden sonra bağımsız bölümün tapusu alıcıya devredilecektir. Müvekkil şirket tarafından bütün yükümlülüklerini yerine getirilmiş olmasına ve şifahen öğrendiğimiz üzere ---- ili, ---- İlçesi, ---- Mevkii 10470 ada 222 parselde bulunan taşınmaz üzerinde kat irtifakına geçilmiş olmasına rağmen davalı şirket bağımsız bölümün müvekkil şirket adına tescilinden kaçınmaktadır. Bu sebeplerle işbu davayı açma zarureti doğmuştur.
4- Müvekkil yanın bugüne kadar beklemesinin tek nedeni iyi niyettir. Davalı müvekkilimi sürekli oyalamakta ve geçiştirmeye çalışmaktadır. Müvekkilim işbu olaydan dolayı hem manen hem de madden zarara uğramış durumdadır. Bu olay neticesinde ailesi ile sürekli sorunlar yaşamaktadır. İşbu olay müvekkilimin yaşama sevincini ortadan kaldırmış ve bir nev’i dolandırıldığı düşüncesine kapılmıştır.
5- Bu hususların yanında tarafların sözleşmeyi imzaladıkları anda proje imar aşamasında olup yapımı mevcut durumda devam etmektedir.Fakat haklı olarak müvekkillerimin davalı şirket ve projenin akıbeti hakkında kaygıları bulunmaktadır.Bu sebeple davanın akıbeti açısından sözleşme konusu bağımsız bölümün hali hazır durumunun, inşaatın bitirilme seviyesinin ve inşaatın devam edip etmediğinin tespiti gerekmektedir.
6- Davalı şirket ile arabuluculuk görüşmesi yapılmış ise de; ---- Arabuluculuk Bürosu'nun ---- Büro Dosya numarası;---- Arabuluculuk numaralı dosyası ile arabulucuda anlaşılamamış olup; anlaşamama tutanağı imzalanmıştır.
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZ
Davalının davaya konu taşınmazı 3.şahıslar ile anlaşmak üzere olduğu ve taşınmazı 3.bir şahısa satacakları bilgisi müvekkile ulaşmıştır.
Müvekkilimin mevcut zararı ile ileride telafisi imkansız başkaca zararlara uğrama ihtimalinin kuvvetli olduğu da göz önünde bulundurularak; Herhangi bir hak kaybına uğramamak adına, taşınmazın tapu kaydına davanın kesinleşmesine kadar, taşınmazın 3.şahıslara devrinin önlenmesi ve davalının üçüncü kişilerle aynı türden sözleşmeler yaparak ayni hak tesisinin engellenmesi için mahkemeniz dosyasından tapu kaydına İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINI talep ediyoruz.
.........
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda arz edilen ve re’sen rastlanılacak sebeplere binaen, fazlaya dair talep, dava ve ıslah haklarımız saklı kalmak kaydıyla;
Fazlaya dair tüm talep, dava ve ıslah haklarımız saklı kalmak kaydıyla;
1-Taşınmazın tapu kaydına davanın kesinleşmesine kadar, taşınmazın 3.şahıslara devrinin önlenmesi ve davalının üçüncü kişilerle aynı türden sözleşmeler yaparak ayni hak tesisinin engellenmesi için İHTİYATİ TEDBİR KONULMASI
2----- Mevkii 10470 ada 222 parsel ----Blok ----- nolu bağımsız bölüm vasfındaki taşınmazın hali hazır durumunun tespiti ile müvekkil adına kayıt ve tescil edilmesi,
3- Tescilin mümkün olmaması halinde müvekkil tarafından ödenen satış bedelinin ŞİMDİLİK 100.000 TL'SİNİN TARAFIMIZA ÖDENMESİNİ
...''
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesi ile söz konusu ----- nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline ve bunun mümkün olmaması halinde davacı tarafından ödenmiş olan satış bedelinden şimdilik 100.000 TL'nin davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiş olup, davayla birlikte söz konusu taşınmazın 3. şahıslara devrinin önlenmesi ve davalının 3. kişilerle aynı türden sözleşmeler yaparak ayni hak tesisinin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi de talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
''...
