T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2024/269 Esas
KARAR NO:2024/646
DAVA:Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/04/2024
KARAR TARİHİ:14/10/2024
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ..., müvekkili şirketin, ...'ni münferiden temsile yetkili müdürü olduğunu, söz konusu icra dosyasında takip dayanağı olarak sunulan belge ise karşı tarafın müvekkilinden bir talep hakkını içermediği ve asıl alacaklının borcunu üstlenmediği ifade edilmekle birlikte müvekkilinin yaptığı ödeme karşılığında sözleşmenin karşı tarafının alacağını temellük etmesi ve alacaklısı olduğu kişi hakkında alacağını devredenin suç duyurusunda bulunmasını ve alacağı icra takibine konu etmesini şart koştuğu hukuki niteliği itibariyle şarta bağlı alacağın temliki sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin tarafları ise müvekkili ...'nin şahsı ve davalı ... ... olduğunu, ... ... ...'ye para gönderen kişi olmadığını, parayı gönderen ...'nin ifadesine göre babası olduğunu, tarafı ...'nin olduğu bir sözleşme ile ilgili olarak, ...'nin temsilcisi olduğu şirketin borçlu kabul edilmesi ve şirkete husumet yöneltilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin, icra takibine konu senetle bir borcu üstlenmediğini, müvekkilinin, sadece bir yardım ve takipçilerin mağduriyetini hafifletmek için borç vererek bir vefa ödemesi olarak, ödeyebildiği miktar kadarının alacağını bazı şartların yerine getirilmesi kaydıyla temellük ettiğini, müvekkilinin yaptığı ödemeler de bahse konu sözleşmede ifade edildiği üzere bir vefa ödemesi olduğunu, bu husus sözleşmede, "...'ye bu yardım mahiyetindeki ödeme vaadi için cebir, zorlama, tehdit, icra takibi yapılamaz.." şeklinde ifade edilmiş olduğunu, icra dosyasında takibe dayanak olarak sunulan şarta bağlı alacağın temliki sözleşmesi ile ilgili olarak yukarıda da ifade edildiği üzere müvekkili, alacağını temlik aldığı kişilere, bu anlamda davalıya da öncelikli olarak ... hakkında suç duyurusunda bulunmak ve alacağını bu kişiden dava ya da icra takibi ile talep etmeleri kaydıyla takipçilerine karşı vefadan ve işyerinin basılıp işyerinin işlemez olması karşısında itibarının kasten baltalanmasından, buna hukuki tedbir alma zamanı olmaması ve hukuk yargılama sürelerinin uzun olması nedeniyle geçecek zamanda uğrayacağı zararın geri dönüşü zor olacağını hesaba katarak ivedilik gerektiren halleri çözmek maksadıyla yardım mahiyetinde ödeme yapmış olduğunu, öne sürdüğü şartı gerçekleştirmeleri halinde alacaklarını temlik etmeleri karşılığında kendilerine ekonomisi yettiğince yardım edeceğini imza altına almış olduğunu, müvekkilinin, borçlu olmadığı bir durumda davalının alacağını şartlı olarak devralmasının tek nedeni davalının müvekkiline itibar etmesinden dolayı ... isimli kişiyle hukuki ilişkiye girdiğini, müvekkilinin, devraldığı bir alacak için ekstra olarak avukat masrafları ve yargılama giderleri harcamak gibi alacağı devraldığı bir prosedürde bunun aksine en ufak bir tahsil yapamama ve ekstra olarak yargılama gideri ve avukat masrafları ödemek gibi daha da çok finansal zarar içine gireceği bir hukuki durum içerisine kendisini sokmak istemediğini, müvekkili, davalının ... hakkında suç duyurusunda bulunmasını taahhüt ettirterek davalının ... ile danışıklı bir şekilde kendisini dolandırmasının önüne geçmek istemiş olduğunu, bu husus sözleşmede; " - temlik alan kişi ... ...'den şikayetçi olmak kaydıyla ödeme almıştır.", " - ama aldığı bu ödemenin ...'ye geri ödenmesi için gayret edecek, ... veya onun ismini verdiği şahıslara karşı her türlü cezai, hukuki ve icrai takiplerini yapmaya devam edeceğini ödemeyi almak sonucunda taahhüt etmiş olacaktır ." şeklinde ifade edildiğini, davalı, müvekkilinden bahsedilen şartlar altında 1642 Amerikan Doları almışsa da sözleşmenin kendisine yüklediği ... isimli kişiyi dava etme ve bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunma taahhüdünü yerine getirmediğini, tarafına bu yönde bir işlem tesis ettiğine dair yazılı ve sözlü bir bildirimde bulunmadığını, böylece davalının hem ... isimli kişiden alacaklı olma hem de müvekkilinden alacaklı olması gibi sebepsiz zenginleşeceği bir durum oluştuğunu, bu ödemenin tümü yapılsa dahi borcu tahsili imkanı olduğunda ...'ye iade etmek üzere almakta olduğunu, yani müvekkillerinin davalıya borcu olmadığını, açıkça alacağın devir şartları sözleşmede belli olduğunu, şartı yerine getirmeyip, doğrudan müvekkili hakkında icra takibi yapmak, bu takibi onun yurtdışında konudan bihaber olduğu bir süreçte kesinleştirmek ve ... ...'den olan alacağını tahsil edememenin