T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/746 Esas
KARAR NO : 2024/732
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2023
KARAR TARİHİ : 06/11/2024
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... adresinde, davalı ... tarafından atık su ve yağmur suyu altyapı yenileme çalışması esnasında yeraltı güzergahı ve... kablosunun koparılarak hasarlamak suretiyle müvekkili şirket ... A.Ş.'nin kabloları hasara uğradığını, hasar mahalli krokisi ve fotoğrafların dosyaya sunulduğunu, hasarın ardından, müvekkili şirketin teknik elemanlarınca durum tutanakla tespit edildiğini, akabinde hasarın giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını, hasara ilişkin Hasar Tespit Tutanağı dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, müvekkili şirketin malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere toplam 5.650,16 TL zarara uğratıldığını, hasar nedeniyle oluşan zararı gösterir Hasar Keşif Tutarı Formununda dosyaya sunulduğunu, hasar tespit tutanağında imzası bulunan ...'ın (Tekniker) tanık olarak dinlenmesini talep ettiklerini, davaya konu hasara kim tarafından sebebiyet verildiğini, hasarın boyutu ve hasarın oluş şekli hakkında tanıklık edeceğini, uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmesi sonrasında ... Arabuluculuk Bürosunun ... arabuluculuk dosya numarasıyla anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, izah edilen nedenlerle; 5.650,16 TL tutarındaki alacağın hasar tarihinden itibaren başlayan T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep
ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu eylem hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, tazminat isteminin dayandırıldığı eylem, müvekkili ... açısından kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunmakta ve hizmet kusuru ile bağımlı olması nedeni ile tam yargı davasının konusunu oluşturduğunu, müvekkili ...'nin davacıya sözleşmeye dayalı bir taahhüdü ve borcu olmadığını, bu yüzden ... aleyhine açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, hasar tarihi konusunda herhangi bir ihtilaf bulunması halinde işbu davanın zamanaşımı ve hak düşürücü sürede açılmamış olmasından dolayı usul hukukuna göre reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili ...'ye işbu davada husumet yöneltilemeyeceğini, dava ve hukuki menfaat şartı olmadığını, davacı tarafça açılan davada hukuki mesnetten yoksun olduğunu, söz konusu zarara idarenin neden olmadığını, zarar ile idare eylem ve işlemleri arasında illiyet bağı olmadığını, davacının davasının usul hukuku ilkelerine göre reddedilmesi gerektiğini, davacının davasını hasar iddiasına dayandırmakta ise de tazmini istenen zarar miktarı ve tazmin bedelinin dayandırılmış olduğu delillerin tek taraflı deliller olduğunu, davacının fotoğraf ve sair deliller sunmuş ise de bu delillerin olayla bağlantısının henüz ispat edilmediğini, bu nedenle davacının davasını ispat edecek nitelikte bilgi ve belge sunmadığını, davacının zarara uğradığı iddiasını, dava dosyasına sunmuş olduğu deliller ile ispat edemediğini, davacının zarara uğradığı iddiasını ve buna ilşikin yaptığı masraf ve ödeme var ise bunları ispat etmesi gerektiğini, idarenin bu hasardan sorumluluğunu da ispat etmesi gerektiğini, söz konusu hasardan idarenin sorumlu olmadığını, hasar oluştuğu iddia edilen adreste ve tarihte idare tarafından herhangi bir fiilen çalışma yapılmadığını, dava konusu hasarların idare çalışmaları neticesi verildiği hususunun ispata muhtaç olduğunu, bir çalışma varsa bile bu çalışmanın kim tarafından nerede ne şekilde yapıldığının belli olmadığını, sadece tek taraflı davacının beyanı ile idare aleyhine haksız bir şekilde huzurdaki davanın ikame edildiğini, gerçekleşen hasarda idarenin bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, bu hususun tespiti için ... Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davası konusu hasarın gerçekleştiği yerde çalışma yapmak üzere müvekkil ... Genel Müdürlüğünce bir kazı ruhsatı başvurusu yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettiklerini, söz konusu adreste anılan tarihte kim tarafından çalışma yapıldığını, kim tarafından kazı ruhsatı alındığına ilişkin bilgi ve belgelerin istenerek, kazı/çalışma yapılıp yapılmadığı ya da kim ya da hangi kurum tarafından yapıldığının hususunun açıklığa kavuşması gerektiğini, işbu davada husumetin müvekkili idareye de yöneltilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, idare bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davada kusur ve sorumluluk tespiti zarar tespitinin önünde yer aldığını, İdarenin zarar verici eylemi olmadığı gibi, iddia edilen zarar ile idarenin eylemi arasında da illiyet bağı da bulunmadığını, davacının zararın varlığını objektif belge ve deliller ile ispat etmesinin de gerekli olduğunu, hasar miktarı, hasarın oluşumu ve sebepleri ile hasara neden olan sorumluların tespiti bakımından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, davacının