T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2024/312 Esas
KARAR NO :2024/760
DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:23/05/2024
KARAR TARİHİ:06/11/2024
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... ... San. A. Ş.‘ye ait iş yerinde 01.07.1987 yılından, 1995 yılına kadar işçi sıfatıyla çalıştığını, davacının 01.07.1987 yılından 01.10.1988 tarihine kadar çalıştığı süreye ilişkin .... İş mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası üzerinden ... A.Ş. ile SGK Müdürlüğü’ne hizmet tespit davası açıldığını, .... İş mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile görülen davanın 29.03.2024 tarihli duruşmadaki 2 numaralı ara kararı; "Tasfiye halindeki davalı ... iş yerinin temsilcisinin halen bekir tala olup olmadığının ito ve ticaret sicilden sorulmasına, müzekkereye .... İflas dairesinin ... iflas sayılı 18.10.2021 tarihli müzekkerenin eklenemsine..." şeklinde olduğunu, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü'nün 26.04.2024 tarihli cevabi yazısında ... San. AŞ’nin tasfiye edildiği ve ticaret sicilindeki kaydının terkin edildiğinin öğrenildiğini, davacının hak ve alacaklarına kavuşabilmesi ve .... İş Mahkemesinde ikame edilen davada yerel mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunun tasfiye edilen şirkete tebliğ edilmesi amacıyla ... Sanayi Anonim Şirketinin ihya edilmesi gerektiğini, TTK 547 maddesinin 1.fıkrası; “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” şeklinde olup, alacaklıların şirketin ihyasını talep edebileceğinin düzenlendiğini, bu hüküm bağlamında şirketin yeniden sicile kaydedilmesini ve ek tasfiye yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar TTK 547.maddenin gerekçesinde de açıkça belirtilmiş olduğu üzere, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise ek tasfiye yoluna gidilebileceğini, ihya işleminin sicilden silinen şirketler ile kooperatiflerin yeniden sicile tescil edilerek tüzel kişilik kazanmaları amacıyla öngörülmüş hukuki bir kurum olduğunu, bu amaçla alacaklılar ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak ilgili şirketin veya kooperatifin tüzel kişilik kazanabilmesi için mahkemeye başvurmasına imkan tanındığını, her ne kadar ... San. A.Ş. tasfiye edilmiş olsa dahi sigortasız olarak çalıştırılmış olan davacının hukuki talep hakkının devam ettiğini, bir tüzel kişiliğinin sona ermesinin hukuki sonuç doğurabilmesinin ancak tasfiye işlemin usulüne uygun şekilde yapılması halinde mümkün olduğunu, davacı ...'nun Sigorta primlerinin ... San. A.Ş. şirket tarafından ödenmediğini ancak emeklilik işlemleri için Sosyal Güvenlik Kurum’una başvurduğu sırada öğrendiğini, bu nedenle şirketin tasfiyesi esnasında alacağını yazdıramadığını, nitekim yerleşik Yargıtay Kararlarında da genel olarak kabul edilen görüşe göre, tasfiye durumundaki şirket alacaklısı tasfiye esnasında alacağını yazdırmasa bile alacağının varlığının ortadan kalkmayacağı yönünde olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/10-358 Esas 2007/337 Karar Sayılı İlamında; ‘’..Tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işleminin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir… Ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmeyeceği hukuksal gerçeği de dikkate alınmalıdır…’’ şeklinde olduğunu, davacının yatmayan SGK Primlerinin halen davalı şirket tarafından ödenmesi gereken bir borç olarak varlığını sürdürdüğünü, nitekim 26.09.2023 tarihli bilirkişi raporunda da davacının iddialarındaki haklılığı ortaya koyduğunu, bilirkişi raporunun tasfiye edilen ... Sanayi Anonim şirketine tebliğinin gerektiğini, tüm bu sebeplerle söz konusu şirketin ihyasının gerektiğini, ihyasını istedikleri ... A.Ş. adlı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmeden önceki merkez adresi; ... Sok. No:13/16 ... Han Kat:2 ...- .../... olduğunu, işbu şirketin ticaret sicilinden 20.04.2006 tarihinde resen silindiğini, ihyasını istedikleri şirket ticaret sicilinde resen terkin ediliğinde ötürü bu davada husumeti, sadece ticaret sicil müdürlüğüne yöneltmiş bulunduklarını, yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, iş bu davada kabul kararı verilmesi halinde şirketin tasfiye/ek tasfiyesi için karar vererek şirketle ile ilgili işlemlerin yapılabilmesi için yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan edilmesini talep ettiklerini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.12.2016 tarih, 2016/14228 Esas ve 2016/9687 Karar sayılı ilamının; "...Şirketin ihyası istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulü ile şirket tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 547/2. maddesi "Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir." hükmünü haiz olup, mahkemece, şirketin ihyasına karar verilmesinin yanı sıra 6102 sayılı TTK'nın 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması ile tescil ve ilanı gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir." şeklinde olduğunu, dolayısıyla gerek kanunun lafzında gerekse Yargıtay kararlarından görüldüğü üzere tasfiye işlemlerinin eksik olması halinde şirketin ihyasının mahkemeden talep edileceği açık olup, somut olayda da sicilden terkin edilen şirketin davacının hukuki menfaatinin bulunması, .... İş mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davada yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunun tasfiye edilen şirkete tebliğ edilmesi ve tasfiye edilen şirket tarafından borçlarının tamamının ödenebilmesi amaçlarıyla tasfiye edilen şirketin ihya edilmesi gerektiğini belirterek haklı ve hukuka uygun davanın kabulü ile, ... Müdürlüğü’ne kayıtlı ... San. A.