hırsı ile mal bulmuş mağribi yaklaşımı ile müvekkilinin tüm hesaplarına hukuk usulünü kullanarak bloke koydurmak ve yurtdışında beş parasız kalmasına sebep olmak tamamen kötüniyetli bir davranış olduğunu, davalının esasında ... ile bir probleminin olmayıp müvekkili Mohsen'i elinde hazır bir ödeme vasıtası gördüğü anlamına geldiğini, ... hakkında müvekkili kendisinin de davalı gibi dolandırılmasından dolayı şikayetçi olduğunu, davalının hiçbir şikayetinin olmaması, bu kişi ile ortak olabileceği şüphesine neden olduğunu, sözleşmede tüm şartlar yerine geldikten sonra taksite bağlanan miktarların ödenmemesi halinde alacağını devredenin taksitleri TL olarak ve faizsiz talep edeceği de hükme bağlanmasına rağmen icra takibi de kötüniyetli bir şekilde USD üzerinden açılmış olduğunu, yapılan icra takibi müvekkilinin yurt dışında olması münasebetiyle süresini kaçırdığını, tüm bu hususlar karşısında, şarta bağlı alacağın temliki sözleşmesinde davalının şartı yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinden bir alacak hakkının bulunmadığının ve bu hususun tespitini talep ettiklerini, sözleşmenin geçerlilik şartı olan ... hakkında suç duyurusunda bulunma ve alacağı talep etme şartlarının gerçekleşmediği davalının UYAP kayıtlarına bakılmak suretiyle anlaşılması mümkün olduğundan icra takibinin teminatsız olarak, mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun görülen teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, icra veznesine girmiş ve girecek paranın davalıya ödenmemesine, bankalardaki hacizlerin ve dosyadaki diğer hacizlerin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğumuz zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderlerinin kötüniyetli davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ülkesi İran'da para transferleri yapılamadığı için müvekkili, sosyal medyada fenomen olan ...' nin, İran vatandaşlarının para transferi edildiğine dair sosyal medyadaki reklamı gördükten sonra ...' nin şirket yetkilisi ile görüşüp para transferi ile ilgili bilgi aldığını, söz konusu görüşmelerden sonra döviz işlemleri ile ilgilenen kendi çalışanı olan ... ...'ye yönlendirilip para transferleri hakkında döviz işlemleri için işlemler bu kişi üzerinden yapılmış olduğunu, fakat daha sonrasında alacağın sadece bir kısmı alınıp geriye kalan 4644 ABD Doları ise kendisine ödenmediğini, müvekkilinin ailesi, Medipol Üniversitesinde öğrenci olduğundan İran' da yaşayan ailesi müvekkiline bir kaç defa Türkiye' ye eğitimi için ... şirketi üzerinden para göndermiş olduğunu en son gönderilen para hakkında da herhangi bir ödeme alamadığı gibi müvekkiline Temlik Karşılığından Ödeme Sözleşmesi imzalatmış olduklarını, müvekkilinin bunun üzerine kaç defa irtibat kurmak istediyse de şirket sahibi ... yurt dışına kaçtığı için kimse ile muhatap olamadığını, bu süreçten sonra müvekkilinin mağdur olduğunu, alacağını tahsil edemediğinden dolayı şikayet yoluna gidip davacılar hakkında icra takibi başlattığını, müvekkili, ..., yetkilisi olduğu... Ticaret ve Gayrimenkul Ltdç Şti. , işin içinde olan ...' nin kardeşi ... ve şirketin döviz işlemleri ile ilgilenen ... ... hakkında şikayetçi olup daha sonrasında davacı taraflar müvekkiline şikayetten vazgeçerse zararı karşılayacağı yönünde söz verdiklerinden dolayı ..., kardeşi ... ve yetkilisi oldukları... Ticaret ve Gayrimenkul Ltd. Şti. Hakkında şikayetini geri çekmiş olduğunu, bu görüşmeler neticesinde müvekkiline Temlik Karşılığında Ödeme Sözleşmesi imzalatmış olduğunu, her ne kadar müvekkili istenileni yapmış olsa da yine herhangi bir ödeme alamadığını, sözleşme ile aynı tarihte taraflar arasında şarta bağlı teminat senedi imzalanmış olduğunu, 16.06.2023 tarihli teminat senedinde borçlu ..., emri havalesine ödeme yapılacak kişinin de müvekkili olduğunun açıkça görüldüğünü, teminat senedinde "ödemelerden arka arkaya üç taksit ödenmediği takdirde kalan ödeme tutarının muaccel olacağı" açıkça kararlaştırılmış olduğunu, davacı yanın teminat senedine imza atarak açıkça borç ikrarında bulunmuş olduğundan, işbu menfi tespit davasının kötüniyetli açıldığını ileri sürerek öncelikle Mahkemenin 30.05.2024 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile kararın kaldırılmasına veya sayın mahkeme aksi kanaatte ise (genel uygulama gözetilerek %115 olmak üzere) eksik teminat miktarının davacı tarafından tamamlanmasına, davacı yanın ....İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı icra dosyası ile işleme konulan 4644ABD Doları bedelli alacağı hakkında borçlu olunmadığının tespiti talebi açmış olduğu huzurdaki menfi tespit talepli davanın reddine, davacı yanın takip konusu bedelin %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; .... İcra Müdürlüğünün ... Esas numaralı icra dosyası, Şarta Bağlı Alacağın Temliki Sözleşmesi, İstanbul Arabuluculuk Bürosunun ... Başvuru Ve ... Arabuluculuk Dos. Nolu Anlaşmama Son Tutanağı, Tanık, Keşif, Bilirkişi, Yemin ve sair delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; .... İcra Dairesi .... Sayılı dosyası ve dosyaya konu 16.06.2023 Tarihli Temlik Karşılığında Ödeme Sözleşmesi, ... yetkilisi olduğu şirket ile ilgili döviz işlemleri yapıldığına dair görsel, teminat senedi, ... ... ile yapılan whatsapp görüşmeleri ve gönderilen ses kayıtları (Farsça), ticari defterler, emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı, Tanık, Bilirkişi ve her türlü sair deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; Davacı tarafın .... İcra müdürlüğünün ... E. Sayılı icra takip dosyası ve dayanağı belgeden kaynaklı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinde dava şartları tek tek sayılmış olup dava şartı, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re'sen belirleyecektir.
HMK'nın 114.maddesinde düzenlenen dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna (müddeabihe) ilişkin olmak üzere, üçe ayrılır. Mahkemeye ilişkin dava şartları; "yargı hakkı, yargı yolu, görev, kesin yetki", taraflara ilişkin dava şartları; "davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davayı takip yetkisi", dava konusuna ilişkin dava şartları ise; "davacı tarafından gider avansının yatırılması, teminat gösterilmesine ilişkin kararın yerine getirilmesi, kesin hüküm bulunmaması, hukuki yarar (menfaat) bulunması, davanın derdest olmaması" olarak sıralanmaktadır. HMK'nın 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir. HMK'nın 1. maddesinde; "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir." hükmü yer almaktadır. HMK'nın 114/1.c maddesi uyarınca "Mahkemenin görevli olması" dava şartlarından olup, HMK'nın 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. Yine HMK'nın 115. maddesinde "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir..." düzenlemesi yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; "Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır." hükmüne yer verilmiş ve TTK'nın 5/1. maddesinde ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup TTK'nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır.
Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, TTK'nın 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi, ticari davalarla sınırlı olup, davanın ticari dava olup olmadığının TTK'nın 4.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. TTK'nın 4/1.bendinde nispi ticari dava, "her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları'' olarak belirtilmiş ve nispi ticari dava ticari işletme kavramı ile tanımlanmış olup, TTK'nın 11.maddesi; "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir." şeklinde düzenlenmiştir yani ticari işletmeden bahsedilebilmesi için; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyet, bu faaliyetin devamlı olması ve bu faaliyetin bağımsız yürütülmesi şeklinde üç unsurun bulunması gerekmektedir. TTK'nın 15.maddesinde esnaf kavramı "İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi" olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklama ve ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı ...'nin tacir olduğu şüphesiz ise de; davalının tacir olmadığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin TTK'nın 4.maddesi kapsamında mutlak ticari davalar arasında da sayılmadığı dolayısı ile eldeki davanın nispi veya mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülmesi gerektiğine dair özel bir düzenlemenin de bulunmadığı bu durumda uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Taraflardan birinin yasal süresi içinde (kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren en geç iki hafta içerisinde) müracaat edildiğinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yasal süresi içinde (kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren en geç iki hafta içerisinde) dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan birinin müracaat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hazır bulunan taraflara ihtarına
4-Yargılama harç ve giderleri hususlarının görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5- Davalı tarafın ihtiyati tedbire itirazın görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.14/10/2024
Katip ...
e-imzalı
Hakim ...
e-imzalı
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!