Davacı ile Müvekkil arasında 16.06.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi imzalanmıştır. İşbu Sözleşme ile kabaca, ---- Blok ----- Nolu Bağımsız Bölümü Davacıya satmayı, Davacı Şirket ise Sözleşme konusu satış bedelini tam ve eksiksiz bir şekilde ödemeyi taahhüt etmiştir.
.........
III- USUL VE ESASA İLİŞKİN CEVAPLARIMIZ
1-BELİRLENEBİLİR ALACAKLAR İÇİN HARÇTAN KAÇINMAK İÇİN BELİRSİZ ALACAK DAVASI AÇILMASI HUKUKA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR. BU NEDENLE DAVACININ İKAME ETMİŞ OLDUĞU İŞBU DAVAYI BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇMASINDA HUKUKİ YARAR BULUNMADIĞINDAN DAVANIN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 107nci maddesinde belirsiz alacak davasının hangi şartlarda açılacağı açıkça belirtilmiştir. Aynen;
“Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”
Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararın varlığının kabulü için davanın açıldığı tarihte alacak miktar ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin davacıdan beklenememesi ya da imkansız olması gerekmektedir. Ancak somut olayda davacının talep ettiği alacak belirlenebilir nitelikte olup yargılamaya ihtiyaç olmadan hesaplanabilmektedir. Bu nedenle davacı tarafından usule aykırı şekilde belirsiz alacak davası olarak açılan işbu davada harcın tamamlanması halinde dahi davanın usulen reddi gerekmektedir.
2-ÖNEMLE BELİRTMEK GEREKİR Kİ TAPU TESCİLİ TALEP EDEN DAVACI, SÖZLEŞME KAPSAMINDA ÜSTLENMİŞ OLDUĞU ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ TAM VE EKSİKSİZ BİR ŞEKİLDE YERİNE GETİRMEDİĞİNDEN, SÖZLEŞME VE KANUN KAPSAMINDA TESCİLİ TALEP HAKKI HENÜZ DOĞMAMIŞTIR.
.........
Davacı vekilinin de dava dilekçesinde yer verdiği üzere; Sözleşme'ye konu bağımsız bölümün satış bedeli 1.200.000,00-TL olduğu kararlaştırılmıştır.
Davacı tarafından ---- Çeki teslim edilmiş ise de, ---- Çeki'nin Müvekkil Şirket tarafından "---- Organizatörlüğü"nden tahsili mümkün olmamıştır. Dolayısıyla Müvekkil Şirketin ----- Çeki tutarı kadar alacağı ödenmemiştir.
.........
Dolayısıyla, Müvekkil Şirket tarafından, edimini eksiksiz bir şekilde yerine getirme koşulunu sağlayamamış Davacı Şirket'e, Sözleşme'nin yukarıda yer verilen maddeleri gereğince, ilgili bağımsız bölümün teslimi gerçekleştirilmemiştir.
Davacı her ne kadar ----- Çeki'ni vermekle edimini eksiksiz ifa ettiğini iddia etmekte ise de; ----- Çeki'nin hukuki mahiyeti gereği bu iddiası hatalıdır.
.........
Bu kapsamda ----Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ---- Esas ----- Karar sayılı gerekçeli kararında da;
"... çeklerinin Türk Ticaret Kanunu sisteminde kambiyo senetlerinden sayılmadığı, kambiyo vasfını taşımadığı bu nedenle de tedavül kabiliyetinin olmadığı, gerek yargısal kararlarda ve gerekse bilimsel çalışmalarda kabul edilen bir görüştür. ----- çeklerinin Türk Ticaret Kanunu anlamında bankalar tarafından düzenlenebilen teminatlı ve kambiyo hukuku çerçevesinde tedavül kabiliyeti olan çeklerden farklı olarak sadece ----- sistemine dahil olanlar arasında meydana gelen ticari ilişkilerden kullanılabilen belgelerden olduğu kabul edilebilir. Ancak davacı şirketin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yükümlendiği eidmini tam ve eksiksiz olarak ifa etmiş olmasına rağmen alacağını (---- çeki ile ödenmesi kararlaştırılan) tahsil edemediği anlaşılmaktadır. Yine ----- çekiyle yapılan ödemenin ifa amacıyla yapıldığının kabulü sunulan bilirkişi raporu da dikkate alındığında aşikardır.
