WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTANBUL 2. ASLIYE TICARET MAHKEMESI

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2024/622
KARAR NO : 2024/685

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 10/10/2024
KARAR TARİHİ : 16/10/2024

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan incelemesi sonucunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; öncelikle İİK.m.286 hükmüne göre konkordato talebinin içermesi gereken konkordato ön projesi, denetçi raporu ve diğer tüm belgelerin işbu dilekçe ile eksiksiz olarak sunulduğu dikkate alınarak, İİK.m.287 uyarınca tensiple birlikte ivedilikle tüm davacılar yönünden üç aylık geçici mühlet verilmesine, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla Mahkeme tarafından tayin edilmek üzere bir geçici konkordato komiserinin görevlendirilmesine, üç aylık geçici mühletin 2 ay daha uzatılmasına, geçici mühlet kararının iik. 288.maddesi çerçevesinde ilanına; müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için İcra ve İflas Kanunu'nun 287, 288, 294 ve 295.maddeleri gereğince; İİK'nın 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, tedbir tarihinden itibaren, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre (vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları prim, idari para cezaları dahil) yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına, ve evvelce başlayan takiplerin durdurulmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz, e-haciz, üçüncü kişi ve kurumlarda bulunan hak ve alacakların haczine ilişkin (İİK.m.89/1, m.89/2, 89/3) kararların uygulanmamasına, hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkili şirketlerin ve şahıs davacıların aleyhine yeni takip yapılmamasına, çeklere karşılıksız kaşesinin vurulmamasına, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacılar hakkında rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasına, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3.kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden dolayı üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dâhil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının müvekkili şirket ve şahıs davacılara ödenmesine, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların muhafaza altına alınmış ve/veya alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların müvekkili şirket ve şahıs davacılara iadesine, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya
3.şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesine, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulması amacıyla yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların adına açılacak banka hesabına veya mevcut banka hesaplarının koruma altına alınmasına, bu hesaba gönderilecek hacizlerin geri çevrilmesi yönünde tedbir kararı verilmesine, müvekkilleri tarafından keşide edilen ve müvekkiller tarafından kredi kullanılması amacıyla, bankalara ya da üçüncü kişi ya da kurumlara verilen teminat niteliğinde kambiyo vasıflı kıymetli evrakların tedbiren müvekkile iadesine ve müvekkil şirketin mal varlığının korunması amacıyla diğer tüm tedbirlerin alınmasına yönelik karar verilmesine, İİK.m.289/1 hükmü uyarınca Mahkemece verilen geçici mühlet içinde olmak kaydıyla, Mahkemenin tayin ettiği geçici komiser ile alacaklıların konkordato talebine ilişkin beyanları dikkate alınmak suretiyle, müvekkili şirket ve şahıs davacılar tarafından teklif edilen konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde, müvekkil şirketlerin ve şahıs davacıların alacaklıları ile konkordato yapabilmesi için bir yıl süre ile (gerektiğinde altı ay uzatılmak kaydı ile) kesin mühlet verilmesine, kesin mühlet kararı ile birlikte geçici komiser ya da komiserlerin görevlerinin devamı ile İİK.m.294 vd. hükmünde belirtilen kesin mühletin tüm sonuçlarına hükmedilmesine, kesin mühlet içerisinde mahkeme tarafından verilecek kesin mühlet içerisinde ve Mahkemenin
görevlendireceği komiser nezaretinde yapılacak alacaklılar toplantısında ve İİK hükümlerine göre işletilen yasal prosedürüm tamamlanmasının ardından, İİK.m.305 hükmü uyarınca konkordato projesinin tasdiki için belirtilen şartların yerine getirildiğinin Mahkeme tarafından tespit edilmesi ile birlikte İİK.m.306 hükmü uyarınca konkordatonun tasdikine, İİK.307/1-(a),(b),(c) fıkraları gereğince gerekli koşullar mevcut olduğundan rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışının ertelenmesine ve bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesi, müvekkili şirketlerin ve şahıs davacıların kredi kullanması amacıyla bankalara vermiş olduğu teminat niteliğindeki kambiyo vasıflı kıymetli evrakların tedbiren müvekkile iadesine, konkordatonun tasdiki kararı ile birlikte, İİK.m.306 uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK m.285 vd.hükümlerinden kaynaklanan adi konkordatoya ilişkindir.
Bilindiği üzere kesin yetki 6100 sayılı HMK m.114 hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olup öncelikle bu hususun ele alınması, buna göre diğer işlemlerin halli gerekir.
Konkordato davalarında yetkili mahkeme; iflasa tabi borçlu için 154'üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.
Bu noktada davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu gözetildiğinde herbir davacı açısından dava şartının ayrı ayrı takdir ve değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği üzere dava açılmasının usul hukuku açısından doğan sonuçlarından biri, her davanın dava açıldığı tarihteki durumuna göre dava şartlarının takdir edilmesidir. Kural olarak herbir davacının talebi, bu noktada ayrı ayrı ve usulen değerlendirilmelidir.
