DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2023/3246 E. , 2024/1155 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/3246
Karar No : 2024/1155
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :1- …
2- …
VEKİLİ :Av. …
3- …
4- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; Niğde ili, Bor ilçesi … Mahallesinde bulunan ve maliki oldukları … ada-…, … ada-… ve …, … ada-… ve … parsel sayılı taşınmazları da kapsayan alanda yapılan arazi toplulaştırılması sonucunda hazırlanan ve 07/05/2018 - 22/05/2018 tarihleri arasında ilan edilen bilgilendirme askısı ile parselasyon planı ve mülkiyet listesinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Niğde İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yapılan ve iptali istenen bilgilendirme askısı ile listelerinin, dava açıldıktan sonra, davalı idarece geçersiz kabul edilerek yeni bir bilgilendirme askısı ve listesinin yapıldığı ve bu askı ve mülkiyet listesi dikkate alınarak yeniden toplulaştırma işlemine (parselasyon) başlanıldığı, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu bilgilendirme askısı, parselasyon planı ve mülkiyet listesinin onaylanmadığı ve kesinleşmediği, kesinleşmeyen mülkiyet durumunun tapuya tescilinin de yapılmadığı, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 08/03/2023 tarih ve E:2020/6617, K:2023/974 sayılı kararıyla;
Anayasamızın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının, kullanma (usus), yararlanma (fructus) ve tasarrufta bulunma/yok etme (abusus) yetkilerini içermekte olduğu, taşınmazların el değiştirmesi sonucunu doğuran toplulaştırma işleminin, mülkiyet hakkının içerdiği yetkilerin kullanılmasını ortadan kaldıracağı, dolayısıyla mülkiyet hakkıyla sıkı sıkıya ilişkili olduğu,
Bu itibarla, ilgililerin mülkiyetinde bulunan taşınmazları kullanamama sonucunu doğurma ihtimali olan toplulaştırma işlemlerinin her aşamasının idari yargı denetimine açık tutulmasının, hukuki güvenlik ve hukuk devleti ilkelerinin bir gereği olduğu,
Her ne kadar ilgili mevzuat gereği parselasyon planları askıya çıkarılmakta ve askı süresi içinde yapılan itirazların haklı bulunması halinde yeniden plan hazırlanarak ikinci ve/veya üçüncü askı süreci başlatılmakta ise de; bu itirazların tek başına dava konusu parselasyon planlarını kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem olmaktan çıkarmadığı, başka bir anlatımla, parselasyon planının dava konusu edilme sebebinin, plana konu bölgenin “uygulama alanı” olarak belirlenmesine, dolayısıyla planın bütünüyle ortadan kaldırılmasına yönelik olması veya dava dilekçesinde yer alan parselasyon planına yönelik itirazların askı süreçlerinin sonucunda da uygun bulunmaması hallerinde söz konusu planların dava konusu edilen yönleri bakımından kesin ve icrai niteliğinde değişiklik meydana gelmediği, bu bakımdan, belirtilen hallerde askı süresi içinde parselasyon planlarına itiraz edilmiş olsa dahi -itirazlar kabul edilmediği sürece- bu durum, planın kesin ve icrai niteliğini davacılar yönünden değiştirmediği gibi parselasyon planına karşı dava açılması için askılar sonucunda nihai halini almasının beklenmesine de gerek bulunmadığı,
Buna göre, parselasyon planlarına karşı açılan davalarda, Mahkemece öncelikle dava konusu plana yapılan itirazların kapsam ve niteliğinin irdelenerek planın belirli kısımlarına mı yoksa tümüyle bölge seçimine yönelik mi itiraz edildiğinin ortaya konulması, ardından planla ilgili nihai durum araştırılarak plana yapılan itirazlar sonucunda davacıların talebine uygun bir değişiklik yapılıp yapılmadığının saptanması, davacıların talebi doğrultusunda bir değişiklik yapılmamış olması halinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği,