davası hukuki mesnetten yoksun kanuni ve emredici düzenlemelere aykırı bir istemde olduğunu, davacının davasının tümüyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin söz konusu hasarın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığını ve yasanın emredici hükmüne göre mevcut tesisatını yasada belirlenen şekilde döşeyip döşemediğini, bu suretle hasara kendi eylem ve kusuru ile sebebiyet verip vermediği hususlarının araştırılması gerektiğini, söz konusu adreste, davacıya ait tesis ve kabloların yasaya uygun olarak imal edilip edilmediğinin, davacının kablolarını yeterli derinlikte tesis edip etmediğinin, üçüncü kişiler için öngörülen ve gerekli olan uyarıcı-önleyici tedbirleri alıp almadığının, tesisat ve kablolarının yerlerini ve derinliğini gösteren ve ikaz ve sair işaretlerin konulup konulmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, sorumluluğun davacıda olması yahut dava dışı yüklenicinin eğer olaya dahil olmuşsa müterafik kusur değerlendirilmesi açısından bu araştırmanın yapılması gerektiğini, davacının tanıklarını hangi hususta dinlenecekleri hususunda somut beyan ve açıklamada bulunmadığını, tanıkların açıklanan nedenlere göre, davacı işveren ile menfaat birliği içerisinde olduğunu, vakıanın işverenleri lehine sonuçlanması için ve yine yasal sorumlulukları nedeniyle imzalı tutanak hakkında aksi beyanda bulunmaları ihtimali de bulunmadığını, bu nedenle tanıkların tanıklıklarının dava konusunun çözümünde etki ve katkısı olmayacağını, usul ekonomisi açısından da tanık dinlenmesinin gereksiz olduğunu, tutanak mümzii tanıkların bu hususta bilgisi bulunmayacağı hususunun da ortada olduğunu, ihtilafın esasına, dava konusu vakıanın esaslı unsurlarına etkisi ve katkısı olmayan tanık dinletme isteminin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, hasar tespit tutanağının hasar olduğu iddia edilen yerde mi hazırlandığı, mahallinde mi hazırlandığı, tutanağı destekleyecek herhangi bir dayanağın dosyaya sunulmadığını, davacının davasını ispatlayacak bilgi ve belge dosyaya sunmadığını, sunulan fotoğrafların hangi gün ve saatte nerede kim tarafından çekildiğinin de belli olmadığını, tutanakların şantiye defterlerinin ne şekilde hazırlandığı konusu tartışmaya açık olduğunu, hasarın oluştuğu iddia edilen yerde ve tarihte ...'nin herhangi bir çalışması tespit edilememesine rağmen, davacı şirketin uğradığını iddia ettikleri hasara neyin sebep olduğunu dahi bilmeden, tek taraflı olarak tanzim ettikleri tutanak ve faturaları dayanak göstererek ortaya çıkan tartışmalı bir bedelin, ...'ye yükletilmeye çalışılmasının hukuka aykırı olduğunu, davaya konu tazminat iddiasındaki faiz isteminin hukuka aykırı olduğunu, faiz isteminin başlangıç tarihi olay tarihi olarak bildirilmemiş ise de bu istemin hukuka aykırı olduğunu, idarenin temerrüde düşürülmeden hasar tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hukuk dışı olduğunu, davalı idarenin, açılan işbu dava ile birlikte mütemerrit hale geldiğini, bu nedenle, faiz isteminde dava tarihi esas alınması gerektiğini, talep edilen alacak miktarının da fahiş olduğunu, davaya konu tazminat istemi miktarının da fahiş olduğunu, söz konusu tazminat miktarının sunulan delillerdeki miktarların gerçeğe uygun olup olmadığı ve belgelerin sıhhati değerlendirilmesi gerektiğini, harçların yatırılmamış olması, gider avansının eksik olması ihtimalinde yine dava şartı yokulğundan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Yargıtay içtihatlarıyla sabit olduğu üzere işçi, araç yakıt ve sair giderler müspet zarar kapsamında olmadığını, davalı idarenin dava konusu bedelden sorumlu olması için, ortada bir zarar olması, bu zarar idarenin eylem ve işleminden kaynaklanması, bu zarar ile idari işlem veya eylem arasında uygun nedensellik bağı olması gerektiğini, zarara neden olanın üçüncü kişi yahut zarar görenin bizzat kendisi olduğu durumlarda Kusur-zarar-illiyet bağı şartlarının bir arada bulunmadığı dikkate alınarak usul ve esas bakımından hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, arz ve izah edilen nedenlere ve Sayın Mahkemece re'sen dikkate alınacak sair hususlara göre; öncelikle yargı yolu ve görev itirazının kabulü ile görevsizlik kararı verilmesine, dava şartı yokluğundan davanın reddine, davacının davasının esastan ve tümüyle reddine, davacının faiz isteminin tümüyle reddine, davacının yargılama masrafı ve avukatlık ücreti isteminin reddine, yargılama masraflarının davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini vekil talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Kazı resimleri, keşif tutanağı formu, hasar tespit tutanağı, dosyası, celp edilmiştir.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı, ... adresinde yapılan kazı çalışmaları sırasında davalı tarafından yer altı kablosunun koparıldığını ileri sürmüş, hasar nedeniyle oluşan malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararının tazminini talep etmiştir.
