T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2024/76 Esas
KARAR NO:2024/608
DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:23/11/2012
KARAR TARİHİ:17/10/2024
Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile; davalı arsa malikleri ile diğer davalı ... şirketinin iflas etmeden önce 14/10/2005 tarihinde noterde düzenlenen Hasılat Paylaşımı Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin kampanyalı satışlara ilişkin gazete ilanları ile hazırlanan broşürleri okuması üzerine maket üzerinden bir daire satın almayı kararlaştırdığını, 06/11/2006 tarihli satış sözleşmesi yaparak belirtilen daireyi satın aldığını, müvekkilinin kampanyalı satışı yapan davalılardan ... Şirketi Yönetim Kurulunun 05/06/2007 tarihinde toplanarak ... Şirketi ile sözleşme yapmak üzere ...'e yetki verdiğini, 06/06/2007 tarihinde ise davalı ... A.Ş'nin temlik ve devrine karar verildiğini, .... Noterliğinin 08/06/2007 tarihli ve ... yevmiye nolu fesih sözleşmesi ile arsa maliklerinin 14/10/2005 tarihli ve ... sayılı düzenlenme şeklinde satış vaadi ve hasılat paylaşımlı konut yapım sözleşmesini karşılıklı fesih ettiklerini, fesih sözleşmesinin ...'ün vekaletindeki pürüz nedeniyle .... Noterliğinin ... yevmiye nolu 23/07/2007 tarihli fesih sözleşmesi ile feshedildiğini, arsa malikleri ile ... şirketinin tüm hak ve borçlarını temlik ettiği kardeş kuruluşu olan ... Şirketi arasında Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin imzalandığını, arsa maliklerinin iki kez sözleşmeyi feshettiklerini, ... Şirketi'nin arsa malikleri aleyhine .... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasıyla dava açtıklarını, davanın reddedildiğini, arsa maliklerinin fesihten sonra ... Sulh Hukuk Mahkemesine 03/09/2007 tarihinde verdikleri dilekçe ile inşaatın değerlerinin tespitini istediklerini, yapılan tespite göre inşaatın ortalama %10 seviyesinde olduğu ve toplam değerinin 2.789.230,37 TL tutarında olduğunun belirtildiğini, arsa maliklerinin fesihten sonra inşaatı sökerek arsayı eski hallerine getirdiklerini, ... şirketinin .... Asliye Ticaret Mahkemesi ... Esas sayılı dosyası ile iflasına karar verildiğini, davalılar hakkında .... Ağır Ceza Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile dolandırıcılık davasının açıldığını, müvekkilinin 185.000 TL daire bedelini ... Şirketine ödediğini, şirketinde bu bedeli temlik eden ... Şirketine ödediğini, müvekkilinin kampanyalı satışı yapan davalılardan ... ... A.Ş. ile 06.11.2006 tarihli satış sözleşmesi yaparak belirtilen daireyi satın aldığını, sözleşmesinin her sayfasının sol köşesine ... şirketinin, sağ köşesine ise diğer davalı ... şirketinin kaşesi basılarak, müvekkiline ... şirketinin davalı ... şirketinin yavru şirketi olduğu ve garantörlüğünün bulunduğu izah edilerek ayrı bir güvence de verildiğini, davalı ... şirketinin anılan sözleşmeyi imzalarken diğer davalı arsa malikleri olan ... ve ... ile akdettiği satış vaadi ve hasılat paylaşımlı konut yapım sözleşmesini gösterdiğini, ayrıca diğer davalı arsa sahiplerinden vekaletname aldıklarını ve sözleşmedeki 6. maddeye göre de tapuya şerh konulduğunu beyan ettiklerini, noterden satışa gerek olmadığı hususunda davacıyı ikna etmeleri üzerine davacının söz konusu sözleşmeyi verilen güvenceler ışığında ayrıca konut almak için sıraya giren alıcıları da görmesi üzerine sözleşmeyi imzaladığını, müvekkilinin sözleşmenin 4. maddesi gereği projede yer alan ...için 185.000 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, 6. madde gereği de, davalı ... şirketinin davacıya ait konutu çevre düzenlemesi tamamlanmış olarak 31/12/2007 tarihinde teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davacının toplam tutarları 185.000 TL olan 25 adet senedi vadesinde ödeyerek edimlerini ifa ettiğini, sözleşmeye göre satış bedelinin ödenmesinden sonra söz konusu taşınmazın irtifaklı ruhsat tapusunun verileceği beyan edilmesine rağmen aradan 10 gün geçtikten sonra inşaatın hakim şirket olan davalı ... şirketine bütün hak ve borçlan ile temlik edildiğinin beyan edildiğini ve tapuları bu davalının vereceğini ileri sürüldüğünü, bu şirkete yapılan başvuruda davalı arsa malikleri ile ihtilaf çıktığına ve bu nedenle çözümlemeden sonra tapu vereceklerinin