İtirazlar sonucunda davaya konu parselasyon planında davacıların talebine uygun bir değişiklik yapılmış olması halinde, Mahkemece, değişikliğin kapsam ve niteliği ile davanın konusu göz önünde bulundurularak, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilebileceği gibi, değişikliğin dava konusu planın yargısal denetimini yapmayı engelleyecek şekilde olması ve dilekçedeki itirazların nihai plana karşı açılacak davada değerlendirilecek hususlar haline gelmesi durumunda, dava konusu işlemin kesin ve icrai niteliğini yitirdiği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine de karar verilebileceği,
Bakılan uyuşmazlıkta, yürütülen toplulaştırma çalışmaları sonucunda hazırlanan parselasyon planı ve mülkiyet listelerinin üç defa askıya çıkarıldığı, daha sonra bilgilendirme askısı adı altında dava konusu işlemin Niğde İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından askıya çıkarılarak ilan edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, dava açıldıktan sonra iptali istenen bilgilendirme askısı ile listelerinin, yetki yönünden mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle davalı idare tarafından geçersiz kabul edildiği ve yeni bir bilgilendirme askısı ile parselasyon planı ve mülkiyet listesinin ilan edildiği, davacıların bu işleme karşı açtığı davanın Dairelerinin E:2021/7350 sayılı dosyasında görüldüğü,
Bu durumda, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince, dava konusu bilgilendirme askısı, parselasyon planı ve mülkiyet listesinin onaylanmadığı ve kesinleşmediği, kesinleşmeyen mülkiyet durumunun tapuya tescilinin de yapılmadığı, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de, anılan Talimat kuralına göre parselasyon planının yapılan 3. askı ile son şeklini aldığı, daha sonra bilgilendirme askısı adı altında 4. askı yapılarak, dava konusu işlemlerin tesis edildiği göz önünde bulundurulduğunda, mülkiyet hakkının özüne dokunma olasılığı olan dava konusu işlemin bulunduğu aşama itibarıyla davacılar açısından kesin ve idari davaya konu olabilecek nitelikte bir işlem olduğunun kabulü gerektiği,
Bu itibarla, davanın incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:... sayılı kararıyla;
İlk olarak; toplulaştırma işlemi kapsamında askılar vasıtasıyla yapılan duyurularla ulaşılmak istenen amacın arazi malikleri ve diğer ilgililerin toplulaştırmadan haberdar olmalarının sağlanarak, süreç içerisinde bu işleme karşı itiraz haklarını kullanmalarını sağlamak olduğu,
Arazi toplulaştırması onaylanmadan önce yapılan bu ilanlar ile ilgililerin taleplerini, arazilerinin nerede birleştirilmesini istediklerini, sınırların nereden geçmesini istediklerini, varsa sabit tesisler bunların beyanını yaptığı; proje uygulayıcısı idare tarafından bu itirazların kabulü hukukî, idarî ve teknik yönden mümkün olanlar kabul edilerek saha mülkiyet dokusunda değişiklikler yapıldığı; yeniden ilan ve tebliğ yapıldıktan sonra, yine ilgililerin talepleri ve varsa itirazları bunlar alınarak sürecin devam ettirildiği; ardından projenin onaylandığı, proje onayı sonrasında yeni mülkiyet listesine ve haritalara uygun tapuların tanzimi maksadıyla dosya tescil için tapu kadastro idaresine gönderilmekte olduğu,
Dolayısıyla proje onaylanana kadar, her ilgilinin yapılan ilandan sonra itiraz hakkının mevcut olduğu, idarenin de gerek toplulaştırma mevzuatı gerekse 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi çerçevesinde bu itirazları inceleyerek, kabul edilen itirazlar sonrasında yeniden ilan yaparak işlemleri devam ettirebilmesinin hukuken mümkün olduğu,
Diğer bir ifadeyle, Danıştay Dairesi kararında belirtilen, (işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle) "DSİ veya proje idaresince arazi derecelendirmeleri esas alınarak yapılan veya yaptırılan yeni parselasyon planı ve yeni mülkiyet listeleri (...) otuz gün süreyle askıya çıkılarak ilan edilir.
Arazi malikleri ve diğer ilgililer, ilan süresinin bitiminden itibaren on beş gün içinde (...) itiraz edebilirler. İtirazlar (...) en geç on beş gün içinde karara bağlanır ve yazılı olarak bildirilir.
İtiraz sonrası değerlendirilen parselasyon planları aynı ilan yöntemleriyle otuz gün süreyle askıya çıkarılarak kesinleşir.
DSİ veya proje idaresince, gerekli görülmesi halinde gerekçeli rapor ile üç askı yapılabilir.
