WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTANBUL 13. ASLIYE TICARET MAHKEMESI

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2024/523 Esas
KARAR NO:2024/731

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/09/2024
KARAR TARİHİ:17/10/2024

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ... ... Hiz. San. ve Tic. A.Ş. (Kurum Kodu: ...) arasında Mart 2020’de Göz Bölümü Dış Hizmet Alımı Sözleşmesi ve hekimlik hizmet sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme devam ederken, 2021 yılında hastane ismi ... ... Hastanesi ... olarak değiştirildiğini ve Haziran 2022 tarihinde söz konusu hastane Davalı ... Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından devralındığını ve davacı Dr. ... aynı sözleşme ile hastanede hizmet vermeye devam ettiğini, nitekim Sözleşme madde 6.12’de yer alan “Hastane herhangi bir sebepten hastaneyi devir ederse veya şirket değişirse yüklenici ile olan sözleşme aynı şekilde yeni şirket ve sahipleri içinde geçerli olur.” hükmü gereğince, aynı sözleşme geçerli olmuş ve 15 Şubat 2024’e kadar davacı ..., “... Mah. ... Cad. No: 77/PK: ... ... / İstanbul” adresinde olan ... ... ... Hastanesi’nde göz bölümü ciro üzerinden anlaşılan oranda hak ediş ücreti modeli üzerinden hekim olarak çalıştığını, sözleşmenin 2. maddesinde Taraflar başlığı altında 2.1 Maddesinde Hastane: ... olduğu (şimdiki adıyla ... ... ... Hastanesi) ve 2.2 maddesinde Yüklenici: müvekkil ... olduğu düzenlendiğini, Sözleşmenin 6.4 - 6.5, 7.5 , 7.10 , 9.2 , 9.3 maddelerinde göz bölümünden elde edilecek paranın nasıl ve kim tarafından alınacağı, müvekkilin otomasyon sisteminden ciro kontrolünü yapabileceği, sarf malzemelerinin masrafının düşümünün nasıl yapılacağı ve cironun nasıl ve hangi oranda pay edileceği düzenlendiğini, Şöyle ki; Sözleşmenin 6.4. maddesinde, “Günlük nakiti göz kasası tutar, kurum ve kredi kartı kasasını hastane tutar ve yüklenici ile ay sonunda mahsuplaşılır. Günlük nakiti yüklenicinin göz kasası tutar. Kurum ve kredi kartı kasasını hastane tutar ve ay sonunda yüklenici ile hastane sözleşmedeki şartlar dahilinde mahsuplaşır. “Sözleşmenin 6.5. maddesinde “ Hastane yalnızca göz bölümüne münhasır olmak üzere ve yüklenicinin göz bölümü anlık ciro kontrolünü yapabilmesi amacıyla, yüklenicinin hasta veri tabanına erişimin sağlanması için otomasyon sisteminde gerekli izinleri yükleniciye verecektir. Otomasyon sisteminden herhangi bir müdahale ve değişim yetkisi yoktur Gerekli durumlarda Hastane Medikal Muhasebesinin onayı ile değiştirebilir.” Sözleşmenin 7.5. maddesinde “Hakkedişe geçildikten sonra Göz bölümü sarfları düşüldükten sonra Hastane ve Yüklenici arasında anlaşılan yüzdelik oranda paylaşım yapılır. “Sözleşmenin 7.10. maddesinde “ Tüm işler için kullanılacak malzemelerin içeriğini yüklenici belirler. “Sözleşmenin 9.2. maddesinde “…Sözleşme tarihinden itibaren ilk altı ay kira bedeli olacaktır. Altı ay sonrası kira bedeli hastaneye ödenmeyecek sadece göz bölümünün aylık cirosunun (hak edişin) %35’i hastaneye verilecektir. Ay sonunda gerek yüklenicinin nakit aldığı gerekirse hastanenin kredi kartı ile SSK alacağı ciroları toplanarak, hastane ve yüklenici arasında yapılan %65 Yükleniciye, %35 Hastaneye olacak şekilde paylaştırılacaktır. “Sözleşmenin 9.3. maddesinde “ Yüklenici hizmet vermeye başladığı günden itibaren günlük cironun NAKİT’ini kendi alır, SGK ve KREDİ KARTI cirosunu hastaneye bırakır, kira ödenirken SGK ve KREDİ KARTI hesaplanıp kalan kısım kira için yeterli değil ise yüklenici farkı tamamlar veya fazla ise kalan kısım yükleniciye ödenir.” denildiğini, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6.5. maddesine göre, davalı hastanenin otomasyon sisteminden göz bölümüne ilişkin olarak müvekkilin göz ciro kontrolünü görmesine izin verildiğini, müvekkilinin göz bölümünün günlük ve aylık ne kadar ciro yaptığını tespit ettiğini ancak sistemde kayıtlı olan cirodan müvekkilinin sözleşmeye göre hak ettiği ciro payı müvekkiline 2023 Ekim ayından itibaren 15 Şubata 2024 tarihine kadar olan kısım ödenmediğini, diğer yandan işbu sözleşmeye göre her ne kadar nakit kasayı tutma davacı müvekkile verilmiş olsa da, 2022 yılında hastane idaresi değişip, şirket ismi ... ve Ticaret Anonim Şirketi olduktan sonra, yeni yönetim, söz konusu sözleşmede yazılı bir değişiklik yapmadan, sözlü olarak nakit kasayı ortaklaşa tutmak istediklerini müvekkil davacıya söylemiş, müvekkil de hastaneye güvenerek, nakit kasanın ortaklaşa tutulmasını kabul etmiş ve davalı hastanenin “...” adlı otomasyon sisteminde de görüleceği üzere nakit paralar hastanenin kasasına yatırıldığını, ayrıca ay sonu davalı ... Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin mali işler sorumlusu tarafından davacı müvekkile e-mail yolu ile göz bölümüne ait hastanenin kasasında toplanan meblağ iletilerek, o aya ait davacıya ödenmesi gereken hak edişleri bildirildiğini ve ödemenin bu şekilde gerçekleştirildiğini, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleri hastaneler ile yapılan anlaşma gereğince 2 ay sonra yapıldığından, 2 gecikmeli ciroya da SGK kurum alacakları eklenilmesi gerekmekte iken davalı yan SGK’dan gelen ödemeleri müvekkile bazen geç bildirdiğini bazen eksik bildirdiğini, bazen de hiç bildirmediğini, SGK ödemeleri, kurum tarafından davalı hastaneye 2 ay sonra ödemesi yapıldığından dolayı ve Ekim 2023 hakkediş hesaplanmasından itibaren ödeme yapılmadığından haliyle Ağustos 2023 ayından itibaren SGK cirolarındaki hakkediş payı da müvekkile ödenmediğini, yani müvekkilin Nakit ve Kredi kartı üzerinden hakkedişleri Ekim 2023 tarihinden itibaren 15 Şubat 2024 tarihine kadar olan kısmı ve SGK Kurum cirosu üzerinden hakkedişi ise Ağustos 2023 tarihinden itibaren kısmı müvekkile ödenmediğini, diğer yandan daha önceki aylara ilişkin müvekkile SGK ciro payından ödemesi yapılanlar dahi eksik bildirildiği tespit edildiğini, mesela, Mayıs 2023 Göz SGK’ya faturalandırılanların toplamı 80.692,82-TL olduğu öğrenildiği halde, 26 Ağustos 2023 tarihindeki gönderilen e- postadaki “Göz Temmuz” ücret hesaplamasında Mayıs 2023 dönemi için göz SGK kurum cirosuna 49.018,44-TL yazılmış, böylece SGK cirosu az gösterilerek müvekkile az ödeme yapıldığını, Yine 27 Ekim 2023 tarihindeki hastane muhasebesinden ...’in e-postasındaki “Göz Eylül” ücret hesaplamasında Temmuz 2023 dönemi göz SGK Kurum cirosu 64.314,49-TL olduğu ... sisteminden görüldüğü halde aynı şekilde 49.018,44-TL olarak yazıldığını, zaten Mayıs ile Temmuz aylarına ilişkin SGK kurum cirosunun birebir aynı rakam olan 49.018,44-TL yazılması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Davalı hastanenin eski medikal muhasebecisi ..., Mayıs 2023 yılına ait SGK cironun 80.692,82-TL olduğunu yazmış iken, davalı hastane yine de mayıs SGK cirosu az göstererek müvekkiline az ödeme yaptığını, ayrıca SGK kesintilerine yapılan itiraz netleştikten sonra müvekkile SGK payları ödenmesi gerektiği hâlde, hastane SGK kesintilerini Ağustos 2021’den beridir, davacının hakkedişinden kesmiş, davacı bu kesintilere itirazını yapmış, ancak hastane Ağustos 2021’den SGK’nın mutabakata gitmediğini söyleyerek davacıya kesilen ödemeleri geri yapmayarak müvekkili uzun süredir zarara uğrattığını, davalı şirket tarafından, müvekkilin 2023 Ekim-Kasım-Aralık ve 2024 Ocak-Şubat aylarına ilişkin dört buçuk ay biriken hak ediş ücreti alacakları ödenmediğinin ispatlı olduğunu, taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık konusu Sözleşmenin 7.5 maddesindeki, “Hak edişe geçildikten sonra, Göz Bölümü sarf malzemeleri düşüldükten sonra Hastane ve Yüklenici arasında anlaşılan yüzdelik oranında paylaşılır.” maddesinden çıktığını, aslında sözleşmenin 7.5 maddesi gayet açık olup, Göz bölümüne ait sarf malzemesi olarak adlandırılan, mercek, ameliyat setleri, örtüleri, enjektörleri, serumları ve sair ameliyat malzemelerinin ödemesini kim yapmışsa bu masrafı yapan taraf malzeme giderinin düşümünü yapacağını, müvekkil doktor, göz hastalarına yapacağı tıbbi işlemlerde en iyi kalite mercek ve sarf malzemesi kullanmak istediğinden 7.10 “Tüm işler için kullanılacak malzemelerin içeriğini yüklenici belirler.” şeklindeki madde gereğince en iyi ve kaliteli ürünleri araştırarak medikal firmalardan en makul olan malzemeleri belirlediğinden, medikal firmalar müvekkil ile iletişim halinde olduğunu, belirli bir