...alınan bilirkişi raporuna göre davalının ----- çeki ile yapmış oldıuğu ödemenin ifa amacıyla ödeme niteliğinde olduğu bu durumda alacağını tahsil edemeyen davacının bahse konu alacağı icra kanalıyla talep etmekte haklı olduğu, davalının takip talebine konu miktarda davacıya borçlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, itirazın iptaline karar vermek gerekmiş..." şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
.........
Yukarıdaki benzer davalarda alınan bilirkişi raporlarından da açıkça görüleceği üzere, ----- Çeki verilmesinin borcu söndüren bir işlem olmadığı; edimin "ifa uğruna" mı "ifa yerine" mi olduğunun kararlaştırılmadığı hallerde "ifa uğruna edim" olduğunun kabulü gerektiği ve bu halde çeki devralan alacaklının çeki devreden borçluya karşı alacaklı sıfatını koruduğu hususları açık bir şekilde tespit edilmiş durumdadır.
Somut olayda, Müvekkil Şirket ile Davacı Şirket arasında da imzalanan Sözleşme ekinde yer alan Ödeme Şekli ve Planında sadece, ödemenin %50'lik kısmının ------ Çeki ile yapılacağı kararlaştırılmış ancak bu teslimin "ifa yerine" mi "ifa uğruna" mı olduğu kararlaştırılmamıştır. Bu halde ise doktrinde kabul edilen görüş uyarınca ----- Çeki ile ödemenin "ifa uğruna edim" olarak kabul edilmesi gerekliliği ortadadır.
.........
4-AŞAĞIDA AYRINTILI OLARAK İZAH EDİLECEK ÜZERE BİRTAKIM MÜCBİR SEBEPLER NETİCESİNDE İNŞAAT HEDEFLENEN SÜREDE TAMAMLANAMAMIŞTIR. BUNA RAĞMEN TAŞINMAZIN DAHİL OLDUĞU ----- PROJESİNİN İNŞAATI ARALIKSIZ OLARAK DEVAM ETMEKTEDİR. İNŞAATIN DURUMUNUN VE MÜCBİR SEBEPLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE ULAŞILABİLECEK TESLİM TARİHİNİN BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ NETİCESİNDE TESPİTİNİ TALEP EDERİZ.
.........
4.1. Birtakım yargı ve resmi kurum kararları ile şantiyede yaşanan birtakım mücbir sebep halleri
A) Olumsuz hava koşulları nedeniyle aşağıda detayları yer alan ve şantiye günlük raporlarında da görüldüğü üzere 15 gün Sözleşme konusu İş ifa edilememiştir.
30.12.2015-07.01.2016 tarihleri arasında 8 gün,
18.01.2016-19.01.2016 tarihleri arasında 1 gün,
24.01.2016-27.01.2016 tarihleri arasında 3 gün,
05.02.2016-07.02.2016 tarihleri arasında 2 gün,
14.03.2016-15.03.2016 tarihleri arasında 1 gün,
B) Dini bayramlar nedeniyle aşağıda detaylı yer alan ve şantiye günlük raporlarında da görüldüğü üzere 18 gün Sözleşme konusu iş ifa edilememiştir. Ülkemiz için son derece önemli olan bu günlerde mevzuat ve insani ihtiyaç olması gerekliliği uyarınca işçiler çalıştırılamamıştır.
01.07.2016-10.07.2016 tarihleri arasında 9 gün,
10.09.2016-19.09.2016 tarihleri arasında 9 gün,
C) İşin gerekliliği uyarınca hafriyat işleri için yapılması gereken patlatma nedeniyle 4 gün beton dökülememiş ve bu nedenle işin işleyişi sağlanamamıştır.
27.04.2016-01.05.2016 tarihleri arasında 4 gün,
D) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan (ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Tutanakları’nda görüldüğü üzere) denetimler nedeniyle proje alanında 5 gün hiçbir faaliyette bulunulamamıştır.
