DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2024/208 E. , 2024/1031 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2024/208
Karar No : 2024/1031
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1-….
VEKİLİ : Av. …
2-… Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1-…
2-…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 01/11/2023 tarih ve E:2022/8481, K:2023/7754 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Niğde ili, … ilçe sınırları içerisinde 03/03/2020 tarih ve 2219 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ilan edilen yenileme alanı kapsamında bulunan ve ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların, alanda yürütülen kentsel yenileme projesi kapsamında Niğde Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 30/01/2021 tarih ve 31380 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 29/01/2021 tarih ve 3466 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı'nın, Niğde ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 01/11/2023 tarih ve E:2022/8481, K:2023/7754 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 35. maddesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesi; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 3., 5., 6., 27. maddeleri ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile koruma amaçlı imar plânı" başlıklı 17. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine yer verilerek,
Acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerektiği, burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağının tabii olduğu,
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulmasının, işlemin temel dayanağını teşkil ettiği, acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerektiği,
Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği,
Dosyanın incelenmesinden; 03/03/2020 tarih ve 2219 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile "Niğde ili, … ilçesi, …, …, …, …, … ve … Mahalleleri"nin içinde kaldığı alanın "Kentsel Yenileme Alanı" olarak ilan edildiği, proje kapsamındaki taşınmazların maliklerinin tamamıyla uzlaşma sağlanamadığından, Niğde Belediye Meclisince … tarih ve … sayılı kararla acele kamulaştırmaya yönelik kararın alındığı, … tarih ve … sayılı Niğde Belediye Encümeni kararıyla da anılan kararın uygunluğuna karar verilmesinin ardından dava konusu işlemin tesis edildiği,
Dairelerince, ara kararlar ile davalı idarelerden, dava konusu işlemin dayanağı olan onaylı proje, kamu yararı kararı veya imar planları ile dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin alınan kamulaştırma kararının bir örneğinin gönderilmesinin istenildiği,
Niğde Belediye Bakanlığı tarafından dava dosyasına sunulan savunma ve ara kararına cevap dilekçesinde, söz konusu alana ilişkin olarak 1996 tarihli Koruma İmar Planı bulunduğundan 2942 sayılı Kanun'un 6. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrıca kamu yararı kararı alınmasına gerek görülmediği, ancak aynı Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptali istemiyle açılan benzer davalarda verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne yönelik Danıştay kararlarının ardından, … tarih ve … sayılı Niğde Belediye Encümeni kararı ile kamu yararı kararının alındığı, bu kararın 2942 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (a) bendi uyarınca 02/06/2022 tarihinde Valilikçe onaylandığı, 1996 tarihli Koruma İmar Planında daha sonra revizyon yapıldığının beyan edildiği, diğer taraftan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından dava dosyasına sunulan ara karar cevabında, söz konusu taşınmazların bulunduğu "Niğde Merkez Kale ve Eskisaray Mahalleleri Yenileme Alanı ve Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı"nın, Niğde Belediye Meclisinin onayının ardından Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29/07/2021 tarih ve 5366 sayılı kararı ile onaylandığının beyan edildiği,
İdarelerin ara karar cevaplarının birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın acele kamulaştırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı'nın 29/01/2021 tarihinde tesis edildiği, davalı idareler tarafından acele kamulaştırma işleminin dayanağı olarak sunulan imar planının dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 29/07/2021 tarihinde onaylandığı, diğer taraftan söz konusu alana ilişkin olarak alınan kamu yararı kararının ise dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra 26/04/2022 tarihinde alındığı, başka bir ifade ile iptali istenilen acele kamulaştırma kararının tesis edildiği tarihte kamu yararı kararının veya uygulama imar planının bulunmadığının anlaşıldığı,
Bu durumda, dava konusu işlemden sonra Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planının ve … tarih ve … sayılı Niğde Belediye Encümeni kararıyla alındığı belirtilen kamu yararı kararının dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağı olamayacağı, dolayısıyla, davaya konu acele kamulaştırma kararının tesis edildiği 29/01/2021 tarihinde dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği,
Öte yandan, acele kamulaştırma işleminin tesis edildiği tarihten sonra alınan kamu yararı kararının, dava konusu işlemi hukuka uygun hale getirmeyeceği gibi, acele kamulaştırma işleminin tesis edildiği tarihten sonra onaylanan uygulama imar planının, kamu yararı şartını sağlamayacağının da açık olduğu, nitekim Anayasa Mahkemesinin 10/11/2022 tarih ve 2019/1255 başvuru numaralı Tarık Yüksel kararının da aynı yönde olduğu gerekçesiyle,
dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idareler tarafından, olağan uzlaşma yoluyla anlaşma gerçekleştirilememesi, mülkiyet problemlerinin çözülememesi ve hak sahiplerince açılan davaların, kamulaştırma sürecinin çok uzun sürmesine ve alanda gerçekleştirilecek projelere ivedilikle başlanamamasına sebebiyet verdiği, bu durumun, alanda sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulması için yürütülen çalışmaları sekteye uğrattığı ve rızaen uzlaşan hak sahiplerinin yeni gayrimenkullerine taşınmasını geciktirerek kamu zararına sebebiyet verdiği; projeye ivedilikle başlanılması amacıyla taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı olduğu düşünülerek, acele kamulaştırma kararı alınmasına ihtiyaç duyulduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlığa konu taşınmazın da bulunduğu, arkeolojik sit ve kentsel sit alanı olarak belirlenen bölge 03/03/2020 tarih 2219 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun'un 2. maddesi uyarınca yenileme alanı olarak ilan edilmiştir.
