WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTANBUL 20. ASLIYE TICARET MAHKEMESI

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/480 Esas
KARAR NO : 2024/668
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2019
KARAR TARİHİ : 18/10/2024

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 23/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı ... ...’ın ... ... yönetiminde bulunan ... plaka sayılı aracın ön yolcu koltuğunda oturarak seyahat ettiği esnada, ... Cadddesi ... İskele önüne geldiklerinde ... istikametine doğru dönüş yaptıkları sırada, karşıdan gelen ... plaka sayılı araçla çarpıştıkları, çarpışma neticesinde ... plakalı aracın ön yolcu hava yastığının patlaması ile ufak bir ateş çıktığını ve emniyet kemeri takılı vaziyette koltukta oturmakta olan ... ...’ın bu ateş ile şal ve ceketinin tutuşması ile boynu, çenesi ve sağ kolunun yanmış olduğunu, 20 gün yanık tedavisi gören davacının aynı zamanda çarpmanın etkisi ile başına da darbe almış ve araçta sıkışmış olduğu, yanık tedavisi gören davacıya üzücü kaza sonrası önceden var olmayan epilepsi tanısı konulmuş olduğunu, kaza sonrası aracın hava yastıklarının açılmamasının araçtaki üretim hatasına bağlı gizli ayıbın göstergesi olduğu, davacının 20 gün yanık tedavisi görmesi ve sonrasında da 20 gün iyileşme süreci olmakla toplam 40 günlük kazanç kaybının mevcut olduğunu, davacının çoğu kalıcı olan yanık izleri için estetik zararlarının da söz konusu olduğunu belirtmiş olup davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıların üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı ... ... Sigorta Şirketi vekili tarafından sunulan 01/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu manevi tazminat talebi zamanaşımına uğradığını, davacının talebinin net olmasının gerektiğini, davacının dayandığı delillerin tarafımıza tebliğe çıkarılması gerektiğini, poliçe ve teminat limitinin belirtilmesini, kusur durumunun tespitinin gerektiğini, meydana gelen kaza ile maluliyet arasındaki illiyet bağı araştırılmasını maddi tazminat istemine esas alınacak maluliyet raporu 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmeliği’ne uygun alınmasının gerektiğini, dosyaya sunulan maluliyet raporuna itirazlarının bulunduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi gideri tazminatı poliçe kapsamında olmadığını, davacının talep etmiş olduğu kazanç kaybı poliçe teminatı kapsamında olmadığını, talep edilen manevi tazminat talebi hakkaniyete uygun olmadığını, davacıların ceza yargılaması sırasında şikayetlerinden vazgeçmeleri ya da uzlaşma bildirimlerinin şikayetçi tarafından dosyaya sunulmasının gerektiğini, müterafik kusur durumu göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, faiz hatalı talep edildiğini, davalı sigorta şirketi temerrüde düşmediğini, davacının yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddi gerektiğini, davacının maddi tazminat taleplerinin net olmamasından ötürü talebin açıklattırılmasını, davanın manevi tazminat yönünden zamanaşımına uğramış olması sebebiyle usulden reddini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkememiz esastan inceleme yapacak ise, kusur tespiti için dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi’ne gönderilmesini, maluliyet oranı tespiti için davacıların adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesi’ne veya üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümü’ne sevkini, maluliyet ile meydana gelen kaza arasındaki illiyet bağının araştırılmasını, illiyet bağı yok ise davanın reddini, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderleri ve kazanç kaybı taleplerinin teminat dışı olması sebebiyle reddini, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, manevi tazminat talebi miktarının hakkaniyete uygun olarak tespit edilmesini, davalı şirket temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, kaza tespit tutanağı ve alkol raporunun tarafımıza tebliğini, davalı şirket aleyhine hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Şirketi vekili tarafından sunulan 03/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin söz konusu aracın üreticisi olmadığını, araç yerli üretim olup ... A.Ş. tarafından üretilmiş olduğunu, aracın ithalatçısı/dağıtıcısı olan ... A.