09.05.2016-12.05.2016 tarihleri arasında 3 gün,
05.06.2016-07.06.2016 tarihleri arasında 2 gün,
E) Sözleşme konusu İş’in ifası için gece çalışma yapılacağı düşünülmüş ise de; idari kurumların aksaklıklarından dolayı gece çalışmasına ilişkin zamanında yapılan başvurumuza idari kurumlar tarafından çok geç cevap verilmiştir. Bu süreçte gece çalışmaları yapılmış olmasına rağmen idari kurumlar tarafından birçok idari para cezası düzenlenmesi ve işin durdurulması nedeniyle 04.05.2016-10.10.2016 tarihleri arasında gece çalışması yapılamamıştır.
10.10.2016 tarihinden 31.12.2016 tarihine ---- Belediyesi tarafından Müvekkil Şirket aleyhine 01.11.2016 tarihinde idari para cezası düzenlenmiş ve işin durdurulması talep edilmiştir. Hal böyle iken Müvekkil Şirket’in Sözleşme konusu İş’in ifası idari kurumların hukuka aykırı fiilleri nedeniyle 1 gün engellenmiştir.
F) 3.6 07.04.2016 tarihinde ---- Belediyesi’nin ---- sayılı yazısı ile 23.02.2016 tarihinde şantiye mühürlenmiş ve imalatların durdurulması tebliğ edilmiştir.
Müvekkil Şirket Sözleşme’ye uygun olarak ruhsat almış ve bu konudaki yükümlülüğünü yerine getirmiş olmasına rağmen, idari kurumlar arasında yaşanan sorun/uyuşmazlık nedeniyle tadilat ruhsatı 04.07.2017 tarihinde alınarak işe yeniden başlanabilmiştir. Yani Müvekkil Şirket 23.02.2016 tarihinden 04.07.2017 tarihine kadar imalat yapamamıştır. İdari kurumlar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle bu sürelerin aşağıda yer aldığı üzere işin süresi eklenmesi gerekmektedir.
23.02.2016-04.07.2017 tarihleri arasında takribi 515 gün,
G) Ülkemizin içinden geçtiği darbe girişimi nedeniyle yaşanan süreçte tüm ülkede olduğu gibi Müvekkil Şirket’in şantiyelerinde de iş yapılamamış ve işler tamamen durmuştur. Bu durum hiçbir şekilde öngörülebilir bir durum olmadığı gibi, böyle bir durumun engellenebilmesi de Müvekkil Şirket’ten beklenemeyecek bir durumdur.
16.07.2016-16.12.2016 tarihleri arasında 150 gün,
H) Müvekkil Şirket ve ortakları-yöneticileri ile ilgisi olmayan kişiler hakkında ---- Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturmada, Savcılık Makamının talebi doğrultusunda ---- Sulh Ceza Hakimliği’nin ----Değişik İş dosyası üzerinden 22.09.2016 tarihinde verilen karar ile sehven Müvekkil Şirket------ kayyım atanmıştır.
Söz konusu kararda; haklarında soruşturma yürütülen kişilerin Müvekkil Şirkette ortaklık hisse payı olduğundan bahisle bu kişilerin ortağı oldukları şirketlerle birlikte Müvekkil ----- TMSF yetkililerinin kayyım atandığı belirtilmiştir.
Sehven verilen bu karara derhal itiraz edilmiş ve neticede haklarında soruşturma yürütülen kişilerin Müvekkil Şirket ile herhangi bir ilişkilerinin olmadığı, yine Müvekkil Şirket ortak ve yöneticileri aleyhine de bir soruşmanın yürütülmediğinin ispat edilmesi ile birlikte hatadan dönülmüş ve ----Sulh Ceza Hakimliği’nin ----- Değişik İş dosyası üzerinden 21.10.2016 tarihinde verilen karar ile kayyım atanmasına ilişkin karar kaldırılmış ve şirketin yönetimi eski yönetim kuruluna iade edilmiştir.