Niğde Belediye Meclisinin … tarih … sayılı, Niğde Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararları uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılan başvuru sonucunda dava konusu 29/01/2021 tarih ve 3466 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yenileme alanı kapsamında bulunan ve ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların, alanda yürütülen kentsel yenileme projesi kapsamında Niğde Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiş, anılan kararın uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü; "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddesinde, "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde; "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6. maddesinin 3. fıkrasında; onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı, bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınacağı; "Satın alma usulü" başlıklı 8. maddesinde; idarelerin, bu Kanuna göre, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle uygulamalarının esas olduğu, anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde bu Kanunun 10. maddesine göre işlem yapılacağı, "Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili" başlıklı 10. maddesinde de; kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idarenin, 7. maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle, 8. madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat ederek, taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma, 3. maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini isteyeceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun'un 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; ''Bu Kanunun amacı, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasıdır. Bu Kanun, yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda oluşturulacak olan yenileme alanlarının tespitine, teknik altyapı ve yapısal standartlarının belirlenmesine, projelerinin oluşturulmasına, uygulama, örgütlenme, yönetim, denetim, katılım ve kullanımına ilişkin usûl ve esasları kapsar.'' hükmüne,
2. maddesinde "Yenileme alanları; il özel idarelerinde il genel meclisinin ve belediyelerde belediye meclisinin üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile belirlenir. İl özel idaresinde il genel meclisince ve büyükşehirler dışındaki belediyelerde belediye meclisince bu konuda alınan kararlar, Cumhurbaşkanına sunulur. Büyükşehirlerde ise ilçe belediye meclislerince alınan kararlar, büyükşehir belediye meclisince onaylanması üzerine Cumhurbaşkanına sunulur.
Cumhurbaşkanı projenin uygulanıp uygulanmamasına üç ay içinde karar verir.
Cumhurbaşkanınca kabul edilen alanlardaki uygulama bir program dahilinde etap etap projelendirilebilir.
Etap proje ve programları, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve belediyelerde belediye başkanının, il özel idarelerinde valinin onayı ile uygulamaya konulur. Belirlenen alan sınırları içindeki tüm taşınmazlar, belediyece ve il özel idaresince hazırlanacak yenileme projelerinin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanmasını müteakip bu Kanuna göre yapılacak yenileme projesi hükümlerine tâbi olurlar. Büyükşehir belediye sınırları içinde büyükşehir belediyelerinin yapacaklarının dışında kalan yenileme projeleri, ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanması ve meclislerinde kabulünden sonra büyükşehir belediye başkanınca onaylanarak yürürlüğe girer. Buna göre kamulaştırma ve uygulama yapılır.
Yenileme alanlarının teknik altyapı ve yapısal standartların oluşturulması, bu alanların yönetimi ile örgütlenme ve uygulama alanlarında bulunan hak sahiplerinin veya bölge halkının katılımına dair usûl ve esaslar yönetmelikte belirlenir.
" hükmüne,
3. maddesinin 1. fıkrasında; "Yenileme alanları olarak belirlenen bölgelerde il özel idaresi ve belediye tarafından hazırlanan veya hazırlatılan yenileme projeleri ve uygulamaları ilgili il özel idareleri ve belediyeler eliyle yapılır veya kamu kurum ve kuruluşları veya gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılarak uygulanır. Bu alanlarda Toplu Konut İdaresi ile ortak uygulama yapılabileceği gibi, Toplu Konut İdaresine de uygulama yaptırılabilir" hükmüne, 7. fıkrasında; ''Yenileme projelerini onaylamak üzere 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 51 inci maddesine göre gerektiği kadar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu oluşturulur. Kurulca onaylanan projeler, il özel idaresi veya belediyece uygulanır.'' hükmüne, 9. fıkrasında; ''Yenileme projeleri, uygulama alanı içerisinde bulunan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının rölöve, restitüsyon, restorasyon projeleri ile onarılacak veya yeniden inşa edilecek yapıların imar mevzuatında öngörülen projelerinden oluşur.'' hükmüne,
4. maddesinin 3. fıkrasında ise; "Yenileme alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ilgili il özel idaresi ve belediye tarafından kamulaştırılabilir. Bu Kanun uyarınca yapılacak kamulaştırmalar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mülkiyet hakkı, gerek Anayasa gerek uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan hakları arasında olup; bu düzenlemeler uyarınca ancak kanuna ve kamu yararına dayalı olarak kısıtlanabilmesi mümkündür.