dönem, müvekkilin seçtiği ürünlerin alındığı medikal firmalara olan malzeme ödemelerini hastane idaresi yapmış ve sarf malzemelerinin düşümünü toplam cirodan mahsup etmiş ancak daha sonra hastane idaresi medikal firmalara olan borçlarını geciktirmeye hatta ödememeye başlamış, medikal firmalar müvekkili arayarak ve WhatsApp’tan yazarak, “bu hastane ödemelerimizi 6 aydır göndermiyor, bu adamlar dolandırıcılar, üç ayda bir konkordato ilan ediyorlar, biz sizin için malzemeleri göndermiştik, ... (marka) gibi rakiplerimiz dahil diğer başka firmalara da ... .... ... Hastanesinin mercek ödemelerini yapmadığını herkese söyleyeceğiz, bu hastaneye kimse ürün satmasın diyeceğiz, icra işlemlerini başlatacağız…” gibi bir çok medikal firmalar müvekkile aynı içerikli bir çok mesaj atıldığını, Müvekkil bu işi çözmek için hastanenin idarecileriyle, mali işler sorumlularıyla şifahi görüştüğünü, defaten mesajlar yazdığını, ancak hastane medikal firmalardan alınan ameliyat malzemelerinin ödemesini yapmadığını, müvekkil yapacağı ameliyatlara yeni sarf malzemesi siparişi yapabilmek için, medikal firmalara olan sarf malzemelerinin borcunu kendi ödemeye başlamış ve sözleşmede yazılı olarak müvekkilin nakit kasa yetkisi olduğundan ve sarf malzeme düşümü ile ilgili sözleşmede 7.5. maddesi olduğundan, hastanın verdiği nakitten sadece sarf malzeme düşümünü yapmış, geri kalan nakit paranın davalı hastanenin kasasına yatırıldığının ispatlı olduğunu, zira göz ameliyatları için gerekli olan malzemeler, mercekler alınmayınca bu durumdan hem hastalar hem müvekkil hem de davalı hastane olumsuz etkilenmiş ve müvekkil kendi itibarını hem de hastanenin itibarını düşünerek sarf malzeme ödemelerini nakit kasadan yaptırdığını, bu durum çok defa sözlü olarak, Whatsapp uygulaması yazışmaları ve mail yolu ile davalı hastaneye bildirilmesine rağmen çözülememiş, davalı hastane yetkilileri tarafından “fatura kesilsin, ödemeleri yapalım.” denilmesine rağmen ödemeler bir türlü yapılmamış, firmalar bu durumu müvekkile bildirmiş ve bu durumdan hastalar da mağdur olduğunu, Ekteki WhatsApp yazışmalarından da görüleceği üzere, hastane sarf malzeme borçlarını ödemediği için medikal firmalar hastaneye fatura etmek istemediklerini, hastaneye sarf malzemesi satmak istemediklerini müvekkile yazdıklarını, ayrıca davalı Hastane malzeme almaya çalıştığı zaman dahi kendi işleyişleri gereği prosedürlere takılıp malzemeyi hızla temin etmediği gibi, davalı hastane malzeme parasını zamanında vermediği için, ilgili firmalar malzemeyi göndermediklerini, özellikle yurt dışından gelip iki gün içinde döneceğini söyleyen hastalar olduğunda hastane idaresi ameliyat sarf malzemelerini müvekkil hekimin temin etmesini ve sarf giderinin nakit kasadan düşmesini söylediğini, zaten sözleşmede de sarf düşümü yapılacağı yazılı olduğundan, müvekkil ameliyat malzemelerini temin edip malzeme paralarını kendi ödemeye başlamış ve ameliyat sarf malzemelerinin masrafının düşümünü sözleşmenin 7.5 maddesine göre yapmıştır. Müvekkil sadece sarf malzeme giderini düşmüş geri kalan nakit paralar hastanenin kasasına yatırılmış ki, ay sonunda hastanenin kasasında biriken nakit para +kredi kartından gelen para +SGK’dan gelen para olmak üzere tüm ciro toplanarak elde edilen gelirden, sözleşmede anlaşılan oranda %65 müvekkile ve %35 davalı hastaneye pay edilmesi beklenirken, davalı taraf ne nakit paradan ne hastane tarafından alınan Kredi kartından ne de SGK’dan gelen kısımdan elde edilen toplam cirodan müvekkile herhangi bir hak ediş ödemesi yapmadığını, müvekkilinin neredeyse dört buçuk ay bedelsiz çalıştırıldığını, diğer yandan müvekkilin 2023 Ekim- Kasım- Aralık, 2024 Ocak-Şubat aylarında yaptığı hastalarının muayene ve ameliyat işlemleri davalı hastanenin sisteminde kayıtlı olduğu gibi müvekkil hekim de göz bölümünde kayıt tuttuğunu, bu dönemde bakılan hastaların listesi ve yapılan tıbbi işlemlerin içeriği Mahkemeye bilahare sunulacağı gibi, söz konusu döneme ilişkin olarak kaç hasta bakıldığı, ne işlem yapıldığı, ne kadar ödeme olduğu hususunda SGK’dan hasta kayıtları ve işlemlerinin istenmesini ayrıca sigortası olmayan hastalar veya sigortanın karşılamadığı kapak operasyonları