Her ne kadar kayyım atanması kararı ile bu kararın kaldırılmasına ilişkin karar arasında 30 günlük bir süre olsa da bu süre ile birlikte şirket imza sirkülerinin yeniden çıkartılması ve yürürlüğe girmesi ve mevcut Yönetim Kurulunun faaliyetlerine tam anlamıyla başlayabilmesi bir 60 gün daha mümkün olmamıştır. Bununla birlikte, sehven verilen bu karar Müvekkil Şirket'in başta banka ve resmi kurumlardaki süreçlerine de telafi edilemez zararlar vermiştir. Söz konusu zararların giderilmesi ve Müvekkil Şirketi'n faaliyetlerine kaldığı yerden devam edebilmesi Muhatap’ın da takdir edeceği üzere kolay olmamaktadır.Ülkemizin yaşadığı olağanüstü olaylardan en çok etkilenenlerden biri de ne yazık ki Müvekkil Şirket olmuştur. Sehven verilmesine karara karşın 30 gün boyunca yürürlükte kalan söz konusu kararın etkileri halen dahi geçmiş değildir. Böyle bir karar sonrası ülkemizde birçok şirketin tabiri caizse ayakta kalması, karar kalktıktan sonra faaliyetlerine devam etmesi mümkün değilken, 60 yıllık ticari geçmişe sahip Müvekkil Şirket, ticari faaliyetlerine eksiksiz devam etmektedir. Bununla birlikte Müvekkil Şirket'in yaşadığı engellenemez durumlar karşısında Davacı/Alıcının, yaşanılan bu sebeplerin ve bunların etkilerinin devam ettiği süreleri dikkate alması hukuki bir zorunluluktur.
22.09.2016-22.03.2017 tarihleri arasında 180 gün,
I) Dini bayramlar ve resmi tatiller nedeniyle aşağıda detaylı yer alan 30 gün Sözleşme konusu iş ifa edilememiştir. Ülkemiz için son derece önemli olan bu günlerde mevzuat ve insani ihtiyaç olması gerekliliği uyarınca işçiler çalıştırılamamıştır.
2018 yılında;
01.01.2018-01.01.2018 tarihleri arasında 1 gün,
23.04.2018-23.04.2018 tarihleri arasında 1 gün,
01.05.2018-01.05.2018 tarihleri arasında 1 gün,
19.05.2018-19.05.2018 tarihleri arasında 1 gün,
14.06.2018-17.06.2018 tarihleri arasında 4 gün,
20.08.2018-25.08.2018 tarihleri arasında 6 gün,
30.08.2018-30.08.2018 tarihleri arasında 1 gün,
29.10.2018-29.10.2018 tarihleri arasında 1 gün,
2017 yılında;
01.05.2017-01.05.2017 tarihleri arasında 1 gün,
19.05.2017-19.05.2017 tarihleri arasında 1 gün,
24.06.2017-27.06.2017 tarihleri arasında 4 gün,
15.07.2017- 15.07.2017 tarihleri arasında 1 gün,
30.08.2017-04.09.2017 tarihleri arasında 6 gün,
28.10.2018-29.10.2018 tarihleri arasında 1 gün,
.........
5-DAVACI, KAYNAĞI MEÇHUL BİR DUYUMA DAYANARAK MÜVEKKİL ŞİRKETİN 3. ŞAHISLARLA ANLAŞMAK ÜZERE OLDUĞU İDDİASI İLE İHTİYATİ TEDBİR TALEP ETMEKTEDİR. SOMUT BİR KAYNAĞA DAYANMAYAN İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
.........
AYRİYETEN DAVACI TAPU TESCİLİNİN MÜMKÜN OLMAMASI HALİNDE SATIŞ BEDELİNİN İADESİNİ TALEP EDEREK HMK M. 111 DAHİLİNDE TERDİTLİ DAVA AÇMIŞTIR. DAVACININ İHTİYATİ TEDBİRE GEREKÇE GÖSTERDİĞİ ENDİŞELERİNİN GERÇEKLİĞİNİ VE TALEPLERİNİN HAKLILIĞINI KABUL ETMEMEKLE BİRLİKTE BÖYLE BİR OLASILIĞIN GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE DAHİ DAVACININ FER'İ TALEBİNİN KABULÜ İLE OLASI HAK KAYBININ ENGELLENEBİLECEĞİ AÇIKTIR.