Ancak kamu yatırımlarının zorunlu kıldığı hallerde DSİ ve/veya proje idaresinin onayı alınarak yeni bir askı daha yapılabilir." şeklindeki 3 askı yapılmasına ilişkin hususun, idare bakımından iç düzene ve iç işleyişe ilişkin yol gösterici nitelik taşıdığı,
Dolayısıyla bu hükme uyulmamış olmasının, idarenin kendi iç teftiş ve denetiminde eleştiriye konu edilebilecek bir husus olmakla birlikte, itirazlar dolayısıyla her bir itirazda yapılan değişiklikten sonra 3'ten fazla sayıda ilan yapılmasının, örneğin 7. ilan sonrasında projenin onaylanarak dosyanın tapu kadastro idaresine gönderilmesinin, toplulaştırmanın esasına müessir bir hukuka aykırılık ve iptal nedeni olmadığı, nitekim 3. askı meselesinin, idare için yol gösterici, iç düzene ilişkin bir mesele olduğu,
Davacının, süresi içinde işbu davayı açmış olduğu göz önüne alındığında, davacının parseli ve mülkiyet durumu bakımından toplulaştırmanın hukuka uygunluğunun incelenmesi gerektiği; dava konusu toplulaştırmanın fazladan askıya çıkarılmasının veya 2 kez bilgilendirme askısı şeklinde ilan yapılmış olmasının dava konusu toplulaştırmayı hukuka aykırı hale getirmeyeceği; zîra davada davacının mülkiyet durumu, dağıtım, tahsis, parselleme ve hisselendirme bakımından işin incelenerek toplulaştırmanın hukuka uygunluğunun ele alınması gerektiği,
Dolayısıyla, sahada yaşayan maliklerin itirazları dolayısıyla 3 ten fazla sayıda ilân yapılmasının, işlemi hukuken sakatlayacak asli bir şekil hatası olmadığı, bu nedenden dolayı dava konusu toplulaştırmanın iptaline karar verilmesinin hukuka uygun olmayacağı,
İkinci olarak; toplulaştırma kapsamında hazırlanan parselasyon planı ve mülkiyet listelerinin, idare tarafından onaylanarak kesinleşmekte olduğu, bundan sonra tapuda tescil işlemleri yapıldığı,
Hem onaylanmayan, böylelikle henüz kesinleşmeyen, hem de tapuya tescil edilmeyen toplulaştırmada, itirazlar dolayısıyla 3'ten fazla sayıda ilan yapılmasının teknik olarak davacının durumunu da ilgilendirmediği, çünkü onay ve tescil bulunmadığı müddetçe esasında davacının mülkiyet durumunda bir değişiklik ortaya çıkmadığı, diğer bir deyişle itirazlar dolayısıyla 3'ten sonraki ilânların (ilan aşaması) davacının mülkiyetini henüz etkilemediği,
Toplulaştırma işlemi nihai şeklini alıp onaylanıncaya kadar idarece yapılan uygulama ve işlemlerin hazırlayıcı nitelikte idarenin iç işleyişine yönelik işlemler olduğu dikkate alındığında, toplulaştırmaya ilişkin askıların 3'ten fazla sayıda yapılmasının davacının mülkiyet hakkını ihlal eden bir boyutunun olamayacağı, bu nedenle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğundan bahsedilemeyeceği,
Üçüncü olarak; Danıştay Onuncu Dairesinin bozma kararına uyularak verilecek olan bir iptal kararının infazında da farklı sorunların ortaya çıkacağı, yukarıda değinildiği gibi toplulaştırma kapsamında hazırlanan parselasyon planı ve mülkiyet listelerinin uygulamayı yapan idare tarafından onaylandıktan sonra kesinleşeceği, yani askıya çıkarılan parselasyon planlarının askı işlemleri tamamlandıktan sonra onaylanmak üzere DSİ Genel Müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği, bu aşamada ilgili birimlerce hazırlanan parselasyon planlarının DSİ Genel Müdürlüğünce onaylanma aşamasında her hangi bir eksiklik veya hata bulunup bulunmadığı hususunun (hem yerindelik hem de hukukilik bakımından) denetime tabi tutulacağı, yerindelik ya da hukukilik yönüden bir eksiklik veya hata bulunduğunun tespiti halinde ise parselasyon planlarının DSİ Genel Müdürlüğünce onaylanmayarak eksiklik ve hataların giderilmesi için ilgili birime iade edilebileceği, bu noktada yerindeliğe ilişkin denetimin ve iade sebeplerinin idari yargı denetimi dışındayken, idari yargının sadece hukukiliğe ilişkin denetim ve iade yönünden bir inceleme yapabileceği,