Ş.’nin araç ve davacı ile ilgili hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu aracın geçmişte de büyük kazalar geçirmiş olduğunun TRAMER kayıtlarının celbinin gerektiği, önceki kazalarında hava yastığı sisteminin değiştirilip değiştirilmediğinin tespitinin gerektiğini, hava yastıklarının çalışma teknolojisi gereği üzerinde delikler bulunduğu ve deliklerden hava tahliyesinin gerçekleştiğini, her ne kadar davalı şirket aracın üreticisi olmasa da araçta üretim hatasının bulunmadığını belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Arabuluculuk son tutanağı, Kazaya dair Fotoğraflar, Alkol tespit tutanağı, Muayene raporları, İfade tutanakları, Eksper kayıtları, Adli tıp kurumu raporu, Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Adli tıp kurumu ikinci ihtisas dairesi tarafından hazırlanan Adli tıp raporuna göre; ... ve ... kızı, 25/05/1966 doğumlu, ... ...’ın 06/08/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle ortaya çıkan epilepsi hastalığı nedeniyle;
A. 03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmenliği ile bu yönetmenlik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: E cetveline göre %39(yüzdeotuzdokuz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, B. 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde;B-1) Kişinin tüm vücut engellilik oranının %20 (yüzdeyirmi) olduğu, C. Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, D. Yüz sınırları içerisinde cilt bütünlüğünü bozan travmatik lezyon tarif edilmediğinden yüzde sabit iz tayinine mahal olmadığı, E. Kurulumuzun 25/02/2022 tarihli muayenesinde; sağ kol alt uçta 9x3 cm.lik alanda ciltle aynı seviyede ciltten koyu nedbe saptandığı, F. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceğinin görüş ve kanaatine varılmıştır.
Makine mühendisi bilirkişi ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; Davacı ... ...’ın 06.08.2018 tarihinde yolcu olarak içinde bulunduğu ... ... sevk ve idaresinde bulunan ... plaka sayılı aracın, ... plaka sayılı araçla çarpışması neticesinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası akabinde, söz konusu aracın patlayarak yaralanmasına sebebiyet vermiş olmakla gizli ayıplı olduğunu iddia ettiği hava yastığını gerekçe göstererek, davalılar aleyhine ikame etmiş olduğu tazminat davasına gerekçe göstermiş olduğu iddiaları değerlendirilmiştir. Buna göre; ... plaka sayılı 2017 model ... marka/tipi aracın 06.08.2018 tarihinde meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı hasarlı trafik kazası akabinde açılan hava yastığının gizli ayıplı olduğu yönünde teknik kişi veya kurumlarca yapılmış herhangi bir tespitin dosya kapsamında bulunmadığı, davacının bu yöndeki iddiasının ispata muhtaç olduğu, 2.Dosya kapsamına sunulmuş olan Epikriz Formunda (T.C. ... Tıp Fakültesi Acil Gözlem Servisi 1); geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle 06.08.2018 tarihinde mevcut şikayetleri ile hastaneye gelen ... ...’ın hayati tehlikesinin bulunmadığı, mevcut tedavisi düzenlenen hastanın aynı gün 06.08.2018 tarihinde saat 12:38 de taburcu edilmiş olduğu, ... ...’ın geçirmiş olduğu trafik kazası akabinde vücudunun çeşitli bölgelerinin yanması ile 20 gün hastanede yanık tedavisi görmüş olduğuna ilişkin, dosya kapsamında hastane kaydı vb herhangi bir belgenin bulunmadığı bu yöndeki iddiasının da ispata muhtaç olduğu, 3.Kolluk personelleri tarafından yapılmış olan araştırma neticesinde düzenlenmiş 01.11.2019 tarihli “Tutanak”da; “... ...’ın sosyal ve ekonomik durumu hakkında adres çevresinde bilgi sahibi olan kimseye rastlanmadığı, şahsın kendisine sorulduğunda, çalışmadığı, 1500-TL nafaka gelirinin olduğu, 1500-TL kira gideri olduğu, bakmakla yükümlü kimse olmadığı anlaşılmakla kaza akabinde çalışamadığı 40 günlük süreçte kazanç kaybına uğramış olduğu yönündeki iddiasının da mesnetsiz olduğu, 4.Davalı ... A.Ş.’nin davacının yaralanmasına sebebiyet vermiş olduğunu iddia ettiği ... marka/tipi aracın bahse konu hava yastığının gizli ayıplı olduğu yönünde yapılmış bir tespit bulunmadığından olayla ilgili bir kusurunun bulunmadığı, davacının uğramış olduğunu iddia ettiği maddi ve manevi kayıpları ile ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığının görüş ve kanaatine varılmıştır.