Ş.’nin İHYASINA, Şirketin tasfiye/ek tasfiyesi için karar vererek şirketle ile ilgili işlemlerin yapılabilmesi için yeni bir/birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü'nün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicili Müdürlüğü'nün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerini, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağlandığını, yargı merci gibi hareket edemediğini, bilindiği üzere, iflas eden şirketlerde, iflas açıldıktan sonra, tasfiye işlemlerini, iflas idaresi yürütmekte olup; sicil kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde de, davaya konu şirketin iflasının, .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ... E sayılı kararı ile 24.05.1993’de açıldığını ve.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ... E ve ... K sayılı hükmü ile 05.04.2006’de kapatıldığını ve bunun da .... İflas Müdürlüğü’nün 18.04.2006 tarihli ve ... İflas dosya sayılı yazısı ile Müdürlüklerine bildirildiğinin saptandığını, buna göre de, Ticaret Sicili Yönetmeliği m.126/f.2 gereğince de İflas Müdürlüğünden gelen ve davaya konu şirketin iflasının kapatılmasına konu işbu bildirimin gecikmeksizin tescil edildiğini, bu noktada; iflasa ilişkin işlemlerin yürütülmesinden ve iflasın sonuçlandırılmasından “iflas masası” yetkili ve sorumlu olduğunun belirtildiğini, buna göre; davalı Sicil Müdürlüğünün, iflasa ilişkin tasfiye ile ilgili olarak hiçbir sorumluluğu bulunmadığını ve yine, İflas Müdürlüğünden kendisine yapılan bildirimi mevzuat gereğince ve hukuka uygun olarak tescil etme yükümlülüğünü yerine getirdiğinin açık olduğunu, bu itibarla da, huzurdaki davada husumetin aynı zamanda iflas idaresine (iflas idare memurlarına) yöneltilmesi gerektiğini, sonuç olarak, davaya konu şirketin iflasının kapatılmasına ilişkin, mahkeme kararına dayanan iflas müdürlüğü bildirimini mevzuat gereğince tescil etmek zorunda bulunan davalı müdürlüğün, işbu mevzuata dair yükümlülüğünü hukuka uygun bir biçimde yerine getirdiğini ve davanın açılmasına sebep olan hiçbir işlem yapmadığını, yani eksik işlemler bakımından davalı Sicil Müdürlüğünün sorumluluğunun hiçbir surette söz konusu olmadığını, Mahkememizce dava konusu şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi durumunda TTK m. 547/2 gereğince tasfiye memuru atanmasının zorunlu olduğunu, TTK m. 547/2'ye göre, mahkemece istemin yerinde olduğuna kanaat getirilmesi durumunda şirketin ek tasfiye amacıyla ticaret siciline yeniden tescili ile birlikte bu işlemlerin yapılması için son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanması gerektiğini, zira Kanun'un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, önceki tasfiye memurlarının görevi terkin işlemiyle birlikte sona erdiğini, bir başka husus olarak da, ek tasfiye kapsamındaki işlemlerin gerçekleştirilmesi maksadıyla atanacak tasfiye memurunun/memurlarının TTK m. 536'da düzenlenen şartları haiz olması gerektiğini, buna göre Mahkememizce atanacak temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye'de bulunmasının şart olduğunu, davalının davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, davalı sicil müdürlüğünün, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle “yasal hasım” konumunda bulunan davalının, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği ”Yasal hasım” konumunda bulunan davalı aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, nitekim, Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2015 tarih, 2014/16398 E. ve 2015/1464 K. , 29.01.2007 tarih, 2005/14259 E. ve 2007/927 K. gibi çok sayıda ilamı ve yerleşik uygulama da bu yönde olduğunu belirterek davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, ihyası istenilen şirketin ticaret sicil kayıtları, .... İş Mahkemesinin ... Esas sayılı dosya UYAP sureti dosya içerisine alınmıştır.
İhyası istenen TASFİYE ... ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; şirket ana sözleşmesinin 19/4/1974 tarihinde tescil edildiği, şirketin son yetkililerinin ..., ... olduğu, şirketin son tescilini 10/03/2017 tarihinde yaptırdığı, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 20/04/2006 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği görülmüştür.
Dava, TTK 547 maddesine göre ek tasfiye mahiyetinde şirket ihyası davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, sicilden terkin edilen şirketin davacının taraf olduğu alacak davasına mahsus taraf teşkili amacıyla ihyası noktasında toplandığı, 6102 sayılı TTknun 547.maddesinde; "(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. " denilmekte olup, davacının ihyası talep edilen şirketler ile karşılıklı davası olduğu yaklaşık olarak ispat edildiğinden, anılan yasa hükmü gereğince davacının ihya talebinin anılan dava ile sınırlı olmak üzere davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Şirket kayıtlarının geçmişe dönük incelenmesinden, davalıların şirketlerin son yetkililerinden olduğu, bu kimselerin tasfiye memuru tayin edilmesi maslahata uygun görülerek tasfiye memuru olarak atanması gerekmiştir.
Davalı ... sicil müdürlüğü kanuni hasım olduğundan, diğer davalıların da eksik tasfiye yapıp yapmadığı .... İş Mahkemesinin ... Esas sayılı davasındaki yargılama neticesinde belli olacağından, yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE
... Müdürlüğü nezdinde ... sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde ...'nin .... İş Mahkemesinin ... e sayılı dosyasına münhasır iş ve işlemlere yönelik ihyasına,
Tasfiye memuru olarak ...'in tayinine,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 427,60 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-... Memurluğunun yasa gereği hasım olması nedeniyle ücreti vekalet ve yargılama giderleriyle sorumlu tutulmamasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/11/2024
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!