gibi işlemler açısından da ... İlçe Sağlık Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ... ... ... Hastanesinin 2023 yılı Ekim-Kasım-Aralık dönemi ve 2024 yılı Ocak-Şubat dönemde, tüm göz hastalarının muayene ve ameliyat kayıtlarının istenmesini ayrıca ... ... ... Hastanesinin otomasyon sisteminin (bilindiği kadarıyla ... adlı sistem ile başkaca tespit edilecek sistemlerin) bilirkişi vasıtasıyla incelemesinin yapılarak, göz bölümünde 2023 Ekim ayından itibaren 15 Şubat 2024 tarihine kadar olan dört buçuk aya ilişkin olarak kaç hasta muayene edildiği, kaç hastaya tıbbi işlem ve ameliyat yapıldığının tespitinin ve göz cirosunun hesaplanmasının yapılmasını, böylece müvekkilin %65 ciro payı hesaplanması ile icraya konu hak ediş alacak hakkının tespit edilmesini talep etiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile , davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına, İcra takibine kötü niyetle itiraz edildiğinden, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, kötüniyetli olan davalının, mal kaçırması malum olduğundan, İhtiyati tedbir talebimizin kabulü ile öncelikle teminatsız olarak, aksi halde uygun görülecek teminat karşılığında, ivedilikle hastane ruhsatı ile dahil malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 16/10/2024 tarihinde cevap süresinin uzatılması talepli dilekçe sunmuştur.
Dava, Sözleşme kapsamındaki alacağa ilişkin düzenlendiği iddia edilen faturadan kaynaklanan alacağa ilişkin İstanbul 12. İcra Dairesinin 2024/18328 esas sayılı dosyasında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Kamuoyunun 7. Yargı Paketi olarak adlandırdığı “1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 3 (üç) maddesinde değişiklik içeren 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 05.04.2023 tarih ve 32154 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Yapılan değişikliklerle beraber ticari davalar ve iş sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarının zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğu düzenlenmiştir.
31. Madde uyarınca; 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir.
43. Madde uyarınca; Bu Kanunun;
a) 31 inci, 34 üncü, 36 ncı, 37 nci, 38 inci ve 41 inci maddeleri 1/9/2023 tarihinde,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer." şeklinde düzenlenmiştir.
"6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı Kanunun 3. üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm, 01/09/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır." hükmü uyarınca eldeki menfi tespit davası 11/09/2023 tarihinde açıldığından işbu davanın da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2024/523 esas sayılı dosyasında 11/09/2024 tarihli tarihli tensip ara kararı ile davacı vekiline arabuluculuk son tutanağı aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, tensip tutanağının davacı vekiline e tebligatla 16/09/2024 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından arabuluculuk son tutanağının aslı veya onaylı suretinin sunulmadığı, davacı tarafça dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurulmadığı ve zorunlu dava şartının yerine getirilmediği anlaşıldı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 20.06.2019 tarih, 2019/1038 Es. ve 2019/869 K. sayılı ilamında "...TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan ... dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı usul ve yasaya uygun olmakla ... " yönünde karar vermiştir.
6325 sayılı yasanın 18/A Maddesi- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
''(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) ...Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.''
HMK 138(1) madde; ''Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir...'' belirtilen istinaf kararı ve kanun maddeleri uyarınca dosya üzerinden 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 427,60-TL harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı vekiline karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 7/2. Maddesi uyarınca 30.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilmiştir. 17/10/2024

Katip ...
e-imzalıdır

Hakim ...
e-imzalıdır

UYAP Entegrasyonu