Özetle davanın terditli dava olması hasebiyle hak kaybı oluşma ihtimalinin bulunmadığı, davacının ihtiyati tedbir talebinin yalnızca sözde duyumlara dayanmıyor olması ve hiçbir somut dayanakla desteklenmiyor olması nedenleriyle ihtiyati tedbir talebinin Sayın Mahkeme'ce reddi gerekmektedir.
.........
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
1-Davanın öncelikle USULDEN REDDİNE,
2-Usulden reddedilmesi halinde ESASTAN REDDİNE,
3---- yazılacak müzekkere ile çeklerin karşılığının ödenip ödenmediğinin sorulmasına,
4-İnşaatın devam edip etmediğine ve sözleşmesel teslim tarihinin mücbir sebepler ışığında tespitine dair bilirkişi raporu hazırlanması için dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine,
5-İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
...''
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen sebeplere ve savunmalara bağlı olarak davanın usulden ve esastan reddine, ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilmesi istenmiştir.Davanın tapu iptali ve tescile yönelik talebi de içermesi nedeni ile tensiple birlikte harç ikmaline yönelik ara karar oluşturulup, tedbir talebinin değerlendirilmesi de öncelikle harç ikmaline ve ilgili ara kararların yerine gelmesine bağlanmış olup, harç ikmali, davanın açıklanması ve harç ikmaline ilişkin yasal gereklerin gözetilebilmesi yönünden 08/03/2022 tarihli tensiple duruşma günü verilmiş ise de 01/06/2022 tarihinde yapılan duruşmada kesin süreye rağmen harç ikmalinin yapılmamış olması nedeni ile yasa gereği dosya işlemden kaldırılmış olup, davacı vekili tarafından 01/07/2022 tarihinde davanın yenilenmesi üzerine bu kez 06/07/2022 tarihli yenileme ve ön inceleme tensip tutanağı ile öncelikli olarak yine harç ikmaline ilişkin kesin süreli ara kararlar oluşturularak tensip yapılmış olup, 01/07/2022 tarihli makbuzla harç ikmali de gerçekleştikten sonra ve nihayetinde 21/12/2022 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında alınan beyanların ve ara kararların mahiyeti gözetilerek buraya aynen alınması uygun görülen söz konusu 21/12/2022 tarihli duruşma tutanağının gerekli ve yeterli kısımları:
''...
Ara kararına göre yetki belgesi ibraz edilmiş olduğu, ayrıca -----Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ---- Esas sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu anlaşıldı.Ön inceleme duruşmasına geçildi.
Tensip tutanağında da belirtildiği gibi davada HMK’nun 118 ila 186. Maddelerinde düzenlenen yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
Tensip ara kararlarının yerine geldiği anlaşıldı.
HMK-119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksikliğe rastlanmadı.
HMK-114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceğine ilişkin itiraz yönünden irdeleme yapılması gerektiği sair dava şartlarının mevcut olduğu görüldü.
Belirsiz alacak davası olamayacağına ilişkin itiraz yönünden soruldu:
Davalı vekili: itirazımızı tekrar ediyoruz, dedi.
Davacı vekili: önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, davamız kısmi davadır, itiraz yerinde değildir, itirazın reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Dosya incelendi:
GGD:
1-Dava dilekçesine, harç ikmaline ilişkin ara karar gereklerine, zapta geçen beyanlara ve dosya kapsamına nazaran davanın kısmi dava olduğunun tespiti ile yerinde görülmeyen belirsiz alacağa ilişkin itirazın reddine,
2-Davanın kısmi dava olarak görülmesine,
oy birliği ile karar verildi, tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Yukarıdaki karara da bağlı olarak dava şartlarının mevcut olduğu anlaşıldı.
HMK-116-117 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde karara bağlanması gereken bir ilk itiraz bulunulmadığı anlaşıldı.
.........
Dosya incelendi.