söylendiğini, davacının iyiniyetli olarak dairenin yapılmasını ve teslimini beklediğini, ancak daha sonra medyada çıkan haberlerden davalı şirket yetkililerinin kaçtıklarını ve inşaat olduğu gibi bıraktıklarının, adi şirketin ortağı olan davalı arsa maliklerinin de aynı şekilde kötüniyetle davalı ... ve ... şirketlerinden aldığı paralardan davacıya iadeye yanaşmadığını, davalıların tamamının davacının satın aldığı daire için ödediği bedelin delikleştirici adalet ilkesine göre tespit edilecek miktarı üzerinden müştereken ve müteselsilen ödeme yükümlüsü olduklarını, davalı arsa malikleri ile diğer davalı ... arasında 14.10.2005 tarihinde imzaladıkları hasılat paylaşanı satış vaadi sözleşmesi ile arsa maliklerinin hasılattan yüzde 23 hisse alacağını, bu sözleşme ile davalılar arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, diğer taraftan davacının tüzel kişi tacir olmasının yapılan satım sözleşmesinin her iki taraf için ticari iş mahiyetinde bulunmasının karşısında bu durumda TTK nın. 7. maddesindeki teselsül karinesinin de varlığının dikkate alınacağını, olayda davacıya karşı hem müteahhitlerin hem de arsa sahibi maliklerin birlikte sorumlu olacağını, davalılar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin belirtilen nedenlerle sabit olduğu belirtilerek, neticede davacının yapılan sözleşmeye uyarak maket üzerinden satın aldığı dairenin bedeli olan 185.000 TL'yi ödeyerek edimlerim yerine getirmesine karşılık davalıların, davacının satın aldığı dairenin tapusunu vermedikleri ve edimlerini yerine getiremeyecekleri anlaşıldığından bu durumların tespiti ile anılan 185.000 TL’nin alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılmak suretiyle ve o şekilde davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımı süresi dolmak üzere açıldığını, davacının bunca yıl beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mülkiyeti davalılara ait olan ...'de kain arsa üzerine yapılacak 240 adet villaların yapımı için arsa malikleri ile davalılardan ... arasında bir inşaat sözleşmesi yapıldığını, ancak inşaatların yapılmadığını, %10 seviyesinde kaldığını, yüklenicinin inşaat sahasını terk ettiğini ve arsa maliklerine karşı hiçbir edimini yerine getirmediğini, iflas etmiş olması karşısında arsa malikleri ile yüklenici arasındaki inşaat sözleşmesinin karşılıklı feshedildiğini, harici satış sözleşmeleri ile bu inşaatlardan taşınmaz alan kişilerden pek çoğunun yüklenici ile birlikte arsa maliklerine karşı İstanbul Tüketici Mahkemelerinde tapu iptali ve tescili olmadığı takdirde bedel iadesi davası açtıklarını, bu davaların tamamına yakının sonuçlandığını ve Yargıtay’ın 13. ve 14. Hukuk Dairelerince onanıp kesinleştiğini, dava konusu olan maddi olay hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğundan kesin hüküm teşkil ettiğini ve davanın reddi gerektiğini, davacı ile arsa maliki davalılar arasında hukuki veya fiili bir ilişki olmadığını, harici satış senedinin tapu iptali ve tescil hakkı vermeyeceğini, davacının davalı yüklenici ile yaptığı taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekil şartına uygun olmadığından geçersiz olduğunu, davacının davalı yüklenicinin kendisine tapu vermediğine yönelik talepleri çerçevesinde davalı arsa maliklerini kusurlu göstermelerinin mümkün olmadığını, davacının satış bedelini diğer davalı yükleniciye ödediğini, davacının kime ödeme yapmış ise bu meblağı ondan geri alma hakkı bulunduğunu, dava dilekçesinde davalı yüklenici ile davalı arsa malikleri arasında kurulmuş bir adi ortaklık bulunmadığını, verilen tahsilat makbuzunda da böyle bir adi ortaklık adı ve imzasının yer almadığını, inşaat yapım sözleşmesinin feshedildiğini, feshin geriye etkili olarak hüküm doğurduğunu, davacıya tapu dairesinde devir yapılmış olsa dahi davalı arsa maliklerinin bu tapuyu iptal ettirme ve taşınmazı geri alma hakkı bulunduğunu, davalı ... şirketinin iflas ettiğini, davacının iflas masasına alacağını kaydettirmiş olduğundan bu davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmesi gerektiğini, bu nedenle davalı arsa malikleri hakkında açılan davanın tefrik edilerek husumet yönünden reddine, davalı yüklenici yönünden ise kayıt ve kabul davası olarak devam edilmesine karar verilmesi