Davacı şirket iflasa tabi borçlu olup, davacı gerçek kişi ise mevcut kayıt ve açıklamalara göre iflasa tabi olmayan gerçek kişi konumundadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki ticari şirketler, muamele merkezlerini TTK m.213/c, m.305, m.567, m.576/1 hükümleri çerçevesinde sözleşmelerinde göstermek zorundadır. Buna mukabil ise diğer davacı gerçek kişidir. Bu durumda İİK’nın 285. maddesinde atıf yapılan, aynı yasanın 154. maddesi gereğince mutlak yetki kuralı gerçek kişi yönünden dahi geçerlidir. Gerçek kişinin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi ise kesin yetkili olacaktır. Nitekim bu husus yukarıda açıklanmıştır.
"Şirketlerin muamele merkezi ticaret siciline kayıtlı oldukları yerdir. Anasözleşmede geçerli muamele merkezi değişikliği ticaret sicilinde ilan edilmesi ile kesinlik kazanır.
6102 sayılı TTK'nın 36/1-1. cümlesi "Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur " hükmünü içermektedir.
Somut olayda, dosyada bulunan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 11/10/2024 tarihli ilanına göre, davacı şirketin muamele merkezinin "...Avcılar/İstanbul" adresinden "...Şişli/İstanbul" adresine naklinin ilan edildiği ve davanın ise 10/10/2024 tarihi itibariyle açıldığı görülmüştür.
Diğer yandan davacı gerçek kişinin UYAP'tan alınan adres araştırma formuna göre "Bahçelievler/İstanbul" adresinden "Eyüpsultan/İstanbul" adresine ise 12/10/2024 tarihi itibariyle naklinin gerçekleştiği, yine bu davacı yönünden ise davanın 10/10/2024 tarihi itibariyle açıldığı anlaşılmaktadır." (Yargıtay 23.HD ...E....K.sayılı kararı ve bu karar ile uyumlu İstanbul BAM 37.HD ...E. ...K.sayılı karardan hareket edilmiştir.)
Bu durumda her iki davacı yönünden dava tarihine göre mahkememizin kayden yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan mevcut sicil kayıtlarına göre aynı davacıların 03/07/2024 tarihi itibariyle ... 3.ATM nezdinde ...E.sayılı dosyasına istinaden konkordato talebinde bulunduğu, ancak 03/10/2024 tarihi itibariyle davacı borçlular hakkında verilen geçici mühletin kaldırıldığı, akabinde konkordato talebinin reddolunduğu, bu itibarla en azından 03/10/2024 tarihi itibariyle dahi fiili olarak davacı şirketinin muamele merkezinin ve davacı gerçek kişinin yerleşim yerinin ... ATM yargı çevresinde kalmadığına dair herhangi bilgi ve belgenin ise dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkememizde dava açıldığı tarih itibariyle her iki davacı yönünden dahi Mahkememizin kesin yetkili olduğunu gösterir bir hal bulunmamaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle adres değişikliği açısından davacı şirket yönünden sicil müdürlüğüne veya davacı gerçek kişi yönünden nüfus müdürlüğüne başvurunun ise artık hukuken hukuki önemi ise bulunmamaktadır.
Öte yandan Mahkememizin halihazırdaki başkanı tarafından 2021 yılında yapılan talep üzerine toplanan İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca yapılan başvuru sonucunda Yargıtay 6.HD oluşturmuş olduğu ...E....K.sayılı ilamında;
"İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararında belirtildiği üzere konkordato talebi üzerine kesin yetki kuraları gereğince talebin ileri sürüldüğü mahkemenin yetkisizlik nedeniyle davayı usulden reddetmesi halinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi bakımından HMK’nın 24 ve 26'ncı maddelerindeki ilkeler de gözetilerek, HMK’nın 20'inci maddesindeki yasal düzenleme açısından çekişmesiz yargı işleri bakımından aksine bir hüküm öngörülmediği gibi konkordato talebinin hukuk niteliği de gözönünde bulundurulduğunda, kesin yetki kuralı nedeniyle davanın usulden reddi kararıyla birlikte dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye talep halinde gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
(...)
Yukarıda açıklanan nedenlerle konkordato talebi üzerine, HMK'nın 114/1-ç ve 115/2'nci maddeleri gereği, kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi durumunda, mahkemece, HMK’nın 20'nci maddesinde belirtilen sürede talep olması hâlinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi ve İİK'nın 287'inci maddesi gereği konkordatoya yönelik alınan tedbir kararlarının re'sen kaldırılmasına karar verilmesi gerekli olup, bölge adliye mahkemesi hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.
Bu gerekçeler karşısında her iki davacı yönünden kesin yetki nedeniyle davanın usulden reddolunması zorunluluğu karşısında İİK ve HMK'dan kaynaklı tedbir taleplerinin dahi usulden tümden reddolunması gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında, davacıların açmış olduğu davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan ve usulden ayrı ayrı reddine, davanın red nedeni karşısında konkordato mühletine ait İİK ve HMK'dan kaynaklı tüm geçici hukuki koruma taleplerinin dahi kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan dolayı usulden ayrı ayrı tümden reddine, kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresi içinde dosyanın talep halinde yetkili ... Asliye Ticaret Mahkemesine (1.,2.,3.) gönderilmesine, karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine, başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin ihtarına, HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacıların açmış olduğu davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan ve usulden ayrı ayrı reddine,
Davanın red nedeni karşısında, konkordato mühletine ait İİK ve HMK'dan kaynaklı tüm geçici hukuki koruma taleplerinin dahi kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan dolayı usulden ayrı ayrı tümden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresi içinde dosyanın talep halinde yetkili ... Asliye Ticaret Mahkemesine (1.,2.,3.) gönderilmesine,
3-Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine,
4-Başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin ihtarına,
5-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

UYAP Entegrasyonu