GGD:
Tarafların arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında ihtilafsız olan ''düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi'' başlıklı ve 16/06/2016 tarihli sözleşme gereğince davacı tarafın ödemelerini tam yapıp yapmadığı, bu kapsamda barter çeki ile yapılan ödemelerin tahsil edilip edilmediği, ---- çeki ile yapılan ödemenin tahsil edilip edilmemesinin gerekli olup olmaması ve sonuca etkisinin olup olmadığı, bunlara da bağlı olarak sonuçta sözleşmeye ve davaya konu olup---- Mahallesi, 10470 Ada, 222 Parsel sayılı taşınmazda yer alan ----- Blok ------ Nolu bağımsız bölümün davacı adına hükmen tescili için yasal, sözleşmesel ve maddi şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediği; söz konusu bağımsız bölümün 10/02/2020 dava tarihindeki değeri ile tescil şartlarının oluşmaması ihtimaline davacının talep edebileceği bedelin ne olduğu hususlarının aydınlatılmasına yönelik olduğuna, (HMK-140/3),
Oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık duruşmaya devam olundu.
Dosya kapsamına nazaran incelenmesi gereken herhangi bir hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazının bulunmadığı ve bu yönlerden bir engel olmadığı anlaşıldı.
.........
Tedbir talebi yönünden soruldu:
Davacı vekili: tedbir talebimizi tekrar ediyoruz, dedi.
Davalı vekili: tedbir talebinin reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
.........
10-Tedbir talebinin celse arasında karara bağlanmasına,
...''
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.Ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat aşamasına geçilmiş olan davada ileri sürülen söz konusu tedbir talebi yönünden 22/12/2022 tarihinde oluşturulan ara karar ile: "...
ARA KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN TAKDİREN TEMİNATSIZ OLARAK KISMEN KABULÜ İLE,
Davalı adına kayıtlı olması halinde ---- İlçesi, ------ Mahallesi, 10470 ada, 222 parselde kain ---- Blok, ----- Nolu bağımsız bölüm yönünden geçerli olmak üzere taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla tapu kaydına İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA,
2-Yukarıdaki karar kapsamı dışında kalan tedbir talebinin reddine,
3-6100 Sayılı HMK'nin 393/1.maddesi gereğince kararın tebliğinden tarihten itibaren bir hafta içinde tedbirin uygulanması talep edilmediği takdirde verilen tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına,
4-Yukarıdaki karara da bağlı olarak bu ara kararın öncelikle davacı vekiline olmak üzere tebliğine,
5-Kararın uygulanması süresinde talep edildiği takdirde kararın bir örneğinin Tapu Müdürlüğüne derhal gönderilmesine,
..."
şeklinde teminatsız olarak tedbir kararı verilmiş olup, itiraz üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda 05/04/2023 tarihli ara karar ile tedbire itirazların reddine karar verilmiştir.Gerekli safahatı yukarıya aktarıldığı gibi olan davanın tahkikat aşamasında davacı vekili tarafından UYAP üzerinden gönderilen 23/10/2024 tarihli dilekçe ile vekaletnamedeki özel yetkiye de bağlı olarak davadan feragat edilerek tedbirlerin de kaldırılmasına karar verilmesi istenmiş ve davalı vekili tarafından UYAP üzerinden gönderilen 04/11/2024 tarihli dilekçe ile vekaletnamedeki özel yetkiye de bağlı olarak feragat doğrultusunda karar verilmesi ve tedbirin kaldırılmasıyla birlikte bu konuda tapuya müzekkere yazılması talep edilerek davacı taraftan yargılama gideri ve avukatlık ücreti talep edilmediği ifade edilmiştir.Dosya davayı her aşamada sona erdiren taraf işlemi feragat nedeniyle ele alınmış olup, sonuç olarak feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın feragat nedeniyle reddine,
Vazgeçme aşamasına göre belirlenen maktu karar harcının peşin harç ve tamamlama harcının toplamından mahsubu ile artan 20.207 TL harcın kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafça yapılan harç ve giderin üzerinde bırakılmasına,
Davalı vekilinin gerekçede açıklanan dilekçesinde yargılama gideri ve avukatlık ücreti istenmediği belirtildiğinden davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına; aynı sebeple davalı vekili yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,Tedbirin kaldırılmasına ve bu konuda Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,İlişkin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ----- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!