WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2023/1519 E.  ,  2024/1248 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1519
Karar No : 2024/1248

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …'a velayeten …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3- … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/11/2022 tarih ve E:2022/6731, K:2022/6707 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının iklim krizi seferberliği ilan edilmesi istemiyle yaptığı 28/12/2021 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının … tarih ve … sayılı işleminin, 30/11/2021 tarih ve 31675 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Orman Kanununun 17 nci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Uygulanması Hakkında Yönetmelik'in tamamının, 30/11/2021 tarih ve 31675 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Orman Kanununun 18 inci Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik'in tamamının ve anılan Yönetmelik'ler uyarınca tesis edilen tüm işlemlerin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/11/2022 tarih ve E:2022/6731, K:2022/6707 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabileceklerinin kurala bağlandığı,
Aynı Kanun'un "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; 6. fıkrasında, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığında davaların reddine karar verileceği kurallarına yer verildiği,
İptal davalarının, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olduğu, bununla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucunun, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aradığı,
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerektiği,
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabul edildiği,
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığının, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlendiği, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunmasının dava açma ehliyeti için gerekli sayıldığı,
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından iptali istenilen işlemlerin, çevre hukukundan kaynaklı olarak sahip olunan haklar çerçevesinde, çevrenin, ormanların ve doğanın korunması ile iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında iptalinin talep edildiğinin görüldüğü,
Anayasa'nın "Çevrenin korunması" başlıklı maddesinde, "sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama" hakkı ile "çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek" ödevini tüm vatandaşlar için "hak ve ödev" olarak düzenlediği,
Bununla birlikte, çevre hukuku kapsamında bulunan veya ilgililerce bu kapsamda görülen her türlü iş ve işleme karşı açılacak davalarda, yalnızca söz konusu hakka dayanılarak menfaate sahip olunduğunun kabulüne olanak bulunmadığı,
Menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirleneceğinden, dava konusu uyuşmazlık özelinde, yalnızca çevre hukukuna ve bu hukuktan kaynaklı olarak sahip olunan menfaate dayanılarak açılan davada, kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle,
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, çevre ve imar gibi kamu yararının ağır bastığı idari işlemlerde toplumun her ferdinin dava açma ehliyetinin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve aynı Kanun'un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyet konusunda Kanun'a aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali", içtihatlarda, dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Menfaatin kişisel olması, idari işlemin mutlaka davacı hakkında tesis edilmiş olması sonucunu doğurmamaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları davacının gerçek kişi, tüzel kişi, belde sakini olması gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle ve her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliği de göz önünde tutularak belirlenmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunması dava açma ehliyeti için gerekli sayılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Antalya'da yaşayan davacı tarafından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yapılan 28/12/2021 tarihli başvuruda; yaşadığı bölgede her geçen sene yüksek sıcaklıklar, şiddetli fırtına, aşırı yağışlar, seller ve orman yangınlarının yaşandığı, bunun gibi iklim sorunları nedeniyle kendisiyle benzer şartlar altındaki pek çok çocuğun ve gencin yaşamının ve geleceğinin ciddi tehdit altında olduğu belirtilerek iklim krizi seferberliği ilan edilmesi ve bu kapsamda Orman Kanununun 17 nci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Uygulanması Hakkında Yönetmelik ile Orman Kanununun 18 inci Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik'in ve anlan Yönetmelik'ler uyarınca tesis edilen tüm işlemlerin iptal edilmesinin istenildiği, söz konusu başvurunun reddedilmesi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, iklim krizi seferberliği ilan edilmesi istemiyle davalı idareye yaptığı başvurusu reddedilen davacının, başvurusu hakkında tesis edilen bu işleme karşı açtığı davada, somut, güncel ve meşru bir menfaat bağının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu diğer işlemlere gelince;
Uyuşmazlıkta; dava konusu Yönetmeliklerin, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17.maddesinin 3.fıkrası ile 18.maddesine göre verilecek izinlere ve bu izinlerden tahsil edilecek bedellere ait iş ve işlemleri düzenlemek amacıyla çıkarıldığı, bu Yönetmelikler uyarınca ilgililere ormanlık alanlarda 6831 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 3.fıkrası ile 18. maddesinde sayılan tesislerin yapılması hususunda izinlerin verildiği, davacı tarafından ise iklim krizi seferberliği ilan edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemle birlikte anılan Yönetmelikler ve bu Yönetmelikler uyarınca tesis edilen tüm işlemlerin, her bir Yönetmelik maddesi yönünden somut hukuka aykırılık nedeni ortaya konulmaksızın ve iptali istenilen işlemlerin neler olduğu belirtilmeksizin, anılan yönetmeliklerin tamamının ve bu kapsamda ormanlarda verilen tüm izinlerin iklim krizine sebep olduğu ve olacağı şeklinde genel bir iddia ile dava konusu edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Kurulumuzca; hakkında tesis edilen başvurusunun reddine yönelik bireysel işleme karşı davacının dava açmaya ehliyetli bulunduğu sonucuna varılmış olmakla birlikte, bu aşamada davacının iptalini istediği Yönetmelikler ve bu kapsamda tesis edilen tüm işlemler hakkında bir değerlendirmede bulunulmamış olup, bu kısım hakkında öncelikle ilk inceleme hususları yönünden Dairece bir değerlendirme yapılması gerektiği, bu hususlarda bir sorun görülmezse işin esasına geçileceği tabiidir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 18/11/2022 tarih ve E:2022/6731, K:2022/6707 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Sekizinci Dairesine gönderilmesine,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
5. Kesin olarak, 30/05/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

UYAP Entegrasyonu