Makine mühendisi bilirkişi ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu araçtaki hava yastığı sisteminde herhangi bir gizli veya açık imalat hatasının olmadığı, davacının yanık ve baş yaralanması rahatsızlıklarının emniyet kemeri takmamasından kaynaklandığının görüş ve kanaatine varılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkememiz görevli ve yetkilidir. İncelenen sigorta kayıtları ve tutanaklara göre tarafların dava ve taraf ehliyeti vardır. Haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılması gerekmekte olup olayımızda sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunun 49.2 maddesi gereğince; ''Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.'' şeklinde yasal düzenleme bulunmmaktadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının ve güvence hesabının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 145. maddesi (T.B.K. 166. md.) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu'nun 147. maddesinde (T.B.K. 166.), rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili 28/10/2022 tarihli duruşmada maddi tazminata ilişkin davadan feragat ettiklerini, sulh sözleşmesi gereği tarafların birbirinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiş olup 28/10/2022 tarihli dilekçe ile sigorta şirketi yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 05/07/2024 tarihli duruşmada manevi tazminata ilişkin olarak sigorta ile anlaştıklarını, ödemeyi aldıklarını, HMK 123 gereği davalarını geri aldıklarını beyan etmiş ancak davalı ... şirketi geri almaya muvafakat etmemiştir.
Feragat, 6100 sayılı HMK m. 307 belirtildiği üzere davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davasından feragat eden davacı vekili bununla, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu, haktan kısmen veya tamamen vazgeçmektedir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yaptığı tek taraflı bir irade beyanı ile olur ve tamamlanır. Feragatin geçerliliği için, bunun davalı tarafından kabul edilmesine veya feragate muvafakat etmesine gerek yoktur. Feragat sözlü yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir. Ancak feragat beyanının açık olması ve davacının beyanından onun gerçek amacının davadan feragat etmek olduğunun açıkça anlaşılması gerekir.
Feragat beyanı ile dava konusu uyuşmazlık kesin hükmün sonuçlarını (HMKm.311) doğuracak şekilde son bulur ve yargılamanın her aşamasında feragat beyanında bulunulabilir.(HMKm.310)
Madde 312- (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
Harçlar Kanunun 22. Maddesine göre; Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.
İncelenen vekaletnamede davacı vekilinin davadan feragat etme yetkisinin bulunduğu görülmekle geçerli feragat beyanı sonrasında maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, tanık beyanları, ATK raporları, maluliyet durumu, gelen yazı cevapları, alınan teknik bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; kazaya karışan ve davacının yaralandığı ... marka/tipi aracın hava yastığının gizli ayıplı olduğu yönünde yapılmış bir tespit bulunmadığı, araçtaki hava yastığı sisteminde herhangi bir gizli veya açık imalat hatasının olmadığı, davacının yanık ve baş yaralanması rahatsızlıklarının emniyet kemeri takmamasından kaynaklandığı tespit edilmiş olmakla davacının yaralanmasının doğrudan hava yastığından kaynaklandığına dair illiyet bağının kurulamaması sebebi ile talep reddine karar karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat talebinin feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken harç 285,07TL olmakla peşin yatırılan 187,86-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 97,21-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Maddi tazminat yönünden talep bulunmadığından yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken harç 427,60TL olmakla davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından manevi tazminat yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat yönünden AAÜT 10/3 gereğince hesaplanan 30.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa re'sen iadesine,
10-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL'nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, HMK'nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 18/10/2024

Katip ...
E-imzalıdır

Hakim ...
E-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.

UYAP Entegrasyonu