gerektiğini, davalı arsa maliklerinin diğer davalı yüklenicinin edimlerini taahhüt etmediğini, davalılar arasında kar ortaklığı olmadığını, dava dilekçesinde hasılat paylaşımı kelimesinin kar ortaklığı olarak yorumlandığını oysa İstanbul 4. Tüketici Mahkemesinin bozma kararı sonrası direnme kararı verdiği ve dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderildiğini, tarafların adi ortaklık iradesi olmadığını, hukukumuzda hasılat paylaşımlı bir sözleşme tipi bulunmadığını, davalıların serbest iradeleri ile sözleşmeye istedikleri ismi verebileceğini, ayrıca adi ortaklık olabilmesi için arsanın tapusunun bu ortaklığa devredilmiş ve tescil edilmiş olması gerektiğini, davacıya yapılan satışın resmi senetle ve tapu müdürü veya noter huzurunda yapılarak adi ortaklık belirtilmek suretiyle imzalanması gerektiğini, davanın davalı arsa sahipleri yönünden husumetin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Müflis ... San. A.Ş iflas idare Memuru sunduğu cevap dilekçesi ile; davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkili şirketten satın aldığı dairenin tapusunu almadığını ileri sürerek bu davayı açtığını, müvekkili şirketin 19/03/2008 tarihinde .... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile iflas kararının verildiğini, iflas kararının .... İflas Müdürlüğünün 2008/4 Esas sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, masadan bir hak alacaklarını iddia edenlerin alacaklarını veya haklarını masaya yazdırdıklarını ama davacının masaya kaydının bulunmadığını, masaya dahi başvurulmadan işbu davanın açıldığından yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, huzurdaki davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünü, vekalet ve yargılama giderlerinin alacağa dönüşemeyeceğini, yargılama giderlerinin maktu olarak alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava Alacak ve Kayıt Kabul davasıdır.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 27/10/2016 tarih ve ... sayılı kararı ile; "... davalı ... ile ilgili kayıt kabul, diğer davalılar ile ilgili açılan davanın Yargıtay 23. HD.nin 24/02/2016 tarih 2015/9916-2016/1042 sayılı kararında; ve yine dosya kapağında bulunan aynı dairenin 03/12/2016 tarih 3310/7781 sayılı ve yine aynı dairenin 25/03/2016 tarih 2015/7698-2016/1883 sayılı kararları gereğince bilirkişi raporu da gözönüne alınarak açılan davanın kabulü cihetine gidilmiştir..." gerekçesiyle; Tahsilde tekerrür olmamak üzere .... İflas Müdürlüğünün 2008/4 sayılı dosyasında müflis ... A.Ş. ile ilgili 185.000 TL nin kayıt kabulüne, 185.000 TL nin diğer davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 17/01/2024 tarih ve 2020/2199 Esas 2024/43 Karar sayılı ilamı ile; "... Gerek yukarıda yer verilen açıklamalar, gerekse her ne kadar somut olayla ilgili olmasa da aynı nitelikte bir sözleşme nedeniyle yukarıda yer verilen güncel tarihli emsal kararlar ve somut olayla aynı nitelikte Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 14/09/2023 tarihli 2022/7389 E. 2023/2242 K. sayılı kararı dikkate alındığında; davalı arsa malikleri ile yüklenici arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ancak davacı taraf; dava dilekçesinde arsa sahipleri ile yükleniciler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, haklarında ceza mahkemesinde dava açıldığını, arsa sahiplerinin kötü niyetli olduklarını, yüklenicilerle sözleşme imzalayan müvekkili ve diğer 3.kişilerden tahsil edilen bedellerin arsa sahiplerine ödendiğini, arsa sahiplerinin ödemeleri aldıktan sonra yüklenicilerle imzalanan sözleşmeyi feshettiklerini ileri sürmektedir. Arsa sahipleri ile yüklenici şirketin yöneticileri hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaları istemiyle .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... Esasında kayıtlı ceza davası açıldığı beyan edilmekle birlikte, ceza dosyasına ilişkin kayıtlar işbu dosya kapsamına alınmamıştır. Arsa malikleri her ne kadar sözleşme ilişkisi kapsamında sorumlu değil iseler de; yüklenici ile birlikte muvazaalı işlemlerle 3. kişileri zarara uğratmak amacıyla hareket edip etmedikleri hususlarının tespiti yönünden ceza davasının sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararı bu nedenlerle kaldırılmalıdır.