Davalı, kazı çalışmalarının kendileri tarafından yapılmadığını, zararın miktarının davacının tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu belgeler olduğunu, zararın kapsamı ve miktarını gösteren delillerin mevcut olmadığını ve ispat edilemediğini savunmuştur.
Dava dosyası kapsamında, davacının tek taraflı olarak hazırladığı tutanak ve formlar dışında kazı çalışmasının mevcudiyeti, hasarın boyutu, zararın kapsamı ve miktarına ait delil bulunmamaktadır.
Mahkememizin 24/01/2024 tarihli celsesinde bildirilen tanık yönünden (TC kimlik numarası, tebliğe elverişli adresi, hangi vakıa hakkında beyanlarının alınacağı vs..) ara karar oluşturulmuş, ancak davacı vekili tarafından ara kararın gereği yerine getirilmemiştir. Nitekim, bu durum 24/04/2024 tarihli celsede tutanağa geçirilmiş, ara karar uyarınca davacının tanık deliline dayanmaktan da vazgeçmiş sayılmasına ve tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Meselenin halli, teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bu aşamada belirtmek gerekir ki, taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Mahkememizce, 6100 s. HMK 324. maddesi hükmü uyarınca oluşturulan bilirkişi inceleme ara kararının açık içeriğine ve verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından bilirkişi delil avansı kesin sürede yatırılmamıştır. Duruşmada, davacı vekilinin huzurunda işlemler yapılmasına ve ihtarların da yüze karşı açıkça tefhim edilmesine rağmen, bilirkişi delil avansı ikamesi verilen kesin süre içinde yerine getirilmemiştir. Davacı vekili 24/04/2024 tarihli duruşmadan sonra bir sonraki celsenin icra edileceği 06/11/2024 tarihinden bir gün öncesinde (yaklaşık 7 ay sonra) 05/11/2024 tarihinde delil avansını yatırmış, mahkememizce bu husus tutanağa geçirilmiş, davalı tarafa yine de bilirkişi incelemesi yapılması hususu sorulmuş, ancak davalı taraf muvafakat vermediklerini ve ara karar uyarınca davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Nihayetinde, anılan Yasal hükümler, Mahkememiz ara karar içeriği ve davalı taraf muvafakat etmediğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılamamış, ara karar uyarınca davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Gelinen aşama itibariyle, davacı, dosyadaki mevcut deliller çerçevesinde kazı çalışması yapılması ve hasarın varlığının sabit olduğunu ileri sürerek hasar tespit tutanağı uyarınca malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere tüm zararlar bakımından talepleri gibi aynen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de; az yukarıda belirtildiği üzere davacının tek taraflı olarak hazırladığı bu tutanak ve formlar dışında kazı çalışmasının mevcudiyeti, hasarın boyutu, zararın kapsamı ve miktarına yönelik delil bulunmadığından davacının iddiasını ispat edemediği, esasen özellikle zararın boyutu ve miktarı noktasında bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bu delilerin tek başına hükme esas alınmasının da mümkün olmadığı, bu çerçevede mahkememizce ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 427,60 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 269,85 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 157,75 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (5.650,16 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 5.650,16 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re'sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/11/2024
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!