Dosyanın onaylanmayarak, eksikliklerin tamamlanması yahut hataların düzeltilmesi maksadıyla iadesi durumunda DSİ Genel Müdürlüğünce tespit edilen eksiklik ve hataların ilgili birimce giderilmesinin gerekeceği, yani askı işlemleri tamamlandıktan sonra da parselasyon planlarının değişmesinin söz konusu olduğu, aksi düşünceye göre DSİ Genel Müdürlüğünce askı işlemleri tamamlanan parselasyon planlarının onaylanmasının zorunluluğu olduğu gibi bir durumun ortaya çıkacağı, böyle bir durumun ise mevzuata uygun olmayacağı, bu nedenle de hukuken kabulünün mümkün olmadığı,
Keza bozma kararı doğrultusunda verilecek olan iptal kararı uyarınca üçüncü askıdaki parselasyon planına göre tescil işlemlerin yapılması gerektiği düşünülecek olsa dahi, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre üçüncü askıya konu parselasyon planı ve eklerinin uyumsuz olduğu yönünde bir değerlendirmenin bulunduğu da dikkate alındığında, böyle bir parselasyon planına göre tescil işlemlerinin yapılıp yapılamayacağı konusunun da ayrı bir hukuki tartışmaya sebep olacağı, bozma kararına uyulmasının uyuşmazlığı çözmekten ziyade yeni uyuşmazlıklar ortaya çıkaracağı, dolayısıyla bozma kararına uyulması durumunda uyuşmazlık çözümlenmeyeceği gibi, yeni uyuşmazlıkların doğmasına sebep olunacağı,
Dördüncü olarak ise, toplulaştırmanın bir süreç dahilinde yürütülmekte olduğu, dava konusu toplulaştırmaya ilişkin sürecin de 2015 yılında başladığı ve 2019 yılına kadar devam ettiği, bu süre içerisinde mevzuatta bir çok değişiklik yapıldığı, 28/04/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 7139 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle 6200 sayılı Kanuna eklenen Ek 9. madde kapsamında, arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetlerinin yürütülmesinde DSİ'nin uygulayıcı kuruluş olarak yetkili kılındığı, bu şekilde gerçekleşen uzun süreç içerisinde sadece askı ilanlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle toplulaştırma sahasındaki tüm taşınmazları etkileyebilecek bir gerekçeyle dava konusu toplulaştırma işleminin iptal edilmesinin, ziraî istihsali artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, arazi dokusunu modern ziraat tekniklerini kullanabilecek şekilde yeniden düzenlemek, dağınık arazileri bir araya getirerek 5403 sayılı Kanun'a göre yeniden parçalanmayı engellemek amaçlarına hizmet etmeyeceği; belirsizliğin devam ederek yeni davaların ortaya çıkacağı, böyle bir durumda ise ne (onay ile kesinleşerek yürürlüğe giren ve aynı zamanda) davanın konusu olan arazi toplulaştırmasının hukuka uygunluğunun incelenmiş olacağı, ne de adalet tesisine yönelik bir yargılama yapılmış olacağı,
Dava konusu arazi toplulaştırması bilgilendirme askısının - parselasyon planının ve mülkiyet listesinin ilân edildiği tarihte yürürlükte olan Arazi Toplulaştırma Uygulama Yönetmeliği'nin 17/1. maddesinde, "(...) Yeni parselasyon planı ve yeni mülkiyet listeleri Bakanlığın onayı ile kesinleşir" hükmüne, Yönetmeliğin 18/1. maddesinde ise, "(...) kesinleşen parselasyon planı, araziye uygulanır. Uygulama sonucu meydana gelen yeni duruma ilişkin teknik dosya proje idaresince hazırlanarak kadastro müdürlüğüne gönderilir, kadastro müdürlüklerince gerekli kontroller yapıldıktan sonra tescil edilmek üzere tapu müdürlüğüne gönderilir" hükmüne yer verildiği,
Dava devam ederken yürürlüğe giren Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği'nin 17. ve 18. maddelerinde de, toplulaştırmaya ilişkin yeni parselasyon planlarının DSİ veya proje idaresince onaylanarak kesinleşeceği; kesinleşen planların kontrol için kadastro müdürlüğüne ve tapuya tescil için tapu müdürlüğüne gönderileceğinin belirtildiği,