Mer'i mevzuatımızda, mülkiyet hakkına yönelik müdahalelere yer verilen temel nitelikteki düzenlemelerden biri de, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'dur.
2942 sayılı Kanun'a göre idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde, eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırabilmeleri mümkündür.
Anılan Kanun'da, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma sürecinde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, Kanun'un 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanun'un 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından Kanun'un 8. maddesine göre idarenin satın alma usulünü, karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak denemesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, Kanun'un 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir.
Olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, o taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir usul olarak öngörülmüştür.
Kanun'un 27. maddesinde, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller” bakımından, Kanun'da açık bir acelelik haline yer verilmediğinden, maddede öngörülen diğer iki koşuldan bağımsız şekilde, işlem tesisine dayanak olan acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
Dolayısıyla, acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararlarının da kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin; diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği açıktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı'nın "Kamu Yararı" ve "Acelelik Hali" ölçütleri yönünden ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Mevzuat hükümlerinin birlikte incelenip değerlendirilmesinden; 5366 sayılı Kanun ile kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca sit alanı olarak tescil ve ilan edilmiş olan bölge ve bu bölgelere ait koruma alanları içinde yer alan yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş alanların, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasının amaçlandığı, yenileme alanı olarak ilan edilen alanlardaki uygulamanın bir program dahilinde etap etap projelendirilebileceği, hazırlanacak yenileme projelerinin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca onaylanmasını müteakiben kamulaştırma ve uygulama yapılacağı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, yenileme alanındaki uygulamaların tamamlanması, mülkiyet sorunu olan taşınmazların çözüme kavuşturularak sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulması için ihtiyaç duyulan projeye başlanılmasında kamu yararı bulunmaktaysa da, dava konusu acele kamulaştırma kararının tesis edildiği tarihte alana ilişkin yenileme projesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; acele kamulaştırma kararının alındığı tarihte davaya konu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin yenileme projesinin bulunmadığı, hazırlanacak yenileme projesinin kültür varlıklarını koruma kurulunca onaylanmasını müteakiben belediye tarafından uygulanabileceği dikkate alındığında, yenileme alanı ilan edilen alana ilişkin proje onaylanmaksızın tesis edilen Cumhurbaşkanı Kararı'nın davaya konu parsele ilişkin kısmında hukuka uyarlık ve 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen acelelik halinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Niğde Belediye Başkanlığı tarafından dava konusu acele kamulaştırma kararının dayanağının 1996 yılında Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanan koruma imar planı olduğu, Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29/07/2021 tarih ve 5336 sayılı kararıyla, 1996 yılında yapılan ilk koruma planının revizyonunun yapıldığı, 1996 yılından gelen koruma planının, dava konusu acele kamulaştırma kararının esas dayanağını oluşturduğu ileri sürülmüşse de, imar planına dayalı olarak yapılacak kamulaştırma işlemlerinin konusunu, kamusal kullanımların oluşturduğu, diğer bir deyişle, imar planlarında, ticaret, konut, turizm alanı gibi kullanımlara isabet eden ve parsel maliklerince uygulamaya geçilebilecek alanların yasal olarak kamulaştırılabilmeleri mümkün olmadığından, herhangi bir projeye dayalı olarak onaylanmayan imar planlarında kamusal kullanıma isabet etmeyen taşınmazların doğrudan imar planlarına dayalı olarak kamulaştıralamayacağı açık olduğundan, Niğde Belediye Başkanlığının anılan iddiasına itibar edilmesi mümkün değildir. Nitekim aynı şekilde Daire kararının, dava konusu işlemden sonra Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29/07/2021 tarih ve 5336 sayılı kararıyla uygun bulunan koruma amaçlı imar planının dava konusu acele kamulaştırmanın dayanağı olamayacağı yolundaki gerekçesinde de hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2.Dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 01/11/2023 tarih ve E:2022/8481, K:2023/7754 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 09/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!