Ayrıca dava tarihinden önce 19/03/2008 tarihinde davalı ... şirketi iflas ettiği için dava bu şirket yönünden kayıt kabul istemine ilişkindir. Kayıt kabul davaları basit yargılama usulüne tabidir. Diğer davalılar yönünden ise dava, alacak istemine ilişkin olup dava tarihi itibariyle yazılı yargılama usulüne tabidir. Bu durumda ayrı yargılama usulüne tabi davalar yönünden Mahkemece tefrik kararı verilerek, her iki davanın ayrı ayrı görülmesi gerekirken bir arada yargılamaya devam olunması ise hatalıdır. Ancak gelinen aşama itibariyle ve kayıt istemine yönelik istinaf olmaması, kararın sadece davalılar ... ve ... tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..." gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Mahkememiz kararının kaldırılmasından sonra yapılan yargılamada .... Ağır Ceza Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında verilen 08/12/2022 tarihli karar celp edilmiş incelenmesinde; davalı ... ve ...'nun dava dışı diğer kişilerle birlikte sanık olarak yer aldığı nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda davalılar ... ve ... hakkında beraat kararı verildiği ve bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 22. Ceza Dairesinin 11/07/2024 tarih ve 2023/2265 Esas - 2024/1415 Karar sayılı ilamı ile vekalet ücretine yönelik bölümün düzeltilerek istinaf başvurularının reddine kesin olarak karar verildiği ve kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin ilk kararının davalılar arsa malikleri ... ve ... tarafın istinaf edilmiş ve diğer davalılar tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle; kararı istinaf eden davalılar yönünden inceleme yapılmıştır.
Dava; geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, adi ortaklık ilişkisi olduğu iddia edilen davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu olan gayrimenkul satış sözleşmesi adi yazılı bir sözleşme olup TMK'nın 706.maddesi, BK'nın 213.maddesi (TBK 237), Tapu Kanunu'nun 26.maddesi gereğince taşınmazın aynına ilişkin olan bu tür sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Tapulu taşınmazlara ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmaması durumunda geçersiz olacağı belirtilmiştir. Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak ödeme yapıldığı takdirde, ödenen bedellerin ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerekmektedir.
Davacı davalı arsa malikleri ile diğer davalı şirket arasında yapılan sözleşme ile davalılar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu bu nedenle arsa malikleri davalılarında ödenen bedeli iade sorumluluğu altına girdiklerini ayrıca arsa sahipleri ile yükleniciler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, haklarında ceza mahkemesinde dava açıldığını, arsa sahiplerinin kötü niyetli olduklarını bu nedenle de sorumlu oldukları ileri sürmüştür.
Davalı arsa malikleri ile diğer davalı şirket arasında yapılan sözleşme ile davalılar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu iddiası ile ilgili yapılan incelemede; başka bir davacı tarafından davalılar arsa malikleri ... ve ... ile ... Holding A.Ş. aleyhine açılan davada verilen kararın temyizi üzerine temyiz incelemesi yapan Yargıtay 3.HD.nin 14.09.2023 tarih ve 2022/7389 E.2023/2242 K. sayılı ilamında; Arsa sahipleri davalılar ile yüklenici diğer davalılar arasında Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Hasılat Paylaşımlı Konut Yapım Sözleşmesi düzenlenmiş ve sözleşme gereğince arsa sahipleri sadece arsalarını vermeyi, yüklenici şirketler ise bu arsa üzerinde konut yapmayı, bilahare konutların reklam finansman ve tüm tanıtım giderleri ile pazarlama giderlerini karşılamayı, konutları satmayı, satış bedelini tahsil ettikten sonra bir hafta içinde arsa sahibine ödemeyi yüklenmiştir. Sözleşmenin (16/7) maddesinde yüklenicinin bir hafta içinde ödemeyi yapmazsa %10 cezai şart ödeyeceği ve yine sözleşmenin (17/4) maddesinde de inşaatın süresinde bitirilmemesi halinde "arsa maliklerine düşecek konut sayısının 500 YTL ile çarpımı kadar bedeli" aylık cezai şart olarak ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Bunun yanında, sözleşmenin (17/5) maddesinde ekonomik kriz vb. sebeplerle reklam kampanyalarına rağmen satılan konut sayısı toplam konut sayısının %25'ine ulaşmadığı takdirde yüklenicinin arsa sahibine %23 hissesini karşılayacak konut vereceği veya bir kısmını konut, bir kısmını para veya senet olarak vereceği ve böylelikle edimini yerine getirmiş olacağı, tüm ek süreler sonunda arsa maliklerinin hissesine düşen %23'lük pay konut veya para olarak arsa maliklerine teslim edilmediği takdirde yapımcının, inşaatı mevcut haliyle arsa sahibine iade edeceği kabul edilmiştir. Sözleşme, özetlenen bu hükümleriyle birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde adi ortaklık sözleşmesi olmayıp, direnme üzerine verilen 03.10.2019 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere, hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesidir. Bu nedenle, davada eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği açıktır. Bu durumda, Mahkemece; arsa maliki davalılar ile davacı tüketici arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafından arsa maliki olan davalılara husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, maddi yanılgıya dayalı Dairemiz bozma kararına uyularak davanın davalı arsa sahipleri yönünden de kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir..." kararı verilmiştir.