Ayrıca 6200 sayılı Kanun'a eklenen Ek 9. maddenin 7. fıkrasında da, "(...) Arazi toplulaştırması sonuçlarına karşı tescil tarihinden itibaren (...) dava açılabilir" hükmüne yer verildiği,
Uyuşmazlık konusu olayda, gerek davanın açıldığı tarihte, gerekse dava devam ederken 07-22 Mayıs 2018 tarihleri arasında ilan edilen arazi toplulaştırması bilgilendirme askısının, parselasyon planının ve mülkiyet listesinin onaylanmadığı, bu nedenle bilgilendirme askısının, parselasyon planının ve mülkiyet listesinin kesinleşmediği, kesinleşmeyen mülkiyet durumunun tapuya tescilinin de yapılmadığı, hatta kesinleşmeden ve tescilden önce idarenin bu "hazırlık işlemlerini" iptal ettiğinin görüldüğü; arazi toplulaştırması mevzuatı özelinde hukukî manâda nihayete ermiş bir arazi toplulaştırması bulunmadığı gibi, araya başkaca işlemler girmeksizin hukukî sonuç doğuran bir işlemin de mevcut olmadığı; davada, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmadığı anlaşıldığından, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ve kararın kaldırılarak davanın incelenmeksizin reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava açıldıktan sonra, dava devam ederken, halef kurum olan davalı idare DSİ tarafından, selef kurum tarafından yapılan toplulaştırma iş ve işlemlerinden olan 07-22 Mayıs 2018 tarihli bilgilendirme askısı ve parselasyon planı ile mülkiyet listesinin aynılarının tekrardan 08 Nisan-08 Mayıs 2019 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, kısacası, selef kurumun çıkardığı 2. askıdaki parselasyon planına çiftçi itirazları üzerine çiftçi istekleri doğrultusunda oluşturulan ve son-kesin askı olan 3. askıdaki yerlerinin Teknik Talimat’ın 20. maddesi gereği kesinleştiği halde, selef kurum tarafından ağır yetki gaspı ile tekrar askı işlemi yapılması ve bu askının da halef kurum olan DSİ tarafından geçersiz sayılmasından sonra DSİ tarafından tekrar aynı parselasyon planları ve mülkiyet listesiyle askıya çıkılmasının Kanun ve yönetmelik hükümlerinin dolanılması anlamına geldiği, Niğde Kadastro Müdürlüğüne yazılan 14/06/2019 tarihli yazıdan anlaşılacağı üzere, toplulaştırmanın tamamlanması karşısında, kendileri tarafından dava açılmasında kendilerine izafe edilebilecek hiçbir kusur bulunmadığı, usul kurallarının katı yorumlanmasının dolaylı bir şekilde mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması anlamına geleceği, davaya konu iptali istenilen bilgilendirme askısı, parselasyon planı ve mülkiyet listeleri 15/12/2017 tarihli 3. askının, parselasyon planının, mülkiyet listesinin tamamlanmasından sonra “kamu yatırımlarının zorunlu kıldığı bir hal” mevcut olmadan çıkarıldığı, bu bakımdan tamamen keyfi sebeplere dayanılarak, sebepsiz icra edilen işlemlerin iptalinin talep edildiği, taraflarına yönelik bir iptal kararı verilmesi halinde yeni bir uyuşmazlık durumunun ortaya çıkmayacağı, 3. askıdaki parselasyon planındaki yerlerine tapu kesileceği, başka hiç kimsenin etkilenmeyeceği, mevzuatta bilgilendirme askısı adı altında yeni bir parselasyon planıyla değişiklik yapılması suretiyle sahadaki mülkiyet durumunu değiştiren yeni bir askı yapılmasına ilişkin bir düzenleme de bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi ısrar kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 08/03/2023 tarih ve E:2020/6617, K:2023/974 sayılı kararı doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava daireleri ile bölge idare mahkemelerinin temyize tabi kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulü, kararın kaldırılması, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin temyize konu …tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3.Bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 23/05/2024 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!