Mahkememiz kararının istinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 2020/2199 Esas - 2024/43 Karar sayılı kararında; arsa malikleri ile yüklenici arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olmadığı belirtilmiştir.
İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 2020/2199 Esas - 2024/43 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14/09/2023 tarih 2022/7389 Esas - 2023/2242 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; arsa malikleri ... ve ... ile yüklenici ... şirketi arasında yapılan satış vaadi şeklinde düzenlenen hasılat paylaşımlı konut yapım sözleşmesinin 16/7. maddesindeki cezai şart hükümleri, 17/4. maddesindeki cezai şart hükümleri ve 17/5. maddesindeki hükümler ile sözleşmenin tüm hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı arsa malikleri ... ve ... ile yüklenici arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olmadığı bu nedenle arsa malikleri ... ve ...'nun sözleşme ilişkisi kapsamında davacıya karşı sorumlu olmadıkları sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Arsa maliklerinin yüklenici ile birlikte muvazaalı işlemlerle üçüncü kişileri zarara uğratmak amacıyla hareket ettikleri iddiasıyla .... Ağır Ceza Mahkemesinin ... sayılı dosyasında dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında davalılar arsa malikleri ... ve ... hakkında beraat kararı verildiği ve bu kararın kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından davacının arsa sahipleri ile yükleniciler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasınında ispatlanamadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Bu nedenlerle; davacının arsa sahipleri ile yükleniciler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığından ve arsa maliki davalılar ile yüklenici şirket arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olmadığı ve arsa maliki davalılar ile davacı arasındaki sözleşme ilişkisi bulunmadığından arsa maliki olan davalılara husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından davalılar ... ve ... hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin önceki kararı davalı ... San. A.Ş. ve davalı ... A.Ş. tarafından istinaf edilmediğinden Mahkememizin önceki kararı gibi davalı Müflis ... San. A.Ş. hakkındaki davanın kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak üzere 185.000 TL’nin davacı alacağı olarak bu davalının iflas masasına kayıt ve kabulüne, davalı ...Ş. hakkındaki davanın kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak üzere 185.000 TL’nin bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı Müflis ... SAN. A.Ş. hakkındaki davanın kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak üzere 185.000 TL’nin davacı alacağı olarak bu davalının iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE,
2-Davalı ...Ş. hakkındaki davanın kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak üzere 185.000 TL’nin bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davalılar ... ve ... hakkındaki davanın husumet yönünden reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 12.637,35 TL harçtan peşin alınan 2.747,25 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 9.890,10 TL harcın davalılar ... San. A.Ş. ve ... A.Ş. den (davalı müflis ... San. A.Ş.nin 427,60 TL maktu harçtan sorumlu olmak üzere ) tahsiline,
5-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ve 2.747,25 TL peşin harç toplamı 2.768,40 TL'nin davalılar ... San. A.Ş. ve ... A.Ş. alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 30.000 TL vekalet ücretinin davalılar ... San. A.Ş. ve ... A.Ş. alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 30.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ... ve ...'ya verilmesine,
8-Davacı tarafından davalılar ... ve ... için yapılan 100 TL yargılama gideri çıkarıldıktan sonra geriye kalan 2.400 bilirkişi ücreti ve 774,10 TL tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 3.174,10 TL yargılama giderinin davalılar ... San. A.Ş. ve ... A.Ş. den alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar ... ve ... tarafından yapılan 250 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin ve Davalılar ... ve ... vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2024
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!